TMK'nın 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı Haluk Gedikli tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz yıl Kasım ayında verilen takipsizlik kararında, Adil Serdar Saçan, Alper Özdemir, Semih Günaydın, Ahmet İhtiyaroğlu, Serdar Akça, Metin Rakipoğlu, Yalçın Işık ve Candan Eren şüpheli sıfatıyla Kartal İş, Arif Alp Aydın, Mehmet Penpegüllü ve Yurdagül Penpegüllü ise müşteki sıfatıyla yer aldı.
Suç tarihinin 1997 ve 2001 arasında olduğu iddia edilen "işkence ve kötü muamele"ye ilişkin soruşturma dosyasının, TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin yetkisizlik kararıyla İstanbul'a gönderildiği belirtilen takipsizlik kararında, şu ifadelere yer verildi:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma evrakında, 'işkence ve kötü muamele gördüğünü iddia edenlerle ilgili zamanaşımı süresi, 2010 yılındaki refarandumla birlikte yeniden işlemeye başlamıştır. 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 77. maddesinde, kasten öldürme, yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesinin insanlığa karşı suç olduğu belirtilerek, bu suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği kaydedilmiştir."
- "Zamanaşımı süresi dolmuştur"
Takipsizlik kararında, müştekilerin, 28 Şubat 1997 döneminde işlendiğini iddia ettikleri işkence ve kötü muamele suç isnadı ile ilgili şüpheliler hakkında 765 sayılı eski TCK hükümlerinin lehe olduğu ve bu hükümlerin uygulanması gerektiği vurgulanarak, bu doğrultuda işkence suçunun üst haddinin suç tarihindeki yasal düzenlemelere göre eski TCK'nın 243/1. maddesinde 5 yıl ağır hapis cezası olup, asli zamanaşımını süresinin de 10 yıl olduğu ve bu sürenin tamamlandığı öne sürüldü.
Aynı suç tarihi döneminde benzer mahiyetteki şikayetlere ilişkin adı geçen şüpheliler hakkında kamu davasının açıldığı veya açılan soruşturmalarda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği anımsatılan kararda, "5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/7. maddesinde, 'Aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir' hükmünün yer aldığı ve bu nedenle şikayete konu iddiaların yeniden soruşturma konusu yapılamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir" denildi.
- İtiraz reddedildi
Müştekiler, takipsizlik kararına karşı itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkememesi kararlarına uygun soruşturma yapılması ve karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle soruşturmanın sonlandırılmasının yasaya aykırı olduğu savunuldu. Dilekçede, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararın kaldırılarak, kamu davasının açılması istendi.
TMK 10. maddesiyle yetkili Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı reddetti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce işkence ve kötü muamele suçlarında sorumluların tespit edilip cezalandırılabilmeleri ve etkili bir soruşturma yürütülebilmesi açısından devletin pozitif yükümlülüğünün bulunduğu vurgulanan kararda, bir devlet görevlisinin işkence veya kötü muamele içeren eylemlerle suçlandığı durumlarda af veya zamanaşımından yararlandırılmaması gerektiğinin açıkça dile getirildiğini ifade etti.
Kararda, ulusal yargıçların da AİHS'deki temel haklara ilişkin hükümlerini AİHM kararları doğrultusunda yorumlaması ve uygulaması gerektiği düşünüldüğü kaydedilerek, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın (TMK'nın 10. maddesi ile görevli bölümü) zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle verdiği kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin gerekçesi yerinde değildir" denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının CMK'nın 223/7. maddesinde, "Aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş, hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir" hükmü uyarınca şikayete konu iddiaların yeniden soruşturma konusu yapılamayacağı kanaatine vardığı hatırlatılan kararda, bu açıdan verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın yerinde olduğu aktarıldı.