Sadece Berlin'in Opera Meydanı'nda 70 bin kişinin toplanmış, yüksek okul öğrencileri kamyonlar ve el arabaları ile 20 bin kadar kitabı meydana taşımışlardı. Bunlar arasında ünlü Alman yazarlar Heinrich Mann, Erich Maria Remarque, Joachim Ringelnatz'ın kitapları da bulunuyordu.
"Alman olmayan her şeyi ateşe atıyorum"
Opera Meydanı'nda ciltli kitapların yanıp tutuşmasıyla adeta bir ateş denizi oluşmuştu. Henüz 23 yaşındaki Herbert Gutjahr, ateşe başka kitapları da atan ilk öğrenci oldu. Bu kitaplar nasyonal sosyalist ideolojinin benimsetildiği yüksek okul öğrencilerinin görüşlerine uygun değildi, onlara göre bu kitaplar Almanya'yı yansıtmıyordu. Nazilerin düşmanı olarak bilinen yazarların, yani sosyalistlerin, pasifistlerin, Yahudi yazarların kitapları da ateşi boyladı. Öğrenciler herhangi bir direnişle karşılaşmayı beklemiyordu, zira kütüphane görevlileri ile çok sayıda profesör, -onları desteklemese bile- öğrencilerin bu kitapları kütüphanelerden çalmalarına göz yumuyorlardı.
Öğrenciler, "Alman olmayan her şeyi ateşe atıyorum" diyordu...
Almanya'nın kara yıldönümü
Almanya'da 1933 yılının Ocak ayında Nazilerin iktidara gelmesinden sonra Adolf Hitler diktatörlere özgü özel yetkilerle donaltıldı. Ve o tarihten itibaren de Alman halkının düşüncelerini biçimlendirmek üzere harekete geçildi. İktidarın alınmasından kısa bir süre sonra Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, ülkede yaşayan Yahudilerin ayrımcılığa tabî tutulacağının ilk sinyallerini veriyordu: "Bir zamanlar basında, tiyatro ve sinemada bizim göreneklerimize yabancı olan Yahudi aydınlar ortalıkta cirit atıyordu. Bugün bunlar kamu sahnesinden silip süpürülmüşlerdir. Ve onların yerine, şimdi yeniden baş gösteren Alman düşünce yaşamının kültür filizleri yeşermektedir."
Kitapları yüksekokul öğrencileri yakıyordu
Alman Yüksekokul Öğrencileri Birliği 1933 Nisanı'nda, "Devlet ele geçirilmiştir ama yüksekokullar değil" sloganını kullanarak, o tarihten itibaren "Alman olmayan düşüncelere karşı faaliyetler" adı altında bir dizi etkinlik düzenlemeye başladı. Bunların zirvesini ise 10 Mayıs 1933'te kitap yakma faaliyeti oluşturdu. Nazi yönetimi bu aksiyonların düzenlenmesine katılmıyordu, bunları yüksekokul öğrencileri planlıyor ve uyguluyordu.
Berlin'in Opera Meydanı'ndaki merkezî tören radyodan da naklen halka aktarılıyordu. Çok sayıda öğrenci, Nazi SA ya da SS üniforması giymişti. Sıra sıra gelen yeni kitapları ateşe atarken belirli ifadeler de kullanıyorlardı:
"Ateşe, Sigmund Freud Okulu'nun yazılarını atıyorum... Alman tarihinin saptırılmasına, onun yüce önderlerinin aşağılanmasına karşı çıkıyor, tarihî geçmişimiz önünde saygıyla eğiliyor ve ateşe, Emil-Ludwig Cohn'un yazılarını atıyorum."
Freud, Emil-Ludwig Cohn, Thomas Mann kitapları yakılan yazar ve aydınlardan yalnızca birkaçı...
Kitabı yakılan yazar Erich Kästner de meydandaydı
Kitapları ateşe atılanlar arasında çocuk kitapları yazarı Erich Kästner de vardı ve belki de tarihin bir cilvesi olarak o da o anda meydanda bulunuyordu. Daha sonra yazdığı yazılarda, "Ulusumuzun filizleri SA üniformaları içindeydi ve kitaplarımızı yakıyordu. Üniversite'den de çok sayıda profesör olayı izlemek üzere gelmişti. Gece yarısına doğru baş konuşmacı olarak Joseph Goebbels geldi ve orada bulunanlara coşku içinde bir konuşma yaptı" diyordu.
Dünya şaşkınlık içindeydi. Amerikan Newsweek dergisi, Nazilerin kitap yakma törenini "Kitapların Soykırımı" diye nitelemişti. Kitapları yakılan Alman şair Heinrich Heine daha 1821 yılında şöyle yazmıştı: "Bugün kitap yakanlar, yarın insanları da yakarlar". Ve öyle de oldu: Bu olaydan birkaç yıl sonra Yahudi Soykırımı başlatıldı, insanlar ırkları nedeniyle fırınlarda yakıldı.
Thomas Mann'dan Alman halkına uyarı haykırışı
Thomas Mann, Erich Maria Remarque ve Lion Feuchtwanger ve daha nice değerli kişi, "şairler ve düşünürler ülkesi" diye tanınan ülkelerini, Almanya'yı terk ettiler. Nobel ödüllü yazar Thomas Mann, İngiltere'den halkına şöyle sesleniyordu: "Bu bir uyarı sesidir! Sizleri uyarmak, sizler gibi Alman olan bir kişinin bugün sizlere yapabileceği yegâne hizmettir."
Almanyanın Sesi