Kasımpaşalı Ezequiel Oscar Scarione'nin idolü babası
Futbol oynamayı her Güney Amerikalı çocuk gibi çok sevdiğini belirten Ezequiel Oscar Scarione, ailesine de bundan dolayı her zaman futbol oynaması için destek verdiklerinden dolayı teşükker etti.
Boca Juniors'ta başlayan futbol hayatı, Ekvat
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-01 09:49:22
Boca Juniors'ta başlayan futbol hayatı, Ekvator'daki kısa süreli macerası, İsviçre'de geçirdiği ve son sezonunda gol krallığı yaşadığı 7 yılın ardından bu sezon Kasımpaşa formasıyla Spor Toto Süper Lig'de boy gösteren Ezequiel Oscar Scarione, futbola başlamasındaki en büyük etken olarak gösterdiği ve idolü olarak gördüğü babasını ayrı bir yere koyduğunu söyledi.
Ezequiel Oscar Scarione, bugüne kadar yaşadıklarını Futbol Federasyonu Basın Departmanı tarafından hazırlanan TamSaha Dergisi'nden Aydın Güvenir'e anlattı. Ezequiel Oscar Scarione'nin TamSaha Dergisi'ne verdiği röportajın detayları şöyle:
Futbola profesyonel olarak Arjantin'de Boca Juniors'ta başladığını biliyoruz. Bundan önceki dönemi bize anlatır mısın? Futbolla tanışmanda en çok kim etkili oldu?
Futbol oynamayı her Güney Amerikalı çocuk gibi çok seviyordum. Ailem de bundan dolayı her zaman futbol oynamam için bana destek olmuştur. Ancak küçükken futbol oynamak benim için bir o kadar zor ve yorucuydu. Çünkü Arjantin'de doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Jose Clemente Paz'daki evimden Boca'nın antrenman tesislerine her gün en az 1 saat yol gidip geliyordum. Sabah çok erken kalkıp idmana gidiyordum. Ardından okula geçip sonra tekrardan idmanlara devam ediyordum. Bu yüzden akşam eve döndüğümde de yorgun oluyordum. O yaşta bir çocuk, dışarı çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynamak ister. Ama bu yoğun programımdan ötürü buna fırsat bulamıyordum. Bunun da nedeni dediğim gibi futbola olan sevgimdi. İşte bu dönemde ailem, özellikle de babam futbola devam etmem için bana hep destek olmuştur.
Futbola başlayıp profesyonel olduğun Boca Juniors'ta oynarken Arjantinli dünya yıldızlarından hangileriyle aynı kadroda yer almıştın? O dönemde de şimdi oynadığın mevkide mi görev yapıyordun?
Boca Juniors'ta amatör ve profesyonel olarak toplam 5 sezon mücadele ettim. Takımın taktiksel planına göre şimdikinden farklı olarak hem sağ hem de sol kanatta görev yapıyordum. Aynı dönemde forma giydiğim isimlerden en önemlisi daha sonra Real Madrid'e transfer olan Fernando Gago'ydu. Takımda daha sonradan en meşhur olan isim oydu.
Boca Juniors'ta futboluna katkı yapan ve unutamadığım bir teknik direktör var mıydı?
Bugünkü yeteneklerimi tamamen anne ve babama borçluyum diyebilirim. Çok küçükken babamla futbol oynamaya başlamıştım zaten evin içinde. Bu durum benim futbola bağlanmamda çok etkili olmuştu. Babam futbolcu olmadığı halde benimle sürekli top oynardı. Tabii ki özellikle Boca'nın altyapısında oynarken A takıma yükselmemi sağlayan antrenörler de vardı ama futboluma katkı yapan ismi sorduğunuzda öncelikli olarak söyleyeceğim isim kendisi futbol dışında olsa bile babamdır.
İSVİÇRE'NİN KATI KURALLARI...
Boca'dan sonra Ekvator'daki Deportivo Cuenca takımına, oradan da İsviçre'nin Thun ekibine transfer olarak Avrupa'ya ayak bastın. Avrupa'ya ilk geldiğinde uyum sorunu yaşadın mı? Arjantin daha teknik bir lig. Fiziksel performans açısından zorlandığın dönemler oldu mu?
Deportivo Cuenca'da sadece 6 ay forma giydim. Oradan da dediğiniz gibi Thun'a transfer olarak ilk kez Avrupa'ya ayak bastım. İsviçre'ye ilk geldiğimde beni en çok zorlayan şey, Güney Amerika'dan çok farklı bir kültür ve yaşam tarzına sahip bir ülkede yaşamak oldu. En çok bu konuda zorlandım diyebilirim. Çünkü o güne kadar bu kadar katı kuralların olduğu bir ülkede yaşamamıştım. İsviçre'ye transfer olduğumda 21 yaşındaydım ve o yaşta bu kadar kuralla karşı karşıya kalmak beni pek mutlu etmedi açıkçası. Tabii ki gittiğim takımın hangisi olduğu da burada önemli. Sonuçta hiçbir futbolcu Avrupa'da Thun gibi ya da o tarzda bir takımda oynamak için hayal kurmaz. Daha büyük yerlerde olmak ister. Futbol açısından ise adapte olmakta çok sıkıntı yaşamadım. Düzenli antrenmanlar sonrası Avrupa futboluna çabuk uyum sağladığımı düşünüyorum.
Peki futbol dışındaki hayattan ötürü zorluklar yaşadığın İsviçre'den ayrılıp yaşam tarzına alışık olduğun ülkene dönmek aklından hiç geçti mi? Kariyerine baktığımız zaman İsviçre'de 7 yıl forma giydiğini görüyoruz. Anladığım kadarıyla bu yaşam tarzına alışmak için azmetmişsin...
Her insan yeni gittiği bir yerde başarılı olmak ve iyi anılmak ister. Ben de şartlar ne olursa olsun geldiğim bu yeni ortamda başarılı olmak istedim ve bunun için çaba sarf ettim. Sonuçta çok bağlı olduğum ailemin yanından ayrılmak da benim için oldukça zordu ancak dediğim gibi insanın başarılı olması için her ortama ayak uydurması gerekiyor.
İsviçre'deki kariyerine genel olarak bakınca bu anlamda da başarılı olduğunu görüyoruz. Zira her sezon attığın gollerin sayısı ile birlikte artan bir performansın var. Bu açıdan İsviçre'deki 7 yılını nasıl değerlendirirsin?
Oynadığım her maçta gol atmak isterim, önce bunu ifade ederek başlayayım. Özellikle kanatlarda oynadığım zaman, bu bölgenin asıl oynadığım mevki olmamasına rağmen daha fazla gol bulabiliyorum. Çünkü rakip o alandaki oyun tarzıma alışmamış oluyor ve ben de bu fırsattan yararlanabiliyorum. İsviçre'de de her sezon daha fazla gol atmamda bu durum etkili oldu diyebilirim.
Bu performans artışını da geçen sezon St. Gallen'de 21 kez ağları havalandırıp gol krallığı ve kariyerinin en başarılı anlarını yaşayarak taçlandırdın...
Kâğıt üzerinde dediğiniz şey doğru, evet. Genelde herkes istatistiklere, atılan gollere ya da kayda değer olan şeylere dikkat eder zaten. İstatistiklere bakarsak geçen sezon kariyerimin en başarılı sezonunu geçirdiğim doğru. Gol kralı olmak da çok gurur verici bir şey. Hatta bu golleri kaydederken gol krallığına doğru gittiğimin farkında değildim, sonradan idrak ettim. Tabii ki bu durum beni çok mutlu etti ancak bu başarımdan ötürü sevdiklerimin ve bana destek olan ailemin mutlu olması beni daha çok etkiledi ve sevindirdi. Ancak başta dediğim gibi istatistikler olayı çok değiştiriyor. Ben, önceki senelerde de ortaya koyduğum oyun olarak en az geçen sezonki kadar başarılı olduğumu düşünüyorum.
Kasımpaşa'ya transfer olma kararında kulübün son 2 sezondur adını dünya futbolunda duyurmuş isimleri transfer etmesi etkili oldu mu? Ya da buraya gelmeden önce bir dönem Beşiktaş'ta da oynamış Delgado ya da Kasımpaşa'daki Latin Amerikalı oyunculara danıştın mı?
Kasımpaşa'dan geçen sezonun sonunda teklif geldiğinde İsviçre Ligi devam ediyordu. St.Gallen'de çok iyi bir sezon geçirdiğim için birçok kulübün de benimle ilgilendiğini biliyordum. Öncelikle sezon bitince tatile çıkıp kafamı dinlemek istedim. Tatilin ardından İsviçre'ye geri döndüm ve teklifleri değerlendirmeye başladım. Transfer teklifi yapan takımlar arasında en ciddi olanı Kasımpaşa'ydı. Diğer takımlara oranla beni transfer etmek istediklerini daha fazla hissettim. Ancak tabii nasıl bir yere de gideceğimi önceden bilmek ve görmek istiyordum. Çünkü bahsettiğim gibi ülkenin yapısı ve yaşam tarzı oraya adaptasyonda önemli bir etken. Sonuçta İsviçre'de geçirdiğim yılların ardından buradaki yaşantıya alışmıştım. Bu nedenle yeni bir yaşam tarzına geçiş yapmak ve alışmış olduğum düzeni tekrardan bırakmak açıkçası beni düşündürmüyor değildi. Ancak buraya gelip, kulüp yetkilileri ile konuşup, ülke ve şehir hakkında da bilgi edinip araştırma yapınca, gelmeye karar verdim. Bu nedenle Kasımpaşa'ya gelirken hiçbir oyuncuya danışmadım diyebilirim. Kasımpaşa'nın ciddi transfer teklifi ve hedefleri gelmemdeki tek sebepti.
İsviçre'de bulamadığın Güney Amerika yaşam tarzı ve kültürünü Türkiye'de bulabildin mi peki?
Türkiye'deki kültür ve yaşam tarzı İsviçre'ye oranla Güney Amerika'ya daha yakın tabii ki. İsviçre'de insanlar çok disiplinli bir hayat yaşıyor. Uyulması gereken birçok kural var günlük yaşamda. Türkiye ise bu konularda daha rahat. O yüzden Güney Amerika'nın yaşam tarzına daha çok benziyor. Bu nedenle İsviçre'dekinin aksine buradaki yaşama ve kültüre çabucak adapte oldum.
SÜPER LİG'DEN KEYİF ALIYORUM
Spor Toto Süper Lig'de oynanan futbolu nasıl tanımlarsın? Örneğin lig; teknik, taktik ya da fiziksel yönden hangi anlamda daha ağır basıyor?
Aslında bu durum, karşılaştığınız rakiplere göre değişiyor. Örneğin; Fenerbahçe'ye karşı oynadığınız zaman daha defansif oynamak ve fiziken daha çok mücadele etmek durumda oluyorsunuz. Çünkü karşıda her dakika atak oynamayı düşünen bir takım var ve sizin gol bulmanız için kontratakları iyi değerlendirmeniz, bunun için de her an fırsat kollamanız gerekiyor. Savunma anlayışlı bir takıma karşı oynadığınızda ise top daha fazla sizin ayağınızda oluyor ve daha çok teknik hareketler yapmanız gerekiyor. Bu da boş alan azlığı ve rakibin markajından ötürü hücum anlamında daha çok zorlanmanıza yol açıyor. Genel anlamda ligi tanımlarsak fiziki anlamda çok güçlü olmak gerektiğini söyleyebilirim. Özellikle orta sahada fiziki anlamda çok güçlü oyuncular var. O yüzden bu bölgede top kazanmak için fazla mücadele etmek gerekiyor. Diğer taraftan kariyerinde çok önemli liglerde boy göstermiş ve çok tecrübeli futbolcular da bulunmakta. Bu nedenle de bu ligde oynamaktan büyük keyif alıyorum. Bir maç biter bitmez diğer karşılaşmanın başlamasını dört gözle bekliyorum.
Bahsettiğin gibi Spor Toto Süper Lig'de çok kariyerli oyuncular var. Bunların bir kısmı da Kasımpaşa'da bulunuyor. Isaksson, Ryan Donk, Ryan Babel gibi... Bu noktadan bakarsak Kasımpaşa'nın bu sezonki hedefi ve ligdeki şansı hakkında neler söylersin?
Şu an fena bir performans çizmiyoruz. Ancak oyunumuzu biraz daha olgunlaştırmamız lâzım. Takımda birçok yeni futbolcu ve sakatlık yaşayan arkadaşlarımız var. O yüzden tüm takım bir araya gelip tam anlamıyla birbirimize adapte olamadık. Dolayısıyla şu an mükemmel bir futbol ortaya koyduğumuzu söyleyemem ancak iyi yoldayız diyebilirim. Zamanla eksikliklerimizi giderince ortaya daha iyi bir performans koyacağımızı ve ligde daha da üst sıralara tırmanacağımızı düşünüyorum.
Shota Arveladze'nin senden saha içinde bekledikleri neler? Sana nasıl bir rol verdi takımda?
Teknik direktörümüz Shota Arveladze benden takımın ataklarına yön vermemi, bir anlamda hücumda takımı oynatmamı istiyor. Forvet arkasında da görev yapabildiğim için benden bu tarz şeyler bekliyor. Ben de oynadığım mevkiin önemini biliyorum. Sonuçta bulacağımız gol pozisyonlarının çoğu benim oynadığım mevkiden çıkıyor. Ancak tabii ki bu noktada hem benim hem de takımın başarılı olması ve gol pozisyonlarına girmemiz takım oyununa bağlı. Bireysel olarak kimse tek başına takımı başarıya taşıyamaz.
Önümüzdeki yaz Brezilya'da düzenlenecek Dünya Kupası'nda Arjantin Millî Takımı'nın kadrosunda yer almak için bir umudun var mı? Ya da bu sezonki performans hedeflerinde bu kadroda yer almak gibi bir düşüncen?..
Öncelikle şunu belirteyim, bazı kaynaklarda benim zamanında Arjantin U20 Millî Takımı'nda oynadığım yazıyor. Bu bilgi doğru değil. Daha önce Arjantin Millî Takımı'na hiçbir yaş kategorisinde çağrılmadım. Açıkça konuşmak gerekirse, bu yaz Dünya Kupası'nda Arjantin Millî Takımı'na seçilebilmem için burada şampiyonluk yaşamam lâzım. Çünkü Arjantin Millî Takımı'ndaki her birey dünya yıldızlarından oluşuyor ve sizin de bildiğiniz gibi buraya yükselmek için önemli başarılar elde etmek gerek. Öyle ki bazen Tevez, Pastore gibi oyuncular bile formsuz olduklarında kadroya çağrılmıyor. Tabii ki millî takıma girebilmek için herkesin içinde her zaman bir umut vardır ancak diğer taraftan da ayakları yere sağlamak basmak ve durum değerlendirmesi yapmak gerek. Eğer Kasımpaşa ile muhteşem bir sezon geçirirsem ve bireysel olarak müthiş bir performans ortaya koyarsam küçük de olsa bir umudum olur o zaman.
Kariyerinde unutamadığın gol ya da anı var mı?
Boca Juniors formasıyla profesyonel olarak sahaya çıktığım ilk maçı unutamam. O karşılaşmada stadyum tıklım tıklım doluydu. Çocukken televizyonda izlediğim stadyum ve tribünlerin önünde sahaya adım atmıştım futbolcu olarak. Bu anı yaşamak benim için tarif edilemez bir duyguydu.
Gençlik döneminde oynadığın mevki olarak kendine idol olarak kimi görürdün? Şu an ise hem dünyada hem de Spor Toto Süper Lig'de beğendiğin oyuncular kimler?
Kendisi futbol oynamamış olsa bile benim çocukluğum ve gençliğimdeki idolüm babamdı. Bunun dışında genel anlamda teknik kapasitesi yüksek oyuncuları beğeniyorum. Örneğin şu an emekli olsa da Zinedine Zidane benim için bir efsanedir. Andres Iniesta da buna başka bir örnek olabilir. Türkiye'de şu ana kadar en beğendiğim oyuncu Sivasspor'da oynayan Aatıf Chahechouhe.
Son olarak, futbol dışı zamanlarında neler yapıyorsun İstanbul'da?
Evliyim. İki kızım var. Onlar da benimle birlikte İstanbul'a geldi. Futbol dışındaki zamanımı genelde evde ailemle birlikte geçiriyorum o yüzden. Bu aralar aile olarak Türkiye'de ve İstanbul'da nereleri gezebiliriz, onların planlamasını yapıyoruz. Diğer taraftan babam da Arjantin'de olmasına rağmen kendisiyle her 6 ayda bir görüşüp hasret gideriyorum.
SON VİDEO HABER
Haber Ara