Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Babı-Ali Baskını'yla 300'e yakın yazar Sinop'a sürülmüş

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan ile İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Alkan'ın katılımıyla 'Bab-ı Ali Baskını ve Sinop Sürgünü' konusunda bir panel gerçekleştir

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-17 12:50:08

Babı-Ali Baskını'yla 300'e yakın yazar Sinop'a sürülmüş
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan ile İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Alkan'ın katılımıyla 'Bab-ı Ali Baskını ve Sinop Sürgünü' konusunda bir panel gerçekleştirildi. Doç. Dr. Alkan, Bab-ı Ali baskınının ardından 300'e yakın yazar, aydın kişinin Sinop'a sürgüne gönderildiğini belirtti.

İlginin yoğun olduğu panelin ilk sunumunu Doç. Dr. Mehmet Alkan yaptı. Konuşmasında, Sinop Üniversitesi tarafından organize edilen 'Sinop İli Değerleri Sempozyumu' kapsamında 1908 yılını iktidar-muhalefet ilişkilerinin şekillendiği bir yıl olarak tanımlayan Doç. Dr. Alkan, 23 Temmuz 1908 tarihinin Abdülhamit dönemi sonrası döneme denk gelmesi dolayısıyla hürriyetin ilanı olarak kabul edildiğini ifade etti. Alkan, 1913 Bab-ı Ali Baskınının ardından bir çok yazar ve aydınının Sinop'a sürgün edildiğini dile getirdi. 31 Mart olayının Türk tarihinde ihmal edilmiş bir yanı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Mehmet Alkan, bu yanını askerin siyasete girdiği tarih olması olarak ifade etti. Doç. Dr. Alkan, "13 Nisan 1908'den sonra ilan edilen sıkıyönetim, askerin Türk siyasi hayatında kendi kendine yer edinmesine yol açmıştır. Sonrasında da askerin geri dönülmez bir biçimde siyasette başat olduğunu görüyoruz. 1908'de başlayan süreç, çok partili meşrutiyet sürecidir. Yani aslında bizim çok partili yaşama geçişimiz 1946'dan sonra olmamıştır. 1908, ilk kez iki partinin seçimlere katıldığı yıldır." dedi.

Bab-ı Ali'nin hükümet bürokrasisi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Alkan, konuşmasının devamında Türklük kavramına da değindi. Türk kimliğinin eğitim üzerinden inşa edildiğini söyleyen Doç. Dr. Alkan: "Ahaliye Türk kimliğini anlatmak çok zor olmuştur. 19. Yüzyıl çağı, milliyetçilik çağıdır. Her imparatorluk, her devlet ortak bir kimlik yaratmaya çalışmıştır." dedi. Hala geçmişimizle hesaplaşamadığımız için kemikleşmiş sorunlarımızın bir türlü çözüme kavuşamadığını söyleyen Doç. Dr. Alkan konuşmasını, 1913 Bab-ı Ali Baskınının ardından Sinop'a sürgün edilen yazarlara değinerek tamamladı.

SERMAYE YOKSA BİR ŞEHİR KALKINAMAZ

Panelin devamında söz alan Prof. Dr. Mehmet Altan ise ülkeyi taşıyan Bir yerin sermaye sınıfı olmadığı müddetçe yıllar geçse de sosyo-ekonomik yapısında herhangi bir değişiklik olmayacağına dikkat çekti. "Sinop da bu durumda olan bir il. Değişmeyen nüfusu ve sosyal yapısı dolayısıyla kalkınma hızı da hiçbir şekilde değişmiyor. Böyle güzel bir coğrafyanın, kültür zenginliğinin barınağı Sinop, sosyal gelişmişliğe de kavuşabilmeli." diyen Altan,
"İnsan, üretebildiğinde, katma değer yaratabildiğinde kendini değerli hisseder." diye konuştu.

Sunumların ardından soruları yanıtlayan Prof. Dr. Mehmet Altan'a Eski Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Doç. Dr. Mehmet Alkan'a ise Sinop Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vahit Konar hediyelerini takdim etti.

Haber Ara