Anayasa Mahkemesinden tahliye kararını alan Hilmioğlu, çıkışta gazetecilere açıklamada bulundu.
Tahliye kararını okuyan Hilmioğlu, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun'un 49. maddesinin 5. fıkrasının Yüksek Mahkeme'ye tedbiren tahliye yetkisi verdiğini anlattı. Hilmioğlu, "Tedbir kararı 6 ay süreli. 6 ay içerisinde yetkili mahkemenin dosyanın esası hakkında karar vermemesi halinde 6 ay sonunda tedbir kararı otomatikman ortadan kalkıyor. Bütün umudumuz bu 6 aylık süre içerisinde yeniden esas mahkemesinin konuyla ilgili esastan karar vermesi" diye konuştu.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının gündemde olduğunu anımsatan Hilmioğlu, bu mahkemelerin kaldırılmasının ardından mevcut davalarla ilgili gerekçeli karar yazılması için süre verileceğini, gerekçeli karar yazıldıktan sonra temyize gidecek dosyaların, Yargıtay tarafından özel yetkili mahkemeler yerine görevlendirilen mahkemelere verileceğini kaydetti.
Hilmioğlu, "Artık konuya hakim olan yani konunun esas mahkemesi işte o ağır ceza mahkemeleri olacak. O ağır ceza mahkemelerinin 6 aylık süre içinde konunun esası hakkında karar vermesi lazım ya da bu durumda olanlarla ilgili yeniden bir tahliye kararı vermesi ya da tutuksuz yargılama kararı vermesi lazım. Bu kararlar verilmediği zaman 6 ay sonra verilen bu karar otomatik olarak kalkıyor ve Fatih Hilmioğlu yeniden cezaevine giriyor. Umudumuz bu 6 aylık süre içinde asıl mahkemeler kurulur ve tutuklananlarla ilgili bir karar verilir" ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi üzerinde büyük bir iş yükü bulunduğunu belirten Hilmioğlu, buna gerek olmadığını, yerel mahkemelerin bu tahliye kararını verebileceğini kaydetti.
Adli Tıp Kurumu kararlarının ağır ceza mahkemelerini bağlamadığını savunan Hilmioğlu, daha önce aldıkları İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin sağlık kurulu raporlarında "Bu hasta ileri derecede siroz hastasıdır. Kanser başlangıcı teşhisi konmuştur. Cezaevi şartlarında kesin ölür" ibaresi yer almasına rağmen Adli Tıp Kurumunun "cezaevinde kalabilir" şeklinde rapor verdiğini anlattı.
-"Tek isteğim hakimlerin sağlıklı, adaletli ve doğru karar vermeleri"
Hakimlerin görevlerini hakkıyla yapması durumunda insanların haksız yere tutuklu kalmayacağını, cezaevinde hayatını kaybetmeyeceğini dile getiren Hilmioğlu, "Tek isteğim hakimlerimizin sağlıklı, adaletli ve doğru karar vermeleri" dedi.
"İnşallah paralel yapı da yoktur" diyen Hilmioğlu, "Böyle bir yapıyı bizim kabul etmemiz mümkün değil. Kim bu? Bu yapılanma hakimleri, savcıları kontrol altına alıyor, bütün üniversiteleri kontrol altına alıyor, bütün bilirkişi müesseselerini kontrol altına alıyor, bütün sağlık kuruluşlarını... Böyle bir sistem nasıl olabilir? Adli Tıp Kurumu dört tarafından bağlanmış, tamamen emir komuta zinciri içerisinde hareket ediyor. Tamamen ya bakandan ya bakan seviyesinde yetkililerden talimat almadan hiçbir karar çıkmıyor. Böyle bir sistem nasıl yürür" diye konuştu.
Kararın İstanbul'a gönderilip gönderilmediğinin sorulması üzerine Hilmioğlu, "Karar İstanbul'a gitti. Bugün tahliye olabilir, cezaevinden çıkabilir. Çünkü prosedürü uzun sürmüyor. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığında bir işlemi var. Sonra doğrudan doğruya yazı, cezaevi müdürlüğüne gönderiliyor" dedi.
Hilmioğlu, Fatih Hilmioğlu'nun evinin bulunduğu Ankara'ya geleceğini söyledi.
"Yeniden yargılama söz konusu olmazsa bu 6 aylık süreyi Yargıtay mı kesinleştirmek zorunda" şeklindeki soruya Hilmioğlu, "Yargıtay bu özel yetkili mahkemelerle alakalı karar verecek. Özel yetkili mahkemeler kaldırılınca Yargıtay görevli mahkemeler kimse onlara dosyayı gönderecek. Artık onu şu anda bilmiyoruz. Ağır ceza mahkemelerinden bir kısmı bu davayla ilgili görevlendirilecek. Asıl mahkemeler onlardan biri olacak ama şimdilik belli değil" yanıtını verdi.
