Dolar

34,9542

Euro

36,5990

Altın

3.021,61

Bist

10.058,63

Eski Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Özer: HSYK dizayn edilmek isteniyor

Yaklaşık 30 yıl hâkim ve savcılık yaptıktan sonra emekli olan Battal Özer, HSYK'nın yapısını değiştiren kanun teklifini 'korkunç' bir gelişme olarak değerlendirdi. 2012'de Adana 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığını bırakarak serbest avukatlık yapm

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-20 09:03:45

Eski Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Özer: HSYK dizayn edilmek isteniyor
Yaklaşık 30 yıl hâkim ve savcılık yaptıktan sonra emekli olan Battal Özer, HSYK'nın yapısını değiştiren kanun teklifini 'korkunç' bir gelişme olarak değerlendirdi. 2012'de Adana 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığını bırakarak serbest avukatlık yapmaya başlayan Battal Özer, HSYK'nın dizayn edilmek istendiğini ifade etti. Özer, "Ülkede kanun değişikliği yapılırken bir mutabakat sağlanması lazım. Meclis çoğunluğundan ziyade, milli mutabakat dediğimiz, iyi bir hazırlık yapılmalı. Ne yazık ki Türkiye'de kanunlar hazırlık yapılmadan çok aceleyle çıkartılıyor. Son teklif de çok aceleyle, üzerinde düşünülmeden hazırlanmış. Bence 'korkunç' bir teklif; hangi yerinden tutacaksınız. Bu teklifin özü HSYK'yı dizayn etmektir. Amaç yargı ve yargıç bağımsızlığını sağlamak değildir." dedi.

2010'da yapılan referandumla gerçekleştirilen Anayasa değişikliğiyle 'yargı ve yargıç bağımsızlığının' sağlanması hedeflendiğini belirten Özer, "Ben Anayasa reformda bunun yeterli olmadığını düşünüyordum. Yargı ve yargı bağımsızlı sadece HSYK'nın yapısını değiştirmekle olacak bir şey değil. Eğer hükümetin gerçek amacı yargı ve yargıç bağımsızlığı olsaydı başka adımlar da atması gerekirdi." diye konuştu.
Dünyada hakim ve yargıçların yer ve görev teminatları bulunduğunu dile getiren Battal Özer, "Hâkimler istemedikleri sürece yerleri ve görev yaptıkları mahkemeler değiştirilmez. 12 Eylül reformuyla böyle bir adım atılmadı." şeklinde konuştu. Gündeme getirilen yasa teklifiyle HSYK'da bütün yetkilerin Adalet Bakanlığı'na verildiğini vurgulayan Özer, bunun yargı bağımsızlığı ile bir ilgisinin bulunmadığının altını çizdi. Mevcut yapısıyla bile yetersiz bulduğu HSYK'nın bütün görevleri kendi içinde belirlediğini anlatan Özer, şöyle devam etti: "Hükümet HSYK'ya etki yapamıyor. Şimdi bu kurulu nasıl etkilerim, istediğim doğrultuda nasıl çalışır çabası içine giren iktidar, HSYK'yı dizayn etmeye çalışıyor. Yargıçların üzerinde oluşan baskıyı somut olaylardan görülebilir. Sonuçta hakim ve savcılarda birer insan. Bir davayı yürüten yargıçların akşam görev yeri değişiyor. Bu öteden beri eleştirdiğimiz 'tabi hâkimlik' ilkesine de aykırı. Daha sonra oraya atanan hâkim, dosyayı bilmiyor, sanıkla yüz yüze gelmemiş. Hâlbuki takdir haklarını kullanırken, sanığı görmesi lazım. Birçok hâkim sanıkla yüz yüze gelmeden sadece dosya üzerinden karar veriyor. AİHM'nin adil yargılamada en önemli kriterlerinden birisi 'yüz yüzelik' ilkesidir."

Yargıçların üzerindeki baskıları anlatırken İstanbul'da "yolsuzluk ve rüşvet" operasyonunu düzenleyen savcı Muammer Akkaş'ın başına gelenleri örnek gösteren Özer, "Ertesi gün 'sen hükümete haber vermedin' diye savcının elinden dosyası alındı. Aceleyle Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirildi. Böyle korkunç bir şey olabilir mi? Bir savcı yaptığı gizli soruşturmayla ilgili başkasını bilgi verecek. Hukuk düzeninde böyle şey olur mu? Savcı, bilgi verdiğinde o gizliliği ihlal etmiş olur. Soruşturduğu kişiler, bilgi vereceği insanlardır. Danıştay, çok hızlı bir şekilde doğru bir kararla yürütmeyi durdurdu. Hâkim ve savcılara etki etmek sadece 'şu davada şu kararı ver' demek şeklinde olmuyor. Görevinden almak yargıyı etkilemektir. Yerine atanan kişinin de etkilenerek gönderilmediğini söyleyebilir misiniz? İnsanların bu kuşkusunu ortadan kaldırabilir misiniz? Ben İstanbul'daki operasyonlarla ilgili değişikliklerin tamamen yargıyı etkilemek amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Yoksa bırakırsınız savcı görevini yapar. Eğer yasalara aykırı bir iş yapmışsa hakkında işlem yaparsınız." şeklinde konuştu.

'ÇETE' DİYEREK YOLSUZLUĞU ÖRTMEYE ÇALIŞTILAR

Hükümetin kamuoyundaki 'algı yönetimini' çok başarılı bir şekilde yürüttüğünü ve 17 Aralık operasyonunun 'bir çete' tarafından gerçekleştirildiği savını ortaya attığına işaret eden Özer, şunları söyledi: "Yargı mensupları 'çete' olarak nitelendirildi. O zaman onlar hakkında bir işlem yapmanız lazım. Ama soyut bir iddia. Bununla bu soruşturmaların üzerini örtmeye çalıştılar. Bence çok başarılı oldular. Çünkü algıyı yönlendirmeleri o kadar başarılı ki; artık TV'lerde çete konuşmaları yolsuzluk tartışmalarının önüne geçti. Artık kamuoyu yolsuzlukları değil, çeteyle ilgili konuşur hale geldi. İşin vahim yönü de bu. İnsanlar yolsuzluk iddia edilen soruşturmanın içeriğini merak etmekten ziyade 'bir çete var mı?' konuşması yapıyor."
Yeni yasa teklifinin yasalaşması halinde yargıçların üzerinde büyük bir baskının oluşacağını vurgulayan Özer, Adalet Bakanlığı'na bağlanan HSYK'nın 12 Eylül referandumunda önceki halinin aranır hale geleceğini sözlerine ekledi.
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara