Berlin'deki Başbakanlık binasında bir araya gelen Başbakan Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Bir gazetecinin, 'Almanya ile ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğinden bahsettiniz. Türkiye ve benzeri diğer ülkelerle ilgili farklı haberler var. Özellikle faizlerle birlikte yaşanan ekonomik canlanmanın duraksamaya yön tuttuğu ve Almanya ile olan ticari ilişkilerde de bir yavaşlama olacağı yönünde tereddütler yaşanıyor mu?' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
'Bunu şu şekilde ifade edeceğim. Türkiye'nin şu son 10 yılda geldiği nokta, milli gelir açısından baktığımızda 3 kattan fazla bir artış, ihracatımıza baktığınız zaman 4 kattan fazla bir artış söz konusudur. Türkiye'nin milli gelire oranla kamu net borç stokuna baktığınız zaman göreve geldiğimizde milli gelire olan oran yüzde 73'tü ve şu anda ise bu yüzde 35'e düşmüştür. Enflasyon göreve geldiğimizde yüzde 30'ken şu anda tek haneli rakama düşmüştür. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'ken tabi tek haneli rakamı gördük, hatta hatta 4,5'lara kadar düştük. Fakat son ekonomik krizlerde maalesef bir yükselme oldu.'
Bunun kararı noktasında bağımsız bir kurum olan Merkez Bankası'nın bu tür adımları attığını yineleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
'Daha önce de söyledim. Faiz artışına karşı olan bir Başbakanım. Burada farklı düşünüyorum. Bağımsız bir kurum olduğu için de benim müdahale yetkim yok. Böyle bir şeye karışamam ama kendi kanaatimi da açıklamaktan geri duramam. Çünkü halkımın da bazı şeyleri bilmesi lazım. Fakat yine de ben bütün bunlara rağmen bunun geçici olduğunu, belli bir süreçten sonra da buna hükümet olarak kendi tasarrufumuzda neler yapabiliriz, bunun için bir B planımız, bir C planımız var. Bunu da en kısa zamanda, ama seçim öncesi ama seçim sonrası, bu uygulamayı da başlatacağız, bunu da burada özellikle ifade etmek isterim.'
Almanya'ya yaptığı geçmişteki ziyaretlerin birinde Türklere yönelik asimilasyona karşı uyarıda bulunduğu hatırlatılarak, 'Hala bu görüşte misiniz? Bu akşam bunu bu şekilde tekrar ifade edecek misiniz?" sorusu üzerine, Erdoğan, gülümseyerek ilk önce soruya Merkel'in cevap vermesi gerektiğini belirtirken, Merkel de "Memnuniyetle" dedi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Başbakan Erdoğan, bunun bir genel ilke olduğunu ifade ederek, şunları belirtti.
'Nedir genel ilke? Biz Almanya'da yaşayan tüm vatandaşlarımızın bir defa entegrasyon konusunda kesinlikle olumlu davranmaları gerektiğini hep ifade etmişimdir ve bu hem kendilerinin burada çok daha huzurlu yaşamaları hem de Alman toplumunun huzuru için çok çok isabetli olacaktır. Dolayısıyla zaten burada bizim vatandaşlarımızın bu entegrasyonda yapıcı rolleri, inanıyorum ki bu toplumla olan bütünleşmelerini de rahatlatacaktır. Asimilasyon ise çok farklı bir konu. Asimilasyon bir toplumun dönüştürülmesi olayıdır ki biz bu konuda zaten Şansölye ile aynı düşünüyoruz. Böyle bir idealimiz, böyle bir bizim düşüncemiz olamaz noktasındaki böyle bir düşünce olmadıktan sonra da zaten bizim açımızdan da bir problem söz konusu değildir.'
- AA muhabirinin sorusunu yanıtladı-
AA muhabirinin, "Suriye konusunda Cenevre'de ilk tur görüşmelerde ilerleme sağlanamadı. Yüzbinlerce insan yardım bekliyor. Suriye konusunda uluslararası toplumun hareketsiz kalmasını eleştiriyorsunuz. İnsani yardımları koridorları konusunda BM'den beklentileriniz nedir? AB'nin ülkelerinden en büyük ülkelerinden Almanya'nın bu konudaki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugün Sayın Merkel ile konuştuğunuzda olumlu bir izlenim aldınız mı bu konuyla ilgili?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Suriye konusunda bir defa Cenevre-1, Cenevre-2 ne yazık ki şu an itibarıyla beklentilere pek olumlu netice ortaya koymadı ve şu an itibarıyla de pek olumlu neticeler doğuracağı beklenmiyor. Görüşmeler yapıldı ve orada bazıları bunu istismar aracı olarak da kullandılar. Fakat bütün bunların dışında insani yardım konusunda biliyorsunuz Suriye Yermuk'ta şu anda insanlar açlıkla terbiye ediliyor. Yine Anadolu Ajansı'nın, yanılmıyorsam yayınlamış olduğu 55 bin kare fotoğraf var. 55 bin kare fotoğrafla da Suriye'deki insanlık trajedisi çok açık, net bizim televizyonlarımızda da dünya televizyonların da gösterildi. Tabii bu kabul edilebilir bir şey değildir."
Suriye konusunda uluslararası topluma seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buna karşı aslında tüm insanlığın ortak tavır koyması lazım. Acaba burada öldürülen insanlar, ki 160 bine ulaştı bu insanlar, 160 bin insanın öldürüldüğü bir dünyada, insanlık bir futbol maçı seyreder gibi, nasıl bunu seyreder. Yani sadece kimyasal silahlarla 1600-1700 kişi öldürüldü ama konvansiyonel silahlarla 150 bini aşkın resmi kayıtlı olarak insan öldürüldü. Şu anda benim ülkemde 700 bine ulaşan sığınmacı var. Bunların yaklaşık 220 bini çadır ve konteyner kentlerde kalıyor. Diğerleri değişik vilayetlerdeki evlerde kalıyor. Biz şu ana kadar 2,5 milyar dolara yakın harcama yaptık. Peki BM'den ne gibi destek geldi derseniz, şu ana kadar 130 milyon dolarlık bir destek geldi. Gelsin veya gelmesin, biz açık kapı politikasıyla bu kaçan Suriyeli komşularımızı ağırlamaya devam edeceğiz."
Suriye'ye yardım konusunda Birleşmiş Milletler'in şu ana kadar harekete geçememesini eleştiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii burada BM Güvenlik Konseyi şu anda kilitlenmiş durumdadır ve BM de barış amaçlı bir dünyanın en büyük örgütü olmasına rağmen barış amacına yönelik henüz bir adım atamamıştır. Tabii bu işin birinci derecede sorumlusu BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleridir. Bu daimi üyeler ne yazık ki bu yanlış oluşum sebebiyle şu anda tıkanmış vaziyettedir. Bu neyi gösteriyor? BM'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesini gösteriyor. Reforme edilmedikçe, bir ülkenin iki dudağı arasında sıkışıp kalacaktır ve şu anda biz üzerimize düşeni yapmaya yine aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Bu konuyu tabi Sayın Şansölye ile dertleştik, neler yapabiliriz, ne gibi adımlar atabiliriz. Bu konuda da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz."
(bitti)