İsveç'te İsrailli komutanlar hakkında suç duyurusu
Gazze'ye uygulanan ablukayı kırmayı amaçlayan İsveç merkezli 'Ship to Gaza' platformu, Mavi Marmara baskını dahil, teknelere 2010 ve 2012 yıllarında çıkarma yapan İsrail aleyhine suç duyurusunda bulundu.
Ship to Gaza Platformu, İsrailli üst
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-21 10:40:57
Ship to Gaza Platformu, İsrailli üst düzey komutanlar Gabriel Ashkenazi, Eliezer Marom, Benny Gantz ve Ram Rothberg hakkında yardım teknelerine karşı şiddet içeren saldırıları planlamak, emrini vermek ve bizzat olaya iştirak etmek yoluyla, İsveç vatandaşlarına ve İsveç insanî yardım örgütüne karşı suç işlediğini belirtti.
Failler; adam kaçırma, ağır silahlı baskın, yasadışı alıkoyma, ağır müessir fiil ve ağır tehdit suçlarını işledikleri konusunda ihbar edildi. Şikayet dilekçesinde, "Kamu vicdanı açısından durumu ağırlaştırıcı unsurlardan biri de bu suçların medyanın yoğun ilgi ve tespiti önünde işlenmiş olmasıdır. Kamuoyunun adalet sistemine ve İsveç'in ağır suçlara maruz kalan vatandaşlarını koruma yeterliliğine olan inancının sarsılmaması için bu suçluların adalet önüne çıkarılması büyük önem taşımaktadır." denildi.
İsrailli komutanların, "İsveç yardım sevkiyatına saldırmaları, Gazze'de yaşayan savaş mağduru Filistin toplumundaki sivillere götürülen yükleri çalmaları ve silah zoru ile İsveç vatandaşlarını alıkoymaları emrini verdikleri" dilekçede yer aldı.
İsveçlilerin sahip oldukları eşyaların çalındığı, müessir fiile ve aşağılayıcı muameleye maruz bırakıldığı belirtilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi: "Saldırılar uluslararası sularda, kapsamlı ve şiddet içerir şekilde gerçekleşmiştir. İki İsveçlinin bulunduğu Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıya, güdümlü füze taşıyan savaş gemileri, Black Hawk helikopterleri, zodyak botlar, insansız hava araçları, denizaltılar ve makinalı tüfek, ağır makinalı tüfek ve tabanca ile donanımlı 600 özel kuvvet askeri katılmıştır. İlki, İsrail askerleri gemiye çıkmadan önce bir askeri helikopterden açılan ateşle başından vurulan şahıs olmak üzere, 9 sivil yardım görevlisi öldürülmüş ve 55'i ağır olmak üzere yüzlerce sivil yaralanmıştır. O gün 29 çocuk babasız kalmıştır."
Ship to Gaza'nın yük gemisi Sofia'nın ve yolcu gemisi Sfendoni'nin kaçırılması esnasında da İsveçli yolcular ağır müessir fiile ve aşağılayıcı muameleye maruz kaldığı belirtilen dilekçede, "İsveç vatandaşları alıkonulmuşlardır. Şahsi eşyaları çalınmış ve bu kişiler zor kullanılarak İsrail'e sevk edilmişlerdir".
2012 yılında İsveç bandıralı Estelle gemisinin, kuşatma altındaki Gazze'deki Filistinliler için hazırlanan ve tamirat işlerinde kullanılacak inşaat malzemesi ile müzik aletleri, zeytin ağaçları ve ilaç taşırken uluslararası sularda kaçırıldığına dikkat çekildi. Teknede 11'i İsveç vatandaşı olmak üzere 31 yardım görevlisi bulunmaktaydı. Dilekçede, konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi: "Şiddet içeren kaçırma eylemi, yedi savaş gemisi, zodyk botlar, çıkarma gemisi ve helikopterlerde bulunan yüzlerce maskeli asker tarafından icra edilmiştir. Yolcular müessir fiile maruz kalmış ve birkaçının elleri arkadan bağlanmış ve bilincini yitirmiş altı İsveç vatandaşı, mükerrer defalar elektrik tabancasıyla vurulmuşlardır. Failler daha sonra gemiyi, yükünü ve yolcuların şahsi eşyalarını gasp etmişlerdir."
İsveç vatandaşlarına veya derneklerine karşı uluslararası sularda işlenen suçların İsveç'in yetki alanına girdiği belirtilen dilekçede, "Bu nedenle İsveç'in bu yöndeki fiilleri yargılama yetkisi mevcuttur. Ayrıca, kaçırma fiilinin çok ciddi bir suç olması nedeniyle, İsveç'in suçun işlendiği yer ne olursa olsun yargılama yetkisi bulunmaktadır. İsveç vatandaşları ve vasıtaları korsanlığa karşı korunacaktır." ifadelerine yer verildi.
Metinde şöyle devam edildi: "Yukarıda anılan suçların işlendiği, polis ve savcılar tarafından iyi bilinmektedir. Suç eylemleri medyanın yanı sıra, İsrail'in yaptığı ve uluslararası düzeyde yürütülen soruşturmalar tarafından iyi biçimde belgelendirilmiştir. Halen görevde bulunan Dışişleri Bakanı Carl Bildt, 2010 yılında yaşanan saldırıyı uluslararası hukukun ihlali olarak nitelemiş ve kınamıştır. Benzer şekilde, AB Parlamentosu da saldırıyı uluslararası hukuk suçu olarak tanımlamış ve kınamış olup, ayrıca AB üyesi ülkelere suçlulardan hesap sorulması için harekete geçmeleri çağrısında bulunmuştur.
Uluslararası hukuka aykırı olsun veya olmasın, cinayet, cinayettir. Dolayısıyla İsveç'in yargılama hakkının uluslararası hukukun kabul edilmiş temel hükümleri ile çelişmediğinin altını çizmekte fayda var. İsveç mahkemelerinin saldırganlar hakkında kovuşturma yapmasının önünde bir engel olmaması nedeniyle, anılan failler hakkında sağlam gerekçelerle uluslararası hukuk suçu işledikleri şüphesiyle dava açılabilir."
SON VİDEO HABER
Haber Ara