Arınç, partisinin Derince Belediye Başkan Adayının tanıtım toplantısında, mahalli seçimlerde başarı kazanmaları gerektiğini, 2004 ve 2009'da başarılı olduklarını belirterek, aşağı değil, yukarıya doğru gitmeleri gerektiğini söyledi.
"Neden? Çünkü bu hükümeti 'artık çok oluyor' diye devirmeye çalışanlar var. Halk nazarındaki sevgiyi ve itibarı düşürmeye çalışanlar var. Bu seçimlerden 3 ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeye çalışanlar var" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Bahçeli konuşuyor bir yerde. Diyor ki 'bunlar yüzde 51 oy aldılar, bu seçimlerde bunu ne kadar aşağıya çekebilirsek Tayyip Bey Cumhurbaşkanlığını hayal bile etmesin' diyor. Bir defa onlarca yanlış var bu sözde ama basit bir iki tanesini söyleyeyim. Bu seçimlerde bizim rakibimiz, bizim çıtamız bir önceki mahalli seçimlerdir. Öyle olmalıdır. Genel milletvekili seçimlerinin seyri farklı olur, mahalli seçimlerin seyri farklı olur. Biz, Allah'ın izniyle yine en yüksek oyları alacağız ama bizi yüzde 51'den 50'ye düştüğümüz zaman başarısız kabul eden bir siyaset zihniyeti var."
- "Yüzde 20 hedefini koyamayan bir genel başkan olur mu?"
Arınç, gittiği her yerde bu partilere bir hedef gösterdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Dedim ki benim Başbakanım her seçime girdiğinde şunu söylüyor. 'Eğer benim partim ikinci olursa ben siyaseti terk ederim.' Siz, buna karşı ne diyorsunuz. 'Bizi karıştırma diyorsunuz.' Siz bırakın ikinci parti olmayı yüzde 10'u aşıp da Meclise kapak atmaktan başka düşündüğünüz bir şey yok. Ben size birinci parti olmak yerine, basit olarak bir hedef söylüyorum. Ey MHP, bu kadar güçlendiğini söylüyorsun, seçimleri alacağını söylüyorsun, bizi iktidardan alaşağı edeceğini söylüyorsun ama bak ben sana acıyorum çok basit bir şey söyleyeceğim. Sen şunu diyebilir misin 'bu mahalli seçimlerde ben yüzde 20'nin altında oy alırsam siyaseti terk edeceğim.' Yüzde 20 hedefini koyamayan bir genel başkan olur mu? Ben bugüne kadar 'Ben yüzde 20'den aşağı oy alırsam siyaseti bırakırım' lafını duymadım. Duyanlar da 'Sen bizi karıştırma' diyorlar."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şunları söyledi:
"CHP için hedefim yüzde 30'dur. Bu sözleri ben 3 ay evvel, 4 ay evvel söyledim, bugün söylüyor değilim. Ey Kılıçdaroğlu, hani geliyorsunuz, hani iktidara koşuyorsunuz çok fazla duymuyoruz ama bir hedef koy kendine. De ki 'Bu mahalli seçimlerde ben yüzde 30'un üstüne çıkamazsam ben de başarısız bir genel başkanım, siyaseti bırakacağım' de. Vallahi ikisinden de bu hedefe 'evet' diyen biri çıkmadı.
Yüzde 51'in bir altına bile düşmeyi kendisine sevinç sebebi gören bir muhalefetle karşı karşıyayız. Akşam da bunun örneğini gördük. HSYK Kanunu AK Parti'nin oylarıyla kabul edildi, muhalefetin bütün oylarını toplasanız 28. CHP'nin 150 küsur, MHP'nin 50'den bir fazla, öbürünün 30'a yakın milletvekili var. Hepsi karşı çıktıklarını söylediler ama sandığa giden oy sadece 28. Ya gece uykusuzluğuna tahammül edemediler sadece 5-10 kişiyi kavgacı bıraktılar veya Ankara'da bile değiller, başka yerlerde başka yerlerin sefasını sunuyorlar."
Böyle bir muhalefetin AK Parti'yle yarışamayacağını dile getiren Arınç, "Biz, inşallah çok güzel örneklerini göstereceğiz ve çok da başarılı olacağız. Bu mahalli seçimlerdeki gücümüz Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yansıyacak. İnşallah bir sonraki genel seçimlerde de en güzel neticeyi alacağız ve iktidarımız Allahın izniyle devam edecek" ifadesini kullandı.
- "Çocuklarımız istedikleri üniversitede hamdolsun eşit eğitim alabilecek hale geldiler"
Türkiye'de yıllarca insanların inancından, kıyafetinden dolayı kangren haline gelmiş ayrımcılıklar yapıldığını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Yıllarca üniversitedeki genç kızlarımız başlarındaki örtüyle eğitimlerine devam edemediler. Bu, çok acı bir olaydı. Biz, AK Parti olarak her zaman şunu söyledik. Bir kadının başını açması veya kapaması onun kendi iradesidir. Biz, buna karışamayız. Ona nasıl saygı gösteriyorsak buna da aynı saygıyı göstereceğiz. 'Üniversitede (ben başımdaki örtüyle okumak istiyorum) diyen bir insana nasıl kapıları kapatırsınız' dedik ama maalesef sadece kapı kapatmadılar, eziyet ettiler, hakaret ettiler, ikna odalarına aldılar. Benim kızım dahil yüzlerce, binlerce, on binlerce yavrumuz neredeyse psikolojik tedavi görecek hale geldi. Okulun pencerelerinden girmeye çalışırken, tuvalet pencerelerinden girmeye çalışırken 'başına kukuletalı şapkalar takalım da hiç olmazsa ona müsaade ederler' diyerek, peruk takmayı deneyerek ama her gelişinde de hakaretler görerek üniversite eğitiminden mahrum olan on binlerin ıstırabını yaşamıştık. Çocuklarımız istedikleri üniversitede hamdolsun eşit eğitim alabilecek hale geldiler."
Arınç, 1999'da milletvekili olan Merve Kavakçı'nın, "Dışarı dışarı", "Provokatör" diyenler tarafından Mecliste ant içirilmediğini, sonra da vatandaşlıktan atıldığını ve adeta linç edildiğini anlatarak, "Türkiye, bu ayıptan da kurtuldu. İşte 31 Ekim tarihinde 5 tane AK Parti'li hanım milletvekilimiz, başlarındaki örtüyle Parlamentoya geldiler. Hamdolsun şimdi komisyon başkanı olanlar oldu, kürsüye çıkanlar oldu, kavga dövüş de olmadı çünkü 1999'da 'dışarı dışarı' diye bağıranların hepsi dışarıda kalmıştır ve Türkiye'de bir inanç özgürlüğü ham dolsun yerine gelmiş oldu" değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'de 'ben şuna inanıyorum' diyen hiç kimseye artık zulüm yapılmıyor"
"Türkiye'de 'ben şuna inanıyorum' diyen hiç kimseye artık zulüm yapılmıyor. 'Ben inancımın gereğini yapacağım' diyen hiç kimseye zulüm yapılmıyor. Türkiye'de vicdan özgürlüğü var, din özgürlüğü var herkes fikir ve inancını söylemekle hiçbir zaman baskı altında kalmıyor" diyen Arınç, bunun kıymetinin bilinmesi gerektiğini dile getirdi.
Arınç, içlerinde yanlış ve hata yapanların, suç işleyenlerin olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Biz 21 milyon 500 bin oy almış şimdi bunu 25 milyona çıkarabilecek bir siyasi partiyiz. Bu kadar güçlü bir kadronun içerisinde yolunu şaşırmış 3-5 kişi bulunursa bundan dolayı bu büyük kitleyi suçlamak insafsızlıktır, vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır. Yanlış yapanların hesabını adalet görür. Ne elinden tutar ne başımızı çevirip selam veririz. Gitsinler hesaplarını versinler, ondan sonra da millet kimin ne yaptığını görsün ama bütün bu yalan dolanlarla AK Parti'yi yolsuzluk yapan bir parti, onun Başbakanını da bütün bunlara göz yuman bir lider olarak görenler yanlış yapıyorlar. Allah sizin bu haksızlıklarınıza, bu zulümlerinize, bu iftiralarınıza karşı AK Parti'yi koruyacak ve yüceltecektir. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın."
(Bitti)