Yine Mısır, yine kan, yine katliam, yine vahşet!

Sadece başkent Kahire’deki ölü sayısının 95’i aştığı ülkede birçok şehirde onlarca protestocunun hayatını kaybettiği bildirildi. Cuma namazı çıkışında düzenlenen gösterilerde, güvenlik güçleri helikopterlerle havadan ve zırhlı araçlarla caddelere inerek ülkenin birçok şehrinde barışçıl eylemler düzenleyen protestocuların üzerine ateş açtı. İhvan, gösterilere bir hafta aralıksız devam etme kararı aldı.

Zaman'ın haberine göre; Hükümet güçlerinin başkent Kahire’deki Ramses Meydanı’nda protestocuların üzerine açtığı ateşte en az 95 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Şehirde finans sektörüne ait olduğu ifade edilen yüksek bir binadan yükselen alevler devlet televizyonu tarafından “teröristlerin eylemi” olarak sunuldu.

Resmî makamlar, protesto eylemlerine müdahale eden 24 emniyet görevlisinin de öldüğünü iddia etti. Çarşamba günü cuntanın emrindeki ordu tarafından yapılan katliamda yüzlerce kişinin ölümünü göz ardı eden devlet medyasının şiddet olaylarında hayatını kaybeden polisleri kahraman ilân etmesi dikkat çekti. Protestocular da devlet kontrolündeki medya tarafından “terörist” olarak adlandırıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Mısır’daki katliamı görüşmek üzere önceki gece yaptığı acil toplantıda, ülkedeki darbe yönetiminin gerçekleştirdiği kanlı baskını kınama kararı çıkaramamıştı. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı sonunda Konsey üyeleri ortak bir kınama metni üzerinde anlaşamadı. BM Genel Sekreter Yardımcısı Eliasson, Mısır’daki gelişmelerle ilgili Konsey’e bilgi verdi. Bilgilendirme sonunda Konsey üyeleri yalnızca Mısır’daki tüm taraflara maksimum sükûnet çağrısı yapabildi. Şiddete son verilmesi ve ulusal uzlaşı çağrısı yapıldı.

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Mısır’daki trajedide en büyük sorumluluğun geçici yönetimde olduğunu, ülkedeki siyasî liderlerin de bunda payının bulunduğunu belirtti. Mısır’da darbe karşıtı göstericilere yapılan kanlı müdahale sebebiyle Fransa ve Almanya liderlerinin yaptığı çağrının ardından Ashton, AB üyelerini toplantıya çağırdı. Gelecek hafta yapılacak toplantıda Mısır’la ilgili alınacak önlemlerin koordine edileceği belirtildi. Fransa ve Almanya, Mısır’daki olayların ardından bu ülkeyle işbirliğinin gözden geçirilmesini istiyor.

Suudi Kralı, katliama destek verdi

Batılı hükümetler Mısır’daki geçici yönetime katliamları durdurma çağrıları yaparken, Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Mısır’daki katliamı destekledi. Cunta yönetiminin göstericilere karşı verdiği mücadeleyi haklı bulduğunu ifade eden Abdullah, olayları hükümetin “terörizme” karşı ayakta durması şeklinde yorumladı.

Eylemciler, 3 Temmuz’da yapılan darbeye ve ardından yaşanan katliamlara karşı çıkıyor. Hâlen bilinmeyen bir yerde tutuklu bulunan devrik lider Muhammed Mursi’nin görevine iade edilmesini talep eden protestocular, attıkları sloganlarla darbeyi ilân eden isim General Abdülfettah el Sisi’yi de istifaya çağırıyor. Darbe yönetimi, şiddete başvurmamak konusunda direnen göstericilere bir buçuk aylık cunta yönetimi süresince üç büyük katliam yaptı. En sonuncusu çarşamba günü gerçekleşen kıyımda meydanları dolduran kalabalıkların üzerine keskin nişancılarca ateş açılmıştı. Sağlık Bakanlığı ölü sayısının 638 olduğunu iddia ederken İhvan yetkilileri 5 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ifade etmişti.

Yine Mısır, yine kan, yine katliam, yine vahşet!

Darbe yönetiminin çarşamba günü yaptığı büyük katliama tepki veren halkın meydanlara aktığı Mısır’da dün ordu tekrar katliam yaptı.