Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bozdağ: İhsanoğlu bu zulüm karşısında istifa etseydi bunun yansıması olurdu

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik eleştirilerini sürdürdü. Bozdağ, "Bu kadar masum insan öldürülüyor. Buna karşı biz, tavır geliştirmeliyiz' diye bir fikir götürdü mü?

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-19 10:59:33

Bozdağ: İhsanoğlu bu zulüm karşısında istifa etseydi bunun yansıması olurdu
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik eleştirilerini sürdürdü. Bozdağ, "Bu kadar masum insan öldürülüyor. Buna karşı biz, tavır geliştirmeliyiz' diye bir fikir götürdü mü? Götürdüyse ve cevap vermedilerse, ben çıkar derdim ki, 'İslami İşbirliği Teşkilatı'nın tavır alması için çalışma yaptım; ancak devletler bu konuda adım atmadı. O yüzden İslami İşbirliği Teşkilatı adına bir açıklama yapamıyorum. Kendi adıma bir açıklama yapabilirim. Böylesi bir zulüm karşısında adında İslam bulunan bir teşkilatın bu duruşunu içime sindiremediğimden, böyle bir onursuzluğu kabul edemeyeceğimden ben istifa ediyorum' derdim. İhsanoğlu böyle bir karar almış olsaydı, herhalde bu kararının bir yansıması, etkisi olurdu." dedi.

        Bozdağ, Türkiye'nin Somali'ye yaptığı yardımların ele alındığı basın toplantısında basın mensuplarının gündeme dair sorularını cevapladı. Geçtiğimiz günlerde Hacı Bektaş-ı Veli'yi Anma Töreni'nde bir kişi tarafından yumruklu saldırıya uğrayan Bozdağ, saldırganın mahkeme tarafından serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Saldırı sonrası geçmiş olsun dileğinde bulunanlara teşekkür eden Bozdağ, "Bu çirkin bir saldırı sadece benim şahsıma dönük bir saldırı değil. Bu Hacı Bektaş'ın ruhuna, temsil ettiği inanca yapılmış bir saldırıdır. Demokrasiye, hükümete de yapılmış bir saldırıdır. Ben orada görevim nedeniyle oradaydım. Bilmediğim, tanımadığım bir insan bulunduğum görev nedeniyle bana saldırıda bulundu, darp yaptı. Tabi suçüstü bir durum." diye konuştu.

        "CHP'NİN TAVRI SİYASİ AHLAKLA BAĞDAŞMAZ"

        Böylesi bir durum karşısında ana muhalefet genel başkanı ile orada konuştuklarını, olayı anlattığını, hatta vurulan yeri bizzat gösterdiğini aktaran Bozdağ, Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha sonra konuşmaya çıktığını fakat olaya değinmediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Sayın Kılıçdaroğlu, saldırıya değinseydi, kınasaydı çok çok iyi olurdu ama bunu yapmadı. Gökhan Günaydın, Umut Oran, Durdu Özpolat da saldırgan yakalandıktan sonra yanına gittiler ve onu himaye eden yaklaşımlar içerisinde bulundular. Saldırganı korumak istediler, polise zorluklar çıkarttılar, daha sonra koluna girerek karakola gittiler. Yanağından okşama sayılabilecek, şefkat gösterisinde bulundular. Neredeyse alnından öpmedikleri kaldı. Yumruk çok çirkin hukuk dışı bir olay ama siyasi parti temsilcilerinin bu tavrı yumruk kadar çirkin bir olaydır. Siyasi ahlakla bağdaşmayan bir olaydır. Bir insan suç işlediği zaman o suçun muhatabı olanın yanında bulunması mı lazım yoksa suçu işleyenin yanında mı olmak lazım? Biz siyaset yapabiliriz, birbirimize rakip olabiliriz, her hangi birimizin birisinin başına bir şey gelse orada suçlunun karşısında durmamız lazım."

        "BAŞBAKAN YARDIMCISI'NA YUMRUK ATANI TAHLİYE EDENLER, KENDİLERİNE ATILDIĞINDA NE YAPACAK?"

        CHP'nin bu davranışını millete şikayet eden Bozdağ, yumruğu savcılar yeseydi hakimler yeseydi sonucun ne olacağını da merak ettiğini dile getirdi. Bozdağ, yine CHP'li yöneticiye yumruk atılsaydı sonuç ne olurdu diye de merak ettiğini belirterek, "Bakan yumruk atılıyor, hiçbir cezai müeyyidesi yok. Sorgulamadan sonra serbest bırakılması başka kişileri cesaretlendirir. Bu suça teşviktir. Onun için bu tür uygulamalar suç işleyenleri caydırıcı sonuçlar doğurmuyor. Mahkemenin bu kararı saldırganı cesaretlendirmiştir. Umarım bu kararı veren hakimler savcılar bu yumruğu yemezler. Bu yumruğu yediklerinde özellikle takip edeceğim. Başbakan Yardımcısı'na yumruk atanları tahliye edenler, kendilerine atıldığında ne yaparlar. Tabi ki inşallah böyle bir şeyle muhatap olmazlar. Demek ki bunun bir karşılığı yok. Saldırgan pişmanlıkta duymadı, nasıl duysun ki kahraman muamelesi görüyor. Yani ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcıları neredeyse alnından öpüyorlar, ona destek oluyorlar, bir sürü destekler veriyorlar. Suç işleyen birine kahramanlar muamelesi yaparsanız, o mutluluk duyar. Kendisine yapılan kahraman muamelesinden dolayı iyi bir şey yaptığını düşünüyor. İyi bir şey yapmadığını düşünseydi o zaman pişman olurdu." şeklinde konuştu.

        Suç işleyen kim olursa olsun, mağdur olan kim olursa olsun tavrın her zaman hukuktan yana olması gerektiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Bozdağ, suçluyu koruyan yaklaşımını yakışır bir yaklaşım olmadığını söyledi.

        "ÖCALAN'A YENİ BİR KONUM VERME SÖZ KONUSU DEĞİL"

        Bir gazetecinin BDP'nin İmralı ziyaretinin ardından yapılan açıklamada, Abdullah Öcalan'ın konumun değiştirilmesini talep ettiğini hatırlatması üzerine Bozdağ, şöyle konuştu: "Öcalan'ın konumunu mahkeme kararı belirlemiştir. Şuanda mahkeme kararı ile hükümlüdür ve cezası infaz edilmekte. Dolayısıyla konumu ve hukuki statüsü mevzuat açısından belli. O mevzuat doğrultusunda cezası devam etmektedir. Yeni bir konum verme söz konusu değildir."

        "İHSANOĞLU'NUN 'İSTİFA EDİYORUM' AÇIKLAMASININ YANSIMASI OLURDU"

        İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) ve teşkilatın Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine de Bozdağ, İhsanoğlu'nun, devletleri temsil ettiğine ve 'Devletler bir karar alırsa biz o karara uyarız ve kararı uygularız' demesine itirazı olmadığını söyledi.

        Bozdağ, "Ben zaten neden İslam İşbirliği Teşkilatı böyle bir karar almadı diye olayı eleştirdim. Ama İhsanoğlu'nu eleştirirken, 'Siz oranın genel sekreterisiniz. Bir Türksünüz, Türkiye'nin adayı olarak orada görev yapıyorsunuz. Mısır'da bir darbe oldu. Arkasından binlerce insan şehit ediliyor. Adında İslam olan bir teşkilatın genel sekreteri olarak devletlerin dışında, genel sekreterin yapacağı bir şey vardır. Devletlere 'Mısır'da yangın var. Bu kadar masum insan öldürülüyor. Buna karşı biz, tavır geliştirmeliyiz' diye bir fikir götürdü mü? Götürdüyse ve cevap vermedilerse, ben çıkar derdim ki, 'İslami İşbirliği Teşkilatı'nın tavır alması için çalışma yaptım; ancak devletler bu konuda adım atmadı. O yüzden İslami İşbirliği Teşkilatı adına bir açıklama yapamıyorum. Kendi adıma bir açıklama yapabilirim. Böylesi bir zulüm karşısında adında İslam bulunan bir teşkilatın bu duruşunu içime sindiremediğimden, böyle bir onursuzluğu kabul edemeyeceğimden ben istifa ediyorum' derdim. Yoksa İhsanoğlu'nun tek başına gücünün karar almaya yetmeyeceğini biz de biliyoruz. İhsanoğlu böyle bir karar almış olsaydı, herhalde bu kararının bir yansıması, etkisi olurdu." sözlerini dile getirdi.

        "GAYRİMEŞRU YÖNETİMİN ATTIĞI ADIMLARI TANIMIYORUZ"

        Mısır yönetiminin Ermeni soykırımını tanıyacakları yönündeki söylemler için de Bozdağ, şu anda Mısır'da gayrımeşru, iktidarı gasp etmiş bir yönetim olduğunu vurgulayarak, gayrımeşru bir yönetimin attığı adımların herhangi bir meşruiyeti olmadığını dile getirdi.

        "MONARŞİK YÖNETİMLERİ KONTROL ETMEK DAHA KOLAY"

        İslam ülkel    erinin sessizliğinin sebebini de değerlendiren Bozdağ, Mısır'da Mursi'yle başlayan halkın seçtiği iktidarlar dönemi başarılı olursa, halk arasında huzur, refah ve barışı tesis ederse başka ülkeler için de örnek olacağına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle Mısır'ın etrafında baktığımızda monarşik yönetimler görüyoruz. Onun için de Mısır'daki demokrasi, insan hakları, millet iradesi eksenli değişimden rahatsız olan monarşik yapılar olduğu çok açık. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Öte yandan, Batı açısından baktığınızda da Mısır'daki değişim son derece önemli. Orada büyük bir demokratik değişim yaşanıyor. İnsan hakları eksenli bir dönüşüm ortaya çıkıyor ama bu dönüşümün Mısır'da dünya kamuoyu tarafından İslami referansları güçlü olduğu bilinen siyasi kadrolar tarafından yapılıyor olmasından kaynaklanan bir rahatsızlık var. Tabi monarşik yönetimleri kontrol etmek daha kolay, kukla yönetimini kontrol etmek daha kolay. Ama demokratik bir yönetimi dünyada kontrol başarısı çok kolay değil; çünkü iktidarı halk veriyor. Ama size iktidarı verenler her zaman onun karşılığını isteyecekler. Onun için demokratik bir yapı güç odaklarının işine gelmiyor."

Haber Ara