"Müsteşar, başsavcıyı arıyor; 'savcıyı değiştir, soruşturmayı durdur' diyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'deki rüşvet operasyonuna ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcısı'nın tutanağını açıkladı. Tutanakta, "Sayın müsteşar, hal hatır sorduktan sonra, sözü yürütülen evraka getirip içeriğini sordu. Kendisine kısaca s
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-21 13:11:21
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, konuşmasının başlarında "dehşet verici bir belge açıklayacağım" dedi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bu grup toplantısında size dehşet verici bir belge açıklayacağım. Yolsuzluğun boyutu o kadar büyük ki insanın aklı hafsalası almıyor. Bu ülke sömürülmeye layık bir ülke mi? Yazık günah değil mi? Siz sabah akşam 'kul hakkı yemek haramdır' diye söylüyorsunuz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunacağız diye söylüyorsunuz. Nedir bu paralar? Öyle bir noktaya geldik ki; yolsuzluğu savunan bir başbakan portresi çıktı karşımıza... Bunu anlamak mümkün değil. Bu olay nedir biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, Türkiye Cumhuriyeti devletini soymasıdır. Olayın boyutu budur."
Konuşmasının sonunda İzmir'deki operasyona değinen Kılıçdaroğlu, "dehşet verici" dediği tutanağı açıkladı.
"İzmir'de de bir operasyon yapıldı. Operasyon çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, irtikap, nitelikli dolandırıcılık. Deliller, bilgiler toplanıyor. Önce bilirkişiye gönderiliyor, bilirkişi raporunu veriyor. Bunun üzerine savcılık 6 Ocak 2014'te yetkili mahkemeden bir karar alıyor, arama yapılacak yerler belirleniyor, şüphelilerin de yakalanması isteniyor. Aynı tarihte bu mahkeme 'kararı gereği yapılmak üzere' emniyete gönderiliyor. Çünkü emniyet bu işi yapacak." diyen Kılıçdaroğlu, daha sonra başsavcının tuttuğu tutanaktaki ifadeleri okudu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Mahkeme tarafından verilen kararlar mesai sonrasına kalmış, kararların emniyete icra için gönderilmesinden sonra 6 Ocak 2014 tarihinde saat 19.38'de evimde bulunduğum sırada müsteşarlık makamından -Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'ndan- telefonu veriyor. Arayan sekreter; sayın Müsteşar Kenan İpek'in benimle görüşmek istediğini iletti. Sayın Müsteşar, hal hatır sorduktan sonra sözü, yürütülen evraka getirip içeriğini sordu. Kendisine kısaca soruşturmayla ilgili bilgi verdim. Bunun üzerine, bu soruşturmanın derhal durdurulmasını, ilgili cumhuriyet savcısının değiştirilmesini istedi. Makamda beklediğini, sonucun kendisine bildirilmesini istedi. Cevaben kendisine, hukuk ve yasalara aykırı bir işlem olmadığını izah etmeme rağmen ısrarcı oldu. Dört dakika süren görüşme sonrası tekrar soruşturmayı durdurmamı, mahkeme kararlarını kolluktan geri istememi ve cumhuriyet savcısını değiştirmemi ısrarla istedi. Ve cevap beklediğini belirterek telefonu kapattı.
"Daha sonra beni tekrar 22:31'de aynı şekilde Müsteşar bey arayarak ne yaptığımı sordu. Ben de yapılan işlemin hukuk kuralları çerçevesinde olduğunu, herhangi bir müdahaleyi gerektirir, hukuka ya da usule aykırı bir durumun bulunmadığını nezaketle izah etmeye çalışmama rağmen bana hitaben; 'Bu saatte git, cumhuriyet savcısını değiştir, tüm kararları iptal et, bu soruşturmayı durdur. Bunu yapmazsanız sonuçlarına katlanırsınız' diyerek telefonu kapattı."
Kılıçdaroğlu, "Tutanağın son bölümünde şöyle diyor: Cumhuriyet başsavcılığımızca yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir işlem görmediğimden bu taleplerine yeri getirmedim." diyerek tutanağı tamamladı.
Kılıçdaroğlu, daha sonra tutanağı salondakilere göstererek, sözlerini şöyle tamamladı: "Tutanak bu arkadaşlar. HSYK'ya gitti. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren bütün yurttaşlarıma sesleniyorum: Sizin vicdanınız el veriyorsa, bir yolsuzluk davasının soruşturmasının kapatılmasına 'evet kapatılsın, varsın kul hakkı da yensin' diyorsanız söyleyecek bir lafım yok. Ama demiyorsanız 30 Mart'ta sandık önünüze gelecek. Elinize vicdanınıza koyun, hırsızlığa, yolsuzluğa, kul hakkı yiyenlere hep beraber 'dur' diyelim. Diyorlar ki 'biz yolsuzlukla mücadele ediyoruz'. İşte böyle mücadele ediyorlar.
Şimdi bu Adalet Bakanı'na sesleniyorum: Sen o müsteşarı yerinde tutacak mısın? Yerinde tutuyorsan o işin sorumlusu sensin. Zaten bir müsteşar, bakandan talimat almadan böyle bir konuşma yapmaz. Mümkün değil. 22,5 yılını devlete vermiş eski bir bürokrat olarak söylüyorum. Böyle bir talimat siyasi otoriteden gelmezse müsteşar kendiliğinden telefon açıp 'dosyayı kapat, savcıyı al, sonuçtan bana bilgi ver, yoksa sonucuna katlanırsın' diyemez. Şimdi HSYK'nın kanun teklifi görüşülüyor. O geçerse, bunların tamamı gerçek olacak. Bir talimatla yargı şekillendirilmiş olacak. Onlar da ellerini vicdanlarına koyup kararlarını versinler."
SON VİDEO HABER
Haber Ara