'Ahlaklı toplum için Machiavelli yerine Mevlana okunmalı'
Türkiye Yazarlar Birliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği 'Siyaset ve Ahlâk' temalı 2. Ahlâk Şurâsı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Mevlâna Celâleddin-i Rumî'nin hatırasına ithafen Konya'da düzenlenen şuranın bildirgesinde, "A
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-25 12:41:56
Şûrada ahlâk-siyaset ilişkisi, batı siyasetinin ahlâkî temelleri, uluslararası siyasetin ahlâkî sorgulanması, İslâm dünyasında siyaset ve ahlâk, ekonomi politikalarında ahlâk konuları derinlemesine konuşuldu ve tartışıldı. Türkiye'de ve dünyada siyasetin yeniden şekillendiği bir dönemde ülke ve dünya politikalarının ahlâkîliği, farklı bakış açılarına sahip ilim ve fikir adamları tarafından tartışıldı. Açılış ve değerlendirme oturumları dışında, dört oturumda sekiz tebliğ ve bunlara dair sekiz müzakere ile konular irdelendi.
Toplantıya TYB Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, TYB Genel Başkanı İbrahim Ulvi Yavuz, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar, TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu, Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Mücahit Sami Küçüktığlı, İl Müftüsü Şükrü Özbuğday ve Tertip Komitesi adına Doç. Dr. Musa Kazım Arıcan ile şûraya katılan akademisyenler, yazarlar ve gazeteciler katıldı. TYB Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan 2. Ahlak Şûrası'nı Konya'da gerçekleştirmiş olmanın memnuniyetini dile getirerek, Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ev sahipliğinden dolayı teşekkür etti. Konuşmaların ardından Tertip Komitesi adına Sonuç Bildirgesi'ni Doç. Dr. Musa Kazım Arıcan okudu. Sonuç Bildirgesi'nde "Ahlâklı bir toplum oluşturmak için Machiavelli'nin levhalarının yerine Hz Mevlana'nın eserlerinin okunması gerektiği artık fark edilmelidir. Yüzyılımız, Mevlâna düşüncesinin ahlâkî önderliğine şiddetle ihtiyaç duymaktadır" cümleleri dikkat çekti.
2. Ahlak Şûrası Sonuç Bildirgesinde şu ifadelere yer verildi: "Şûra çalışmalarında aşağıdaki sonuçlara varılmış ve on dört maddede özetlenen hususların önemine dikkat çekilmiştir.
1. İnsanî sorunların temelinde ahlâkiliğin önemsenmemesi yatmaktadır. Ahlâk, insan fiilerinin tüm boyutlarını kapsar. Şahsiyet ancak ahlâk temelinde sağlıklı olarak gelişir. Ahlâk, toplumsal ve siyasal hayatımızda yeniden etkin bir şekilde yer almalıdır.
2. Ahlâk mutlu olma, siyaset ise mutlu kılma çabasıdır. Ahlâk, siyaseti etkilemeli ve yönlendirmelidir. Ahlâkın insan hayatında yeniden merkez olacağı bir dünya ve siyaset düzeni inşa edilmelidir. Hz. Peygamber'den sonra İslâm toplumlarında siyaset ve ahlâkın her zaman arzu edilen ölçüde bir araya getirilemediği görülmektedir. Siyaset alanının gerçeklerini dikkate aldığımız kadar, ideal olanı da gözetmemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
3. Siyasetin ahlâkını sadece siyasetçi tayin etmemeli; ahlâkın hayatın tüm alanlarıyla ilişkisi ilim ve fikir zemininde tartışmaya açılmalıdır.
4. Ahlâkın siyasette izdüşümü üç şekilde ortaya çıkar: Şahsî idealler, toplumsal çıkarlar ve ilahî emirler. Şahsî kararların yanı sıra milletin geleceğini ve menfaatini düşünmek siyasette ahlâkî bir vazifedir. Din ile ahlâk doğuşları ve çevrildikleri gaye itibarıyla birbirinden ayrılamaz, ahlâklı olmanın esas yolunu ilahi emirlerde bulmak mümkündür.
5. Şüphesiz ki tek tip bir batı siyasetinden ve ahlâkından söz edemeyiz. Ancak bugün batının dış politikada çifte standarda sahip olduğu ve ahlâk ilkelerini ekseriya dikkate almadığı ortadadır. Amaçlar için her türlü aracı meşru kılan ahlâk anlayışı siyaseti yöneten bir çerçevenin merkezinden çıkarılmalıdır. Tüm toplumlar için ortak bir ahlâk dili oluşturulmalıdır.
6. Batı hukuku ve araçsal aklı çerçevesinde oluşturulan BM, IMF, Dünya Bankası gibi üst kurumlar gayri ahlâkî karar ve davranışlar sergilemektedir. Adı geçen müesseseleri denetleyen üst mekanizmalar bulunmamaktadır. Bu noktada görev yine ahlâka, insanlığın vicdanına düşmektedir.
7. Müslüman toplumların içinde bulunduğu karmaşadan kurtulmak için ahlâk-siyaset ilişkisi yeniden ele alınmalıdır. Müslüman toplumların siyasî meselelerine çözüm önerileri öncelikle İslamî kaynaklar temelinde aranmalıdır. Ancak bu yolla bize ait olanın bize dair olanla çözümü sağlanabilir.
8. Mezhep taassubundan kaçınılmalı, İslâm dünyasının ortak çıkarlarını merkeze alan bir üst anlayış geliştirilmelidir. Bazı Müslüman ülkelerin kendi milli çıkarlarını ahlâkî ilkeleri önüne koyduğu aşikâr bir gerçekliktir. Batıyı eleştirirken bu olgunun gözden kaçırılması bir paradokstur. Siyasî, ekonomik ve kültürel açıdan emperyal güçlere bağımlı Müslüman toplumların ahlâkî bir siyaset takip edemeyeceklerinin farkına varılması gerekir. Müslüman toplumların içerisinde ahlâkî kaygıları canlı tutacak bir taban hareketinin oluşumuna, demokratikleşmeye ve sivilleşmeye önem verilmelidir.
9. İnsanlığın sorunlarından tüm insanlar sorumludur. Batının sıklıkla vurguladığı evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük ve adalet söylemleri çoğu zaman içerdiği ve ima ettiği niteliklere haiz olamamıştır. Batı, bu hususlarda çifte standart uygulamıştır. Bu değerlerin herkes için geçerli olduğu bilinci vurgulanmalıdır.
10. Adalet gözetilmeksizin ekonomide ahlâktan söz edilemez. Günümüzde ekonomik ilişkilerde yeniden ahlâkın hâkim kılınması gerekmektedir. Ahlâkiliği gözetmeyen kapitalizmin değerler alanını ele geçirmesinin önüne geçilmelidir. Maddî kalkınmanın yanı sıra manevî doygunluğa önem verilmelidir.
11. Türkiye'de siyasetin özüne ve yapılış biçimine her zaman teyakkuz halindeki bir ruhla yaklaşılmalıdır. Başkalarını eleştirdiğimiz nispette çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Bu çerçevede ahlâkı ve ahlâkî olanı savunmanın kimi zaman otoriteye karşı muhalefet etmeyi gerektireceği akıldan çıkarılmamalıdır.
12. Ahlâk ve siyaset tartışmaları birbirimizi doğru anlayabileceğimiz ortak bir dil ve zemin üretmeli ve tartışmalar bu zemin üzerinde yürümelidir.
13. Her türlü zulüm ve sömürüye karşı küresel bir ahlâk bilinci oluşturulmalıdır. Mevlâna'nın pergel metaforundan hareketle ahlâki ilkeleri, farkındalığı ve duruşumuzu hem kendi coğrafyamızda hem de uzanabildiğimiz ufuklarda temsil edebilmeliyiz.
14. Ahlâklı bir toplum oluşturmak için Machiavelli'nin levhalarının yerine Hz Mevlana'nın eserlerinin okunması gerektiği artık fark edilmelidir. Yüzyılımız, Mevlâna düşüncesinin ahlâkî önderliğine şiddetle ihtiyaç duymaktadır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara