Konken: Yurtdışında bir mahkeme Alman gazeteciyi almasaydı ayağa kalkardık
NSU davasının görüleceği Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nin Türk medya mensuplarını asıl listeye almamasına tepkiler yağıyor. Alman Gazeteciler Birliği Başkanı (DJV) Michael Konken "Eğer böyle bir dava yurtdışında olsa ve Alman gazeteci salona alınmas
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-27 10:43:33
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin (OLG) 17 Nisan 2013 tarihinde başlayacak olan NSU davasına Türk medyasının alınmaması büyük tepki çekti. Mahkemenin sadece 50 gazeteciyi kabul edecek olmasını ve Türk medyasından kimsenin mahkeme salonuna alınmamasını eleştiren Alman Gazeteciler Birliği Başkanı (DJV) Michael Konken, "Eğer böyle bir dava yurtdışında olsa ve Alman gazeteci salona alınmasa ayağa kalkardık." dedi. DJV Başkanı Konken, 8 Türk ve bir Yunan vatandaşını öldüren NSU davası duruşmalarına Türk ve Yunanlı gazetecilerin alınmasını talep etti. Münchener Merkür'e konuşan Konken, "Bu ülkelerin vatandaşı öldü." dedi.
TÜRK MEDYASI SÜRECE DAHİL EDİLMELİDİR
"Türk medyasının dava sürecine dahil edilmesinde hassasiyet gösterilebilirdi" diyen DJV Basın Danışmanı Eva Werner d, Türk gazetecilerin mahkeme salonunda yer almasının bir aciliyet ve ihtiyaç meselesi olduğunu kaydetti. Werner, "Hala zaman var ve mahkeme medya mensuplarının seçiminde kullandığı yöntemi gözden geçirebilir ve 17 Nisan'a kadar çözüm bulabilir." dedi. SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel ise bu konunun sadece usul meselesi olmadığına dikkat çekerek, "Ülkemizdeki Türk kökenli vatandaşlarımıza karşı saygı gösterme meselesidir." dedi.
İLK BAŞVURAN 50 GAZETECİ ALINDI
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi davayı takip edecek gazetecileri „en hızlı başvuranları" dikkate alarak ilk 50 başvuruyu kabul ettiğini açıklamıştı. İlk elli kişilik listede herhangi bir medya kurumunu temsil etmeyen serbest gazetecilerin olmasına da dikkati çeken Werner, seçimde kurumsal temsilin dikkate alınabileceğini sözlerine ekledi.
GABRİEL: BU SADECE USUL DEĞİL TÜRKLERE SAYGI GÖSTERME MESELESİDİR
Ana muhalefet Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel, Münih Yüksek Mahkemesi tarafınca Türk medya mensuplarına daimi yer verilmemesinin "tamamen yanlış sinyal" olduğunu belirtti.
Konuyla ilgili basın açıklamasında bulunan Gabriel, "Bu dava ile özellikle Türk kökenli vatandaşlarımızın Alman devletine, makam ve kurumlarına olan güvenini yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Ama şimdi Türk medya mensuplarının doğrudan davayı takip etmelerinin mümkün olmaması, hedeflenen olayların aydınlatılması ve şeffaflık yerine yeni şüphelerin oluşmasına sebep oluyor" dedi.
Gabriel "Eyalet Yüksek Mahkemesinin herhangi bir mevzuata sığınmadan tavrını gözden geçirmesinde fayda var. Bu konu sadece usul meselesi değildir. Bu bir tavır ve ayrıca ülkemizdeki Türk kökenli vatandaşlarımıza karşı saygı gösterme meselesidir" şeklinde konuştu.
ÖZDEMİR WİNNENDEN OLAYINI ÖRNEK GÖSTERDİ
Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, "Kurbanların 8'i Türk kökenliydi ve biri Yunandı. Bundan dolayı Türkiye ve Yunanistan'da bu davaya azami ilgi gösterilmesi anlaşılır. Sadece bu ülkelerde değil, Emniyet Birimlerinin başarısızlığı tüm dünyada manşetlere taşındı. Bundan dolayı şu an uluslararası şeffaflık sağlanmalı ve dünyaya şu mesaj verilmeli: Almanya cinayetleri çok ayrıntılı araştırıyor ve tüm yabancı medyaya kapılarımız açık." dedi.
Özdemir, NSU davasını takip edecek gazetecilerin başvuru tarihine göre akreditasyonu yapıldığının sebep gösterilmesini 'sadece bürokratik' bir tavır olarak değerlendirdi.
'Winnenden'de cinnet geçiren ve kendisi dâhil 16 kişiyi öldüren 17 yaşındaki gencin davasını örnek gösteren Özdemir, bu davada yerli ve yabancı gazetecilere garantili yer verildiğini vurguladı. "Bu niye Bavyera'da mümkün değil?" diye sitem eden Özdemir, mahkemenin Türk gazetecilerin birinci elden haber yapabilmesi için daha fazla duyarlılık ve esneklik göstermesini umduğunu belirtti.
JOHN: TÜRK GAZETECİLER SALONA ALINMALIDIR
Federal Hükümetin adına NSU kurbanlarının yakınlarıyla ilgilenen Barbara John, mahkemenin gazetecileri seçme yöntemini anlayamadığını söyleyerek , "Bu dava sadece Türkiye'de değil Almanya'daki Türk toplumu tarafından da yakından takip ediliyor. Buradaki Türkler, davayı Türk gazetesinden ve Türk televizyonundan takip edecekler" dedi. John, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nden Türk gazetecileri salona almasını istedi.
VAP: YABANCI GAZETECİLERE ÇOK AZ YER AYRILMASI KABUL EDİLEMEZ
Almanya'daki Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) Yönetim Kurulu, Münih mahkemesinin yabancı gazetecilere çok az yer ayrılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Kurulun yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Bu dava yabancı medya mensupları için de azami önem taşıyor. Ancak özellikle Türk ve Yunan medya kuruluşlarının temsilcilerinin dikkate alınmaması anlaşılır değil. Umarız ki, Münih OLG kararını bir daha gözden geçirir ve değerlendirmeye alır." Federal Savcı Harald Runge ise VAP üyeleriyle yaptığı görüşmede, "Umarım bir çözüm bulunur, bu konuda iyimserim." şeklinde konuştu.
AKREDİTASYON DAHA ŞEFFAF OLMALIYDI
Münih Yabancılar Meclisi ise Türk basın mensuplarına yer ayrılmamasından şok olunduğunu ve Alman Adaletinin bu kararla bu konunun muhatabı halkların ilk elden bilgi almasının önemini kavrayamadığını savundu. İki halkın basın mensuplarının da salonda yer almasını isteyen Yabancılar Meclisi, salona alınmayan gazeteciler için ikinci bir salonda canlı yayın dahi yapılmamasını eleştirdi. Yabancılar Dairesi, akreditenin daha şeffaf ve yeniden yapılmasını istedi.
MAHKEME AKREDİTASYONU SAVUNDU
Kamuoyundan gelen aşırı tepki üzerine bir basın açıklaması yapan Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi basın dairesi yöneticisi Margarete Nötzel, akredite sistemlerini savundu. Duruşmanın kamuya açık olması gerektiğini savunan Nötzel, duruşmaya katılacak vatandaşlara ayrılan yer sayısının gazetecilere ayrılan yer sayısından fazla olması gerektiğini anlattı.
Gazetecilerin akreditelerinin başvuru sırasına göre yapıldığını savunan basın sözcüsü, yetkililerin rastgele seçim yerine bu sistemi seçtiğini açıkladı. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Bavyera Adalet Bakanlığı yetkilileri ise mahkemelerin bağımsız karar verdiklerini ve verilen kararların bakanlık tarafından yorumlamasının mümkün olmadığını açıkladı.
Çoğunluğu Türk kökenli esnaflara yönelik işlenen cinayetlerin davasının görüleceği salon iki katlı ve toplam 230 kişi kapasiteli. Salonun ilk katında davacı ve davalılar ile resim ve görüntü alacak bir kaç gazeteci yer alacak. Salonun ikinci katına ise 50 gazeteci ve bir o kadar da normal vatandaş alınması amaçlanıyor. Mahkeme senatosu, aralarında hiç bir Türk gazetecinin bulunmadığı 50 kişilik gazeteciyi duruşmaya daimi yerli akredite ederken, gazetecilerin akredite sistemi ve seçilen bazı serbest gazeteciler eleştiri konusu oldu.
Aynı mahkeme daha önce de Türk Büyükelçiye ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu yetkililerine daimi yer ayırmama kararı almıştı.
ALMAN BASINI AKREDİTASYON SKANDALINA GENİŞ YER VERDİ
Alman basını da Türk gazetecilerinin birinci listeye girememesine yönelik tartışmalara geniş yer verdi.
Focus Online, NSU örgütü tarafından öldürülen sekiz kurbanın Türk asıllı olduğuna dikkat çekerek, basın mensuplarının yer aldığı 50 kişilik birinci listede hiçbir Türk gazetecisinin olmadığını yazdı. Focus ayrıca, Münih Eyalet Mahkemesi'nin (OLG), NSU süreci kapsamında ilk olumsuz haberle anılmadığını hatırlatarak, mahkemenin Nasyonal Sosyalizm benzetmesinden dolayı önceden de eleştirildiğini kaydetti.
Die Welt gazetesi ise devlet televizyon kanalı ARD'nin BR, NDR, SWR, MDR ve WDR ile toplam altı defa mahkemede muhabir bulunduracağına, ancak hiçbir Türk gazeteciye yer vermediğini yazdı.
Mitteldeutsche Zeitung, NSU maktulleri ombudsmanı Barbara John'un görüşlerine yer vererek, John'dan şu altıyı yaptı: "Münih mahkemesi Türk gazetecilerine de yer vermeli. NSU süreci sadece Türkiye'deki Türkler tarafından takip edilmiyor, Almanya'da yaşayan Türk asıllılar da Türk gazeteleri okuyor ve televizyonları izliyor."
Münih mahkemesinin gazetecileri akredite olma sırasına göre duruşmaya kabul ettikleri tutumunu savunduğunu yazan Spiegel-Online'nın yanı sıra Süddeutsche Zeitung, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Bild, Die Zeit, Augsburger Allgemeine Zeitung gibi birçok Alman gazetesi de konuya geniş yer verdi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara