'Guatr hastalığında Bitlis endemik bölge'
Bitlis Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr.Dr. M. Tolga Kafadar, Bitlis'te ki 5 yıllık görev süresince gencinden yaşlısına binlerce hastada guatr vakası ile karşılaştığını belirterek, Bitlis'in guatr hastalığında endemik bölge olduğunu söyledi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-12 07:43:57
Bölgede hat safhada olan guatr hastalığı, belirtileri ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi veren Tolga Kafadar, Karadeniz, Doğu Anadolu, İç Anadolu Bölgesinin ve Kastamonu, Isparta, Burdur, Bitlis illerinin guatr hastalığının en çok görüldüğü endemik bölgeler olduğuna dikkati çekti.
Bitlis'teki guatr vakalarının çok görülmesinde, iyot eksikliği ve genetik faktörlerin etkili olduğunu kaydeden Kafadar, Bitlis'te neredeyse her aileden an az birinde guatr olduğunu dikkat çekerek, "Yaklaşık 5 yıldır Bitlis'te genel cerrahi uzmanı olarak görev yapmaktayım. Bu süre zarfında binlerce guatr vakası ile karşılaştım. Binlerce hastaya ilaç tedavisi başladık. Birçok hastaya cerrahi tedavi uyguladık. Diğer genel cerrahi uzmanı arkadaşlarım da bu hastaların takip ve tedavisinde bana yardımcı oldular. Gencinden yaşlısına binlerce hastanın takibi halen devam etmekte." dedi.
Hastaneye başvuran guatr hastaları için, genel cerrahi, dahiliye, radyoloji, biyokimya, patoloji, kulak burun boğaz ve anestezi uzmanlarının ekip çalışması yaptığını kaydeden Dr. Kafadar, "Bazı hastalarımızı, sadece tiroid kanseri vakalarında, radyoaktif iyot tedavisi gerekliliği açısından nükleer tıp merkezi bulunan ileri merkezlere sevk ediyoruz. Binlerce hastaya ilaç, yaklaşık 700 guatr hastasına cerrahi tedavi uyguladım. İnsanlarımızın bilinçlenmesiyle, önümüzdeki yıllarda guatr vakalarının azalacağına inanıyorum."
'GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİ'
Guatr hastalığında genetik faktörlerin etkili olduğunu açıklayan Genel cerrah Kafadar, aile fertlerinin birinde guatr olması halinde, diğer nesillerde guatr görülme riskini arttırdığını ifade etti. Boynun ön kısmında bulunan tiroid bezinin iltihap ve kanser dışındaki bir sebeple büyümesine guatr dediklerini belirten Kafadar, şöyle konuştu: "Guatr iyot eksikliğinden veya genetik faktörlerden kaynaklanır. Tiroid bezi iki parçalı, küçük bir iç salgı bezidir. Salgıladığı hormonla vücudumuzun çalışma hızını belirler. Ürettiği hormon azalırsa, vücudumuzun çalışma hızı düşer, fazla hormon salgılarsa vücudumuzun çalışma hızı artar. Genetik faktörlerden dolayı, guatr daha çok kadınlarda görülüyor. Aile fertlerinin birinde guatr olması halinde, diğer nesillerde guatr görülme riski artar. Guatrda erken teşhis çok önemli. Geç kalınması durumunda hastalık ilerler, tedavi zorlaşır ve vücutta yaptığı hasar artar. Guatr tedavisinde hastalığın tipine göre farklı seçenekler bulunuyor. Guatrda, ilaç, cerrahi veya radyoaktif iyot tedavisine kadar, farklı tedavi yöntemleri uygulanabiliyor. Guatr hastalarında hormonların fazla üretildiği durumlarda (hipertiroidi), ellerde titreme, terleme, sıcak basması, kalp çarpıntısı, sinirlilik, kilo kaybı, adet düzensizlikleri, boğulma hissi ve nefes darlığının görülüyor. Hormonların az üretildiği durumlarda (hipotiroidi) ise, hareketlerde ve duygularda yavaşlama, ellerde kuruma, saçlarda dökülme, adet düzensizlikleriyle vücutta şişkinlik hissinin görülüyor. Guatr, halk arasında iç, dış ve ya dişi, erkek gibi terimlerle ifade ediliyor. Birçok tiroid hastalığı oluşumunda özellikle iyot eksikliği büyük önem taşıyor. Yapılan araştırmalar ülkemizde yaşayanların, besinlerle almaları gereken iyodu almadığını gösteriyor. İyot en fazla deniz suyunda ve deniz ürünlerinde bol miktarda bulunur. İyottan fakir topraklarda yetişen sebze ve meyvelerde, burada yetiştirilen hayvanların etinde iyot azdır.
Kırsal kesimde genelde kaya tuzu kullanılıyor. Buda yanlış bir tercih. Bu yüzden iyotlu tuz kullanılması gerekiyor. İyotlu tuz kullanırken bazı konulara dikkat edilmesi de gerekiyor. İyotlu tuz alırken, tuz paketinin güneşe maruz kalmamasına, tuz paketinin koyu renkli olmasına ve imal tarihinden itibaren yaklaşık 6 aydan fazla süre geçmemesine dikkat edilmelidir."
'GUATRA KARŞI EKİP ÇALIŞMASI YAPILIYOR'
"Bitlis Devlet Hastanesi olarak, ilimiz ve çevresinden gelen Guatr hastaları için genel cerrahi, dahiliye, radyoloji, biyokimya, patoloji, kulak burun boğaz ve anesteziden uzman hekim arkadaşlarımızla beraber bir ekip çalışması içindeyiz." diyen Tolga Kafadar çalışmalar hakkında ise şunları söyledi: "Hastanemizin tüm imkanlarını kullanarak guatr hastalarının erken teşhis ve tedavisi için elimizden geleni yapmaktayız. Son yıllarda Bitlis'te tespit edilip, ameliyata alınan guatr vakalarının sayısındaki artışta, bu ekip çalışmasının çok büyük rolü olduğunu düşünmekteyim. Hastaların ameliyat için çevre illere sevkleri en aza indirilmiştir. Hastalara gereğinde medikal tedavi, gereğinde uygun cerrahi tedaviler uygulayarak, hastaların sağlığına kavuşmalarına yardımcı olmaktayız. Sadece bazı troid kanseri vakalarında radyoaktif iyot tedavisi gerekliliği açısından nükleer tıp merkezi bulunan üst merkezlere sevk yapmaktayız. Nadiren de olsa bazı troid (guatr) ameliyatlarından sonra hastalık tekrarlayabilmektedir. Bu durumu engellemek amacıyla son yıllarda yapılan bilimsel çalışma verilerine dayanarak, ameliyatta troid bezinin tamamının alınması gerektiği görüşü yaygınlaşmaktadır. Bilateral total troidektomi ve postoperatif dönemde oral yoldan troid hormonu ( L-Tiroksin ) tedavisi ile hastalar tedavi olabilmektedirler. Hastalar ameliyattan sonraki süreçte belli dönemlerde kan tahlili vermek üzere poliklinik kontrolüne çağrılmaktadırlar. Binlerce hastanın takibi halen devam etmektedir. Gencinden yaşlısına bu kadar çok guatr vakasının görüldüğü Bitlis'te vatandaşlarımızın bu konuda biraz daha duyarlı olması bizleri gerçekten çok sevindirecektir. Bizler hekimler olarak, hastanedeki ekiplerimizle birlikte her zaman için halkımızın sıkıntılarına çözüm üretmeye çalışacağız. İnsanlarımızın daha da bilinçlenmesi ile önümüzdeki yıllarda guatr vakalarının azalacağını umut ediyorum."
Haber Ara