Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün İstanbul Maltepe'de bir olaya müdahale eden polis memurlarına menf bir saldırı gerçekleştirildiğini, bir polisin şehit olduğunu, bir polisin yaralandığını anımsattı. Erdoğan, şehit polis Mehmet Emin Aydın'a başsağlığı, İstanbul emniyeti, polis teşkilatı, ailesi, yakınlarına sabır, yaralı polise şifa diledi.
Başbakan Erdoğan, Taksim'de bir binada meydana gelen patlamada yaralanan 6 vatandaşa da geçmiş olsun temennisinde bulundu.
Ankara ve İstanbul'da geçen hafta önemli uluslararası temaslarının olduğunu, çok önemli açılış ve temel atma törenleri gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, geçen salı İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ve heyetini Ankara'da ağırladıklarını, Türkiye - İspanya 5. Hükümetlerarası Zirve'yi gerçekleştirdiklerini anımsattı.
İspanya Başbakanı Rajoy, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in katılımıyla Batıkent- Sincan metro hattının açılışını yaptıklarına işaret eden Erdoğan, Batıkent'ten metroya binerek Sincan'a gittiklerini, Sincan'da büyük coşkuyla karşılandıklarını anlattı.
Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın tamamladığı 15,5 kilometrelik Batıkent-Sincan metro hattının, belirlenen zamandan 11 ay önce tamamlandığını dile getirdi. Erdoğan, yolcuların, Batıkent'ten Sincan'a aktarmayla gittiklerini, düzenlemeyle bu aktarmayı ortadan kaldırıp, Kızılay'dan Sincan'a metroyu kesintisiz bağlayacaklarını söyledi.
Kızılay-Çayyolu hattını da Mart'ta hizmete açacaklarını, bu hattı da belirlenen süreden 10 ay önce tamamlayacaklarını belirten Erdoğan, Kızılay-Keçiören hattının da 2014 sonunda tamamlanarak testlerine başlanacağını duyurdu. Erdoğan, Ankara'da 23,5 kilometre olan raylı sistem uzunluğunu, böylece 67,5 kilometreye çıkaracaklarını bildirdi.
-"Belediyecilikten nasibini almayan birileri...."
İstanbul'da hafta sonunda açılış ve temel atma törenlerine katıldıklarını anımsatan Erdoğan, cumartesi günü Yenikapı'da İstanbul'un metro ulaşımı için hayati derece önemli olan bağlantı hattını, projeyi gerçekleştirdiklerini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Haliç'in üzerinden bir köprüyle Şişhane'yi Yenikapı'ya bağlayan bir hat bu. Üsküdar'dan Yenikapı'ya, Marmaray'a binerek, Marmaray'ı bir kez daha tecrübe ederek bunu yaşadık, bu heyecan veren anı İstanbullular ile yaşama fırsatı bulduk. 3,5 kilometre uzunluğunda Şişhane, Haliçköprüsü ve Yenikapı olmak üzere üç istasyondan oluşan hattı açarak, Sarıyer, Maslak, Levent, Şişli, Taksim'i Marmaray hattına, oradan Üsküdar ve Kartal'a bağladık. Bu hat İstanbul'un binlerce yıllık tarihinin olduğu bir bölgede inşa edildi. Gecikmeyi, ek maliyeti göze alarak, tarihi eserin ortaya çıkarılması için büyük hassasiyet sergiledik. Kazılar sırasında 23 antik gemi kalıntısı ve 50 binden fazla tarihi eser ortaya çıkarıldı. Bu kazılar sayesinde İstanbul'un bilinen tarihi 8 bin 500 yıl öncesine kadar belirlendi. Tarihi eserlerin yoğun olduğu bölgeden geçen bu hatta, tarihi dokunun zarar görmemesi için titreşim ve gürültüyü en aza indirecek özel ray bağlantısı yapıldı. Hattın en önemli yapısı ve istasyonu Haliç üzerine inşa ettiğimiz köprü oldu. İstanbul'un hem Marmara hem Haliç tarafını seyretme imkanı veren bu köprü, İstanbul turizmine önemli katkı sağlayacak.
Belediyecilik nedir bilmeyen, belediyecilikten nasibini almayan birileri de bu köprüyle ilgili 'İstanbul'un siluetini bozuyor' gibi yakıştırmalar, yapıştırmalar yapmaya kalkıyor. İşte böyle alakasız yakıştırma, yaklaşım. Yetişemedikleri üzüme koruk diyorlar, olay bu. Gerek trenle üzerinden geçerken gerekse seyir terasından Haliç ve İstanbul'u seyretmek, insana mutluluk veriyor. Sadece İstanbullular için değil turistler için farklı imkan sağlayacak. Birileri de köprü üzerinde balık tutuyor. Belediye Başkanı olduğumda bırakın oralarda balık tutmayı, kara parçalarından geçilmiyordu. Eğer şimdi balık tutuyorsanız onun nedeni biziz, o Haliç'i biz temizledik. CHP'den İstanbul'u aldığımızda Haliç kokudan geçilmiyordu. Haliç'te mikrobiyolojik noktada temizlik yoktu, tamamıyla bitmiş, tükenmişti. Bu halde devraldık. Sizin çevrecilikle ne alakanız var. Şimdi tertemiz Haliç'i buldunuz, orada balık avlıyorsunuz, bu balığı avlarken de buraya nasıl geldik, hala farkında değilsiniz. Bunlar bu kadar İstanbullu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, hafta sonu İstanbul'daki temasları ve gerçekleştirdiği temel atma törenlerine de yer verdi.
-"Etkileşimli tahtalı sınıf sayısı 350 bine ulaşacak"
Ankara'da dün bir başka önemli, anlamlı, tarihi önemi olan bir töreni gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, 81 ilde, 100 bin öğrenciye daha tablet bilgisayar teslim ettiklerini, dağıttıkları tablet bilgisayar sayısının 163 bine ulaştığını vurguladı. Erdoğan, mart sonunda 675 bin daha ekleyeceklerini kaydederek, "Arkadan yeni ihale geliyor. Orada on milyon tablet bilgisayar var. Bununla birlikte yavrularımızın ellerine süratle tablet bilgisayarları ulaştıracağız" dedi.
Meslek liseleri hariç, tüm liselerdeki sınıflara 85 bin adet etkileşimli tahta kurulması işlemini gerçekleştirdiklerini bildiren Erdoğan, meslek liseleri ve diğer okulları kapsayacak şekilde 40 bin daha etkileşimli tahta yerleştireceklerini belirtti. Erdoğan, 18 ay içinde etkileşimli tahtası olan sınıf sayısını 350 bine ulaştıracaklarını vurguladı.
Erdoğan, bilgisayar ve internet tabanlı eğitimde dünyanın ilgi, hayranlıkla izlediği değişim, dönüşüm yaşadıklarını dile getirdi.
Öğrenci ve öğretmenlerin yeni sisteme ayak uydurduklarını, başarıyla sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, 5 bin eğitim videosu, 3 bin 200 metin ve ses kaydının oluşturulduğunu, 54 bine yakın, konularına uygun, tarihi arşiv niteliğinde görsel malzeme hazırlandığını anlattı. Erdoğan, 100 bin öğretmenin FATİH Projesi'nin eğitimini aldığını, bu malzemeleri kullanacak donanımı kazandığını dile getirdi.
-"Yaygara koparanlar var"
Başbakan Erdoğan, gelecek aylar itibariyle geniş bant internet erişimine sahip okul sayısının 50 bine ulaşacağını bildirerek, 10 yıl önce görevi devraldıklarında okullarda bilgisayar ve internetin yok denecek kadar az olduğunu söyledi. Okullarda şu anda 1 milyon bilgisayar, 30 bin bilişim teknolojisi sınıfı, yakında sayısı 50 bine ulaşacak olan geniş bant internet imkanı bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir kısım medyada, 'Hükümet interneti yasaklıyor, internete sansür' getiriyor diye yaygara koparanlar var. Öbür yandan milletim kimin ne yaptığını bizzat yaşayarak görüyor. Biz laf üretmiyoruz, icraat üretiyoruz. Dün 100 bin öğrencimiz evlerine ellerinde tablet bilgisayarlarla gitti. Yaklaşık 163 bin öğrencimiz, şu anda etkileşimli tahta, yani internetle eğitim görüyor. Bu iktidara nasıl oluyor da 'internete karşısınız' yakıştırması, yaftası yapıştırılmaya çalışılıyor. Bu medyanın İstanbul'da, plazalarda attığı manşetlerle Anadolu'da, Trakya'da milletin gördüğü, yaşadığı birbirini tutmuyor. Okullara 1 milyon bilgisayar gönderen, 30 bin bilişim teknolojisi sınıfı kuran hükümete 'interneti engelliyor' diye ithamda bulunursanız size dünyanın her yerinde gülerler. Maalesef dünyanın da belli odakları, bu medya gruplarıyla oraları kaynak kabul ederek haberler yapıyorlar. İşin aslı farklı, yayınladıkları haberler farklı. 163 bin çocuğa tablet bilgisayar dağıtan, bütün öğrencilere de bunu verecek olan bir iktidara, 'interneti yasaklıyor' iftirasını atarsanız, dünyada bunun farkına vardığında herkes sizinle alay eder.
Geniş bant internet aboneliği sayısı göreve geldiğimizde 20 bindi, şu anda geniş bant internet sayısı 34 milyona ulaştı. 20 bin nire, 34 milyon nire? Bunu göremeyecek kadar gözler körelmiş. Okullara geniş bant internet erişimi sağlayan kadroya siz 'yasakçı', 'sansürcü' derseniz, 'diktatör' diye çamur atarsanız, o çamur döner, bu çamuru atanların yüzüne çarpar."
-"Koro halinde sansür türküsü söylemeye başlıyor"
Başbakan Erdoğan, internet ve bilgisayarın, uygun şekilde kullanılmaması, denetim ve düzen altında olmaması halinde, yararlı bir araç, eğitim aracı olmaktan çıkıp, acı sonuçları olan tehlikeye dönüşebildiğini belirtti.
ABD ve Avrupa'da bu tehdid önlemeye yönelik çok sıkı önlemlerin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnternetin kimi zaman nasıl bir tehdit olduğunun görülmesi bakımından bir çalışma arkadaşımızın çocuklarının başına gelen hadiseyi, özellikle anlatmak istiyorum. 12-13 yaşlarında iki çocuk, evlerindeki bilgisayarda internette gezinirken karşılarına bir ekran görüntüsü çıkıyor. Ekran görüntüsünde çocuklardan birinin resmi var. Bilgisayarın kamerasından çekilmiş. Yani birileri bilgisayara girmiş, kamerasını kontrol altına almış, evin içindeki görüntüyü çekmiş. Sonra o görüntüyü bir sayfaya yerleştiriyor. 'Sizi tanıyor, biliyoruz, adresiniz elimizde biz jandarma, polisiz' diyerek jandarma, polis, MİT'in logalarını sayfaya yerleştirerek, çocuklardan verilen hesaba para yatırmaları isteniyor. İnanın bir çok çocuk anne babaları duymasın diye, korkuyla kendilerine ekrandan emredileni yapıyorlar. Bizim arkadaşımızın çocukları korkuyla ağlayarak babalarını arıyorlar, babaları çocukları teskin ediyor. Bu, internette yapılan belki de en basit dolandırıcılık şeklidir. Bunlara karşı bir tedbir alınca, bir düzenleme getirince belli çevreler koro halinde, sansür türküsü söylemeye başlıyor. Bizi anne, babalar, öğretmenler anlıyor. 2011'de güvenli internete geçerken işte bu çevreler sokağa döküldüler. Çocuk yaştaki kızın eline o ahlaksız pankartı tutuşturup, sokakta eylem yaptılar. O zaman da işte bu CHP, tıpkı bugün olduğu gibi bu ahlaksızlara destek verdi. Çocuklara, gençlere, nesillere sahip çıkmak bizim anayasal görevimizdir. Bunlara ben kaç kez anayasa maddesini okudum. Ama bunların anlamak diye bir derdi yok. Bu bizim görevimizdir, biz bu görevi gençliğin korunması maddesinde ne emrediyorsa bunu yapmakla mükellefiz."
(Sürecek)