Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İbrahim Güçlü: Türkiye yeni anayasa yapma fırsatını iyi değerlendirmeli

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Kürtlerin kolektif ulusal ve demokratik hakları konusunda Öcalan'la pazarlık yapılmasının, onu tek muhatap kabul etmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi. Kürtlerin kolektif hakları sorununun bütün Kürtlerin

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-21 08:32:50

İbrahim Güçlü: Türkiye yeni anayasa yapma fırsatını iyi değerlendirmeli
Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Kürtlerin kolektif ulusal ve demokratik hakları konusunda Öcalan'la pazarlık yapılmasının, onu tek muhatap kabul etmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi. Kürtlerin kolektif hakları sorununun bütün Kürtlerin sorunu olduğuna dikkat çeken Güçlü, Türkiye'nin yeni anayasa yapma fırsatını iyi değerlendirmesini istedi.

Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, barışın, çözümün yakın olduğu görüşünde olmadığını kaydetti. Terör örgütü PKK'nın devletin Kürtlerin geleceğini kontrol etme stratejisinin bir ürünü olduğuna dikkat çeken Güçlü, Öcalan'ın ise PKK'nın baş mimarlarından biri olduğunu söyledi.

Öcalan'ın Türkiye dışına çıktıktan sonra Suriye, İran, Irak devletlerinin güdümüne girdiğini anlatan Güçlü, Kemalist devletten bir ölçüde 'özerkleşti'ğini ve 'bağımsızlaştı'ğını belirtti. 1999 yılında Türkiye'ye gelmesinden sonra tekrar kontrole alındığını dile getiren Güçlü, "Ama örgütü, bölgesel dış ilişkilerinden dolayı, özerkliğini korudu. Aslında Öcalan da kendi geleceği açısından bu durumdan memnuniyet duydu. PKK, Suriye'deki ayaklanmadan sonra, bu yapısını daha da sağlamlaştırdı. Yapısal olarak PKK'nın varlığının silaha dayandığı, silahla Kürtler ve siyaset üzerinde kontrol yarattığı, silahın PKK yöneticilerine tartışmasız imtiyazlı bir statü yarattığı, demokratikleşmeyi ve çoğulculuğu engellediği için silahtan vazgeçmesinin olanaksız olduğu çok açık. Hükümet, Ergenekon, Balyoz, darbe davalarıyla bir ölçüde Kemalist devlet güçlerini ve askeri vesayeti denetim altına aldıktan sonra; Öcalan, tercihini, hükümetten yana yaptı. Bu noktada hükümet, Öcalan'la PKK'yı silahsızlandırabileceği dar görüşlülüğü içine girdi. Bu başlı başına yanlıştı." dedi.

"BDP'NİN VARLIĞI PKK'YA DAYALI"

Hükümetin çözümden kastının ne olduğunun anlaşılır olmamasının da yanlış olduğunu ifade eden Güçlü, "Hükümet, PKK'yı silahsızlandırmak mı istiyor; yoksa Kürtlerin yönetme hakkı da dahil kolektif haklarının teslimi sağlayacak çözümü ararken, PKK sorununu da bunun için de mi çözecek?" diye sordu. Bunun belli olmadığını söyleyen Güçlü, Öcalan'la Kürtlerin geleceği ile ilgili pazarlıklara girilmesinin sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğine dikkat çekti.

BDP'nın varlığının PKK'ya dayalı, aynı zamanda PKK'ya bağımlı ve güdümlü bir parti olduğunu anlatan Güçlü, PKK'nın tanıdığı özgürlük kadar, kendisi için siyaset, karar üretme, özerk davranma alanı oluşturduğunu vurguladı.

BDP'nin bulunulan aşamada da tartışılan konuların hepsinde Öcalan ve Kandil arasında karar verici değil, karar taşıyıcı ve emanetçi bir aktör olduğunun altını çizen Güçlü, şöyle devam etti: "Ama Kandil'e, PKK merkezine daha yakın ve bağımlıdır. Verili durumda Öcalan'ın hükümete yakınlığından ve hükümetin her şeyi Öcalan'a kabul ettirdiği kabulden hareketle 'Öcalan tek irademizdir' demesine rağmen, hükümet Öcalan görüşmeleri somut hale gelince, Kandil'in duyarlılığı içinde itiraz etti. Bu nedenle, BDP'nin samimi olup olmaması önemli değil. BDP'nin tavır ve politikalarını, PKK merkezi (Kandil) üzerinden okumak gerekir. Son PKK heyeti Kandil görüşmesinde yeni yol haritası edindi. Nevroz için 'Kürtlere statü, Öcalan'a özgürlük' sloganı Öcalan'a dolaylı muhalefet etmedir. Oysa, Öcalan'ın statü ve kendisi için güya özgürlük talebi yok."

KÜRTLERİN HAKLARI BÜTÜN KÜRTLERİN SORUNU

Hükümetin PKK'nın silah bırakmayacağını bildiğini savunan Güçlü, mahalli ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini çatışmanın olmadığı koşullarda geçirmek istediğini ifade etti. BDP'nin desteğiyle yeni anayasayı ve Başkanlık istemini geçirmeyi ise büyük kazanç kabul ettiğini dile getiren Güçlü, bu dönemde çatışmasızlığın PKK'nın da işine geleceğini belirterek "Silahlı adamlarını Suriye Kürdistanı'nda ikame eder. Hükümet, 'silahsızlanma olacakmış' gibi davranıyor. Bu doğru değil ve çok büyük yanlış. Hükümetin, PKK'nın silahsızlandırılması dışında, Kürtlerin kolektif ulusal ve demokratik hakları konusunda Öcalan'la pazarlık yapması, onu tek muhatap kabul etmesi, büyük bir yanlıştır; demokrasi ve hukuk dışılıktır. Oysa Kürtlerin kolektif hakları sorunu, bütün Kürtlerin sorunudur."

Hükümetin PKK'nın silahlı adamlarının kendi egemenlik alanı olmayan bir yere çıkmasını istemesinin de Türkiye'nin Öcalan'ın Suriye'den teslimini değil, çıkarılmasını istemesi tutumuyla özdeşleşen başlı başına sorunlu bir durum olduğuna dikkat çeken Güçlü, hükümetin demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkelerine uygun süreci devam ettirmediğini ileri sürdü.

Hükümetin PKK'nın tek parti, tek ideoloji, tek lider otoriter, totaliter, otokratik yapısını görmezlikten gelerek; muhataplığa devam etme gibi bir yanlışlığa düştüğünü belirten Güçlü, "Hükümetin yapması gereken asıl şey, daha basit ve risksiz olan Türkiye'nin 100 yıllık sorunu olan Kürt halkının ulusal ve demokratik haklarını iade etmesi; devleti, Kürtlerin, Türklerin, tüm etnik grupların devleti yapacak evrensel demokrasiye ve hukuka uygun kapsamlı bir yeni anayasa yapmasıdır. Bu kapsamlı proje içinde PKK sorununu çözmeye çalışmasıdır. PKK'nın ateşkes yapması geçici olarak gerçekçi ve PKK'nın da çıkarlarının bir gereğidir. Kandil'in Öcalan'la doğrudan çatışmamasının önüne geçmesinin de bir aracıdır. PKK'nın silahlara veda etmeyeceği, egemenlik talebinden vazgeçmeyeceği de mutlak bir gerçekliktir." diye konuştu.

KÜRTLERİN YENİ PARTİSİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL PKK"

Öcalan'ın devletin eliyle PKK'yı kurduğunun netleşmiş durumda olduğunu ifade eden Güçlü, şunları söyledi: "1979'da Suriye'ye çıktıktan sonra devlet kontrolünden çıktı. 1999 yılında Türkiye'ye getirilmesiyle tekrar devlet kontrolüne alındı ve devletin rotasında hareket etmesi sağlandı. Kandil-PKK merkezi, başka devletlerin ve güç odaklarının denetimindedir. Ayrıca silahsızlanmayı kendi varlığının son bulması olarak değerlendiriyor. Öcalan bile silahla kazandığı statüyü silahsız halde kaybedeceği ikircikliğine sahip. Bu nedenle Öcalan, PKK'yı bir yere kadar ve bir kesimiyle kontrol etmektedir; edebilir. Bir yerden sonra PKK üzerinde kontrol sahibi olma durumunda değildir. BDP, Kürtlerin bir kesimi, yüzde 19'luk kesimi tarafından tasvip edilmektedir. Üstelik Kürdistan'da tek Kürt alternatifi olması, devletin uygulamalarından dolayı, hakkı olmayan ve kerhen aldığı en azından yüzde onluk bir destek var. BDP, Kürtlerin çıkarlarından ziyade parti çıkarlarını ve PKK elitinin çıkarlarını; Kürtlerin ulusal hak ve özgürlüklerinden ziyade, Öcalan'ın liderliği, PKK elitinin statüsünün korunması ve kurumlaşması için mücadele ediyor. AK Parti, geniş Kürt kesimlerinden oy almasına rağmen, Kürtleri nitelik olarak temsil etmiyor. Bu nedenle, BDP ve AK Parti dışında, İslamcı muhafazakâr, ulusal demokrat ve bağımsızlıkçı Kürtler, sosyal liberal demokrat Kürtler yeni bir parti arayışı içindeler. Radikal İslamcılar Hür Dava Partisi'ni kurmuş durumdalar. Asıl arayış da merkezi bir Kürt siyasi partisinde odaklanmaktadır. Bu arayışların önündeki en büyük engel devletin geleneksel inkârcı politikalarıyla, PKK'nın silahla otoriter ve totaliter yapısıdır."

Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkı, Kürtçe eğitim-öğretim hakkı da içinde olmak üzere bütün ulusal ve demokratik haklarından yoksun olduğunu dile getiren Güçlü, bundan dolayı Türkiye'nin yeni anayasa yapma fırsatını iyi değerlendirmesini istedi.

Anayasanın bir ülkede ya da ortak ülkelerde yaşayan milletlerin kendi devletlerini tanımlamalarını, kuralsal ve kurumsal yapılanmasını ifade ettiğini anlatan Güçlü, "Yeni Toplumsal sözleşme; Kürtlerin, Türklerin, diğer etnik grupların ve azınlıkların birlikte yeni bir devletini inşa etmeyi; yeni bir kurucu irade ortaya çıkarmayı; uluslar, ideolojiler, dinler, mezhepler, sınıflar üstü bir federal devlet kurmayı sağlamalıdır. Bugüne kadar yapılan açılımlar 'Kürt sorununu' çözemedi. Bu nedenle, Kürtler arasında da parçalı ve eklektik bir kabul gördü." dedi.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara