Suriye'de Sünni devrimi Şii kıyımı!
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın müttefiklerine karşı öngörülen bir askeri müdahaleye ilişkin ne düşündüğü bilinirken, Suriye Başbakanı Beşar El Esed, Lübnan’da, bölgede ve tüm dünyadaki gözlemciler için bir kaygı unsuru olmaya ve kafa karıştırmaya devam ediyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-08 18:40:59
Bugün Şii inancına göre Suriye'de yaşanan olaylara ışık tutacak bir yazı...
Hizbullah’ın Suriye’ye yaklaşımı Şii ahir zaman doktrinine mi bağlı?
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın müttefiklerine karşı öngörülen bir askeri müdahaleye ilişkin ne düşündüğü bilinirken, Suriye Başbakanı Beşar El Esad, Lübnan’da, bölgede ve tüm dünyadaki gözlemciler için bir kaygı unsuru olmaya ve kafa karıştırmaya devam ediyor.
Nasrallah bu soruları bilinçli olarak cevapsız bırakıyor. Bu kasti siyasi belirsizlik ise İsrail’e ve Batı’ya karşı bir psikolojik savaşa dönüşüyor. Nasrallah bu kez Washington’un Suriye’yi vurma niyetine karşı olan pozisyonu deklare etmek için popüler tabanını göstermedi. Eğer Başkan Barrack Obama Suriye rejimine karşı bir müdahale başlatacak olursa, Hizbullah’ın buna askeri düzeyde nasıl bir tepki vereceğine dair, parti kanalları ve resmi makamlar aracılığıyla, bir bilgi sızmamasını garantilemek istiyor.Hasan Nasrallah’ın nasıl düşündüğü göz önüne alındığında konuya ilişkin birkaç önemli soru gündeme geliyor. Bunun ötesinde, Nasrallah’ın cevaplarının ne olabileceğinin acilen bilinmesi gerekir.
Bu sorulardan bazıları ise şu şekilde; Nasrallah Amerika’dan Suriye’ye gelecek olan bir askeri müdahaleye nasıl tepki verecek? Hangi stratejiyi uygulayacak? Ve bunu hangi politik, ideolojik ve stratejik yaklaşımla gerçekleştirecek? Gelecekte kendisini direkt hedef alabilecek bir saldırıya karşı gücünü saklı tutmayı tercih edip boyun mu eğecek? Yoksa müttefikleri ile birlikte ön safta savaşa mı katılacak?
Hizbullah kaynaklarına göre, Nasrallah Amerika’nın Suriye’ye müdahalesine tepkilerinin ne olacağını ve bunun olası sonuçlarının İsrail ve Batı tarafından değerlendirilerek, bu konudaki niyetlerini tahmin etmeyi düşmanlarına bırakmaya karar verdi.
Fakat bu kasti siyasi belirsizliğin arkasında, şu anda Suriye’deki durumu değerlendiren Nasrallah’ın politik, stratejik yapılarıyla örtüşen ideolojik bir yaklaşım var.
Cifir, Geleceğin Hikâyesi
Nasrallah güçlü bir inancı olmasıyla tanınır. Aynı zamanda İran, Suriye ve Hizbullah bölgesinde gerçekleşmesi beklenen büyük savaşa dair özgüvenin olduğu da biliniyor. Hatta bu savaşın insani açıdan ve madden oldukça yüksek maliyetli olacağını bildiği halde müttefikleriyle birlikte zafere ulaşacağı hususunda da kendinden emin. Nasrallah ve Ali Hamaney çevresindeki İranlılar, bir dini kitapta yer alan İsrail ile yaşanacak Büyük Savaşı gösteren işaretlere inanıyor. Cifir denilen bu gizemli kitapta gelecek ve gelecekte yaşanacak olaylardan bahsedildiğine inanıyorlar. İran’da ve dünyadaki tüm Şii İslami devrim destekçileri bu kitabın İmam Ali Bin Ebu Talib tarafından yazıldığını ve Cafer El-Sadık tarafından nakledildiğine inanırlar. Şii İnancına göre Peygamber Muhammed’in (s.a.v) ölümünden sonra Ali Bin Ebu Talib’i halife tayin ettiği fakat bunun hiç bir zaman gerçekleşmediği düşünülüyor. Cifir, Kıyamet Gününe ışık tutan, öngörülemeyen ve huruf (harfler alfabesi) bilimi üzerine kurulu ileride gerçekleşecek olayları tahmin etmeye yönelik bir bilim alanı.
Cifir kıyamet gününden önce gerçekleşecek olayların doğasına ilişkin bilgi veren eski bir sembolik olaylar dizisidir. Şiilere göre o gün, bekledikleri Mehdinin gelmesiyle birlikte gerçekleşecektir. Mehdinin yeryüzüne huzur getireceğine, İslam’a büyük bir zafer kazandıracağına ve inkârcıları bozguna uğratacağına inanılır.
Hizbullah ve İran’da bulunan Cifirle uğraşan, kitaptaki kelimeler ve olaylardan anlam çıkarmaya çalışan yorumculardan en önde gelenlerin üzerinde durdukları önemli husus, kitapta belirtilen kaybolan Mehdinin tekrar zuhur etmesinden hemen önce gerçekleşecek olan olayları saptayabilmek.
Cifir’e göre Suriye’de yaşanan toplu kıyımlar Mehdinin gelişinin en öne çıkan işaretlerinden biri. Ayrıca Cifir’e göre Suriye lideri bu olaylar esnasında öldürülecek ve ülkenin başına Şiilere, Alevilere ve Hıristiyanlara zulüm edecek Sünni bir lider geçecek. Bu durum ta ki doğudan (İran ve Irak üzerinden) bir ordunun gelip bu vicdansız lideri öldürmesine ve Suriye’yi serbest bırakmasına kadar devam edecek. Bu ordu Kudüs’ü Yahudilerden temizleyip onu özgür kılana kadar yoluna devam edecek. Orada Mehdi, Mesih ile birlikte Kudüs’te namaz kılmak üzere ortaya çıkacak. Bu, dünyevi hayatın son bulacağı ve adaletin, iyiliğin ve huzurun bulunduğu ilahi bir dönemin başlayacağı bir sahnedir.
Bu günlerde İranlılar ve Hizbullah nefeslerini tutmuş Amerika’nın Suriye’ye müdahalesin akıbetini bekliyorlar. Cifir’de bahsedilen öngörülerin başlamış ve gerçekleşmekte olduğuna son derece eminler. Kitaptaki mistik senaryonun gerçekleşmesi için geri sayımın çoktan başladığına inanıyorlar.
Öte yandan, son iki yılda gerçekleşen olaylar ile kitaptaki öngörüler kıyaslandığında, bu kutsal kitaba inananların kitaptaki öngörülere dair güvenlerinin daha da arttığı kabul edilebilir. Son iki yılda Suriye kimsenin beklemediği kanlı olaylara şahit oldu. Obama’nın Suriye’ye müdahale uyarısından sonra Cifir’deki Beşar El Esad’ın öldürüleceği ve yerine geçecek olan Sünni liderin de rejimi destekleyen Şii, alevi ve Hıristiyanlara karşı ciddi dini kıyımlar gerçekleştireceği yönündeki söylentiler daha gerçekçi bir hal almış durumda. Tüm bunlarsa sadece tek bir şeye işaret ediyor ki; Mehdinin yakında ortaya çıkacağı.
Tüm dünya bu olayları tamamen politik olarak görürken Şii inancına göre bunun Cifir’de bahsedilen tarihi olaylar olduğu ve Mehdinin geleceğine dair kesin işaretler olarak ifade ediliyor. Doğu Akdeniz ülkelerindeki tüm bu olayların dışında, bu işaretler Suudi Krallığının da sonuna ve çöküşüne işaret ediyor.
Bu açıdan, Cifir’de öngörülmüş alevlenen ve birbiri ardına gelen kanlı olayların yaşanma sürecinde olduğu görülüyor. Kitaba inanan Şiilere göre, özellikle de Hamaney ve Nasrallah’a göre, bunun sadece tek bir mantıklı açıklaması var. Mehdinin ortaya çıkışının işaretleri şüphe taşımayacak şekilde gözler önüne seriliyor. İsrail ve inkârcılara karşı savaş da kapı da bekliyor. Tüm umutlar yaklaşan o zamana bağlı; muzaffer Şiiler ve Hıristiyanlar uzun saflar halinde İmam Mehdi ve Mesih’in ardında zafer namazına duracaklar.
Sonunda hiç şüphe yok ki büyük resim olmayan inançları temsil edecek fakat doğu Akdeniz bölgesinin şahitleneceği bir gerçeği de gösterecek. Bu, azınlıkların geleceklerine dair korkuları ve kurtuluşlarına dair hikâyelerine olan bağlılıkları; belki de hiç gerçekleşmeyecek bir mesele. Buna rağmen bir umut ipliğine tutunmuş biri gibi bölgenin insanlarından bazıları sabırla kurtuluşlarını bekliyorlar.
Kaynak: Al-Monitor
SON VİDEO HABER
Haber Ara