Yrd. Doç. Dr. Bakım: Ruh sağlığınız için kendinizi takdir edin
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'ndan Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bakım, ruh sağlığı için kişinin kendini takdir etmesini öğrenmesi gerektiğini söyledi. Dünyada her beş kişiden biri depresyonda ol
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-11 10:43:41
Yrd. Doç. Dr. Bakım, depresyonun kadınlarda görülme sıklığının biraz daha fazla olduğunu, hayat boyunca kadınların yüzde 25'inde, erkeklerin yüzde 15'inde depresyon riski olduğunu açıkladı. Bakım, şu bilgileri verdi: "Bunun çeşitli sebepleri var. Kadınların üzerindeki yükler, hormonal yapıları veya öğrenilmiş davranışlar, görülme sıklığını arttırıyor. Depresyonun ilk ataklarında, çevresel etkiler önemli bir neden. Sosyokültürel yapının etkisi, işsizliğin etkisi, ayrılmışlığın, boşanmışlığın, dul kalmışlığın etkisi, çocukluk çağında yaşanmış ayrılıkların, anne baba kayıplarının etkisi veya çocukluk döneminde yaşanmış tacizlerin etkisi büyük rol oynuyor. Bu nedenler, daha çok hastalığın başlangıç ataklarında etkili olabiliyor. Birinci atağı geçirdiniz, ikinci atağı geçirme riskiniz yüzde 50, ikinci ataktan sonra üçüncü atağı geçirme riskiniz yüzde 75 artıyor. Bu ise beyinde büyük yıpranmalara neden oluyor. Bunların başlangıcında dış etmenler var ama daha çok yaşayanlar, çocukluk çağlarında kötü hatıraları olanlar. Hasta bir ebeveyn olması, anne baba bakımının bozulması, çok şiddetli geçimsizliklerin olduğu aile ortamları, kötü arkadaş çevresi ve erken dönemde başlanan maddeler, depresyonun temellerini atabiliyor. Çocukluk çağlarında yaşanan şeyler olumsuzsa veya ailede genetik bir durum varsa üzerine binen sosyoekonomik ve kültürel şeyler olayı daha da bozuyor."
DEPRESYON NASIL ANLAŞILIR?
Depresyondaki kişinin genel duygu durumunun bozulduğunu ifade eden Bahadır Bakım, bunu kişinin en az iki üç hafta hemen hemen her gün kendini mutsuz hissetmesi, eskiden çok keyif aldığı birçok faaliyetten uzaklaşması olarak tanımladı. Yrd. Doç. Dr. Bakım, depresyon belirtilerini şöyle açıkladı: "Bunlara eşlik eden başka işlev bozuklukları var. Uyku bozuklukları yaşar, uykuya dalamaz, geceleri uyanır, sabah erken uyanır. İştah bozulur, iki hafta içinde vücut ağırlığının yüzde 5'inden fazlasını kaybeder. Enerjisi azalır, bir şey yapmadan kendini yorgun hisseder. Hiçbir şeye dikkatini veremez. Hareketleri, eylemleri daha yavaş olur. Daha çok kendini suçlayıcı düşünceler içine girer, daha umutsuz düşüncelere kapılır ve ileri dönemlerde de intihar düşünceleri söz konusu olur."
Depresyonun kolay tanınabileceğini, kişinin çevresindekilerin de farkedebileceğini söyleyen Bakım, "O kişi bildiğimiz kişi değil, o cıvıl cıvıl kişi değil, yüzünden düşen bin parça. 'Karadeniz'de gemilerin mi battı?' gibi birtakım deyimlerimiz vardır. Kişinin tipik yüz görünümü değişir, iş verimi, insanlarla iletişimi değişir ve kendi kabuğuna çekilir. Ekstradan aldığı rolleri bırakır, sorumluluklarını yapamaz hale gelir. Bu durumda çoğu kişi de alkol ve maddeye başlar. Kendi kendini tedavi etmek amacıyla başlanır ama iş daha da ağırlaşır. Alkol ve madde işin içine girince intihar riski çok daha yükselir." şeklinde konuştu.
'KENDİNİZİ TAKDİR ETMEYİ ÖĞRENİN'
Öncelikle kişinin topa değil, kaleye bakarak oynaması gerektiğini vurgulayan Bahadır Bakım, kendini takdir etmesi gerektiğini belirterek şu tavsiyelerde bulundu: "Kişinin kendi kendine, 'Ben ne yapıyorum? Ne için, neyi, ne kadar yapıyorum? Bunun sonucunda ne olacak? En son kendime ne zaman aferin dedim? Kendimle ne zaman gurur duydum? Kendimde neyi değiştirebiliyorum? Hangi monotonlukları değiştirebiliyorum? Çevrem için ne yapıyorum? Yakınlarım için ne yapıyorum? Çevremde olumlu neleri görüyorum? Olumsuzluktan çok, çevremde neler güzel? Geleceğimde neler güzel olacak, hedeflerim ne? Bu kadar kazandığım şeyler ne için? Kısa vadedeki, orta vadedeki ve uzun vadedeki hedeflerim ne?' diye sorması lazım. Tüm bunların planlamasını yapması lazım. 'Eğer kendimi beslemezsem, çevreme de bir şey veremem.' diye düşünmesi lazım. Kendimizi tebrik ve takdir etmeyi başarabilirsek, o zaman daha dingin ve bilge hale geliyoruz. O bilgelik hali de yavaş yavaş nesilden nesile aktarılıyor. Bu alışkanlıkları diğer nesillere aktarmamız gerekiyor."
SON VİDEO HABER
Haber Ara