Dağlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemde otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığında yaşanan ölümlü ve yaralanmalı kazaların konuşulduğunu hatırlatırken, tartışmaların sıklıkla "gizli buzlanma", "sürücü hatası", "hız", "kurallara uyma", "kış lastiği", "sürücü performansı" etiketleriyle ele alındığını ancak tartışmanın diğer boyutunun ise yol güvenliği olduğunu söyledi.
Karayolu trafiğinde yaşanan çarpışmaların önlenebilmesi için her türlü tedbir alınmasının yol güvenliği kapsamında olduğunu ancak çarpma anında azami korunmanın ve çarpma sonrası "kurtarma", "ilk yardım" ve "tedavi hizmetleri"nin de tartışmalara katılması gerektiğine işaret eden Dağlı, kazaların, neticelerine ve çokluklarına göre değerlendirildiğinde bunun bir halk sağlığı sorunu olarak ortaya çıktığını ifade etti.
-Düzenlemede bazı muafiyetler korundu
Karayolları Trafik Kanunu'nun "koruyucu tertibat kullanımı"nı düzenleyen 78. Maddesi ile ilgili Karayolları Trafik Yönetmeliği 150. Maddesinde değişiklik yapılarak Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği "istisnasız tüm sürücü ve yolcular için koruyucu tertibat kullanım şartı" kriterinin karşılanması için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan taslakta, emniyet kemeri ile ilgili her türlü muafiyetin kaldırılmasının beklendiğini belirten Dağlı, İçişleri Bakanı Ala'nın imzasını takiben Başbakanlık'a gönderilecek Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerde, bazı muafiyetlerin korunduğunun görüldüğünü söyledi. Dağlı şunları kaydetti:
''İstatistiklere göre kazaya karışan her 4 otomobilin 1'inde arkada oturan yolcular. Otobüs kazalarında ölen her 2 kişiden biri yolcu ve bu yolcuların da emniyet kemeri kullanma zorunluluğu yok. Otobüs kazalarında, ölenlerin yüzde 5,88'i, yaralananların yüzde 70,29'u yolcu. Otobüs kazalarında ölen her 2 kişiden biri yolcu ve otobüs yolcularının emniyet kemeri kullanma zorunluluğu yok. Ambulansta hastaya müdahale eden paramediklerin emniyet kemeri kullanma zorunluluğu yok. Bu paramediklerin işyeri güvenliği açısından değerlendirilerek ayakta ya da oturarak takabilecekleri, hastaya müdahaleyi engellemeyen "4 noktalı emniyet kemeri" takmaları için gerekli yönetmelik düzenlemesini, gerek Sağlık Bakanlığı gerekse Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının talep etmiş olmaları beklenir.'
-'Taslak, DSÖ'nün tavsiyesini yerine getirir nitelikte değil'
Mevcut haliyle, Yönetmelikte yapılan değişikliklerin Dünya Sağlık Örgütü'nün "istisnasız her sürücü ve yolcu için koruyucu tertibat kullanımı" tavsiyesini yerine getirir nitelikte olmadığını bildiren Dağlı, hukuk metni açısından, yazımında da yürütmede sıkıntı yaşatacak bazı olumsuzluklar ve çelişkiler mevcut olduğunu söyledi.
Dağlı, 'Son yaşanan şehirlerarası otobüs kazalarında kaybettiğimiz veya yaralanan onlarca insanımızın emniyet kemeri kullanması yasamız ve yönetmeliğimiz tarafından istisna tutulmuştur. Anayasamız, devletin her bireyi koruyucu tedbirleri almakla yükümlü olduğu şeklinde düzenlendiğinden, geçtiğimiz hafta yaşanan çarpışmalar neticesinde hayatını kaybeden, yaralanan otobüs ile seyahat eden yurttaşlarımızın koruma dışında bırakılması, zarar görenler açısından kamuya karşı tazminat hakları doğurmaktadır' değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Ensitütüsü Derneği'nin halen yürürlükte olan 'Karayolları Trafik Kanunu'nun 'sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat zorunluluğu başlıklı 78'inci, Trafik Yönetmeliği'nin 150'nci maddesine ilişkin yeni düzenleme taslağı inceleme raporu' hazırladığını anlatan Dağlı, bu raporun dikkate alınarak, gerekli düzenlemenin yapılması ve gecikmeden tedbir alınması için Başbakanlığa da bir mektup gönderdiklerini ifade etti.
-'Güvenlik herkes için bir anayasal hak'
Yol güvenliği kavramının Türkiye'de henüz arzu edilen ve sorunun çözümüne katkıda bulunabilecek ölçüde görünür olmadığı ve çarpışmaların toplumda kanıksandığına işaret eden Dağlı, yol güvenliğine dair halk sağlığı sorununun Meclis'in de öncelikli gündem maddeleri arasına girmesi gerektiğini vurguladı.
Güvenliğin herkes için bir anayasal hak olduğunu belirten Dağlı, 'İstisnasız her yolcu ve sürücü için koruyucu tertibat kullanma düzenlemesi'nin gerçekleşmesini beklediklerini sözlerine ekledi.
Dağlı, hukuken zorunlu olan bir şeyi yurttaşlara öğretmek, davranışlarını düzeltmeye çalışmak bile çok zorken, hukuken istisna tutulan yurttaşları emniyet kemeri kullanması konusunda ikna etmenin mümkün olmayacağını, bu nedenle emniyet kemeri kullanmayan insanları 'cahil' olarak nitelemenin yanlış teşhis olduğunu sözlerine ekledi.