Berlin Duvarı'nı yıkan konser
ABD'li yazar Kirschbaum yayımladığı 'Rocking The Wall' adlı kitapta Berlin Duvarı'nın yıkılma sürecinin Bruce Springsteen'in 1988'de Doğu Berlin'de verdiği konserle başladığını öne sürüyor
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-01 10:29:37
Berlin Duvarı'nın 1989'da yıkılması sadece Almanya için değil, tüm dünyanın tarihi için büyük bir öneme sahip. Soğuk Savaş'ın bittiğinin en büyük göstergesi olarak kabul edilen 46 kilometre uzunluğundaki duvarın yıkılması, Avrupa'nın batısıyla doğusunun kaynaşma sürecini başlatmıştı. Komünist Doğu Almanya'da yaşayanların kentin batısına kaçmasını engellemek için dikilen duvarın 9 Kasım günü yıkılmasına kimin neden olduğuysa türlü spekülasyon konusu oldu. Ama kimse Amerika'da orta sınıfı temsil eden rock yıldızı "Patron" (Boss) lakaplı Bruce Springsteen'i duvarın yıkılmasında en etkili isim olarak göstermemişti. Pop ve rock müzik konserleri, dönemin Doğu Almanya'sında gençlerin en çok özlemini çektiği şeydi. Doğu Almanya'daki Komünist Parti'nin gençlik kolu Freie Deutsche Jugend (FDJ), gençlerin yanıp tutuşan müzik tutkusunu görmezden gelemedi. FDJ, 1987 ve 1988 yıllarında Bob Dylan, Depeche Mode, Bryan Adams ve Joe Cocker'ın Doğu Berlin'de konser vermesine izin verdi. Böylece gençlerin üzerinde baskı biraz olsun hafifleyecekti. Ancak, o dönem gazetecilik yapan Bruce Springsteen hayranı Erik Kirschbaum'a göre, fikir tam tersi etki yaratarak gençlerin içindeki özgürlük ateşini tetikledi. Bu tetiği çekense, Doğu Berlin'de tarihin gelmiş geçmiş en büyük konserini 19 Temmuz 1988'de veren Bruce Springsteen oldu.
DUVARA KARŞI ELEKTRO ŞOK
Amerikalı Erik Kirschbaum, piyasaya yeni çıkan "Rocking The Wall" isimli kitabında tarihçileri, Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla sonuçlanan devrim sürecini başlatan en önemli isimlerden biri olduğuna inandığı Springsteen'i inceleme altına almaya davet ediyor. 1987'ye geri dönen Kirschbaum, Doğu Almanya polisinin duvarın diğer tarafında David Bowie, Genesis ve Eurythmics konserlerini izlemek isteyen gençleri coplayarak ve elektrik şok tabancasıyla duvardan uzaklaştırma çabalarını anlatıyor. Sadece birkaç yüz metre ötedeki bu popüler etkinliğe erişemeyen Doğu Berlinli gençlerin çılgına döndüğünü bilen Batı Berlinliler ise, duvara en yakın yerlere birkaç hoparlör yerleştirilerek yardımlarına yetişmiş. Ancak sorun aslında Haziran 1988'deki Pink Floyd ve Michael Jackson konserlerinde ortaya çıkmış. Doğu Almanya'nın Stasi polis servisinden binlerce görevli, bu iki büyük konser öncesi Berlin'e nakledilerek çılgın hayranların duvara tırmanmasını engellemeye çalışmış.
'ÖZGÜRLÜĞÜN SESİ'Nİ SÖYLEDİLER
Kendilerini açık cezaevinde gibi hisseden gençlerin heveslerini Depeche Mode, Bob Dylan, Bryan Adams ve Joe Cocker ile dindirmek isteyen Doğu Almanya'nın en büyük konser organizasyonuna ise 300 bin kişinin katıldığı Bruce Springsteen imza atmış. Reuters haber ajansının Berlin ofisi adına konseri izleyen Kirschbaum, o anları şöyle anlatıyor: "Bu konser öyle bir olay haline dönüştü ki, 18 ile 35 yaşları arasındaki tüm Doğu Almanlar konseri ya yerinde ya da televizyondan izledi. O anlar, Doğu Almanyalılar için gerçekten inanılması güç derecede heyecan vericiydi. Kent, bu kadar insanın aynı anda eğlendiği bir etkinliğe sahne oluyordu." Konsere olan ilgi öylesine büyüktü ki, alana sadece biletli izleyiciler değil, biletsiz yüzlerce kişinin girmesine izin verildi. Alanı dolduran binlerce kişiye başta "Born to Run", "Badlands" ve "Born in the USA" olmak üzere tam onlarca şarkısını seslendiren Springsteen, Almanca olarak seyircisine "Burada herhangi bir hükümet adına veya hükümet karşıtı olarak bulunmuyorum. Bir gün tüm sınırların yıkılmış olacağı umuduyla rock'n roll yapmak için buradayım" diye hitap etti. Ve hemen ardından söylediği "Chimes of Freedom" (Özgürlüğün Sesi) şarkısı, kalabalığı kendinden geçirmeye yetmişti. Kirschbaum, değişime aç olan Doğu Almanya vatandaşlarının, Batı'dan gelen bir şarkıcının tutkulu performansıyla daha aç bir hale geldiği yorumunu yaparken, konser atmosferini şöyle anlatıyor: "Çocukluğundan bu yana iyi bir Komünist olması öğretilen gençlerin hep bir ağızdan Born in the USA şarkısını söyleyerek ellerindeki Amerikan bayraklarını sallaması inanılır gibi değildi." Kirschbaum'un kitabını hazırlarken röportaj yaptığı Springsteen'in menajeri Jon Landau, "Springsteen'in konuşmasının ve Chimes of Freedom'ın izleyiciler üzerindeki etkisi muhteşemdi. Kimsenin unutamayacağı bir andı. Bruce sahneden indi. Birbirimize Doğu Almanya'yı büyük bir değişimin beklediğini söyledik" derken, Kirschbaum orta sınıfın rock yıldızı Springsteen'in konseriyle Berlin Duvarı'nın yıkılması arasında bir bağ olduğunu savunuyor. Kirschbaum'a göre Springsteen duvarı, Kasım 1989'dan on ay önce yıkmıştı.
HOŞ GELDİN PATRON
Binlerce Doğu Berlinli konser alanını sabahın erken saatlerinde doldururken, bazıları komünist rejime aldırış etmeden Amerikan bayraklı "Hoş geldin Patron" pankartları taşıdı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara