Kürkçü, kent merkezindeki bir otelde düzenlenen aday tanıtım töreninde yaptığı konuşmada, dünya çapında bir dizi değişikliğin habercisi olan pek çok belirtiyle yüz yüze ve karşı karşıya olduklarını söyledi.
Türkiye'deki statükonun sürdürülemez olmasının kendilerini en çok ve en yakından ilgilendiren durum olduğunu belirten Kürkçü, şunları kaydetti:
"Biz 30 Mart yerel seçimlerine doğru giderken, bu statüko değişikliği için son derece güçlü, geleceği açık, önü en açık siyasi seçenek olarak girdiğimizi bilmemiz gerekiyor. Biz toplumun kıyısında, marjında, bir kenarında duran ve gelişmeleri seyreden değil, toplumun dönüşmesine doğrudan doğruya etki eden onu ta en derinlerinden sarsan büyük değişimlerin sözcüsü, habercisi onların taşıyıcısı olarak bu sürecin içerisindeyiz. Ve geleceğin kurucusu olarak toplumdaki yerimizi aldık, alıyoruz. Türkiye'de cumhuriyetin kurmuş olduğu 90 yıllık statüko çoktan maziye karıştı. Burası artık kurulduğu gibi tek parti rejimi değil, iki partili bir tahterevalli rejimi 1950'den beri sürdürdüğü hayatı artık sürdüremez artık kabına sığmaz, tek milletli tek dilli, tek kültürlü toplum olarak varlığını sürdüremez. Ama bunun yerine totaliter modernleşmenin yerine kapitalizmin, küresel kapitalizmin İslami ögelerle bezenerek halka dayatılmasının alamayacağı da ortaya çıktı."
Yerel seçimler için örgütlendiklerini ifade eden Kürkçü, kendi meclislerini kurarak, yerel iktidara yürümek istediklerini söyledi.
Kürkçü konuşmasının ardından Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olan HDP Edirne Belediye Başkan Adayı Pakize Ece ve Enez Belediye Başkan Adayı Muhammed Altay'ı tanıttı.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kürkçü, Başbakanın dinlenme olayına ilişkin, şunları kaydetti:
"Bu bana ava giden avlanır hikayesini hatırlatıyor. Bir kere yasadışı kuralsız dinlemenin yolunu açarsanız ve bu dinleme işinde ortak olduklarınızla birlikte başkalarının sırlarına vakıf olur ve bunları şantaj aracı olarak kullanırsanız sonunda bu silah döner sizi vurur. Bence Başbakanın bu bakımdan şikayet etmeye en son hakkı olan kişi olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki şimdi bu dinlemelerin önlenmesi için alınacak tedbirlere ihtiyaç var. Bu tedbirlerin alınacağını duymamız da olumlu. Fakat insan gene de merak etmeden edemiyor. Bütün yargıçlar eninde sonunda adalet bakanına bağlanacaksa, bu dinleme emirlerini verecek yargıçları adalet bakanı yönetecekse buradan şunu çıkartabilir miyiz? Bundan sonra herkesi Tayyip Erdoğan dinleyecek, onu hiç kimse dinlemeyecek. Tedbir biraz bununla ilgili gibi gözüküyor. O yüzden demokratik bir yeni rejim altına girmedikçe bu konunun önleminin olacağını düşünmüyorum."