''Arap Baharı''na komplo kuranlar Kudüs'e de komplo kurmuştur
1948 İslami Hareketi Lideri Raid Salah 'Arap Baharına komplo kuranlar Kudüs'e de komplo kurmuştur' dedi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-27 17:05:09
İstanbul'da AA muhabirinin sorularını cevaplayan Salah, İsrail'in son dönemde Filistin topraklarındaki Yahudileştirme faaliyetlerine hız verdiğini belirterek şunları söyledi:
"İsrail işgal yönetimi Kudüs'ün tamamını Yahudileştirme amacıyla saldırı ve ihlallerini artırdı. Toprağın Yahudileştirilmesi, mukaddeslerin Yahudileştirilmesi, evlerin Yahudileştirilmesi ve Kudüs'teki hayatın Yahudileştirilmesi amaçlanıyor. Bütün bunların sadece İsrail'in işgal politikasından ibaret olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizmek isterim. Bu proje Amerika ve Avrupa'daki haçlı seferi yanlıları tarafından da desteklenmektedir."
"Kudüs'te Filistinlilerin oturduğu birçok evin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle veya İsrail'in kazı çalışmaları sebebiyle yıkıldığını" belirten Salah, "1967'den beri Doğu Kudüs'ü işgal altında tutan İsrail'in Kudüs'e, Kudüslülere ve mübarek Mescid-i Aksa'ya karşı bitmeyen bir savaş yürüttüğünü" savundu.
İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa'nın Yahudilerce ziyaret edilebilmesi için "zaman ayarlaması" yapılması çağrısı konusundaki bir soruya "Mescid-i Aksa Muhfazı" şu cevabı verdi:
"Biz en baştan şunu açıkça ilam etmek istiyoruz ki, İsrail işgal yönetimi Mescid-i Aksa'da bir dakika bile bulunma hakkına sahip değildir. Onlar kendi karanlık hayallerine göre öncelikle bir saat, iki saat Mescid-i Aksa'yı işgal etme imtiyazı elde etmek, daha sonra aşamalı olarak Mescid-i Aksa'yı tamamen ele geçirmek istiyorlar. Lakin biz Kudüslüler olarak buna izin vermeyeceğiz. İsrail işgali tamamen sona erinceye kadar Kudüs'ü koruyacağız."
"Kudüslülerin evlerinde kalmaları, topraklarını terk etmemeleri Kudüs'ün korunması, Kudüs'teki İslam varlığının bekası anlamına gelir" tespitinde bulunan Salah şunları ekledi:
"Kudüs ve Mescid-i Aksa bütün Müslümanların meselesidir. Bu ilke Müslümanlar arasında çok iyi algılanmalı ve yaşatılmaladır. Müslümanlar gündemlerinde Kudüs'e yer vermelidir. Bütün bunların yanısıra Kudüs'e karşı temel bir görevimiz bulunmaktadır. Bu görev, İsrail işgali sona erinceye kadar Müslümanların yöneticisiyle, yönetileniyle, ulemasıyla söylem birliği ve eylem birliği içinde Kudüs'ü savunmasıdır. İsrail işgali bütün kurumlarıyla Mescid-i Aksa'da 'zaman ayarlaması' konusunda birleşti. Hatta yerleşimciler bunun silah zoruyla hayata geçirmeye azmetmiş durumda. Biz ise bedenlerimizi siper ederek bu 'zaman ayarlaması'nı başarısız kılmaya azmettik. 'Zaman ayarlaması'nın ardından 'mekan ayarlaması' gelecek, Mescid-i Aksa'nın bölünerek bir bölümünün Yahudilere tahsis edilmesi gelecek, en nihayet, Allah korusun, Mescid-i Aksa'nın yerine batıl bir heykel dikilmesi gündeme gelecek. Biz buna müsaade etmeyeceğiz."
"Arap Baharı, Kudüs ve Mescid-i Aksa için de sonuçlara yol açmıştır"
Mescid-i Aksa'da, askeri darbe ile görevinden uzaklaştırılan Mısır cumhurbaşkanı Muhammed Mursi posterlerinin taşınması hakkındaki bir soru üzerine Salah şunları söyledi:
"Mescid-i Aksa'nın tarihinde ilk kez bir liderin posterleri taşındı. İnsanlar bunu muhabbetle ve kendi içinden gelerek yaptı. Politik liderlerin posterleri ya para ödenerek veya tehditle ve silah zoruyla taşıttırılır. Mescid-i Aksa gibi mübarek bir yerde, Ramazan ayı gibi mübarek bir zamanda Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin posterlerinin taşınması, bu zatın Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın özgürleşmesi için çalışması ve Filistin halkının bunu takdir etmesi sayesinde olmuştur. Er ya da geç darbecilerin de işgalcilerin de mumu sönecektir."
"Genel olarak Arap Baharının, özelde Mısır devriminin meyvelerinin sadece Mısır'la ilgili sonuçlara yol açmadığını, otomatik olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa için de sonuçlara yol açtığını" vurgulayan Salah şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, bütün meşguliyetinin arasında Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili son gelişmeleri anbean takip etmiş, Mısır'da Kudüs davası için çalışan birçok sivil toplum kuruluşunu teşvik etmiş, (Mısır İhvanının kanaat önderlerinden) Salahaddin Sultan ise Mısır'daki bütün cami imamlarına Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda aydınlatıcı seminerler vermiştir. "
"Arap Baharına komplo kuranlar Kudüs'e de komplo kurmuştur, Mısır'daki meşru yönetime karşı komplo kuranlar Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya karşı da komplo kurmuştur" diyen Salah şöyle devam etti:
"Mısır'da gerçekleştirilen kanlı Amerikan darbesi İsrail kurumlarında büyük bir sevinç dalgasına yol açtı. O kadar ki seffah (kan dökücü) Sisi'yi İsrail milli kahramanı ilan ettiler. İsrail basınında aynen böyle yazdılar. Onun ismini Siyonist projeyi kuranların isimleri kadar aziz tutuyorlar. Bu sayede bugün İsrail, Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki kötü emellerini gerçekleştirmek üzere sahayı boş bulduğunu düşünmeye başladı. Fakat ben de şunu söylüyorum: İsrail hayal görüyor. İsrail fena halde yanılıyor. Çünkü Kudüs ve Mescid-i Aksa davası her Müslümanın gönlünde bir İslam davası olarak yaşamaktadır."
"Kudüs davasında İran'ın rolü tam bir hayal kırıklığından ibarettir"
İran'ın, Kudüs ve Filistin meselesinde değişen tutumunu "hayal kırıklığı" sözleriyle nitelendiren Raid Salah şöyle konuştu:
"Bugün Kudüs davasında İran'ın rolü tam bir hayal kırıklığından ibarettir. İran'ın Filistin davasındaki tutumu her hür Filistinli tarafından ilkesel olarak reddedilen bir tutumdur. Çünkü bizler aynı vücudun organları mesabesindeki bir ümmetiz. Filistin'in hürriyeti Mısır'ın ve Suriye'nin hürriyetinin ayrılmaz bir parçasıdır. İşte bu yüzden biz Suriye'nin hürriyetine karşılık Filistin'de özgürlüğü reddediyoruz, Mısır'ın hürriyeti pahasına Filistin'de özgürlüğü reddediyoruz."
"İran, ailemizin Suriye'deki parçasına karşı düşmanlığını ilan ettiği anda doğrudan doğruya bize de düşmanlığını ilan etmiş oluyor. İran, Mısır'daki kanlı Amerikan darbesine açık veya örtülü desteğini ifade ettiği anda, Hamdin Sabbahi ve benzerlerine destek verdiği anda doğrudan doğruya Filistin halkıyla savaşanları desteklemiş oluyor" diyen 1948 İslami Hareketi Lideri Raid Salah sözlerini şöyle tamamladı:
"Bize göre İran aynı anda Washington-Tel Aviv-Tahran ekseninin ve Moskova-Pekin-Tahran ekseninin ayrılmaz bir parçası haline dönüşmüştür. İran'ın şu anda Amerika'yla öteden beri gizli tuttuğu ilişkisini ortaya serdiğini söyleyebilirim. Bu tür bir ilişkinin birkaç ay içinde geliştirilmiş olması zaten makul değil. Şu anda İran'daki yönetim piramidinin tepesinde oturanlar şu dönemde bu ilişkiyi açığa çıkarmaya karar verdiler. "Irangate" skandalını hiç birimiz unutmadık. Amerika'nın Afganistan'ı işgali sırasında İran'ın yardım ve yataklığını hiç unutmadık. Irak'taki mollaların Amerika'nın Irak'ı işgaline çanak tutmalarını, Irak'ın bölünmesini talep etmelerini asla unutmadık. Şu anda da İran'ın Suriye'deki tutumu Şam'ın Guta beldesindeki kimyasal silah katliamı gibi felaketlere yol açmaya devam etmektedir. Bütün bunlar İran-Amerika ortaklığının yeni olmadığını, Ruhani döneminde başlamadığını, bu iki ülkenin öteden beri masa altından iş tuttuğunu göstermektedir."
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara