Gurbete bayramlaşmaya gidiyorlar
Yarın Kurban Bayramı arifesi. Muhtemelen bugün son hazırlıklar yapılıyor, belki de çoğumuz yollarda... Ailesinin yanına bayramlaşmaya gidiyor. Kimimiz uzun bayram tatilini dinlenmek için fırsat bilip değerlendirme planları yaptı. Bazı aileler var ki
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-13 09:59:34
ÇÖLDE KUMLARIN ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK
Sevgi ve Abdurahman İnce çifti 30 yıldır evli. Sevgi İnce, edebiyat öğretmeni, Abdurahman İnce ise makine mühendisi. Üç çocukları var. İkisinin de ailesi İstanbul'da. Abdurahman ilk kez 2003'de Kurban Bayramı için Moldovya'ya gitmiş, "Orada gurbette bayram geçiren bayanları görünce eşimi de getirmeliydim diye düşündüm. Artık her sene beraber gidiyoruz". 10 yıldır, bir kez hariç, bayramlarının ilk iki gününü başka bir ülkede veya şehirde geçiriyorlar. Sağlık sebebiyle bayramlaşmaya gurbete gidemedikleri o sene çok üzülmüşler, hatta Abdurahman ; "Bir tuhaf hissettim, sanki bayram yapamamışız gibi olduk." diyor.
İlk kez gurbete bayramlaşmaya gittiklerinde 10 kişiymişler. Bugün grupları 40 kişiyi aşmış. Çocuklarıyla gidenlerin sayısı epey fazlaymış. Abdurahman diyor ki; "Arkadaşım teklif ettiğinde tuhaf gelmişti. Yurt dışında bayram geçirmek... Gidenler ısrarla tavsiye etti. Eşim de yurt dışına ilk kez çıkacağım için destekledi. Gittim. Ama ardımdan bayramlaşmaya gelen eş dost, akraba şaşırmış. O zamanlar bayramı başka bir ülkede veya şehirde geçirmek garip bir durumdu. Kurbanı oralarda kesmek pek anlaşılır değildi. Bizim ülkemizde de ihtiyaç sahipleri var çünkü. Ancak gidip görünce anlıyorsunuz. Oralarda insanlarla bayramlaşmak, kurban kesmek inanın hem giden için hem de oradakiler için öyle büyük bir olay ki. Bayram hakikaten bayram oluyor."
'BURUK GEÇEN BAYRAMIMIZA NEŞE KATTINIZ'
Sevgi'nin ilk yurt dışı bayramı Afganistan'da olmuş. "Kabil'e gidecektim. Herkes, 'Orada savaş var, çok tehlikeli, nasıl gidersin?' dedi. Bir de ben kalp hastasıyım, annem de epey yaşlı ve hasta... Başta eşimin heyecanı dolayısıyla tamam dedim ama yola çıkacağımız sabah acaba gitmesem mi diye düşündüm. Hatta eşime, 'Benim yol masrafımı verir orada bir kurban daha kesersin, gelmeyeyim.' dedim. Eşim ağlayarak, 'Hanım sen meseleyi anlayamamışsın. Oradakilere destek çıkmamız lazım.' dedi. Gittim ve gördüklerim beni çok etkiledi. Ne kadar yanlış düşünüyormuşum. Orada gencecik insanlar gurbette, annesinden babasından uzakta yaşıyorlar, ben ise iki günlüğüne, bir bayram annemin yanında olamayacağım diye düşünüyorum. İnanın hem yerel halk hem de oradaki Türkler öyle mutlu oldular ki... Bize, 'Buruk geçiriyorduk bayramları, siz geldiniz ya annelerimiz gelmiş gibi olduk.' dediler. O zaman dedim ki işin başka boyutu da var. Artık eşimi yalnız bırakmıyorum. Kısmetse bu bayram Arnavutluk'a gideceğiz.'
PİŞMİŞ ETİ CEBE KOYAN AFGAN
Sevgi'nin Afganistan'da, bir plastik su şişesini ikiye kesip iple ayağına bağlayan, yani ayakkabısı bir pet şişesi olan çocukları görünce ihtiyaç-fakirlik algısı da değişmiş. Bir de "Türkler bayramlaşmaya gelmiş" diye yanlarına gelen yaşlı adamın yaptığını unutamıyormuş. Sevgi hanımın canı çekmiştir diye verdiği bir parça pişmiş eti mendiline sarıp cebine koymuş, "Rehberimize sordurdum niye yemedi. Torunu 10 yıldır hiç et yememiş ona götürecekmiş. Ona da veririz dememize rağmen yemedi." Abdurahman da Uganda'da şahit olduğu bir olayı anlatıyor; "Kurbanlar kesildi dağıtım yapılıyor, o sırada bir kadın dikkatimi çekti. Kurbanın kesildiği yerde kumun üzerine dökülen ve pıhtılaşan kanları eliyle topluyor bir kaba koyuyor. Afrika'da kurbanın yerdeki kanından başka bir şeyi kalmıyor derlerdi. Onun ötesi de varmış. Sorduk kadına ne yapacaksın bu kanı. Çorba yapacakmış, çocuklarına. Duyunca şok oldum. Daha sonra gittik kadının evine, çocuklarını gördük..." anlatırken gözleri doluyor. Bir süre konuşamıyorlar. Sonra Abruhman söze devam ediyor; "İnsanlar anlatıyor, haberleri okuyoruz ama şahit olunca ancak olayın boyutunu anlayabiliyorsunuz. Sizin küçük bir yardımınızın bir insan için ne kadar büyük olabileceğini tahayyül ediyorsunuz."
Gurbet bayramlarının böyle hüzünlü anları olduğu gibi coşkulu yanları da var. Mesela Uganda'da çölde, kumların üzerinde binlerce insanla kıldıkları bayram namazını gözlerinin içi parlayarak anlatıyorlar. Başka bir ülkede, başka milletten insanlarla namaza durmak... Gerisini Abdurahman anlatıyor; "Namaz bitiminde imam cemaate 'aramızda uzaklardan, Türkiye'den bizimle bayramlaşmaya gelenler var' demiş. Sonradan öğrendik. Bunu duyan cemaatten, binlerce insandan öyle bir uğultu çıktı ki şaşırdık. Buna çok sevinmişler, onun belirtisiymiş. Sağımızdan solumuzdan insanlar bizimle bayramlaşmak için sarılmaya başladı. İnanılmaz bir mutluluktu. Sanırım ve maalesef ki bu coşku buralarda kalmadı."
'OĞLUM DA GURBET BAYRAMINI YAŞASIN İSTİYORUM'
17 yıldır evli olan Hülya ve Fuat Deniz çifti beraber Somali'ye gitmiş. Henüz THY'nin direk uçuşlarının olmadığı yıllarda. Hatta Hülya Deniz, aktarma için indikleri Dubai Havaalanı'nda tanıştıkları Somalili ailelerin şaşkınlığını unutamıyor; "Savaş ve yokluk dolayısıyla ülkelerini terk etmişler. Bizim gideceğimizi duyunca, siz delirdiniz mi dediler. Algılayamadılar, bayramlaşmaya Somali'ye gidiyor olmamızı."
Somali'de gördüklerini de unutamıyor Hülya Deniz. Yerel halkın onları görünce duydukları sevinci, gerçek fakirliği, yokluğu, oradaki Türklerin mutluluğunu... Fuat Deniz her sene Kurban Bayramı'nın ilk günlerini Afrika'da geçiriyormuş. Hülya, "Biz bayramı ailemizle geçirmeyi tercih ederiz. Keyiflidir bayramlarımız, babaanne, anane ziyaretleri, hatta benim ananeme gideriz. Ama 6 yıldır eşim bayramların ilk günlerinde burada değil. İlk gittiği yıllarda istememiştim. Ne işin var bilmediğimiz yerlerde diyordum. Burada da garibanlar var diyordum. Ama önceki yıl beraber gidince düşüncelerim değişti. Somali'de uçaktan iner inmez bir film sahnesinin içine girmiş gibiydim. Bizi bin kişilik bir gurup korumuş sonradan öğrendim. Tanklar, yıkık dökük evler... İnsanların, çocukların açlıktan öldüklerine tanıklık ettik. Çok acıydı. Ama insanların yüzü hep gülüyordu, bütün çocuklar gülümsüyordu. Giderken yanımda bir sürü şey götürmüştüm. Yiyecek, şeker... Öyle işe yaradı ki. Yanımıza gelen çocuklara şeker veriyordum. Çok ilginçtir bir çocuğa iki şeker veremiyorsun. Ben aldım arkadaşıma ver diyor. Döndüğümde çocuklarıma, herkese bunu anlattım. Bugün bu kadar varlığın içinde bunu söyleyecek çok az çocuk var." diyor.
Fuat söze giriyor; "Hani çocuklar ellerimizi öper ya bayram diye, orada her bir parmağınızı bir çocuk tutuyor. Oralarda gerçekten ihtiyaç var. İnsanlar bizim gitmelerimizle yılda bir defa et görüyor. Bir de öyle mutlu oluyorlar ki. Daha havaalanında bayramlaşmalar başlıyor. Uzaklardan bir Müslümanın bayram için gelmesi onlar için çok başka. Bayram namazını o topraklarda kılmak hele... Mesela Etiyopya'da kıldığım bayram namazını unutamıyorum. Onlarda kültür, namazı başbakan kıldırıyor. Büyük bir statta. Bütün ülke cemaat oluyor. Biz de orada stattaydık. Somali'de oradaki Türklerle birlikte kıldık. Nijerya'da köyleri, kasabaları gezdik, insanlarla bayramlaştık, et dağıttık. Bunları oğlumun da görmesini istiyorum. 14 yaşında daha. Seneye götüreceğim inşallah. Başkalarıyla paylaşmanın bayramını o da yaşasın istiyorum."
SON VİDEO HABER
Haber Ara