Gazze Erdoğan’ın ziyaretini bekliyor
Gazze’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan heyecanı yaşanıyor. Mayıs ayındaki Washington ziyaretinin ardından Gazze’ye gitmesi beklenen Erdoğan’ın ablukanın kırılması açısından önemli olacağı düşünülüyor
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-11 10:18:29
TIMETURK / Haber Merkezi
Filistinli şair Mahmud Derviş, sevgiliye vereceği mendilin üzerine iki dize nakşetmek istediğini söyler:
“Bir Filistin vardı/Bir Filistin gene var!”
Adı, dünya literatüründe “Ortadoğu sorunu” ile özdeşleşen topraklardayız. Türkiye’nin Hamas ve El Fetih arasında uzlaşma sağlamak maksadıyla arabuluculuk görevi üstleneceğinin konuşulduğu, ABD Dışişleri Başkanı John Kerry’nin sürpriz ikinci Ortadoğu ziyaretinin hararetle tartışıldığı şu günlerde yolumuz Gazze’ye düştü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı yakın bir zamanda misafir etmeyi bekleyen Gazze, İsrail’in geçtiğimiz kasım ayında düzenlediği saldırının ardından, geçen zamana rağmen yaralarını yokluk içinde saramamış. Ancak hayat devam ediyor.
Bir yanda Hamas ile El Fetih arasındaki anlaşmazlığın yarattığı ikilikten doğan siyasi tartışmalar, diğer yanda İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka süredursun, “bir Filistin” hâlâ var. Ve bu Filistin’de yangını sönse dahi dumanı tütmeye devam edecek iki şeyin Ortadoğu’nun yakın geleceğine damga vuracağı her adımda hissediliyor:
Açlık ve öfke.
“Ziyaret ablukayı kıracak”
Ahmed Attar, 23 yaşında genç bir delikanlı. Ahmed, “Türkiye gibi büyük bir ülke” başbakanının Gazze’ye yapacağı ziyaretle İsrail ablukasının kırılacağını düşünüyor. Ziyareti, ekonomik ablukayı kaldırmak yolunda ileriye dönük atılacak önemli bir adım olarak gören Ahmed, “Erdoğan’ın ziyareti mevcut ablukaya siyaseten darbe vuracaktır. Bir sonraki adım, ekonomik ve askeri ablukayı sekteye uğratmak” diyor.
Arkadaşı Halid Aaraj, Türkiye’nin Filistin’e gelmiş geçmiş en çok destek veren ülke olduğunu söylerken gayet ciddi:
“Erdoğan’ın Filistin’e desteği, bizim de sizlere olan sevgimiz her yerde!”
“Elimiz kolumuz bağlı”
Şehrin popüler mekanlarından Kazım adlı dondurmacıda avuç içi tabletiyle oyalanan 24 yaşındaki Sara Hammad, 2 çocuklu bir üniversite öğrencisi. Türkiye’den geldiğimizi duyunca sevinçle kafasını çeviriyor:
“Sizi çok seviyoruz. Filistin’e gösterdiğiniz destekten dolayı minnettarız.”
Kabuk bağlayan yara gibi, kaşıdıkça kanayan topraklarda yaşayan Filistinli gençler için asıl mesele; “özgürlük” meselesi. Şehrin girişindeki mazot kuyruklarının kilometreleri bulduğu şehirde söz İsrail ablukasına gelince, genç kadınlar bir ağızdan konuşmaya başlıyor:
“Hareket özgürlüğümüz kısıtlı. Seyahat etmek, gemilerle denize açılmak istiyoruz ama elimiz kolumuz bağlı.”
En büyük hayali, rahatça kısa süreli seyahatlere çıkabilmek olan Manar, sohbet evliliğe uzanınca gülümsüyor. Türkiye’deki erkekleri, “romantik, centilmen ve yakışıklı” bulduğunu söyleyerek, “Türkiye’den biriyle evlenebilirim belki” diyor ve ekliyor: “İnşallah!”
“Eskisi gibi olmaz”
Gazze sokakları hâlâ savaştan henüz çıkmış bir kentin sokaklarını andırıyor. Abluka nedeniyle kısıtlı imkanlara sahip Gazzelilerin saldırılar sonrasında oluşan beton yığınlarına müdahale edememiş olmaları, savaşın her an gözünüzün önünde kalmasına neden oluyor.
Abdülminawi (19) ve Mahmud (12) ile biri geçen sene, diğeri 2009’da bombalanmış ve hâlâ enkazı duran iki ayrı karakol önünde karşılaşıyoruz. Mahmud, gözlerini büyüterek gece birden bire gökten yağan iki bombayla polis merkezinin yıkıldığını anlatıyor. Sakin dursa da yaşadığı korku ve öfke gözlerinden okunuyor.
Abdülminawi, evlerinin yakınındaki üç katlı karakolun iki kere bombalandığına şahit olmuş. Sonuncusunda yerle bir olan binaya bakarak, “İnanılmaz bir gürültüydü” diyor.
“Hayat şimdi nasıl” diye sorunca, “Elhamdülllah” diyen sesi kısılıyor:
“Hayat güzel ama vaziyetler kötü.”
Abdülminawi, İsrail-Türkiye ilişkilerinin Mavi Marmara olayı sonrası özürden sonra dahi bir daha eskisi gibi olamayacağını savunuyor:
“Türkiye dostumuzdur. İsrail terörist bir devlet. Yaptıkları kanun ve insanlık dışı. Aldıkları 9 canın ardından Türkiye hâlâ öfkeli. İsteseler de eskisi gibi yakın olamazlar.”
Gazzeli genç kadınlar, konu ablukaya gelince seyahat özgürlüklerinin bulunmamasından şikayet ediyor.
Minik Tayyip büyümüş
İsrail’in 2008’de “Dökme Kurşun Harekâtı” adı verilen hava saldırısında Türkiye’nin verdiği destek hâlâ unutulmamış. O dönem “Tayyip Erdoğan” ismi verilen bebekler, artık büyümüş. Jabalialı Tayyip Erdoğan, o dönemin isim furyasından nasibini alan çocuklardan biri.
Jabalia, Gazze’nin 4 kilometre kuzeyinde bulunan, mülteci kamplarının çoğunlukta olduğu yoksul bir bölge. 2009 yılındaki hava harekâtında maddi ve manevi çok kayıp vermiş. Burada oturan genç bir hamile, hava harekâtının yaşandığı günlerde yaralanarak hastaneye kaldırılmış. Evlerinin başlarına yıkılmasından zor kurtulmuşlar, ancak binaları kullanılamayacak hale gelmiş. Genç kadın, kaldırıldığı hastanede Türkiye’den gelen yardım heyetlerinin yoğun ilgisiyle karşılaşmış. Aile, “Merak etmeyin, size her türlü desteği vermeye hazırız” diyen yetkililere minnettarlığından doğan çocuğa, “Tayyip Erdoğan” adı verilmesini istemiş. Tayyip şimdi 4 yaşında. Erdoğan’ın ziyaretini bekleyen anneannesi ve dedesi de, “Türkiye’yi çok seviyoruz” diyor.
Gazzeli turşucu Hasan Bekir, “Erdoğan gelmiş, hoş gelmiş!” diye konuşuyor.
Türkiye’den geldiyseniz fiyatlar yarıya düşüyor
Gazze’de Türkiye’den geldiğinizin öğrenilmesi demek, markete girdiğinizde elinizi uzattığınız sudan para alınmaması, otellerde oda fiyatının neredeyse yarı yarıya indirilmesi demek.
Hal böyleyken, Başbakan Erdoğan’ın muhtemel bir Gazze ziyaretinde nasıl karşılanacağını tahmin etmek zor değil.
Türkiye’nin Filistin halkına verdiği destek, gencinden yaşlısına herkesin dilinde. İsrail’in Mavi Marmara özrünün ardından Türkiye-İsrail ilişkileri için yanıp sönmeye başlayan normalleşme sinyalleri, Türkiye’ye olan bakış açısını olumsuz etkilememiş. Aksine, özrü yetersiz bulanlar var. Turşucu Hasan Bekir, “Erdoğan gelmiş, hoş gelmiş!” diyor.
(Burcu Karakaş - Yavuz Özden / Milliyet)
SON VİDEO HABER
Haber Ara