Dolar

34,8646

Euro

36,5808

Altın

3.040,02

Bist

10.058,47

Dünya basını Suriye'yi böyle gördü

Suriye'de süren iç savaş dünya basınında farklı biçimlerde ele alındı. Esed yanlısı ülkelerin yayın organlarının öne çıkardığı unsurlar açıkça gözlenirken Batı medyasının yaptığı haberlerin rengi daha farklı oldu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-19 14:34:28

Dünya basını Suriye'yi böyle gördü
TIMETURK / Haber Merkezi

Lübnan’ın AP adlı yayın organı Suriyeli Muhaliflerin yeni süreci belirleyecek lider kadrosunu belirlemesi ve geçici hükümet kurma çalışmalarına yer verdi. Lübnan’ın Esed taraftarı politik tavrını yansıtan haberlerde muhaliflerin çalışmaları bakın nasıl yer aldı:


SURİYE MUHALEFETİ GEÇİCİ HÜKÛMET İÇİN BASTIRIYOR

Suriyeli ana muhalefet grubu, Kuzeyde asilerin elindeki karmasa içindeki bölgelerde kontrolü ele alacak tek yanlı ilan edilmiş bir geçiş hükûmeti kurulması için uğraşıyor.

Ancak kendi içlerinde çeşitli kademelerden böylesi bir girişim için henüz çok erken olduğu söyleniyor ve ülkenin bölünmesine neden olabileceği endişeleriyle itirazlar geliyor.

Farklılaşan fikirler, destekçilerin geçici bir hükûmetin kurulmasıyla görevlendirilecek bir başbakan tayin etmeyi umdukları Pazartesi günü İstanbul'da başlayacak iki günlük toplantı için bir sınav niteliğinde olacak. Daha önceki iki girişim, benzer fikir ayrılıkları nedeniyle rafa kaldırıldı. Organizatörler, Suriye'deki iç savaş üçüncü yılına girerken fikir birliğinin tesis edildiğini söylüyorlar.

Batı'nın desteklediği Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) Sözcüsü Velid el Bunni, "Kurtarılmış bölgelerde hukuku tesis edecek ve basit hizmetlerin verilebilmesini sağlayacak geçici bir hükûmete umutsuz bir şekilde ihtiyacımız var. Aksi hâlde oldukça kötü bir duruma doğru gidiyoruz." dedi.

ABD, geçmişte, bölünmüş durumdaki Suriye muhalefeti tarafından tek yanlı olarak geçici bir hükûmet ilan edilmesine sıcak bakarak odak noktasının, Esad'ın devrilmesi hâlinde iktidarın devrini kolaylaştıracak bir geçiş hükûmetinde birleşmek olması gerektiğini bildirdi.  SUK lideri Muaz el Hatip, kendisinin de geçici bir hükûmet kurulmasına karsı olduğunu zira bunun Suriye'deki ayrılıkları derinleştireceğinden endişe ettiğini belirtti.

El Bunni, "El Hatip ve diğerleri tek yanlı ilan edilen geçici bir hükûmetin, ülkeyi, biri kurtarılmış bölgelerde, biri de Esad'ın kontrolünde olmak üzere ikiye bölmesinden endişe ediyor. İstanbul'daki toplantıda ya o bizi ya da biz onu ikna edeceğiz." dedi.

İstanbul toplantısı öncesinde Amerikalı ve Fransız diplomatlar; ABD, Rusya ve Fransa'nın, barışçı bir geçişe zemin hazırlayacak ve geniş yürütme yetkileri olan bir hükûmet üzerinde anlaşmaya varılması umuduyla Suriye hükûmetini ve SUK’u masada bir araya getirmeye çalıştıklarını söylediler.

Bu arada bazı muhalefet liderleri, Batı'yı, Esad rejimi üyelerinin dâhil olacağı bir geçiş hükûmeti empoze etmeye çalışmakla suçladı. Türkiye'de yasayan bir Özgür Suriye Ordu yetkilisi Bessam el Dada, "Bu çok tehlikeli bir şey. Geçici hükûmete Esad rejiminin bir üyesini kabul edersek katile meşruiyet kazandırmış oluruz." dedi.

İran’ın yarı resmi haber ajansı Fars, Selefi grupların Türkiyeli gençleri kandırdığını iddia etti. Esed’in en büyük destekçisi olan İran’ın Suriye’deki iç savaşa nasıl baktığını yansıtan haberin detayı ise şöyle:


RADİKAL GRUPLAR TÜRK GENÇLERINI KANDIRIYOR


Suriye’deki iç savaşa katılmaları için Selefi gruplar tarafından kandırılan Türk gençlerinden birinin öldürülmesiyle bir kez daha bu savasın perde arkasındaki unsurların kötü niyetleri ortaya çıktı.

İslam şeriatı iddiasıyla İslam ülkelerindeki Müslüman gençleri aldatan ve Suriye yönetimine karsı savaşa çeken Suriye’deki radikal Selefi ve Vehabi gruplar, bu radikal grupların hamisi olan ülkelerin -Türkiye- gençlerini bile ayrım yapmaksızın kandırıyorlar.

Radikal gruplar tarafından kandırılan Türk gençlerinden birinin öldürülmesinin ardından Müslüman Türk halkı, bir kez daha Erdoğan hükûmetinin, Suriye’de Besar Esad hükûmeti aleyhindeki söz konusu grupları desteklemesine tepki gösterdi.

Radikal terörist gruplar tarafından kandırılan ve Suriye ordusuna karsı savaşması için bu ülkeye getirilen Rizeli 22 yasındaki Burak Yazıcı, dünkü çatışmaların birinde öldürüldü.

Burak Yazıcı’nın arkadaşlarında biri, Burak’ın şehit düştüğü haberini ailesine duyurması üzerine gencin babası Hasan Yazıcı, Fars Haber Ajansı muhabirine verdiği röportajda, oğlunun kandırılarak Suriye’ye götürüldüğü iddiasında bulundu.

Hasan Yazıcı, oğlunun üç ay önce yasa dışı olarak Suriye’ye gittiğini, daha sonra Türkiye’ye döndüğünü ve oğlunun bundan dolayı polis tarafından sadece para cezasına çarptırıldığını söyledi. Yazıcı, oğlunun bir ay sonra yeniden Suriye’ye gittiğini belirtti.

Hasan Yazıcı, konuşmasının devamında oğlunun gitmeden önce “Besar Esad taraftarlarından birkaçının basını kesip daha sonra şehit olunmalı ve Allah yolunda cihat edilmeli.” dediğini belirtti. Babaya göre tüm bu sözler, oğlunun Selefi gruplar tarafından beyninin yıkandığını gösteriyor.

Su anda yüzlerce Türk genci, başka İslam ülkelerindeki kandırılmış gençlerle birlikte Suriye topraklarında Besar Esad hükûmetine karsı savaşıyor bu savası Allah yolunda cihat olarak görüyorlar.

İran yarı resmi haber ajanslarından IRNA da BDP’Lİ Altan Tan’ın geçtiğimiz günlerde gündeme getirdiği iddialara geniş yer verdi:


BDP MİLLETVEKİLİ: ANKARA, GENÇLERİN SURİYE'YE GÖNDERİLMESI KONUSUNU YANITLASIN


BDP'li Altan Tan, Ankara hükûmetinin, Suriye politikasını eleştirerek hükûmetin, Suriye yönetimi muhaliflerinin savasına katılmak üzere gençlerin gönderilmesi yönündeki soruları yanıtlamasını istedi.

Altan Tan bugün Diyarbakır’da yaptığı basın toplantısında, bazı Türk gençlerin Suriye'ye çatışmaya götürülmelerinin ciddi bir konu olduğunu, bunların araştırılması gerektiğini söyledi.

Tan, Ankara’nın Suriye karsısındaki politikalarını sert bir şekilde eleştirerek bu durumdan endişe duyduğunu belirtti ve “Uzun süreden beri değişik ülkelerden gelen çete ve silahlı güçler, Ceylanpınar üzerinden Suriye'nin Resulayn kasabasına geçiyor ve orada eylemlere karışıyorlar.” dedi.

Tan, Bingöl'den 60'a yakın gencin de götürüldüğüne dair söylentiler olduğunu ve bu gençlerin kimliklerinin gizli tutulduğunu söyledi.

Tan, “Zazaca konuşan gençler üzerine ciddi bir çalışma söz konusudur. Bu gençler dinî inançlarından, kısmen de kendilerine tanınan maddi imkânlardan dolayı bir şekilde Suriye’ye götürülmektedir. Hükûmet bu konuda da sessizliğini sürdürmektedir.” dedi.

BDP’li milletvekili, Diyarbakır ve Bingöl’deki gençlerin ailelerinin, evlatlarının durumundan ciddi olarak endişe duyduklarını belirtti.

IRNA’nın bir başka haberi ise Ahmet Davutoğlu’nun BM yetkilisi Valerie Amos ile yaptığı görüşmeye yer verdi.


DAVUTOĞLU İLE BM GENEL SEKRETER YARDIMCISI'NIN GÖRÜSMELERİNİN ODAK NOKTASI SURİYE

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile BM Genel Sekreter Yardımcısı Valerie Amos, Suriye krizi konusunu görüştü. Ankara’daki diplomatik kaynaktan aktarılan habere göre Dışişleri Bakanlığı binasında gerçekleştirilen görüşmede iki taraf, Suriye’deki insani durumdan söz etti. Amos, söz konusu görüşmede, Türkiye’yi Suriyeli mültecilere yardımlarından dolayı takdir etti ve BM'nin de imkânları ölçüsünde Suriyeli mültecilerin kabulü konusunda Türkiye'ye yardımcı olmaya çalışacağını vurguladı. Söz konusu diplomatik kaynağa göre görüşmede, BM İnsani İsler Koordinasyon Ofisi (OCHA) ile Türkiye arasındaki diğer is birliği alanları da gündeme geldi. Davutoğlu, Türkiye'nin OCHA ile is birliğinin artarak süreceğini ifade etti. Amos da 2015 yılında düzenlenmesi öngörülen Dünya İnsani Konular Zirvesi'nin (World Humanitarian Summit) hazırlıkları konusunda Davutoğlu'na bilgi verdi.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Amos, Kilis’teki Suriyeli mülteci kampını incelemek üzere Türkiye’ye dün geldi.

Almanya genelinden yayınlanan günlük siyasi gazete Frankfurter Rundschau, Frank Nordhausen imzalı bir haberde Türkiye’nin Suriye’nin attığı adımlara karşı yaptığı açıklamaları sayfalarına taşıdı.


TÜRKİYE SURİYE’Yİ HEDEFLİ PROVAKASYON YAPMAKLA SUÇLUYOR

Cilvegözü Saldırısından Sonra Bes Kisi Gözaltına Alındı. Saldırının Suriye Tarafından Yapıldıgı İleri Sürülüyor

Türkiye-Suriye sınırındaki Cilvegözü Sınır Kapısı'nda düzenlenen bombalı saldırıyla ilgili beş kişi tutuklandı. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, saldırıyla ilgili olarak Suriye rejimini suçluyor ve Suriye'nin provokasyonlarda bulunduğunu söylüyor.

Türk Bakan, Suriye rejiminin Türkiye'yi söz konusu çekişmenin içine çekme gayretleri içerisinde olabileceğini ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yakalanan dört Suriyeli ve bir Türk terör zanlısıyla ilgili bilgilerin âdeta bir film konusu olabileceğini söyledi. Türkiye-Suriye sınırında 11 Şubat'ta meydana gelen patlamada 14 kişi hayatını kaybetmiş, 28 kişi yaralanmıştı. Sınırda meydana gelen saldırının Suriye Ulusal Konseyinin bir üyesine yönelik olduğu sanılıyor.

Liberal eğilimli Radikal gazetesinin bir haberinde, zanlılardan A.B. adlı kişinin saldırı için Suriye istihbarat teşkilatından 35 bin dolar ücret aldığından söz ediliyor. Saldırıyla ilgili talimatları Suriyeli General Ammid Havvas'ın verdiği ileri sürülüyor. Zanlının, Suriye'ye yapılan yardımları bloke etmeyi ve bunun sorumlusu olarak Suriyeli muhalifleri göstermeyi hedeflediklerini söylediğinden söz ediliyor.

İçisleri Bakanı Muammer Güler, terör zanlılarının Cilvegözü Sınır Kapısı'nda Türk topraklarında yakalandıklarını belirtti. Türk hükûmeti, Suriye'deki Beşar Esad yönetimine karsı çıkıyor. Bu arada Türk topraklarında 180 bin Suriyeli mültecinin yaşadığından söz ediliyor.

Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Tunus’tan kalkıp muhaliflerin yanında savaşmak üzere Suriye’ye gelen insanları terörist olarak tanımladı.


TUNUSLU TERÖRİSTLER ANTAKYA HAVAALANINDAN SURİYE’YE GIRIS YAPTI

El Tunisiyya gazetesinin haberine göre onlarca Tunuslu savaşçı, Suriye’de savaşmak için İskenderun üzerinden İdlib’e giriş yaptı. Bu teröristlerin sayısının yaklaşık 43 olduğu bildirildi. Gazete, bu kişilerin Türk istihbaratı tarafından Suriye’ye girmek üzere sınır bölgelerine taşınmadan önce Antakya havaalanına indiklerini kaydetti.

Gazete dünkü haberinde, bir video görüntüsünde, kendilerine “Tunus Tugayı” adını veren 20 kadar teröristin, Halep’in batı kırsalı ile İskenderun arasında bir kamyonda görüldüklerini aktardı.

ABD’nin The Christian Science Monitor isimli haftalık dergisi Suriyeli çocuklara ilişkin bir yazı yayınladı. Ryan Lenora Brown imzalı makalede iç savaşın çocuklara nasıl yansıdı anlatıldı.


SURİYE’NİN ÇOCUKLARI... İLK KELİMELERİ BİLE SAVAŞTAN ETKİLENİYOR

Suriye’deki iç savaş sırasında doğan Sham’ın ilk kelimesi, ülkesinin ne kadar harap hâlde olduğunu gösteriyor. Çocuk, “enfıjar” dedi, yani patlama. Sham'ın annesi, uluslararası yardım grubu Çocukları Kurtaralım ile gerçekleştirdiği röportajda, “Bu nedenle ülkeyi terk ettik. Kızımın söylediği ilk kelime ‘patlama’ oldu. Bu bir trajedi.

Kendimizi sürekli sanki ölecekmiş gibi hissettik.” dedi.

Çocukları Kurtaralım ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından bu hafta yayımlanan raporlara göre Sham, Suriye’deki acımasız iç savasın "unutulan kurbanları" olan yaklaşık iki milyon çocuktan sadece biri.

Savaş bölgelerinde doğru istatistikler toplamak zor olmasına rağmen, iki raporu bir araya getirince, iki yıl önce başlamış olan çatışmanın çocukların eğitimi, sağlığı ve şiddete maruz kalmaları (hem çatışma ile ilgili hem de cinsel) konularında krize dönüştüğü görülüyor.

Çocukları Kurtaralım örgütünün Başkanı Carolyn Miles, "İnsanlar bunun acil bir durum olduğunun farkında ancak ne kadar çocuğu etkilediğinin farkında değiller. Bu, gerçekten çocuklar için acil bir durum.” dedi.

Bazı çocukların savaştan etkilenmesi bekleniyordu. Suriye İnsan Hakları Örgütü, çatışmada yaklaşık 3.700 çocuğun hayatını kaybettiğini ve 500 bininin mülteci olduğunu belirtiyor. Çocukları Kurtaralım örgütünün raporunda aktarılan bir Türk araştırması, çocukların dörtte üçünün savaşta bir yakınını kaybettikleri sonucuna vardı.

Çatışma başlamadan önce, Suriye’de çocukların ilkokula gitme oranı yüzde 90 idi ve bu, Ortadoğu’daki en yüksek oranlardandı ancak son iki yıl içinde yaklaşık 200 bin çocuk okulu bırakmak zorunda kaldı.

İki bin okul binası çatışmadan zarar gördü ve ülke genelinde okulların beste biri hasar gördüğü için veya evlerinden ayrılmak zorunda kalan insanlara geçici barınak olarak hizmet verdiği için kullanıma kapatıldı. Eğitim sistemi çökerken sağlık sektörü de kötüleşiyor. Suriye’deki hastanelerin yarısından fazlası çatışmada hasar gördü ve hastanelerin üçte biri kullanıma kapatıldı. Özellikle çatışmanın merkezinde bulunan çocukların rutin sağlık hizmetlerine erişimleri sağlanamıyor. Diğer tehlikelerin elle tutulması daha zor.

Çocukları Kurtaralım, “bazı kanıtların” çocuklara karsı cinsel saldırının savaş silahı olarak kullanıldığını gösterdiğini ve çocuk evliliklerinin sayısının arttığının görüldüğünü belirtti. Erken evliliklerin nedeninin, beslenmesi gereken bir çocuğun sorumluluğunun kalkması veya cinsel istismar riskinin bir kocanın koruması altında azalmasından kaynaklandığı düşünülüyor.

Savaşmak için iki taraftan da çocukların askere alındığı biliniyor ancak sayıları belli değil. Ayrıca sekiz yaslarındaki çocuklar çatışmada canlı kalkan olarak kullanılıyor.

UNICEF, yardım gruplarının, Suriyeli çocuklara temel hizmetler sunmak konusunda bazı çalışmalarda bulunduklarını, yaklaşık 75 bin çocuğun yeniden okula kayıt edildiğini ancak genel durumun hâlâ üzücü olduğunu bildirdi.

Çocukları Kurtaralım örgütünün raporu için röportaj yapılan sekiz yasındaki Noor, tecrübesini paylastı: “Suriye’den ne mi hatırlıyorum? Kan. Bu kadar.”

ABD’den yayın yapan Denge Amerika Azadi Partisi Genel Sekreteri Mustafa Cuma’nın İnternet Sitesine verdiği röportajı yayınladı.


AZADİ PARTİSİ GENEL SEKRETERİ MUSTAFA CUMA: PYD’NİN İDDİALARI GERÇEĞI YANSITMAMAKTADIR

Azadi Partisi Genel Sekreteri Mustafa Cuma, Dengê Amerika’nın Kürtçe bölümüne konuştu ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim’i sert bir dille eleştirdi. Genel Sekreter, PYD Başkanı'nın açıklamalarının propagandaya yönelik olduğunun altını çizdi ve “Salih Müslim’in açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Biz Halk Savunma Birlikleri (YPG) üyelerini alıkoymadık ve Türkiye’ye teslim etmedik. Şimdiye kadar Türkiye’ye ne ben gittim ne de partimizin bir başka üyesi gitti.” dedi.

Mustafa Cuma, sözlerini “PYD kendisini bir rejim gibi görüyor ve diğer partilerin çalışmalarını engelliyor. Biz de Azadi Partisi olarak önemli bir gücüz ve halktan güçlü bir destek alıyoruz.” seklinde sürdürdü.

Mustafa Cuma, Kürt Ulusal Konseyine (DBK) üye bazı partileri de konseyin aldığı kararların tersine PYD ile is birliği yapmakla suçladı. Genel Sekreter, PYD’nin varlığından ötürü kimsenin DBK’ye değer vermediğini söyledi.

Reuters haber ajansı Fransa’nın Suriyeli muhaliflere silah desteği talebine yer verdi:


HOLLANDE: FRANSA SİLAHLAR KONUSUNDA SURİYELİ ASİLERDEN GÜVENCE ALDI

Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, Cuma günü Suriye muhalefetinden, gelecekte Devlet Başkanı Beşar Esad'a karsı mücadelelerinde kendilerine verilecek silahların doğru ellere geçeceği konusunda güvenceler aldığını söyledi.

Hollande, Avrupa Birliği liderleri zirvesi sonunda, "Silah gönderilmesi konusunda (...) en iyi cevabı almak için muhalefet gerekli tüm güvenceleri vermelidir. Bize bu güvenceler verildiği için ambargonun kaldırılmasını tahayyül edebiliyoruz.” dedi ve bu silahların doğru kişilerce kullanılacağına dair kuşkularının olmadığını sözlerine ekledi.

Hollande, silah gönderilmesi hâlinde muhalefete aynı zamanda teknik destek de sağlanacağını belirtti.

Almanya’nın Berlin merkezli ulusal günlük ulusal gazetesi Junge Welt, Karin Leukefeld imzalı söyleşisinde Batı’nın muhalifleri desteklediği tezi üzerinden bir değerlendirme yapılıyor:


BATI'NIN UŞAKLARA İHTİYACI VAR

AB ve ABD'nin neden seçilmiş muhalifleri desteklediği ve diğerleriyle konuşma gereği bile duymadığı üzerine Haytham Manna ile Yapılan Mülakat Haytham Manna, Suriye'de muhalif Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesinin (NBC) Paris'te yasayan yurt dışı sözcüsü. NBC bünyesinde, aralarında bağımsızlar, sosyalistler, Arap Milliyetçileri, komünistler ve Kürtlerin bulunduğu, Suriye'deki krizin çözümü için şiddeti bir yol olarak kabul etmeyen grup ve partiler yer alıyor.

KARIN LEUKEFELD: Suriye'de muhalif Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesinin (NBC) Avrupa sözcüsü olarak Moskova, Pekin, Tahran ve Kahire'de bulundunuz. Fakat Batı, diğer grup ve şahıslarla temas kurarken sanki NBC'yi göz ardı ediyor gibi. Sizce neden?

HAYTHAM MANNA: Batı'nın Suriyeli uşaklara ihtiyacı var. Tıpkı sizin Arap veya siyahi uşaklarınız olduğu gibi. Hatırlarsanız Tunuslu insan hakları aktivisti olarak tanınan ve darbe sonrası geçici Tunus hükûmetinin Cumhurbaşkanı seçilen Moncef Marzouki, on yıl boyunca Fransa'da sürgünde yasadı fakat hükûmet tarafından hiçbir zaman muhatap alınmadı. Bunun yerine, kendilerine söylenenleri yapan kişileri aradıkları için üçüncü mertebeden Tunuslu muhaliflerle temasa geçildi. Batı, müttefik istemiyor. Hatta siyasi ortaklık fikrinin, sömürgeci düşünce yapısına sahip birçok Avrupalı için hâlen yabancı olduğunu söyleyebilirim.

LEUKEFELD: Katar ve Suudi Arabistan, genel anlamda Suriye Özgür Ordusu olarak adlandırılan silahlı grupları açıkça finanse ediyor. Peki, bu Suriye Özgür Ordusu kimlerden oluşuyor?

MANNA: Bine yakın asker bir fırsatını bulup Türkiye'ye kaçtı. Bunlar asker kaçağı değil, aksine Lübnan, Avrupa veya başka bir yerde is bulmak isteyen genç erkeklerdi.

İslerini kolaylaştırmak maksadıyla da siyasi mülteci olduklarını ve sığınma talep ettiklerini söylediler. Oysa bunun siyasetle hiçbir ilgisi yoktu. Fakat aralarında Hüseyin Harmus gibi daha cesur askerler de vardı. Harmus, Türkiye'de küçük bir grup organize etmeye çalıştı. Fakat Harmus aslında Suriyeli bir milliyetçidir. Harmus, Türkiye'nin savası tayin etmesini ve Türklerin ona sürekli talimat vermesini kabul edemedi. Ve –bu benim fikrim- Türkler onu tekrar Suriye'ye gönderdi Harmus daha sonra Suriye'de tutuklandı ve hâlen hapiste. Umarım hâlâ hayattadır ve bir gün hikâyesini anlatabilir. Türkiye, daha sonra askerî bir kampta bir grubu eğiten bazı albay ve generalleri buldu. Amaç -tıpkı Libya'da olduğu gibi- müdahale yardımıyla dışarıdan destek alacak bir askerî düzen kurmaktı. (Haber10)
SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara