Atalay, Kanal 24'te canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "İrancı, Caferi ve Şia" olduğu yönündeki iddialara yönelik Atalay, "Bu tür şeyler çok ürettiler. Tetikçi gazeteciler var bu konularda biliyorsunuz onlar aleyhimde çok şeyler... Hiçbirini ne tekzip ettim ne cevap verdim. O tetikçi gazetecilerin yabancı istihbaratla da bağlantıları olabilir diye parantez içinde ifade ediyorum bir kısmının" diye konuştu.
Hükümet olarak İran ile ilgili politikalarının çok açık olduğunu dile getiren Atalay, "O zaman da tesadüfen baktım. Gitmiş miyim, kaç defa gittim? Ben şu 12 yıllık dönemde hiç gitmemişim. Hiç gitmediğim ülkelerden biri İran. Mesela Irak'a gitmişim 5-6 defa ama İran'a hiç gitmemişim. Böyle baktığınızda tabii tuhaf şeyler. İran ile ilgili bizim bakışımız hükümet olarak belli" değerlendirmesini yaptı.
Hiçbir cemaate mensup olmadığını, özgür bir insan olduğunu anlatan Atalay, "Şia ile ilgili hele, herkes, benim yakın çevrem benim bir katı Hanefi olduğumu bilir" ifadesini kullandı.
Atalay, "Ben edep ederim çıkıp da falanca ırktanım, falanca ırktan değilim demeye bile çünkü ben ömür boyu bu konuda ilkeli yaşadım. Irkçılığın her türlüsüne karşı oldum, zerre kadar ırkçılığı yanıma yaklaştırmadım. Ama o tetikçiler bu tür şeyler çıkardılar. Ne olacak bunları çıkarınca anlamıyorum. Kürt olsan, Türk olsan ne yazar yani insan kalitesi, insan, değerleri önemli. Bütün bunlar niye oluyor ben bilmiyorum" diye konuştu.
-"Ailemin içine kadar dinlendi"-
Söz konusu iddiaların çocuklarına yansıdığını da bildiren Atalay, "Çocuklarım başka yerlerden başka şeyler duydular bana getirdiler falan. O dinlemeyle ilgili şeyler... Doğrusu ailemin içine kadar dinlendi. Böyle şeyler oldu. Benim aile hayatımla ilgili olduğunu öğrendim sonunda bir şekilde. CD'si bir yerlere ulaştı" bilgisini verdi.
Atalay, CD'nin şantaj amacıyla kullanılmadığını ancak konuşmadaki ilgili kişiye verildiğini söyledi.
Yasa dışı dinlemelerin artık Türkiye'de adeta günlük hayatın içinde bir endişe konusu olduğuna işaret eden Atalay, şunları kaydetti:
"Yargı kararını bile çok zorlaştıran bir dinleme prosedürü getiriyoruz çok özel şartlarda, çok somut delillere dayalı. Yani güçlü, somut deliler olacak şüphe değil. Mevcut yasada şüphe diyor, biz onlara delil diyoruz ancak mevcut durumda çok kuvvetli suç işlediğine dair deliller varsa somut ve başka şekilde tespit edemiyorsanız, takip edemiyorsanız çok zorunlu hallerde ancak başvurulabilir bir şey olarak."
-"45'in altında beklemiyorum"-
Atalay, "yerel seçimlerde bekledikleri oy oranının" sorulması üzerine, genel olarak partilerine desteğin devam ettiğini belirterek "Yerel seçimde düşüş beklemiyoruz, aksine daha da yükseliş olabilir. 50 bandını kastediyorum, bir iki puan aşağı da yukarı da olabilir. Ben 45'in altında bir şeyi yerel seçimde de beklemiyorum. Elimizdeki veriler onu gösteriyor" yanıtını verdi.
"Karşınızdaki bir büyük koalisyon, İstanbul ve Ankara'da yükleniyor. Bu iki ilde sıkıntınız olur mu" sorusunu yanıtlayan Atalay, büyük sıkıntılar görmediğini ifade etti.
Atalay, "HSYK Kanunu'na" ilişkin soru üzerine, Adalet Akademisiyle ilgili kısmı mutlaka yakın zamanda yasalaştırmak istediklerini söyledi. Atalay, "HSYK ile ilgili diğer maddelerden de onlar tam seçilmedi ama o zaman da açıklanmıştı orada da belki 4, 5 madde Meclis'te yasalaştırılacak. Diğer maddeler belki geri çekilecek" diye konuştu.
"30 Eylül'de açıklanan demokratikleşme paketine yapılacak yeni eklerin" sorulması üzerine de Atalay, gözaltı, tutuklamanın zorlaştırılması, tutukluluk süresinin düşürülmesi, dinlemeyle ilgili düzenlemelerin yeni pakette yer aldığını anlattı.
Pakette yer alan "tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesine" ilişkin soruyu yanıtlayan Atalay, ciddi bir yargı sisteminde, adaletin işlediği bir yerde mümkün olduğunca davaların çabuk yürümesi ve çabuk karar verilmesi gerektiğini belirtti.
Tedbir mahiyetindeki tutukluluğun ilanihaye sürmemesi gerektiğini vurgulayan Atalay, "Eksik adalet, geç adalet, bunun hepsi zulümdür. İnsanları bundan kurtarmak lazım" dedi. Atalay, "Dışarıya, 5 yıla indirildiğinde şu çıkarmış, bu çıkarmış, kişilere göre bu tür kararlar alamazsınız, adalet herkes için olmalı. Dolayısıyla böyle bir kararı verdik. Bu Türkiye'de çok ileri bir adımdır" ifadesini kullandı.
Gözaltı ve tutuklamada ise daha güçlü, somut deliller aranacağını dile getiren Atalay, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına da değindi.
-Adli kollukla ilgili düzenleme-
"Adli kollukla ilgili düzenlemeye ilişkin kafanızda bir taslak oluştu mu" sorusunu Atalay, "Aşağı yukarı oluştu" diye yanıtladı. Atalay, şöyle devam etti:
"Bazı ülkelerde sadece adli kolluk için kurulmuş birimler var. Bu Adalet Bakanlığına bağlı olabilir, yine İçişleri Bakanlığına bağlı olabilir güvenlik orada olduğu için. Ama uzmanlık alanı sadece adli kol. Başka işe bakmaz o. Bu konudaki iyi hassasiyetleri, insani boyutları vs. iyi eğitimini alırlar ve adli kolluk da daha iyi ve başarılı olur. Böyle bir şeyi kurmak, yeni bir birim kurma kararını verdik aslında. Başbakanımız Almanya'ya giderken açıkladı: yepyeni personel alınacak, eğitilecek ve sıfırdan adli kolluk birimi kurulacak. Bu Adalet Bakanlığında mı olur İçişleri Bakanlığında mı onun yeriyle ilgili bir karar verilmedi ama bu çalışma hızla yürütülecek."
-"Siyaset girdiği yeri sanki kirletir"-
Başka bir soru üzerine Atalay, anamuhalefet partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'un "yargının yakasında parti rozeti olmasın" dediğini hatırlattı.
Atalay, şunları söyledi:
"Biz parti rozeti falan takalım demiyoruz. Parlamentoya bu görevi verdiğinizde bunu belirlemenin en az 15 alternatif yolunu bulursunuz. 'Siyaset kötü, siyaset oraya girmesin, buraya girmesin', siyaset girdiği yeri sanki kirletir. Hayır, öyle değil kardeşim. Siyasettir bütün bu kararları verecek, milletin iradesiyle gelmiş, milletin rehberliğinde yürüyen siyasettir. İnsanların tamam yakasında parti rozeti olmaz ama kafasında daha fazlası olur. Yani insanların kendi görüşlerin belli olması belki bir anlamda şeydir de daha tedbirli olur o zaman."
Atalay, "yeniden yargılamaya" ilişkin soru üzerine, tutukluluğun süresinin sınırlanması, özel yetkili mahkemelerdeki dava dosyalarının ağır ceza mahkemelerine gitmesi gibi düzenlemelerin bu konuda rahatlama getireceğini bildirdi. Atalay, "Direkt yeniden yargılamayla ilgili alınacak kararlar şu ortamda belki çok rahat olmayabilir, biraz zaman isteyebilir ama Adalet Bakanlığının başka alternatif çalışmaları da var, o konu da bir kenara bırakılmış değil" dedi.
Soru üzerine, oluşturdukları komisyonun son 12 yılda saydamlığın artırılması ve yolsuzlukla mücadele konusunda yürüttüğü birçok çalışma olduğunu ifade eden Atalay, şunları belirtti:
"Son 2 yıldır görevlendirdiğimiz bürokratlarımız vardı, bir çalışma yürütüyorlardı. Uzun bir çalışma yaptılar, kasımda bitirdiler. Mevcut yasalarda, saydamlığı artıran, yolsuzlukla mücadele anlamında daha fazla neler yapılabilir? Biz komisyon olarak toplandık, bu çalışmayı gözden geçirdik, iki toplantı yaptık ve orada tamamen onayladık. Şimdi bunu kendi aramızda çalışıyoruz. Başbakanımızla bunu bir defa daha gözden geçireceğiz. Bunu da paket olarak Meclise göndermeyi düşünüyoruz. Bu hem bürokratlar hem siyasi etik, siyasetin finansmanı gibi çok da gündemde olan konular, bunların hepsini toparlayacağız. Mal beyanı, memurların ayrıldığı kurumlarla ilgili daha sonra yapamayacağı işler. Biraz daha açıklık, şeffaflığı artıran, denetimi artıran bir şeyi getirmek istiyoruz. Yolsuzlukla mücadele ve demokratikleşme hususunda saydamlığın artırılması en önemli yollardan birisi."
(Bitti)