Uluslararası Af Örgütü, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki Uluslararası Basın Merkezi'nde cinsiyet değişikliğiyle ilgili raporunu açıkladı.
Raporla ilgili konuşan örgütün Avrupa'da ayrımcılık konusundaki araştırmacısı Marco Perrolini, cinsiyet değiştiren insanların tedavi imkanlarına erişmek istediklerini ancak çoğunun bunu yapamadığını belirtti.
"Devletler, bu insanların cinsiyet değişimlerini yasal olarak kabul etmek için ameliyat olma ya da hormonal tedaviyi şart koşmamalı" diyen Perrolini, cinsiyet değiştirenlere yeni durumlarına uygun kimliklerini alma hakkının kolay ve açık bir prosedürle temin edilmesi gerektiğini ifade etti.
Basın açıklamasına katılan Finlandiya, Norveç, Danimarka ve İrlanda'dan cinsiyet değiştirmiş kişiler de ülkelerinde yaşadıkları sorunları anlattı.
Daha sonra, Af Örgütü'nün İngiltere'deki uluslararası sekreteryasınca Ocak 2014'te hazırlanan konuya ilişkin rapor açıklandı.
"Kim olduğuma devlet karar veriyor" başlıklı raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 1992 yılındaki kararına rağmen insan haklarına saygıda lider kabul edilen AB ülkelerinde bile cinsiyet değiştiren kişilerin yasal haklarından mahrum edildiği bildirildi.
- AB'de cinsiyet değiştirenler 1,5 milyon kişi -
Raporda, daha önce, ameliyat yapanlar ya da hormonal tedavi görenlerin istatistiklerinden yararlanılarak AB ülkelerinde cinsiyet değiştirenlerin sayısının 30 bin olarak tahmin edildiği belirtildi. Bu tespitin doğru olmadığı kaydedilen raporda, son zamanlarda yapılan araştırmalara göre doğarken kabul edildikleri cinsiyeti taşımayan insan sayısının 1,5 milyon olarak kabul edildiği bilgisine yer verildi.
Cinsiyet değişikliği yapanların tercihlerinin resmi olarak kabul görmemesi eleştirilen ve insanlar için cinsiyetlerini yansıtan resmi kimlik belgelerinin, haklarından yararlanmak için hayati önemde olduğu vurgulanan raporda, ülkelere göre değişmekle birlikte sadece seyahat konusunda değil günlük hayatta resmi belge istenen okul kaydı, iş başvuruları, açık banka hesabı oluşturma gibi işlemlerde kimlik konusunun olmazsa olmaz bir zorunluluk olduğu ifade edildi.
- AİHM kararından 20 yıl sonra -
Af Örgütü raporunda, 1992'de AİHM'in bir devletin cinsiyet değiştirmiş kişilerin kimliklerindeki cinsiyet ibaresini değiştirme talebini reddetmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali olduğu yönündeki kararı da hatırlatılarak, bu karardan 20 yıl sonra bile pek çok AB ülkesinde cinsiyet değiştirenlerin bu durumlarının yasal olarak tanınması için mücadele verildiği belirtildi.
Birçok ülkede yıllar süren süreçler sonunda yapılan yasal değişikliklerde ise geçiş yapanların ancak ruhsal ve davranışsal bozukluk teşhisi yapılması ve hormon tedavisi ile cerrahi müdahaleyi kabul etmeleri halinde durumlarının yasallaştığı kaydedilen raporda, devamla şöyle denildi:
"Eşitlik ve insan hakları konusunda önde kabul edilen yaklaşık 20 Avrupa ülkesinin yanı sıra Belçika, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde cinsiyet değiştirenler, organlarını geri dönüşü olmayan kısırlıkla sonuçlanan ameliyatlarla aldırmak zorunda kalmaktadır. Bunu kabul etmediklerinde ise doğduklarında kayıt edildikleri cinsiyet durumlarını görüntüleri ile kimlikleri zıt olsa bile kimlik belgelerinde taşımak zorunda kalıyor."
Raporda, cinsiyet değişikliği yapanlara karşı işlenen suçların yoğunluğuna da değinildi. Raporda, sadece İngiltere'de 2011 ve 2012 yılları arasındaki bir yıldan kısa bir sürede 300'den fazla nefret suçu işlendiği bildirildi.
Raporda anatomik olarak erkek ya da dişi olarak tanımlaması mümkün olmayan çift cinsiyetli çocukların da birçok Avrupa ülkesinde dişi ya da erkek olarak kaydedilmeye devam edildiği bilgisine yer verildi.