Hakan Şükür: Sebepler ortaya çıkarıldı ve yaratıldı
Eski Milli futbolcu ve AK Parti Milletvekili olan Hakan Şükür, Fatih Terim'in kapının önüne konulan birisi olmadığını söyledi.
Hakan Şükür, "Fatih Terim'in bu zamanda gönderiliş biçiminin yanlış olduğunu düşünüyorsak, bizim de gönderilişimi
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-30 14:21:25
Hakan Şükür, "Fatih Terim'in bu zamanda gönderiliş biçiminin yanlış olduğunu düşünüyorsak, bizim de gönderilişimizin irdelenmesi lazım. Bununla ilgili kitap yazabilecek bir bilgiye sahibim." ifadelerini kullandı.
Fatih Terim'in Galatasaray'dan bu şekilde gönderilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını belirten Hakan Şükür, Maraton.com.tr Genel Müdürü Burak Özkaya'nın sorularını cevaplandırdığı röportajında, "Sebepler ortaya çıkarıldı ve yaratıldı. Arkasından da Galatasaray tarihinde önemli bir kişinin gönderme biçimi hoş olmadı. Yakışmadı." ifadelerini kullandı.
Sarı - kırmızılı kulübün efsane oyuncularından Hakan Şükür'ün röportajının detayları şöyle:
Fatih Terim'in takımdan ayrılması futbolcuları etkilemiş midir?
"Bizim dönemimize nazaran çok profesyonel bir dünya var. Böyle bir şey olduğu için, insani olarak etkilenen isimler vardır; fakat oranın içinde oldukları için bunu çok rahat ifade edemezler. Bence oyuncular profesyonelliklerini devam ettirirler."
Galatasaray'da efsane olmuş isimler siz, Bülent Korkmaz ve Fatih Terim'in bu şekilde takımdan ayrılması doğru mu?
"Bu saydığınız 3 isimde Galatasaray'ın en önemli isimleri. Bülent Korkmaz, Fatih Terim, Hakan Şükür. Bu kişiler 'Efsane' kelimesini hak eden oyuncular olmuştu. Geçmişe bakarsak, Galatasaray'da efsane olmuş çok önemli isimler vardır. Biz miladımız doldurduk, sıkıntılar çektik. Onun yorumunu kamuoyu yapacaktır. Fatih Terim'in bu zamanda gönderiliş biçiminin yanlış olduğunu düşünüyorsak, bizim de gönderilişimizin irdelenmesi lazım. Bununla ilgili kitap yazabilecek bir bilgiye sahibim..."
Peki, böyle bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
"Kendimle ilgili bir kitap olduğu için hayatımın çok büyük bir bölümünü Galatasaray'da geçirdim. Yurtdışı var, gittim geldim. Onun dışında mutlaka okuyanlar kendilerine bir şey çıkaracaklardır."
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın geldiği günden beri kurumsal yapı şablonu var. Fatih Terim'in gönderilmesi bu kurumsal yapıya uyuyor mu?
"Başkanın farklı bir yoğurt yiyiş biçimi var. Geldiği günden beriki söylemlerinde bunu görüyorum. Kurumsallaşma derken doğru bir anlayış. Son ana kadar Fatih Terim ve Ünal Aysal'ın aralarında kötü bir şey yoktur algısını kamuoyunda takip ettim. Kurumsallaşma derken ne yaparsanız yapın, bunu bir insanla yapıyoruz. Fatih hoca Galatasaray'ın iyi gününde de oldu, kötü gününde de. Başarısı yaşadığı kötü şeylerden daha fazla olan bir insan. Ayrılma biçimi bana göre yanlış.
Tabi ki, bir kulüp başkanı çalışmak istediği bir kişiyi seçme hakkında sahiptir. Ama Fatih hoca bütün bu düşüncenin dışarındaki biridir. Sadece kurumsallık konuşabilecekse, başkan antrenörler içinde konuşabilir. Kol kırılır yen içinde kalır. Çok devam etmek istediğiniz bir kendi aranızda çözersiniz. Bu kadar hizmet etmiş birinin, buradan böyle gönderiliş biçimini doğru bulmuyorum. Yoksa hepimiz gönderildik. Ama göndermek isterken sebep arıyorsanız, karşısında da bunu yaşıyorsanız bu üzücü bir şey.
Kurumsallık yöneten kulüplere baktığımızda çok önemli örnekler görüyorum. Bayern Münih, Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi kulüplerin yönetim şeklinin örnek alınması önemli bir şey. Bizim ülkemizin değer yargıları farklı. Ama biz de kendimize göre model geliştirip Avrupa'yı örnek alabiliriz."
"FATİH HOCA KAPININ ÖNÜNE KONULAN BİRİ DEĞİL"
Fatih Terim'in 2 yıllık sözleşmeyi kabul etmeyişi, Ünal Aysal'ın yeni teknik direktör arayışı mı?
"Valla bir takım çalıştırırken dışarıdaki bütün aktörlerin bilmediği şeyleri o takımın hocası bilir. Bir de tahmin ederiz, çok yakınımızdaki insanlardan öğreniriz. Fatih Hoca içerde konuşulan bütün şeylerin dışarı çıkmamasını sağladı. Bence bu çok ahlaklı bir davranış. Şu durumları yaşıyorsunuz, bir yandan da geleceğinizi düşünmek zorundasınız.
Kurumsal yapıda ilerleyen bir kulübün başarılı olduğunun söylediği bir insanın çok daha uzun soluklu çalışma planını önceden çıkarması lazımdı. 2 senelik bir kontrat, başarılı bir süreç. Şimdi Milli Takım'da 4 senelik bir teklif var, onu da kabul etmiyorsunuz. Galatasaray'da çalışsın sadece diyorsunuz. Milli Takım tabi rütbe olarak da yukarı çıkmak demek. Antrenör bunu kendi içinde değerlendirmiştir. 2 senelik teklifin samimi olmadığını düşünmüştür. Daha fazla kontratın olduğu yeri tercih etmiş olabilir. Ve ondan sonraki ilişkilerinde de bunu böyle değerlendirtmiştir.
Fatih hocanın 3 senelik kontrat yaptığı dönemde, Refik Arkan'a 'Bunu bir seneye indirelim başarıya göre devam edelim' dediğini biliyoruz. Bütün bu olaylarda herkesin işine gelen şeyler olmuştur. Türk futbol tarihinde ve dünyada örneği az olabilecek bir transfer dönemi geçirdi. Fatih hoca kapının önüne konulan biri değil. Şu anda başarılarından dolayı Milli Takım'da olması istenen bir kişi. Galatasaray Kulübü'nün Fatih Terim'le ilgili böyle bir düşüncesi varmış ki, bu teklifi kabul etti. Önceki beyanatları unuttuğumuz için, olayı sondan değerlendiriyoruz. Olayın olduğu ana göre değerlendiriyoruz. Çok çabuk unutuyoruz. Hepsini yan yana koyduğumuzda benim ne demek istediğim anlaşılacaktır. Fatih Terim'e bakış açısı kurumsal bir yapıyla farklı şekilde çelişebilir."
Kurumsal yapı politikasına göre Galatasaray bu sezon şampiyon olamazsa Ünal Aysal istifa etmeli midir?
"Böyle bir şey söyleyemezsiniz. Onu Galatasaray Divan Kurulu belirler; çünkü yapılan güzel şeyler var. Galatasaray dışında son 2 sene, şampiyon olamayan takımların her dakika yönetici ve antrenör değiştirmesi lazım, o mantıkla bakarsak. Galatasaray Genel Kurul üyeleri tarafından maddi ve manevi olarak değerlendirebilecek bir şeydir. Ama ben buna da karşıyım, Fatih hocanın gidişini üzülmeyip, yönetimle bu konuda hakkında diyaloga giriyorlar. Biz daha çok beraber olduğumuz bir insanın olmamasını istemediğimiz şeyler için itiraz ediyoruz. Galatasaray'da herkes gidebilir. Ayrılıklar çok doğaldır. Kötü şekilde gönderme düşüncesi olmaz. Niye insanlarla anlaşarak uzaklaşarak yolları ayırmıyoruz? Bu işte düşündürücüdür.
Alex'in bir yabancı olarak gönderiliş biçimine hepimizden farklı bakıldı. Bir yabancının bu kadar sevilmesi çok önemli bir şeydir. Fenerbahçe taraftarı Alex'i destekledi. Bugün bile hala bunu görüyoruz. Hem Fenerbahçe taraftarı halen Alex'in yanında. Ayrı olarak değerlendirilmesi lazım bunların. Ama bir kulüp başkanın "Busezon şampiyon olmazsa bırakmalı mıdır?" sözünün cevabını Genel Kurul üyeleri verir. Ünal Aysal da geldiği günden beri yaptığı işlerle başarılıdır. Nasıl Fatih Terim'e başarılı diyorsak, o kulübün başkanıda başarılıdır. Ünal Aysal'ın başka düşünceleri olabilir.
Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak ve Fatih Terim'in ayrılması gibi durumlarını ben insani olarak kabul etmiyorum. Yoksa Galatasaray'la ilgili herkesleilgili bu karar alınabilir. Bu benim biraz Ersun Yanal'la yaşadığım olaya benziyor. Benim Milli Takım'da olmayışım ilk önce sisteme bağlandı. Sonra ayağını uzattı denildi. Bunlara medya yoluyla bir şekilde haber uçuruyorlar. Bir sebep yaratmak zorunda oluyorsunuz. Ya o kişinin üstüne gider, sinirlendirirsiniz. Ya da, çok farklı metotlar denersiniz. Ben bunları yaşadığım için uzmanıyım bu konuların. Açıkçası bu olay buna çok benziyor. Ama olan bulunduğunuz kuruma ve camiaya oluyor. Gücü medyadan istediğiniz gibi göstermeye sahipseniz, her şeyi yaparsınız. O da çok etik bir şey değildir. Etik olmayan budur, yoksa gidip gitmemek problem değil."
Yıllarca Galatasaray ve Milli Takım'ı golleriniz ile sırtınızda taşıdınız, Burak Yılmaz'daki bu form düşüşünü neye bağlıyorsunuz?
"Aslında bir performans düşüklüğü değil. Pozisyon kaçırmak maalesef yanlış bir algıyla anlatılıyor. Pozisyonların öncesinde bir emek var. Pozisyonu üretene kadar bir hayli koşu yapıyorsunuz. Rakibinizden kurtuluyorsunuz. Sadece gol pozisyonu haline odaklanıyoruz biz. Bir oyuncu gol kaçırabilir. Çok fazla da kaçırabilir. Benim de çok şansız dönemlerim olmuştu. Ama onları kaçırdığınız zaman sizin, başka şeyler yapıp yapmadığınıza bakılır.
Burak'ın biraz kendini fizikselolarak, gole değil de pozisyonlara hazırlama noktasında bazı şeylere çalışması lazım. Onun sonrasında iyi niyetin ve samimiyetin karşılığıgelir. Ben gol kaçıran oyuncuya hiçbir şey demem. Pozisyondan kaçan oyuncuya eleştiri yapılması lazım. Futbol pozisyon oyunudur. Çok pozisyona girerseniz, atamadığınız zaman da olur; 3-4 tane attığınız zaman da olur..."
Mancini'nin 6, yardımcısının 2 milyon Euro alacağı söyleniyor, bunun hakkında düşünceleriniz nelerdir?
"Mancini bizim konuşmalarımızı anlamaz. Kimse, aldıklarını ve yaptıklarını konuşmayacak. Yabancıya bakış açımız bizim belli. Kontralara ve yaşanlara bakınca, yıpratma konusu yerliler üzerinde olur. Bugün Galatasaray'a bakalım çok eleştirilen oyuncular vardır. Ama onun yarısı kadar katkıda bulunan oyuncular hiç eleştirilmez. Hâlbuki, ötekinin 10 katını alıyordur. Mancini 6 ve 16'da alsa beni ilgilendirmez. Bunun kararını Galatasaray Yönetim Kurulu verir. Mancini başarılı bir antrenördür. Önemli bütçelere sahip kulüplerde antrenörlük yapmıştır. Çok yüksek rakam 6 milyon Euro söylenen doğru mu bilmiyorum.
Türkiye'de pazarlama mantığı doğrultusunda oyuncu alınmasında, Sneijder ve Drogba çok yıldız oyunculardır. Bu paralar verilir mi, o kulübün kendi tasarrufudur. Ben tarih boyunca yaşadığım bir şeyi sabaha kadar herkesle tartışırım. 20 senedir Milli Takım'ın altyapısında görev yapanlar, oradaki medyanın uzağında kalışını bir şekilde ben bir kulüp takımı çalıştırayıma dönüştürmüşlerdir. Bir şey üretmekten insan yetiştirmekten ziyade, kişiler kendileriyle ilgili planlar yapıyorlar. Popüleriteleri olmakları için geri planda kalıyorlar.
Ben çok hikâyeler dinledim geçmişte Milli Takım'a gelenlerden. Hiddink de bunlardan biridir. Burada bunlar eksiktir diye gelirler. Kardeşim bunlar eksiktir de sen ne yapacaksın? Medya ayağı önemlidir. Spor dünyası sabırsızdır. Başarıya çok çabuk ulaşmak ister. Fatih Terim'in ilk geldiği sene takım bir hava yakaladı. Önemli oyuncular Fatih Terim var diye Galatasaray'a bonservissiz geldi. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın yaşadığı şike süreci ve mali durumları. Öyle bir dönemde şampiyon oluyorsunuz. Şampiyonluk önemli ama sürece de bakmak lazım. Ondan sonra oturan bir takım, araya serpiştireceğiniz oyuncular. Bu sırada ne kadar müsaade edildi istediği oyuncular alamadı diye yazıldı.
"SNEIJDER'i FATİH TERİM İSTEMEDİ DEDİLER"
Sneijder'i Fatih Terim istemedi dediler. Sneijder yıldızdır, maç kazandırır dersin. Bir başka gerçek vardır, kadroyu hoca yapar. Bir oyuncuyu oynatmak için getiriyorsunuz, çok ciddi de paralar veriyorsunuz, ama bir de futbolun bazı gerçekleri var. 115 km koşmadıktan sonra ne olur. Sizin takımınızda zaten bu tip oyuncular var. Burak çok fizik mücadele eden bir oyuncu değil. Drogba fiziğini iyi kullanan bir futbolcu. Şimdi Engin oynuyor. İlk dönemde Avrupa'da oynamayan Galatasaray'da Selçuk ve Melo'nun 12'şer gol attığı bir süreç yaşamışız. Sonra önlerine aldığımız Sneijder ve Drogba gibi farklı oyuncu tipiyle, siz bu oyuncularla bu 12 golü almışsınız.
Başka bir şeye birden geçiyorsunuz. Kalite olarak çok iyi oyuncular; ama siz bir sene önceki sadece ligde mücadele Galatasaray takımı değilsiniz. Kolay bir şey değil antrenörün işi, kendi istediğini aldığı sorumluğun hesabını vermektir.
Diğer tarafta ise, transfer pazarı ve oyuncuları alalım süsleyelim mantığı. Drogba ve Sneijder gibi oyuncuları 27-28 yaşında getiremiyorsunuz. Sneijder ayrı tutulabilir, o biraz erken koptu İnter döneminde. Tabi biz buradaki performansını değerlendiriyoruz. Performansı parlak değil, sistemin işleyişinde önemli roller alamıyor. Maç içerisinde birkaç hareket yapıyor. Bir takım içinde çok fazla böyle oyuncunuz varsa, başka yerlerde sorumluluk ve bütün yük başkasının üstüne kalır. Zaten defansif anlamda eksikleriniz var.Orta sahada Selçuk ve Melo ne defansa, ne ileri gidiyor. O dengeler noktasında sorun yaşadı Galatasaray.
"GALATASARAY'IN GÖRÜNTÜSÜ BİZİ YANILTIYOR"
Galatasaray'ın bütün futbolcularını bir torbaya koyup çekin tüm kadrodan 11 oyuncuyu aradan çekip sahaya sürebileceğiniz bir takım. Real Madrid maçı bana göre önemli bir örnektir. Camianın içinde yaşadığı durumlardan dolayı, Fatih hoca farklı bir kadroyla maça çıktı. İlk yarım saat çok iyi baskılı oynadı Galatasaray. Bir gerçek var ki, futbol 90 dakika oynanan bir oyun. Bir takıma 11 tane forvet oyuncusu dizseniz ilk yarım saat bunu zaten yaparsınız. Bir futbol takımı 90 dakikayı düşünüp 11 kişiyle ben maçı tamamlayacağım diye sahaya çıkar. O gün Real Madrid maçına 11'in 6 tanesi 90 dakikalık oyunu Real Madrid'e karşı çıkaracak oyuncu tipleri değildi. Oyuncuların ismine baktığınız zaman hepsi iyi oyuncular. 3 oyuncu değiştirme hakkınız var. Burada bir yanlış planlama hatası var. 30 dakikalık bölüm anlatılıyor, geri kalan 60 dakikalık bölümünde de dünyanın en iyi savunmadan hücuma çıkabilecek bir takımıdır Real Madrid. Drogba'nın sakatlığı, Burak'ın kaçırdığı pozisyonlar gibi durumlar bizim maç içerisinde değerlendirdiğimiz durumlar. Ben maç öncesi planlamasında bahsediyorum.
Şampiyonlar Ligi çok farklı bir Arena. Maçtan sonra koşu mesafelerine baktım birisi 115 km koşuyor, birisi 104 km. Siz 104 koşup hem kaliteli olan, hem 115 km koşan takıma ne yapabilirsiniz? Kadro böyle ama... Bunları düşünecek Fatih hocanın dönemi olmadı. Hep başka şeylerle uğraştı. Burada Fatih hocayı suçlayamıyorum. Hep bir arayışa girdi, Sneijder'i nereye koysam da, yani ne yapsam. Mesela Riera 5-6 hafta oynamamış, Avrupa diye Real Madrid maçında Riera'yı ilk 11'e koyuyorsun. Öteki taraftar Eboue bana göre çok az iyi maçı var. Chejedou yeni gelmiş yabancı kontenjanına takılmış oynanamamış kaç maç. Devamlı değişen bir savunma bloğundan, ben bütün takım kapanıyım desen de yararlanamazsın. En kapandığın zamanda Rize bile sende 4 tane pozisyon buluyor.
Ben futbola çok kafa yoran biriyim, seyrettiğim zaman boş seyretmem. Geçmişte önemlidir, onda önceki haftalar. Tamam, çok iyi oynadı Galatasaray Rizespor maçında diyoruz. Akşam yine baktık 104 km koşmuş Galatasaray. Görüntü bizi yanıltıyor... Maalesef... Ama bir gerçek var, her şey planlı bir şekilde rayına oturdu gitti. Fatih hoca bir maçtan sonra hatırlamıyorum, 'Ben sadece işime konsantre olmakla, sağlıklı düşünmek istiyorum. Bana bu imkânı sağlasınlar' dedi.
Burada benim söylediklerimi anlatan bir şey var. Fatih hoca başka şeylerle uğraşmak zorunda bırakıldı. Zaten reaksiyon gösteren bir insan. Bu duyguları bilinen bir insanın hata yapmasını beklerseniz, ya da medyaya haber gönderecek bir yapıcak bir yapınız varsa böyle bir durum ortaya çıkar."
Türkiye İstanbul 2020'ye neden ev sahipliği yapamadı?
"Türkiye 2020'ye adaylıktan oradaki sunum anına kadar çok şey kazandı. Biz kazandıklarımıza bakmadığımız müddetçe, kişisel, siyasi,farklı çıkarlar peşinde koşuğumuz sürece çok şey atlarız. Bu ülkede çok önemli yatırımlar yapıldı bir kere. Bunlar olimpiyatlara gitmekle alakalı bir durum değil. Bunlar senin öz varlıkların, nesline vegençlerine sağladığın imkânlar. Bugün iktidarda bir parti var, yarın başkası olabilir. Onların yoğurt yiyişine göre bu gençler onlardan faydalanacak. Ama ben açıkcası çok üzüldüm. Olimpiyatlara alamadığımızdan çok, buna sevinen bir kitleye...
İstediğin her şeyi düşünebilirsin benim şahsi fikrim o. Çünkü bu ülkeye yapılacak bir şey bu. Ben alkışlarım, başkası yapsın. Ama yapmayıp, hiçbir şey üretmeyip, yapılan üretilen bir şey üzerinden buna muhalif olmak iyi değil. Ben sporcuyum, sporla ilgili yapılan hizmetlerin göbeğindeyim. Yetkili değilim, bakanlık nezdinde yapılan her şeyi görüyorum. 18 tane stat,yapılıyor Avrupa standartlarında. Ben senelerce o demir perde ülkelerine ait stadyum tiplerinde oynadım. Spor salonları, yüzme havuzları, ben bugün her ile gidiyorum, bunların kullanım hakları vatandaşların. Fikir üretelim, isteyelim, aynı düşüncede değilsiniz diye, bu ülke hizmet mi almasın? Bu hizmetin önüne geçmemek lazım. Buna reaksiyon gösterenlerin yaşadığı farklı şeyler vardır.
Haklı olduklarına inandıklarına şeyleri savunurken ülkeleri adına ellerinden kayıp giden şeyi düşünmelidir. Ülke sevdanız, bunlar çok büyük avantaj sağlayacak diye düşünülüyorsa siyasi olarak bunlar çok yanlış bir şey. Siz bunu yapmak istiyorsanız, siyasete girerseniz. Ama açıkçası çok üzüldüm. Bu duruma sevinilmesine hak vermiyorum. Ozaman kendi yaşam biçimimle çelişirim ben."
SİYASETLE İLGİLİ BİR FİKRİM YOKTU
Hakan Şükür siyasete atılmaya ne zaman karar verdi?
"Ben aslında açık söylüyorum böyle bir fikrim yoktu. O günkü gazete haberlerine bakın böyle bir şey yoktu. Benim Sayın Başbakan'la 1994 yılında belediye başkanlığı döneminden beri, dostluğum ve ağabey kardeş ilişkim var. Belediye başkanlığı döneminde Sayın Başbakanımızın yaptığı sportif anlamda bütün hizmetlerinin açılışına sporcu olarak katıldım. O gün belediye de bunu yapıyordunuz. Aslında İstanbul dediğin küçük bir devlet dedim, bugün devleti yönetiyor Sayın Başbakan. Yani haliyle bu bir hazırlıktı.
Bugün ülkeyi yönetirken spora verdiği destek, yatırımlar ve oraya ayrılan bütçe. Milli Eğitim, Gençlik Spor ve Kültür diye anılıyor bu Bakanlığın komisyonu. Şimdi eğitime en büyük bütçe ayrılıyor. Spor tarihi boyunca %60 hatta şimdi olimpiyat sırasında %1000 oldu olimpiyat adaylığı sırasında bir yatırım portföyü oluştu. Bu havuzdan neden insanlar faydalanmasın. Bu açığa çıkmış kanıtlanmış bir bütçe. Ben sportif yatırımların artmasını belki çok kamuoyu önünde dillendirmiyorum. Çünkü, söylediğiniz şeyi yapmakla mükellefsiniz. Yetkili yerlerle ve makamlarla paylaşıyorum. Projelerimi ve fikirlerimi söylüyorum. Benim bu projeyi bu geliştirdiğimin söylenmesini isterim, ama hiç de gerek yok yeter ki olsun derim. Benim hayata bakış açım bu.
Oysa siyaset biraz yaptığını gösterme sanatı. Ben gösteremem, futbol oynarken de kendimi süsleyen bir oyuncu değildim. Çok çalışırdım, işimi yapardım. Ama en sonunda hak her zaman benim yanıma gelirdi. Bugün ben burada yorum yapıyorsam, çok başarılı olduğum için, iyi bir sporcu temsilinde bulunduğumdan dolayıdır.
"TÜRKİYE'NİN SPOR KÜLTÜRÜ BAKIMINDAN ÇOK EKSİĞİ VAR"
Benim top oynadığım dönemlerimdeki açıklamalarımda bunları görürsünüz. Ben söylerim, insanları buna alıştırmak lazım. Kendinize göre, konuştuğunuz zaman, iyi bir şey değil. Sportif anlamda bakılması gereken nokta, yapılan hizmetler sonsuz bir teşekkürü hak ediyor. İnşallah daha iyileri yapmak üzere ki, olimpiyat sunumundan sonra bunlar ifade edildi. Bu yatırımlar bundan sonra tüm hızıyla devam edecektir. Türkiye'nin spor geçmişine baktığımız zaman çok eksiği vardır. Başarılı sporcular vardır; fakat spor kültürü bakımında çok eksiği var. Bizim bu eksiği tamamlamamız lazım, insan ayırt etmeden. İnsanlar kendilerini bunun dışında görmeden hareket etmeliler.
Haklarını bu hükümetten ve yetkili yerlerden istememeliler. Kendilerini soyutlarlarsa bu iyi bir şey değil. O konuşmalar bir şey yapmak istemeyen insanların konuşmaları. İstanbul Kültür Başkenti olduktan sonra, bir de Spor Başkenti oldu. Bu kısır çelişkiden dolayı çok iyi değerlendiremedik. Ama çok büyük hizmetler oldu. Ben Kadir beyle her zaman konuşuyorum o kadar büyük hizmetler oldu ki, belediye nezdinde. Bugün bir ilçe belediyesi en büyük şeyini yapıyor. İnsanlar bunu görmezse alınırız... Biz de sadece şunu anlatıyoruz. Ben cebimden mi yapıyorum bunları. Bu tesisleri AK Parti yapmıyor...Bunlar insanlar ödedikleri vergilerden yapıyor. Netice itibariyle bütçe noktası sıkıntı yok. Ülkenin genel sporunda eğitici ve yönetici eksikliği yaşıyoruz. Değerli yerler spor arenaları az makamlar vardı, o makama da herkes sahip olmak ister. Makama sahip olmak için bir şeyler yapmak lazım."
Hakan Şükür'ün siyasetteki hedefi nedir?
"Dediğim gibi siyaset kelimesini başta düşünmedim. Başka alanlarda bir şeyler yapmak istedim. Son 3 seneye uymuyor bu sözüm. Ben bunu 4 sene önce söylediğim için Federasyon başkanlığı düşüncemdi, İyi bir ekip oluşturabilirdim diye düşünüyordum. Mevcut yapı oluşan tabloyu hepimiz gördük. Siyaset biraz daha söylediklerimizi yapabilme alanı. Partinizde bu anlamda çok değerli insanlar var. En değerlisi sporun içinde gelmiş bir Başbakanımız var. Ben 3. Bölge Milletvekiliyim 13 tane ilçem var. Burada çok değerli arkadaşlarımız var. Onlarla halkla iletişim içinde oluyoruz. Tanınan biri olarak kalabalıklara girmek kolay değil. Milletvekili girer, belirli bir düzey içinde şikayetleri alır. Ama ben popileritemi futboldan kazanmış, halkın çok farklı baktığı bir insanım.
Siyasetin neresindeyim dersek, kimsenin görmediği çok şey yapıyorum mesela. Kendi imkanlarımdan da, mevcut bürokrasiden de, çok vatandaşımızın sorunu çözüyorum. Ben kendi bölgemde 3 tane yatırım planında olan hastanenin sürecini hızlandırmak için gerekli şeyleri yaptım. Kimse de demiyor Hakan Şükür geldi diye. Demez... Çünkü biz takım olarak çalışıyoruz. Hizmet etmek için bir partiye mensup olmakta gerekmiyor. Ülkesini seven her insan dışarıdan da katkı sağlayabilir. Bugün, oluşan bütün projeleri vatandaşımızı getiriyor. Bakanlık oturup kafa patlatmıyor...
Devlet millet ele ele ilkesinin temeli bu. Biz bu ülkeyi her alanda yücelteceğiz. Sporda, sanatta, sağlıkta... İstanbul'da bir tane alt geçit vardı Ak Parti'den önce. Şimdi 169 tane... Bu yapılması gereken bir şey çağ değişiyor nüfus artıyor... Yol belli başka bir yere yol açamıyorsunuz. İstanbul'un iki yakasını bir araya getiriyoruz. Artık teknoloji gelişti. Avcılar ve Küçükçekmece'de atık su tesisleri yapılıyor."
Beşiktaş ve Galatasaray maçında yaşanan olaylar siyasi mi?
"Bu olaya siyasi demek doğru değil. İçişleri Bakanlığı açıklama yaptızaten. Binlerce insan bilet olmadan girdi. Maçtan önce turnikelerinkırıldığı bir süreç yaşandı. Burada 76.000 tane insanın ne günahı var diye insan soruyor kendine. Futbol sahaları hazır kalabalıkların olduğu yerler. Farklı düşüncelerdeki insanların kullandığı alanlar olabilir. Bunların ispatı İçişleri Bakanlığı'nın çalışması bunun ispatını gösterebilir.
Her şeyi yasayla çözemeyiz. Bunları yapmak isteyen insanlar bizden daha çok yasa bilirler. 200-300 kişidir bunu yapanlar. Ama topluluktan hepiniz kendinizi bir bütün görürsünüz. Böyleinsanlarında masumiyetini görmek zorundayız biz. Önceki bağlantıları ve sosyal âlemde ne yazdıkları insanları bir şekilde ortaya çıkarabilir. Ben kimsenin içeriye atılmasını istemem. Herkes boşlukta başka şeyler peşinde koşabilir.
"BEŞİKTAŞ'IN SON 2 SEZONDAKİ AHLAKİ YAPISI ÇOK ÖNEMLİ"
Beşiktaş Yönetimi Kurulu'nun son 2 sezondaki ahlaki yapısı bana göre çok önemli. Başkanın ve yöneticilerin toplumu görmeden yaptığı açıklamaları. Beşiktaş taraftarını anlatmamıza gerek yok. Ben futbol camiasının içerinde olan bir insanım, hayranlık duyduğumuz bir taraftar kitlesi var. Bunu ben Galatasaray'da futbol oynarken de söyledim, şimdi milletvekiliyim diye söylemiyorum... Üretkenlikleri ve her kesimi karşı takındıkları tavırlar. Ama şiddetin içerisinde onlar kesinlikle yoktu. Ben böyle düşüyorum, artık TFF ve yetkili kurumlar gerekli şeyleri söylerler..."
SON VİDEO HABER
Haber Ara