Bozdağ: Köylü, cumhurbaşkanı ile aynı hastanede tedavi olma imkanına kavuştu
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Bu ülkede artık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Çekerek'teki bir köyde yaşayan vatandaş aynı hastanede aynı imkanlarla tedavi edilebilme hak ve imkanına kavuştu." dedi.
Partisinin Çekerek İlçe Teşkilatı'nda
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-18 14:59:54
Partisinin Çekerek İlçe Teşkilatı'nda düzenlenen bayramlaşma programına katılan Bekir Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, bayramın tüm İslam alemine huzur getirmesini diledi. Türkiye'de ve Yozgat'ta, AK Parti iktidarı ile birçok şeyin değiştiğini kaydeden Bozdağ, eskiden devletin vatandaşlar arsında ayrımcılık yaptığını ifade etti.
Bozdağ, şöyle konuştu: "2002'den önce benim köylü Ahmet kardeşim, esnaf Mehmet kardeşim veya belediye de işçi Ali kardeşim hasta olduğunda veya çocukları eşleri bir yakını hastalandığında hangi muamele olurdu, Çekerek Devlet Hastanesi'ne gidebiliyor muydunuz?. Gidemiyordunuz. İşçiler gidemezdi. Eğer sözleşme varsa devlet hastanesine giderdiniz. Sözleşme yoksa ne olurdu işçi kardeşim hastaneye gider müracaatını yapar parasını cebinden peşin öder, daha sonra eczaneye gider parasını cebinden öder ilacını alır çünkü eczane SSK'lılara ilaç satmaz. Onları adam yerine koyan bir devlet yoktu çünkü. Daha sonra da SSK Genel Müdürlüğü'nü mahkemeye verir vatandaş mahkemesi biter sonra da icraya koyup parasını alır. Bu ülkenin memuru hastalandığı zaman bütün kapılar ona açık bütün eczaneler ona açık bütün hastaneler ona açık. Peki memur bu ülkenin vatandaşı da işçi bu ülkenin vatandaşı değil mi? Serbest meslek sahibi bağ-kurlu bu ülkenin vatandaşı değil mi? Benim işçi kardeşim eczaneye gidemiyor kapısı kapalı. Şimdi devlet herkes eşit diyor ama milleti ayırmış köylü diye, ayırmış serbest meslek sahibi diye, ayırmış işçi memur diye. Biz geldik bakın hastaneleri birleştirdik işçi, memur ayrımını kaldırdık. Çünkü işçi de sigorta pirimi yatırıyor memur da yatırıyor Bağ-Kur'lu da yatırıyor. Böyle bir devlet olur mu?. Herkes pirim yatırıyor birinden kuruş almıyorsun öbürünün traktörünü hayvanını tarlasını sattırıyorsunuz sağlık için. Bu saçmalığa son verdik ve birleştirdik şimdi bütün eczanelerin kapısı bu ülkenin bütün insanlarına açık. Özel hastanesi, devlet hastanesi, üniversite hastanesinin kapıları açık."
Çocukları hasta olan anne ve babaların traktörlerini, tarlalarını sattığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sağlık güvencesi yoksa 18 yaşını bitirene kadar bütün çocukların sağlık giderini zengin fakir hiç fark etmeden devletin karşıladığının altını çizdi.
"NEREDEYSE HER ŞEYİ DAHA YENİ KURULMUŞ BİR DEVLET GİBİ YENİ YAPIYORUZ"
"Her gittiğimiz yerde hastaneyi yeni yapıyoruz hükümet konağını yeni yapıyoruz, okulları yeni yapıyoruz, adalet saraylarını yeni yapıyoruz, yollarımızı yeni yapıyoruz. Neredeyse her şeyi daha yeni kurulmuş bir devlet gibi yeni yapıyoruz." diyen Bekir Bozdağ, "Allah aşkına Türkiye Cumhuriyeti yeni mi kurulan bir devlet. Bundan önce hükümetler yok muydu? Keşke diyoruz ki onlar bunları yapsaydı da biz başka işleri yapmak için uğraş verseydik. Şunları yaptık diye bazen anlattığımızda dostlarımız bize diyorlar ki bunlar devletin vazifesi. Amenna devletin vazifesi olmayan hangi iş var. Biz sizin adınıza yönetiyoruz bu devleti. Siz yetki verdiniz ve biz bu hizmetleri yapıyoruz. Onun için de diyorum ki madem hükümetin devletin görevi ama daha önce bunu bu devlet yapmak istedi de insanlar mı mani oldu. Hayır kimse mani olmadı. Bu güne kadar maalesef ülkemizin pek çok hizmeti sağlıklı bir şekilde yerine getirilemedi. Şimdi Türkiye'nin her yanında her işi düne göre kıyaslanamayacak hızla kalitede ve güzellikle yerine getirilmektedir."
"HAZİNEYİ 3 BEKÇİ İLE DAHİ KORUYAMADILAR"
2002'deki 230 milyar dolar olan milli gelirin şimdi 784 milyar dolar olduğunu bildiren Bozdağ, şunları kaydetti:
"2012 de artış yaklaşık 3 buçuk kat civarında. Türkiye'nin hazinesi o kadar yolunan dolandırılan bir hazine haline gelmişti ki millet tek bekçi ile hazineyi koruyamayacağını anlayınca 99 seçimlerinde 3 bekçi ile birlikte hazineyi korumaya başladı. Bir tarafına Devlet Bahçeli'yi koydu bekçi olarak. Bir tarafına merhum Bülent Ecevit'i koydu, bir tarafına da Mesut Yılmaz'ı bekçi koydular 3 bekçi ile anca koruruz bu hazineyi dediler ama 3 bekçi ile dahi koruyamadı millet. Daha sonra ne yaptı 3 Kasım 2002 de bu bekçilerin 3'ünü de oradan uzaklaştırdı. Hatta yetmedi hazinenin yanına yakınına gelmelerini yasaklayacak derecede onları kilometrelerce uzağa attı baraja taktı, Meclis'in dışına yönetimin çok çok uzağına itti. Siz hazineye yaklaşmayın arkadaş dedi. Getirdi yerine Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'yi ve ekibini hazinenin bekçisi yaptı. Bu hazinenin doluşu bu bekçi değişimi ile gerçekleşti. Hamdolsun yemedik yedirmedik. Bu milletin hazinesine adam gibi sahip çıktık ve bugün güçlü bir Türkiye varsa milletin imkanlarını hazinede toplanmasını millete hizmet olarak dönüşmesini büyük bir faydası vardır. Onun için de bizden rahatsız olanlar var. Diyorlar ki bu adamlar yemiyor yedirmiyor çalmıyor çaldırmıyor. Bunlar gitmezse biz mahvolacağız. Bazılarının böyle gözü patlıyor bir göndersek diye bunları. Gözleri de patlasa millet bizi göndermeyecek. Onun için kendileri o kadar uğraşıyorlar yetmiyor."
İçeriden ve dışarıdan bir takım kişilerin ve yapıların güçlenen bir Türkiye'nin olmasını istemediklerini dile getiren Bozdağ, "Türkiye dünyanın en kudretli ülkelerinden birisi haline geldi. Bundan dışarıda da rahatsız olanlar var. İçerİde rahatsız olanlar olduğu gibi dışarıda da var. Onun için bu 2014 mahalli idareler seçimi sadece partilerin belediye başkan adaylarının seçim olmayacaktır. İsrail takip ediyor, Avrupa takip ediyor, bütün dünya takip ediyor, Amerika'sı takip ediyor. Türkiye'de ne olacak. Emin olun dışarıdan takip edenlerin hepsinin arzusu Türkiye'yi güçlendiren güçlü iktidardan kurtulmak. Neden? Zayıf bir Türkiye'yi yönetmek çok kolay, işini bilmeyen adamlarla bu Türkiye'yi istediği gibi evirip çeviriyorlardı. Ama şimdi yok." ifadelerini kullandı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara