Arınç: Her şey yolunda gidiyor, Kılıçdaroğlu çıkıp açıklamalı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı demokratikleşme paketiyle ilgili her şeyin yolunda gittiğini, toplumun yüzde 70'inden fazlasının paketten memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Arınç, başörtülü milletvekili o
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-02 14:02:23
İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde Saygılı Rulman Fabrikası'nın hizmet ve lojistik binasının açılış törenine katılan Başbakan Yardımcısı Arınç, açılıştan önce gazetecilerin gündeme dair sorularını cevapladı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, demokratikleşme paketine halkın tepkisinin olumlu olmasından memnuniyet duyduklarını ve demokratikleşme adımlarının arkasının geleceğini söyledi. Paketin dünya medyasında da genellikle olumlu karşılandığını ifade ederek, "Paketin açıklanması sonrası o güne kadarki tespitlerimizden, Türkiye genelinde yüzde 75 gibi bir rakamla olumlu karşılandığını ifade etmiştim. Dış basında 47 haber analizi yapıldı. Bunların içinde Almanya, Fransa, ABD, İtalya, Ortadoğu basını olmak üzere 47 başlık ve haberden 38'inin olumlu, yedisinin olumsuz ve ikisinin de çekimser olduğu tespit edilmiş." dedi.
'YETERSİZ BULANLARA MÜJDEYİ VEREBİLİRİM'
Gündeme getirdikleri konuların Türkiye'nin genelinde büyük ölçüde olumlu karşılanabileceğini düşündüklerini ifade eden Bülent Arınç, "Yetersiz diyenler haklı olabilirler. Bu konuda eleştirilere kategorik olarak karşı değiliz ancak bir ilk olmadığı gibi son da değildir. Bunun arkasından zamanı ve yeri geldiğinde, demokratikleşme bir kültürdür, zihniyetler ona hazır olduğu noktada yeni paketlerimizin veya yeni çalışmalarımızın sürece dahil olacağını söyleyebiliriz. Bugünden yarına önümüzü her zaman açık tutuyoruz. Yeni demokratikleşme, yeni özgürlük alanları siyasetin alanını genişletme çalışmaları Türkiye'de bundan sonra da devam edecek. Yeterli görmeyenlere müjdeyi verebilirim, sizin göstereceğiniz her olumlu nokta, her olumlu eleştiri bizim önümüzü açacaktır ama bugün yeri, zamanı ve konjonktürü uygun olduğu için açıkladığımız bütün bu gelişmelerin Türkiye'de, yurtdışında takdirle karşılandığını ifade edebilirim." şeklinde konuştu.
Pakette Türkiye'nin genelini dikkate aldıklarını vurgulayan Arınç, "Bu konuda Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşayabildiği bölgeler çoğunluk olmak üzere biz Türkiye'nin genelini dikkate alıyoruz. Yurttaşlarımızın büyük ölçüde yüzde 70'in üzerinde pakete olumlu baktıklarını tespit ettik ancak BDP'li siyasetçileri bundan ayırmamız lazım. Esasen biz yurttaşlarımıza yönelik bir paket getiriyoruz. Onların bu konudaki beğeni, eleştiri ve görüşleri bizim için önemlidir ancak maalesef özellikle BDP'li siyasetçiler baştan, hattâ paket açıklanmadan yaptıkları eleştirilerle kendilerini bağlamışlardır. Özellikle çok tecrübeli olduğunu bildiğimiz ve kendisinden ümit beklediğimiz bazı siyasetçiler bile paketin kabak çıkacağını söylemiştir. Bu, eleştirinin de ötesinde işi ne kadar hafife aldıklarını, küçültücü bir ifade kullandıklarını gösterir ancak halkımız, bu siyasetçilerin düşüncelerini paylaşmıyor. Her biri özellikle anadilde özel okulda eğitimin açılacak olmasından, ayrımcılıkların son bulmasından fevkalade memnunlar. Ben o bölgede özellikle çözüm sürecinde bu atılan adımların pozitif bir ivme kazandıracağını düşünüyorum." dedi.
'MOR GABRİEL MANASTIRI'NIN ARAZİSİ İADE EDİLECEK'
Süryani cemaatine bağlı Mor Gabriel Manastırı'na ait olan ve el koyulan arazinin iade edileceğini aktaran Arınç, "Bana bağlı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Vakıflar Meclisi'nin, önümüzdeki hafta toplanarak Süryani cemaatine ait Mor Gabriel Manastırı'nın daha önce el koyulan arazisinin manastıra iade edilmesi yönünde olumlu karar vereceğini düşünüyorum. Cemaatler, azınlıklar ve farklı inanç gruplarının Türkiye'de özgürlük alanlarını son yıllarda genişlettik. Vakıflar olarak, cemaat vakıflarının geçmişte el koyulan, sahibi olamadıkları gayrimenkullerini büyük ölçüde kendilerine iade ettik. Mor Gabriel Manastırı veya Deyrül Umur denilen yer, Süryani vatandaşlarımızın yıllardan beri bizden taleplerini içeriyordu. Burada bir manastır var. Sahip olduğu arazi, daha sonra kadastrodan doğan birtakım anlaşmazlıklar nedeniyle yargı sürecinde manastırın elinden alınmıştı. Bizden talepleri oldu, biz de konuya baktık ve taleplerini büyük ölçüde haklı gördük. Vakıflar Meclisimiz, yargı süreci sürerken meseleyi görüşmemişti. Yargı süreci bittikten sonra, zannediyorum önümüzdeki pazartesi günü bu talepleri ele alacaklar. Biz öncesinde bir çalışma yapmıştık ve bunun olabileceği noktasında Başbakanımız'a bildirimde bulunmuştuk. O yüzden Vakıflar Meclisimiz, Mor Gabriel Manastırı'nın bizden talepleri olan gayrimenkul, arazi konusunda olumlu bir karar verecektir. Bunu ümit ediyoruz. Dosya önümüzde 10 yıldan beri duruyor. Yargı kararları nedeniyle elimizi atamıyorduk. Yargı süreci tamamlandı, ne olursa olsun bu konuda tek yetkili olan Vakıflar Meclisimiz bakımından kararımızı, ümit ediyorum pazartesi günü, bir gecikme olursa önümüzdeki hafta sonuna kadar vereceğiz. Ben 7 Ekim'i hedefledim; 7 Ekim Pazartesi günü toplanabilirse Mor Gabriel Manastırı ile ilgili kararı alacak, yoksa bayrama kadar olan süre içinde ayrı bir toplantı yapılıyor olacaktır." diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün yasama yılı açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrinussa Gül'ün başörtüsüyle Meclis salonuna gelmesini büyük memnuniyetle karşıladığını söyledi. Bu durumun Türkiye'nin demokratikleşme ve özgürlükler alanında son 10 yılda katettiği mesafeyi ortaya koyduğunu vurgulayarak, "Ben 2003'te başörtülü eşimle birlikte resepsiyona katılamamıştım. Dün TBMM çatısı altında kendi özel kıyafetiyle görmekten, ancak herkesin mutlu olduğu kadar ben de fazlasıyla mutlu oldum, çünkü Meclis Başkanlığı'na seçildiğim 2002'nin son aylarında tablo böyle değildi. 23 Nisan 2003'te eşimle birlikte resepsiyona katılmam ve başındaki örtüyle misafirleri karşılayacak olması belli çevrelerde büyük tepkiyle karşılanmış, hattâ partinin kapatılmasından tutun, 'Darbe yaparız ha!' çığlıklarına kadar bazı sorumsuz insanların gayretleri ortaya çıkmıştı. Ben o gün eşimle birlikte, eşimin başörtüsüyle, başında gururla taşıyacağı özel kıyafetiyle bir resepsiyon imkanından mahrum olmuştum ama bugünün Meclis Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanı eşleri, o güzel kıyafetleriyle bu toplantılara katılabiliyorlar. Bundan gurur duyuyorum. Türkiye'nin 10 yılda geldiği bu noktayı bazıları geç bulabilir ama biz, 10 yılda geldiğimiz noktayı Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürlüklerin ve bu noktadaki anlayışların gelişmesinde çok olumlu buluyoruz. Hamdolsun, dün Sayın Cumhurbaşkanımız'ın eşleri bu kıyafetiyle birilerinin, 'zinhar, asla' diye bağırmaktan yorulduğu zamanlardan farklı olarak, bugün gazetelere bakın, siyasetçilerin açıklamalarına bakın, herkes bunu çok olumlu ve çok normal karşılıyor. Türkiye demek ki artık normalleşme sürecine hızla girdi. Sivil asker ilişkilerinde olduğu gibi. Dünkü manzara, Türkiye'nin normalleştiğini gösteriyor ve artık başörtüsü düşmanlığının sadece birkaç gazetede, birkaç fanatik yazarın başlığında kaldığını gösteriyor." dedi.
Demokratikleşme paketiyle açıklanan maddelerin en kısa sürede hayata geçirileceğini belirten Arınç, "Tüm bakanlıklara gerekli talimatlar verildi. Bugünden yarına uygulamaların hepsi yürürlüğe girecek; bir kısmı bayramı takiben, bir kısmı da bayrama kadar. İkincil düzenlemelerde işimiz kolay. Bir yönetmeliği ortadan kaldırmak için yeni yönetmelik yapmaya gerek yok ama bir yönetmelikte değişiklik yapılacaksa bunun Resmî Gazete'de yayınlanıyor olması lazım. Bunlar mutlaka bayrama kadar, yetişmeyecekse bayramdan sonraki sekiz on günlük süreyi de iyi kullanarak devreye girecektir. Her şey yolunda gidiyor ama yasama düzenlemeleri bakımından yılbaşına kadar olan süreyi hepimiz Parlamento'dan takip edeceğiz." şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU'NA ÇAĞRI
"TBMM'de başörtülü vekil olacak mı?" sorusunu da cevaplayan Başbakan Yardımcısı Arınç, geçmişte başörtüsüyle yemin edemeyen Merve Kavakçı'yı hatırlatarak, "Siyasetçiler tarafından bu konunun makul karşılanıyor olması lazım. Dün resepsiyonda Sayın Bahçeli, 'Niçin olmasın?' dedi. Kendisine teşekkür ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'nun aykırı bir açıklamasını duymadım ama onun bazen topu taca atma gibi bir huyu var. Zaman zaman yaptığı konuşmalarda, 'Başörtülü bir aday müracaat ederse, niçin geldin demeyiz.' dedi ama Sayın Kılıçdaroğlu'na hatırlatıyorum, sorun adayda değil. Merve Kavakçı aday olarak müracaat ettiğinde bir engel çıkmamıştı, hattâ mazbatasını aldığında da bir engel çıkmamıştı. Engel, Meclis'e girdiğinde vekillerin ayağa kalkarak, 'Dışarı, dışarı!' diye bağırmasından, rahmetli Ecevit'in o haşin konuşmasından, Demirel'in o zaman, 'Bu provokasyonu lanetliyorum.' sözüyle bu kızcağızın başına gelenleri hepimiz biliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, başörtülü bir milletvekili de olabilir veya aykırı düşünüyorsanız olmayabilir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki düşüncesini açıklamasını takiben bu işin olup olmayacağı konusunda esasen bir yasama görevine ihtiyacımız yok, çünkü bunu yasaklayan bir kanun maddesi yok. Yeni CHP, olabilir noktasında ise bunu genel başkanının ifade etmesi lazım. Atilla Kart'a bakarak, Nur Sertel'e, Birgül Ayman Güler'e bakarak kafamız karışır. Onların söyledikleri çok farklı şeyler. Genel başkan, çok güçlü bir insan. Zannediyorum ki öyledir. Bu konudaki tavrını açıkça koysun. Mesele adaylıkta değil; seçildikten sonra Parlamento'ya girmesinde CHP'nin tavrı ne olur, bunu duymak istiyoruz. Dünkü açıklamasında bu konuya hiç girmedi. Anlıyoruz ki 'hayır' demeyecek. Ne olur ilk müjdeyi bugünden yarına Sayın Kılıçdaroğlu'nun dudaklarından duymuş olalım. İnşallah dün yasak olan her şey bugün artık serbest olacak." dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara