Destici: 'Ben yaptım, oldu bitti' anlayışından vazgeçilmeli
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, dershanelerin kapatılması konusu ile ilgili olarak 'ben yaptım oldu, bitti' anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
Dershaneler konusunda bütün tarafların dinlenmesi gerektiği
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-24 12:36:02
Dershaneler konusunda bütün tarafların dinlenmesi gerektiğini vurgulayan Destici, "Burada her kesimin önerileri alınmalı. Dershaneler de dinlenmeli, veliler de dinlenmeli, öğrenciler de dinlenmeli, öğretmenler de dinlenilmeli, sivil toplu örgütleri de dinlenilmeli ve buna göre bir karar verilmeli ve toplum artık bu gerginlikten kurtulmalıdır." dedi.
BBP Genel Başkanı Destici, parti genel merkezinde düzenlenecek MKYK toplantısı öncesinde gündeme dair açıklamalarda bulundu. Dershanelerin kapatılması konusuna değinen Destici, dershanelerin ihtiyaçtan doğduğunu dile getirdi. Eğitimde bir çok problemler varken dershanelerin kapatılması problemi ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Destici, şunları ifade etti: "Çünkü şu anda bile hala sizin okullarınız arasında eşitlik yoksa, okullarınız aynı kalitede değilse, bazı bölgelerde 60-70 kişilik sınıflar varken, bazı bölgelerde 30-20 kişilik sınıflar varsa, özel okullarınla devlet okullarınız arasındaki, fen liselerinizle Anadolu liseleriniz arasındaki, normal liseleri le meslek liseler arasındaki farkı kapatamamışsanız, bunların üniversiteye geçiş sisteminde de adil bir sistem oluşturamamışsanız ve öbür taraftan lisedeki 100 öğrenciden 45'i sigara, 32'si alkol, 9'ü uyuşturucu bağımlısı ise demek ki siz bir yerde yanlış yapmışsınız, yanlış yapmaya devam ediyorsunuz. Sizin dershanelerden önce yapmanız gereken bu problemlere bir çözüm bulmaktır."
ÇOCUKLARININ HANGİ OKUL VE DERSHANEYE GİTTİĞİNİ AÇIKLASINLAR
Destici, şöyle devam etti: "Dershaneler ihtiyaçtan doğmuştur dedik. Nedir bu ihtiyaç? Hem eğitim alanındaki okulların eksik bıraktığı alanları doldurmak hem de öğretim alanındaki okulların eksik bıraktığı alanları doldurmak için dershaneler ortaya çıkmıştır. Bir veli çocuğunu dershaneye göndermekle zorunlu değildir. Tamamen isteğe bağlı kurumlardır ve dershaneler birilerinin kapatma gerekçelerinde ortaya koyduğu gibi zengin ailelerinin çocuklarının tercih ettiği değil, orta düzey ve daha altının tercih ettiği eğitim kurumlardır. Varlıklı aileler zaten çocuklarına özel ders aldırmaktadırlar. Dershaneye gönderseler bile özel sınıflarda kendi çocuklarına bu dersleri aldırmaktadırlar. Dershanelerde yaklaşık olarak ortalama bir ders saati bir öğrenci için bir veli için 3 lira ile 5 lira arasındadır. Özel ders aldırmaya kalktığınız zaman bu 50 liradan başlar 300 liraya kadar gider. Dershaneler kapatıldığı zaman olan yine orta gelirli yani ücretle çalışan kesim çocukları ağırlıklı olarak dershaneye gitmektedir, alt gruptaki ailelerin çocuklarına olacaktır. Zengin çocuklarına yine özel ders alarak okullardaki eksikleri kapatacaklar ve eğer bugün bir adım normal ailelerin, orta gelirli ailelerin önünde iseler yarın 10 adım önüne geçeceklerdir. Belki de yapılmak istenen budur. Ben geçtiğimiz günlerde şunu da sordum, ama maalesef hükümetten, hükümet üyelerinden, AK Parti yöneticilerinden bir cevap gelmedi. Dershanelerin bu kadar gereksiz olduğunu düşünüyorsanız, Türkiye'deki okulların aynı kalitede olduğunu düşünüyorsanız, bu bakanalar, milletvekilleri, iktidar partisinin üst düzey parti yöneticileri ve bürokratları bir açıklasınlar bakalım çocukları hangi okullara gidiyor? Hangi dershaneye gidiyor? Toplum da bunu görsün, buna göre bir karar versin. Acaba ele verir talkını kendi yutar salkımı mı? Bunu biz bir görelim bakalım. Toplum bunu bir görünsün ve toplum bunu bir değerlendirsin."
NİYE KAPATMAK İSTEDİKLERİNİ ANLAYAMADIM
"Hem Sayın Milli Eğitim Bakanı'nı, hem bürokratlarını, hem iktidar partisi sözcülerini, hem Sayın Başbakan'ı dinledim ama ben dershanelerin niye kapatıldığını bir türlü anlamadım. Bunu topluma izah edemediler." diyen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, şunları söyledi: "Dershanelerde çalışan yüz binlerce öğretmen var. Siz yüz binlerce atanması gereken öğretmeni atamıyorsunuz, bu öğretmenlerin önemli bir kısmı dershaneleri kendilerine ekmek kapısı olarak görmüşler ve orada çalışmaya devam ediyorlar. Dershaneleri kapatmak sadece öğrencileri dershanelerden uzaklaştırmaz. Bu işin sadece eğitim ve öğretim boyutu yoktur. Çocuklarımız dershanelerde geçirdikleri vakitleri siz internet kafelerde mi geçirmesini istiyorsunuz? Çocuklarımızın uyuşturucu baronlarının kucağına daha fazla düşmesini mi istiyorsunuz? Bu yüzde 32 olan alkol bağımlılığının yüzde 50'e mi çıkmasını istiyorsunuz? Sigara bağımlılığının yüzde 45-50'den yüzde 70'e mi çıkmasını istiyorsunuz? Dershaneler eğitim yanı sıra ahlakla ilgili bir takım eksikliklerini de tamamlamaktadırlar. Dershaneler önemli bir kısmı bu görevi de ifa etmektedir. Biz BBP olarak dershanelerin kapatılmasını hem eğitim yönünden hem de öğretim yönünden doğru bulmuyoruz."
"ÖĞRETMENLERİMİZ BU İKTİDAR DÖNEMİNDEKİ KADAR AŞAĞILANMADI"
Öğretmenlerin gününü de kutlayan Destici, "Öğretmenler hiçbir dönemde bu iktidar döneminde olduğu kadar mağdur edilmedi. Öğretmenlerimiz bu iktidar döneminde olduğu gibi aşağılanmamışlardır. Ortaya konulan rakamların hiçbiri bu gerçeği değiştirmez. OECD ülkeleri ortalaması düzeyinde Türkiye en az öğrenci eğitim harcaması yapması ve eğitim daha nitelikli hale getirilmesi gerçeği ortaya çıkmadadır. Türkiye eğitime genel bütçeden ayırdığı pay bakımından OECD ülkeleri arasında hala son sıralarda yer almaktadır. Öğretmenlerin maaşlarında iyileştirme iddia edenler, öğretmenlerin sosyal durumu ile ilgili ilerlemeler kaydettiğini iddia edenlere şu tabloların sorduğumuzda acaba hangi cevabı verecekler? Öğretmeler hayatlarını borçlanarak ve faiz sarmalına bulaşarak çevirmek zorunda kalmışlardır. Kamu-Sen ve Eğitim-Sen verilerine göre öğretmenlerin yüzde 89,2'si borç sarmalı içerisindedir. Kredi kartı olanların yüzde 40,2 aylık borcunun tamamını düzenli olarak ödeyememektedir. Yine yüzde 82,9 son 11 yıl içerisinde mutlaka bir bankadan kredi çekmiş durumdadır. Sosyal ve kültürel aktiviteler onlar için adeta lüks tüketime girmekte. Bırakın gelişen bilim toplumuna ayak uydurmayı alanlarındaki gelişmelerden bile yaralanamaz hale gelmişlerdir. 2013'de öğretmenler arasında yapılan bir başak araştırmada ilginç ve vahim bir tablo daha karşımıza çıkmıştır. Eğitim camiasının yüzde 96,5'i öğretmenlerin toplumsal anlamda itibar kaybettiğini düşünmektedir. Yine öğretmenlerin yüzde 86'si elektrik ve su faturalarını yakıt giderine azaltmak için tasarruf yapmak zorunda kalmak zorundadır. Yüzde 66'si tükenmişlik sendromu yaşadığını söylemektedir. Çocuklarımızı geleceğe hazırladığını beklediğimiz ve geleceğimiz üzerilerine kurduğumuz öğretmenlerin yüzde 66'si tükenmişlik sendromu yaşadığını söylemektedir. Öğretmenliğin prestijli meslek olduğunu düşünenlerin oranı 4,7'dir. Yine her 100 öğretmenden 32'si öğrenci ya da veli şiddetine maruz kalmıştır. Ayrıca çok ciddi atamayan öğretmenler problemi vardır. Yaklaşık 300 bin civarında öğretmen atama beklemekteyken, 70 bin ücretli öğretmen adeta normal öğretmenin üçte bir maaşına mevsimlik işçi olarak çalıştırılmaktadır. Ücretli öğretmenlerin de yüzde 60'i bir iş kaybı korkusu ile hayatlarını devam ettirmektedirler. Bütün bunlar ortadayken derslik sayısını nasıl artırdıklarından, öğrencilere bilgisayar dağıttıklarından, sınıflara akıllı tahta koydukların bahsetmektedir. Sayın Başbakan derslik sayısını ne kadar artırırsanız artırın, bir değil iki de bilgisayar verseniz, her sınıfa bir değil üç akıllı tahta da koysanız öğretmenlerin problemlerini çözmeden eğitimde yol alamazsınız, eğitimde sıfır çekmeye devam edersiniz. Siyasetin eğitimden elini çekmesi lazım." şeklinde konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara