İran'ın arabuluculuk teklifinin arkasındaki plan
Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Savaş Genç, Esed'in kimyasal silah kullanmasının ardından bölgede meydana gelebilecek muhtemel senaryolara dair ilginç iddialarda bulundu. Genç'e göre Ortadoğu'da 600 milyar dolar İran parası dolaşıyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-23 10:40:48
İran'ın arabuluculuk teklifinin arkasındaki planı deşifre eden Doç. Dr Savaş Genç, "Ruhani, Arap atıyla doludizgin Batı'ya koşuyor" diye konuştu.
Suriye krizinin başladığı günlerden bu güne Moskova ile Washington arasındaki mesafe gün geçtikçe yakınlaştı. Başta Rusya olmak üzere İran ve Esed, gerek Mısır darbesi gerekse kimyasal silah kullanımı sonrası Batı'nın Ortadoğu politika ve beklentilerini çok doğru ve seri bir şekilde okudular. Ortak bir çözüm planında uzlaşılabileceğini gösterdiler.
İran ve Rusya, Batılı ülkelere "biz de Suriye'de tıpkı sizin Mısır'da istemediğiniz gibi Sünni İslamcıların eliyle gelecek demokrasiyi istemiyoruz. Ortadoğu'yu güçlerimizi birleştirerek fabrika ayarlarına geri döndürebiliriz" dediler. Yani, Ortadoğu, İran-Rusya ve Batılı demokrasiler eliyle fabrika ayarlarına geri döndürülüyor.
YENİDEN ŞEKİLLENECEK
*Yani fabrika ayarlarından anladığımız şey, Camp David düzeni mi?
Bireysel özgürlüklerin iyileştirildiği, sandığın sistem içinde daha şeffaf ve göreceli olarak kısmen daha etkin olduğu ama merkezinde İsrail'in ve enerji nakil hatlarının güvenliğinin olduğu Ortadoğu, post Arap Baharı döneminde yeniden şekillendirilmeye çalışılacak.
*Yani post Arap Baharı dönemi ile İran da kurtulacak mı?
İran tıpkı İsrail gibi Arap sokak hareketlerinden tedirgin oldu. Başlangıçta, domino etkisini kendi topraklarına ulaşmaması için sokak hareketlerini, İran devriminin etkisinde yeni bir İslam rönesansı olarak göstermeye çalıştı.
Devrilen domino taşları Suriye'ye geldiğinde ise sokakta Müslümanlara destek olmaktansa seküler Esed yönetiminin yanında İsrail ile birlikte tavır alarak raydan çıkan Ortadoğu'yu Batı'ya yakınlaşmak için bir enstrüman olarak kullanmaya başladı. 3 sene önce Ortadoğu'nun yüzünü çevirdiği ve suların aktığı istikamette bulunan aktör Türkiye'ydi, post Arap Baharı dönemde çıkarlar ekseninde bu rolü İran üstlenmeye çalışacak.
RUHANİ BATI'YA KOŞUYOR
*Ruhani, İran'ın Türkiye'nin rolünü üstlenme tercihinin ortaya çıkardığı bir aktör mü?
Tahran rejimi, çatışma ve gerginlikle uluslararası sistemde alabileceği yolun sonuna geldiğini gördü. Ruhani tercihi post Arap Baharı dönemde, İran'ın oynamak istediği role dair bir tercihtir.
İsrail'in varlığını kabul eden, Suudi Arabistan ile barışmaya hazır olduğunu açıklayan, yani komşu ve bölge ülkeleriyle sıfır sorun yaşamak istediğini söyleyen İran, bunu Türkiye gibi değerler ekseninde yapmasa da yeni Ortadoğu'ya has kurallar çerçevesinde yapmaya çalışmakta.
İran, şüphesiz Ortadoğu'nun değişimi için model bir ülke değildir ama eski model Ortadoğu'nun fabrika ayarlarına dönerek yoluna devam etmesi adına Batı'nın mecburi bir partneridir.
Dün Ahmedinejat'ın konuştuğu BM Genel Kurulu'nda diplomatlar bir bir salonu terk ederken bugün Ruhani, Washington Post'ta. Obama, İran gazetelerine röportaj verirken, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Ruhani ile randevulaştı. Çok kısa zaman içinde Ruhani, Obama ile görüşürse kimse şaşırmasın. Ortadoğu'da İran potansiyel sorun çıkartma gücünü göstererek göz ardı edilmemesi gereken bir bölgesel güç olduğunu uluslararası sisteme kabul ettirmiştir. Ruhani Arap atıyla doludizgin Batı'ya koşuyor ve Batı, bu tablodan oldukça mutlu.
NÜKLEERDEN VAZGEÇER
Obama Suriye'ye kimyasal silah kullanımı için müdahaleye dair yaptığı konuşmalarda hep İran'ı işaret etti ama.
Bir sonraki hamlede, yeni Ortadoğu şartlarında İran talep ettiklerini alabilirse İsrail için belki de hiçbir zaman tehdit olmayacak olan nükleer programından kademeli olarak vazgeçebilir.
Ortadoğu'da 600 milyar dolar İran parası dolaşıyor
*İran Mısır'daki darbeye sevindi mi?
Tahran yönetimi uzun süre Mursi'yi kontrol altında tutmaya çalıştı. Tahran, Mısır üzerinde etkinliğini artırmasını sağlayacak şartların temin edilmesi karşılığında Mursi'ye çok ciddi miktarda maddi destek vermeyi teklif etti. En zor günlerinde bile Mursi bu teklifi kabul etmedi.
Şimdiki Mısır yönetimi de Katar'a yardımı iade ediyor. İran, Ortadoğu'da etkinlik alanını sınırlandırabilecek İhvan hareketinin tasfiye edilmesini, farklı ülkelerde de başarısızlığa mahkûm edilmesini büyük bir sevinçle karşıladı. Mısır'da sadece Mursi devrilmedi, Batı'nın demokrasi duyarlılığı da devrildi.
Mısır darbesi Tahran için aynı zamanda Suriye'de aşağı yukarı kendisinin arzuladığı bir finalin habercisi oldu. Türkiye, istikrarlı, öngörülebilir, demokratik ve şeffaf bir Ortadoğu'dan büyüyerek çıkabilir.
Körfez ülkeleri ise enerji fiyatları bu seviyede devam ettiği sürece bu tür ön şartlara dayalı hesaplar yapmak zorunda değiller. İran basınında Ahmedinejad döneminde 8 yılda 600 milyar dolar ülkeden para çıkışı olduğuna ve bunun bir miktarının Türkiye'ye geldiğine dair haberler çıktı. Eğer bu haberler doğruysa, bölgede bir yerlerde İran parası dolaşıyor.
Suni Camp David sistemi derebeyliklere çevriliyor
*Ortadoğu'da özgürlük ateşi mi mezhep ve kimlik ateşi mi tutuşturuldu?
2. Körfez Savaşı, ardından Suriye'de mezhepsel ve etnik eksende şekillenen iç savaş, Ortadoğu'nun kodlarıyla oynamış oldu, genetiğine müdahalede bulunuldu. Bugün, Gürcistan dahil olmak üzere Türkiye'nin etrafında milli devletler yerini yavaş yavaş otonom gruplara bırakmaya başladı, şüphesiz bu Ankara için yeni ve içinde çok daha büyük riskler barındıran güvenlik politikaları anlamına geliyor.
*Ortadoğu'da derebeylikler dönemi mi başlıyor?
Suni Camp David sistemi, çatışmalar ekseninde etnik ve mezhepsel derebeyliklere evriliyor ama bu da tıpkı Avrupa'da olduğu gibi sürdürülebilir değil. Kutsal Roma İmparatorluğu'ndan sonra Avrupa'da düzinelerce derebeylik ve feodal yapı oluştu.
Çok büyük ve uzun savaşlar sonrasında milli devletlerin egemenliklerini Brüksel'e devrettikleri Birleşik Avrupa fikri doğdu. Şüphesiz Rönesans, reform, aydınlanma, sanayi devrimi gibi süreçleri içinden çıkartamayan Ortadoğu'da paralel senaryolardan bahsedemesek de, düşüş ve parçalanma döneminin Ortadoğu'da da bir yerlerde durdurmanın yolları aranacaktır.
Esed Batı'yı test etmiş olabilir
Esed ordusunun Şam'da mevzi kaybettiği günlerde bile kimyasal silaha başvurmadığını söyleyen Doç. Dr. Savaş Genç, "Esed, kimyasal silahlarla Batı'yı test etmiş olabilir" dedi.
*Kimyasal silahların denetime açılması Suriye krizinin çözülmesi için bir başlangıç mı?
Suriye krizinin çözülmesi için bir başlangıç değil ama krizin hangi eksen ve değerler üzerinde çözüleceğine yönelik önemli ipuçları veren somut bir gelişme. Kimyasal silahların kullanımı sonrasında harekât planlanırken Obama, ısrarla harekâtın sınırlı ve süre olarak limitli olacağını defalarca belirtti ve kesinlikle Suriye'de rejim değişikliğine gitmeyeceklerini, öyle bir amaçlarının olmadığının teminatını verdi. Birçok uzman İsrail'in Suriye'deki tercihlerine bakarak birçoğumuzun kimyasal silah krizi akabinde ancak görebildiklerini başından beri söylüyordu.
*İsrail'in istediği noktaya mı evrildi Suriye krizi?
İsrailli karar alıcılar, "Biz tanıdığımız düşmanı, yani Esed'i tanımadığımıza tercih ederiz" diyerek Suriye'de bir tercih yapmak zorunda kaldıkları gün Esed'i tercih edeceklerinin sinyallerini veriyorlardı. Yine Suriye sorununun başladığı Mart 2011'den beri Tel Aviv ve Washington'un ısrarla dikkat çektikleri, altını çizdikleri en önemli husus kimyasal silahlardı.
*Neden kimyasal silahlar Başkan Obama'nın kırmızı çizgisiydi?
Suriyeli sivilleri değil de İsrailli sivilleri düşündüğü için. Esed'in elindeki kimyasal silahların başta Hizbullah olmak üzere İsrail karşıtı aşırı İslamcı grupların eline geçmesi en büyük endişeleri.
*Esed kimyasal silah kullanarak bu kimyasal silahların İsrail karşıtı aşırı İslamcı grupların eline geçebileceği riskini mi gösterdi onlara?
Çok sıkıştığı, Şam'da mevzi kaybettiği günlerde bile bu yoğunlukta kimyasal silaha başvurmamıştı. Esed, kimyasal silahlarla Batı'yı test etmiş olabilir ve bu test sonrası Suriye'de kendi planlarına yakın nihai bir çözümün senaryosu da yazılmış olabilir.
ABD VE İSRAİL'İN SURİYE HAYALİ
*ABD ve İsrail'in nasıl bir Suriye hayali var?
ABD ve İsrail farklı düşmanlarını Suriye'deki çatışmalarından ve dolayısıyla çatışmaların uzamasından ve İsrail için güvenlik tehdidi oluşturmayacak kadar zayıflamalarından memnun. Avrupa ülkelerinin kamuoylarında Ortadoğu'da herhangi yeni bir operasyon destek bulmuyor. Rusya-Çin ittifakından çekindikleri için Suriye sorununda aktif rol alma hedefleri ve planları yok. Geçen sene Suudi Arabistan, Esed'in devrilmesi karşılığında Rusya'dan çok yüklü silah satın alabileceği vaadinde bulundu.
Putin bu kârlı teklifi kabul etmedi. Fazla iddialı olabilir ama muhtemelen Suudi Arabistan bu teklifi Washington'a yapsaydı onlar da kabul etmezdi. Yani, ABD'nin üstüne kâr edebileceği bir anlaşmayla bile Esed statükosunu veya yönetimini değiştirmeyi kabul etmeyeceğini iddia edebiliriz.
Alternatifleriyla mukayese edildiğinde Esed yönetimi Batı için hâlâ daha seküler ve daha öngörülebilir. Son 2,5 yıl içinde Suriye'nin Dostları Grubu toplantılarına katılan ülkelerin Suriye hayallerinin çok da dostane olmadığı görülüyor. En az Suriye cephesinde çatışan farklı muhalif gruplar kadar birbirlerinden farklılar.
Ömrünü hiç kimse garanti edemez
*Suriye'de Esed'siz bir çözüm arayışı rafa mı kaldırıldı?
Muhaliflerin Esed'i deviremeyeceği, Esed'in de tüm Suriye'ye tam hâkim olamayacağı görüldü. Makul bir ateşkes ve sonrası yeni Suriye'nin masa üstünde şekillendirilmesi gerekiyor. Silahları susturup, sonra Suriyelilerin arabulucular vasıtasıyla yeni Suriye'nin şartlarını konuşulmalı. Bu, Esed'li ya da Baas'lı bir çözüm demek. Uluslararası kamuoyu muhaliflerin başat olduğu bir çözümü alternatifler arasında görmüyor.
*Esed paçayı kurtardı mı?
Muhaliflerle yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuç şu: Çatışmalar bir barış anlaşması ve tepede bir uzlaşı olsa bile uzun yıllar devam edecek. On binlerce insan ölürken, yüz binlerce insan da yakınlarını, evlatlarını kaybetti.
Ortadoğu'da silahla başlayan kan davalarını masa başında kısa sürede bitirmek mümkün olmuyor. Esed'in geri kalan ömrünü ve iktidarını kimse garanti edemez. Lâkin, Suriye'nin tamamını yöneten, güçlü, tüm sokaklarda resmi ve heykelleri olan Esed rejimi tarihe karışmıştır.
Suriye ırmağında Esed rejiminin ikinci kez yıkanma şansı yok. Esed ve Baas, İran ve Rusya'dan aldıkları aktif destek sayesinde ülke yönetiminde olacak ama hiçbir zaman eski gücüne kavuşamayacak.
Seda Şimşek BUGÜN GAZETESİ
SON VİDEO HABER
Haber Ara