Konyalı STK'lardan başörtüsü sorununa öneri

Konya'da sivil toplum kuruluşları (STK), başörtüsü sorununun çözümü için akademisyenler, üniversiteler ve siyasetçilerle ortak bir çalışma yaparak 16 maddelik öneri hazırladı. Memur-Sen Konya Temsilciliği öncülüğünde hazırlanan çalışmada, devlet adına karar verenlerin başörtüsüne İslam inanç sisteminin asli unsurlarından birisi olarak bakmaları gerektiği dile getirildi.

Konya STK İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi, yaklaşık 50 yıllık bir geçmişe sahip olan başörtüsü sorununun hukuksuz bir yasak olarak Türkiye'de en çok tartışılan konulardan biri olduğunu dile getirdi. Selvi, başörtüsü takanların siyasal İslamın ve aşırılığın temsilcisi gibi sunulmasının tarihi, siyasi ve sosyolojik hiçbir dayanağı olmadığı gibi başörtülülerin Cumhuriyet'le sorunu olduğu gibi bir ön kabulün de son derece yanlış olduğuna değindi.

Başörtüsünün, ideolojik bir simge değil, inancın bir gereği olduğuna dikkat çeken Selvi, tüm siyasi partilerin bu konuyla yüzleşmek ve kalıcı bir çözüm bulmak durumunda olduklarını ifade etti. Selvi, "Göreceli olarak başörtüsü yasağının bugün için fiilen uygulanmıyor olması, yarın farklı bir siyasi konjonktürde bu yasağın fiilen geri gelmeyeceğinin garantisi değildir." dedi.

Türkiye'de kadınların en az yüzde 60'ının başörtüsü takmasına rağmen, parlamentoda tek bir başörtülü kadın milletvekilinin olmadığını hatırlatan Konya STK İcra Heyeti Başkanı Selvi, "Bu anlamda Türkiye'de bugün başörtülü bayanların siyasi hayatta temsil edilememesinden kaynaklanan ciddi bir 'demokrasi açığı' ve 'temsil adaleti' sorunu vardır. Sadece bu yasak bile Türkiye'deki demokrasinin henüz yerleşemediğini gösteren en önemli somut kanıtlardan biridir." şeklinde konuştu. Selvi, daha sonra hazırlanan 16 öneriyi okudu. Önerilerin bazıları şu şekilde:

"Başörtüsü İslam inanç sisteminin asli unsurlarından birisidir. Devlet adına karar verenler başörtüsüne bu perspektiften bakmalıdırlar. Anayasa ve yasalardaki laiklik ile ilgili hükümler hiçbir şekilde başörtüsü yasağı için dayanak olarak kullanılmamalıdır. En önemli üretim kaynağı olan beşeri sermayenin tam kapasite ile başörtüsü dahil hiçbir sınırlamaya bağlı tutulmaksızın ulusal ekonomiye, üretime katılması sağlanmalıdır. İş hukukunda bu husus ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır."