Gökçe, bugün bir gazetede yer alan "Toplantıya Gelmeyin" başlıklı haberde, mensubu bulunduğu HSYK'da "yaşandığı kabul edilen 'toplantı krizi'ni HSYK 1. Daire Başkanı Sayın İbrahim Okur ile birlikte yönettiği ve diğer Kurul üyelerine mesaj atmak suretiyle sürekli 'toplantılara katılmayın' diye uyarıda bulundukları" hususlarının iddia edilmesi üzerine, yazılı açıklama gereği duyduğunu belirtti.
Son zamanlarda kamuoyu nezdinde, "yargı kurumlarını yıpratmaya ve yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve güvenirliği noktasında yanlış bir algının oluşmasını sağlamaya yönelik olarak, yürütülen bir kısım asılsız iddia, karalama ve iftira kampanyalar" olduğunu ve kendisinin "hedef alındığını" savunan Gökçe, açıklamasında şunları kaydetti:
"Göreve başladığım günden bu yana, Anayasa, yasalar ve hukukun evrensel ilkelerine bağlılık içerisinde mesleğimin gereklerini yerine getirmeye çalıştım. Yargı bağımsızlığının ve hakimlik teminatının güvencesi olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği görevini yürüttüğüm 3 yıllık süre boyunca da meslektaşlarımızın bağımsız, tarafsız ve teminat içerisinde görev yapmaları için gayret sarf ettim.
Meslek hayatım boyunca herhangi bir oluşum, grup ya da yapı içinde bulunmadım. Görevimi Anayasa'da belirtilen hukukun üstünlüğü esaslarına göre yürütmenin gayreti içerisinde oldum. Yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına inanmış biri olarak; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu çalışamaz hale sokmak için, Kurul üye ya da üyelerine toplantılara katılmamaları için mesaj gönderdiğime ilişkin iddiaları ve haberleri şiddetle reddediyor ve kınıyorum. Gazete haberinde bir üyenin verdiği bilgilere dayanılmış ve bu üye kendisine mesaj geldiğini ve başka üyelere de bu türden mesajların gönderildiğini duyduğunu belirtmiştir. Habere kaynaklık eden üyenin bu iddiasını açıklaması gerekmektedir. Aksi halde yapılan bu haber ve habere kaynaklık eden üyenin açıklamaları; asılsız, mesnetsiz, kişilik haklarını ihlal edici niteliğiyle Türk Ceza Kanunu'nun suç olarak kabul ettiği iftiradan öteye gidemeyecektir.
Haberin, İstanbul'da darbe amaçlı soruşturmalarda görev almış Cumhuriyet başsavcıvekilleri ve Cumhuriyet Savcısı'nın kritik yerleşim yerlerine atandıkları iddiasına ilişkin kısmına gelince; gazete haberinde isimleri anılan Cumhuriyet Başsavcıvekilleri ve Cumhuriyet savcısının 16.01.2014 tarihinde başka yerlere atanmalarına ilişkin karara, Anayasa'nın 139. maddesinde belirtilen hakimlik ve savcılık teminatına, HSYK'nın Atama ve Nakil Yönetmeliği'ne, Kurul'un Prensip Kararlarına ve yerleşik uygulamalarına aykırılık oluşturması nedeniyle muhalif kalmış bulunmaktayım. (Bu vesile ile açıkça hukuka aykırı olduğunu düşündüğüm söz konusu atama kararlarına ilişkin yazdığım muhalefet gerekçelerimi ekte sunuyorum. Bu meslektaşların başka yerlere atanmalarına belirttiğim aykırılıklar nedeniyle taraftar değildim ki onların haberde iddia edildiği üzere stratejik olarak kabul edilen yerlere (Gebze, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ) atanmalarında aktif rol oynayayım."
Gökçe, buna ilişkin iddiaları da reddederek, "Atama ve Nakil Yönetmeliğine ve Kurul'un Prensip Kararları ile Yerleşik uygulamalarına aykırı şekilde gerçekleştirildiği için görev yerlerinin değiştirilmemesini savunduğum, buna aykırı olarak çoğunluk tarafından alınan atama kararlarına muhalif kaldığım bir kısım Cumhuriyet Başsavcıvekilleri ve Cumhuriyet savcısının atandıkları yerler konusunda etkin rol aldığımın iddia edilmesi, akılla, mantıkla ve vicdanla bağdaşmamakta olup, bu durum haberin ne kadar özensiz ve önyargılı hazırlandığının bir göstergesidir. Medya organları, kişilerin mesleki kariyerlerini ve onurlarını somut bilgilerden yoksun ifadeler üzerinden yıpratması, medyanın etik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır" açıklamasında bulundu.