Prof. Dr. Görmez: İnsanlığın üçte ikisinin kalbine İslamofobi yerleştirildi
İzmir'de din görevlileriyle biraraya geldiği toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, insanlığın üçte ikisinin kalbine küresel siyasetin aktörleri marifetiyle İslam'ın korkusunun salındığını söyledi. Kitle iletişim araçların
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-25 11:48:52
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İzmir İl Müftülüğü'ne atanan Prof. Dr. Ramazan Muslu'nun göreve başlaması sebebiyle düzenlenen "Din Görevlileri Buluşması" konulu toplantıya katıldı. Balçova Kaya Termal Otel'de İstiklâl Marşı ve Kur'ân okunarak başlayan toplantıda konuşan Görmez, din görevlilerine mesajlar verdi. Din görevlilerin ülkenin medar-ı iftiharı olduğunu ifade eden Görmez, "Sizler tüm çabalarınızla milletimizi millet kılan yüce değerleri ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Hepinizi gönülden tebrik ediyorum." dedi. İzmir'e uzun süre il müftüsü görevlendirmemenin mahcubiyetini yaşadığının altını çizen Başkan Görmez, "Bu gecikmeden dolayı çok kısa süre içerisinde ne kadar haklı olduğumuzu göreceksiniz. Geç oldu ama güç olmadı. Geç oldu ama açık yüreklilikle ifade edeyim, İzmir'in dini ve manevi hayatını sizlerle birlikte yeniden ayağa kaldıracak, ona gerçekten öncülük yapacak, bu işe ehil bir meslektaşımızı İzmir'e müftü olarak görevlendirdik. Prof. Dr. Ramazan Muslu hocamıza yeni görevinde başarılar diliyorum, Cenab-ı Hakk muvaffak eylesin." dedi.
'İZMİR'İN FARKLI BİR DİNDARLIĞI VAR'
İzmir'in farklı bir dindarlığı olduğunu belirten Prof. Dr. Görmez, "İzmir'in bu dindarlığının biraz irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için bu tesadüf değil, çok güzel bir tevafuk. Bir tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden gelmiş, onu hayatında özümsemiş bir arkadaşımızın İzmir'e atanması tesadüf değildir. Bunu bilmenizi istiyorum. Sizlerle birlikte İzmir Müftülüğü'nde yeni bir dönem, sayfa yazmaya başlatacağınıza inanıyorum." diye konuştu. Müesseselerin daima muhasebelerini yapmak ve kendilerini yenilemek zorunda olduğunu da vurgulayan Görmez, "Aksi takdirde tarih içinde önce yalnızlaşır, milletten koparlar sonra da tarihin dışına itilirler. Diyanet İşleri teşkilatı, bu milletin medar-ı iftiharı. Ülkemizin en ücra köşesindeki mecrasından İzmir'e, İstanbul'a kadar hizmet eden bir kurum. Türkiye'de şu anda bu kadar milletle iç içe başka bir müessese göstermek çok zor. Bu milletin doğumunda siz varsınız, çocuklarının tüm hayırlı günlerinde, düğünlerinde siz varsınız. Bir insanın tırnağı taşa değse müracaat edeceği insan din görevlisidir." şeklinde konuştu.
'DİYANET İŞLERİ TEŞKİLATI KENDİNİ YENİLEMEK ZORUNDA'
Dünyanın, insanların, gençlerin algısının ve cemaatin profilinin değiştiğinin altını çizen Başkan Görmez, bu süreçte Diyanet İşleri'nin de kendisini yenilemek zorunda olduğunu vurguladı. Bu değişimlerin İslam'ın rahmet mesajından kopmadan sürekli bir yenilik, yenileşme, değişim, dönüşüm içerisinde olması gerektiğinin altını çizen Görmez, "Değişime önce kendi kalbimizden başlamalıyız. Biz kendimizi değiştirmezsek, toplumu değiştiremeyiz. Biz halimizi değiştirmezsek, toplumun halini güzelleştiremeyiz. Biz gönül dünyamızda inkılaplar meydana getirmezsek, toplumu da iyi yönde değiştirme gücünü kaybederiz. Biz teşkilatımızın kuruluşundan bugüne kadar Rıfat Börekçi ve tüm hocalarımıza teşekkür borçluyuz; ancak zaman zaman müessese olarak idrak gecikmeleri yaşamışız." dedi. Birinci idrak gecikmesinin köylerden şehirlere göçle yaşandığını kaydeden Görmez, "Köylerden kentlere çok hızlı bir göç yaşanmış, büyük şehirler kurulurken o şehirlerin manevi hayatını nasıl tedvir edeceğimiz konusunda gecikmelerimiz olmuştur. Türk toplumu bugün şehirlileşmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları ise çoğunluk olarak köylerde kalmıştır. Halkımızın yüzde 22'si köylerde yaşıyor, Diyanet'in yüzde 75'i köylerde kaldı. Oysa halkımızın yüzde 75'i şehirlerde yaşıyor, Diyanet'in yüzde 25'i şehirlerde hizmet ediyor. Bu dağılım üzerinde çalışıyoruz. Bu gecikmeyi nasıl telafi edeceğimiz üzerinde duruyoruz."
'DÜNYA HIZLA DEĞİŞİYOR'
Dünyanın hızla değiştiğine de dikkat çeken Görmez, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın yıkıldığını, Rusya'nın içinden 20 milyon müslümanın, ismi cismi bilinmeyen Türk cumhuriyetlerinin ortaya çıktığını hatırlatarak, "Buradaki kardeşlerimiz, bizim muhayyilemizden bile silinmişti. Bunlar 100 sene sonra büyük bir komünizm belasından kurtulduktan sonra kendi dini hayatlarını yeniden inşa etmek için bizim kapımızı çalacaklar ama biz orada gecikme yaşacağız. Öyle ki ABD'de Mormonlardan bazı din adamları 20 yıl önce hazırlık yapmış, SSCB yıkıldıktan sonra Kırım'a gitmiş. Kırım Tatarcasını da ana dili gibi konuşuyor. Biz ise bu dilde İslam'ın rahmet mesajını anlatacak arkadaşlar bulmakta zorluk çekmişiz. Ortada bir realite var. Etrafımızdaki dünya değişirken biz başkanlık olarak gecikme yaşamışız." dedi. İnsanlığın üçte ikisinin kalbine, küresel siyasetin aktörleri marifetiyle İslam'ın korkusunun salındığı bir dünyada yaşadıklarını da vurgulayan Görmez, "İslamofobi, insanlığın üçte ikisinin kalbine yerleştirilen bir hastalık oldu. İslam'a yönelik farklı meydan okumalarla karşı karşıyayız. Kitle iletişim araçlarının gençleri teslim aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Gençlerimizin ve toplumumuzun sanal ortama hapsedildiği bir dönemde yaşıyoruz. Muhatap kitlelerimizin algısı, anlayışları, dili değişti. Biz 10 sene önceki gibi mihrap görevlisi tanımıyla yola devam edemeyiz. On yıl önceki müftülük tanımıyla bugün yolumuza devam edemeyiz. Kur'ân öğretme tekniğiyle yolumuza devam etmemiz mümkün değil. 10 sene içinde çok şey değişti. Onun için sizlerin de yoğun çaba içerisinde olduğunuzu biliyorum." diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 120 bin personeli olduğunu belirten Görmez, çağın idrakini doğru okuyarak, daima İslam'ın rahmet mesajlarından sapmadan bir değişim dönüşüm içerisinde olmak gibi bir mecburiyetleri olduğunu vurguladı. Mehmet Görmez, İslam dininin bir durak ya da menzil olmadığını, sürekli hareket halinde olan bir yol olduğunu da kaydetti.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz da din hizmetlerinin bir ruhu ve bedeni olduğunu belirterek, bunun adanmışlık olduğunun altını çizdi. Yılmaz, "657 sayılı yasaya göre atanan din görevlileri olarak, aynı zamanda adanmış insanlarız. Bu ruh ve heyecanla hizmet etmeyi sürdüreceğiz." dedi.
'İZMİR'DE YAPILACAK ÇOK İŞ VAR'
İzmir İl Müftüsü Muslu da yapılacak çok iş olduğunu belirterek, meslektaşlarıyla birlik ve beraberlik içinde, beklenene cevap vermek hususunda gayret göstereceklerini söyledi. İzmir'in protokol camisi ihtiyacına dikkat çeken Muslu, bu eksikliği gidermek için desteğe ihtiyaçları olduğunu kaydetti.
Haber Ara