Kutsala saygı ve nefret söyleminin cezalandırılması tartışıldı
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı - Medialog Platformu tarafından düzenlenen çalıştayın ikinci oturumunda nefret söylemi ve kutsala saygı konusu gazeteci ve akademisyen tarafından tartışıldı.
'Medyada İfade Özgürlüğü Per
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-26 16:15:02
'Medyada İfade Özgürlüğü Perspektifinde Kutsala Saygı ve Nefret Söylemi' kapsamında Heybeliada'da düzenlenen çalıştayın ikinci oturumunda moderatörlüğü Ayhan Aktar yaptı. Oturumda akademisyen Günal Kurşun ve avukat ve köşe yazarı Orhan Kemal Cengiz görüşlerini paylaştı.
Orhan Kemal Cengiz, "Gönül ister ki ifadeyi hiçbir şekilde kısıtlamayalım. Ama Samsun'da adamın kilisesi taşlanmış. Zaten bir tane protestan kilisesi var. Samsun'daki alçak Hıristiyanlar ülkeyi bölüyorlar diye propaganda yaptıklarında arkasından gerisi geliyor. Hedef aldığı kişiye karşı şiddet durumu ortaya çıkıyorsa burada nefret söyleminin cezalandırılması gerektiği kanaatindeyim. Azınlık ve çoğunluk arasında bir ayrıma gitmek gerekir." ifadelerini kullandı.
Akademisyen Günal Kurşun da 1998 yılında üniversitelere başörtülülerin alınmamasını nefret söylemi olarak değerlendirdi. Kurşun, "1998 yılında Ankara Üniversite Hukuk Fakültesi'nde son sınıf öğrencisiydim. YÖK'ten karar geldi. Normalde kapalı arkadaşlar, bizimle beraber aynı amfide derse girerken pazartesi gününden itibaren okula alınmamaya başladı. Bu tam bir nefret uygulaması." şeklinde konuştu.
Gazeteci – Yazar Cemal Uşak da dini bir nüansa değinerek, "Ayet mealinde diyor ki, 'Hiç şüphesiz müşrikler necistir. Bu yıldan sonra bundan böyle Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar.' Bir Müslüman bu ayeti yorumlayıp, Müslüman olmayanların Mekke ve Medine'ye girmelerini doğru bulmuyorum, der. Nitekim doğru algı budur. Ama bu ayete dayalı olarak birisi kalkar da 'Allah'a inanmayan pisliktir' derse kelimenin tam anlamıyla nefret suçuna girer. O kişinin cezalandırılması gerekir." diye konuştu.
Haber Ara