DESAM: Türkiye, başkanlık ve çözüm sürecinde hızlı hareket etmelidir
Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı,
Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesini daha önce doğru bulmadığını, fakat bugün müspet bulduğunu ifade etti. Avcı, "Çünkü dün başat medya, sivil ve resmi üst büro
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-17 13:51:46
Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesini daha önce doğru bulmadığını, fakat bugün müspet bulduğunu ifade etti. Avcı, "Çünkü dün başat medya, sivil ve resmi üst bürokrasi, kahir ekseriyette milli değildi, dışarıdan yönetiliyordu. Planlı bir propaganda ve gizli operasyonlarla halk yönlendirilebilir ve Kemal Derviş misali milletin kimi seçeceği belli olmazdı. Ama bugün Türkiye; halkıyla, medya ve bürokrasisiyle dış müdahalelere, operasyon ve etkiye geçit vermeyecek mukavemettedir." dedi.
DESAM Başkanı Gürkan Avcı, 'Türkiye Başkanlık ve Çözüm Sürecini Konuşuyor' başlıklı söyleşide yaptığı konuşmada; demokratik, eşitlikçi, adaletçi, çağdaş ve özgün bir perspektifle hazırlanacak 'Başkanlık' sisteminin Türkiye'nin önünü açabileceğini ve 'yeniden büyük ve güçlü Türkiye' hedefine koşar adım yaklaştırabileceğini söyledi. Avcı, "Batı'nın bizim için laboratuvarlarda özel olarak hazırladığı mevcut sistemi Türkiye'ye dar gelen, eskimiş, hantal ve sürekli arıza çıkaran bir model olarak görüyorum. Başkanlık sistemi, milli tarihimizin genlerine ve kadim medeniyetimizin ruhuna daha uygun bir modeldir. Halkımızın, başkanlık sistemine sıcak bakmasını ben buna bağlıyorum. Öte yandan, Türkiye'nin yeni sistemi ne olursa olsun, yerli malı olmalıdır." diye konuştu.
"ATATÜRK BAŞKANLIK SİSTEMİNİ UYGULADI"
Avcı, başkanlık sisteminin statükoyu azaltacağını, değişime, gelişime ve daha fazla demokrasiye geçişi hızlandıracağını ifade ederek, "Başkanlık sistemi, mevcut parlamenter sistemin ülke yönetiminde oluşturduğu çok başlılığı, vesayetçi demokrasiyi ve ağır bürokrasiyi yok edecektir." diye ifade etti.
Avcı, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de başkanlık sistemini istediklerini, fakat imkân ve takat bulamadıklarını söyledi. Avcı, "Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken, devrimler yaparken, reformlara imza atarken uyguladığı sistem, adı konulmamış olsa da başkanlık sisteminden başka bir şey değildi." şeklinde konuştu.
"KÜRTLERİN TÜRKLERDEN BAŞKA DOSTU YOKTUR"
Terör sorununu bitirmeye çalışan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, çözüm sürecini hızla ve başarıyla tamamlamaya mecbur ve mahkûm olduğunu söyleyen DESAM Başkanı Gürkan Avcı, şunları dile getirdi: "Süreci baltalamaya, sabote etmeye çalışan ABD'deki Neo-Conlar ile Avrupa'nın ve onların yerli işbirlikçisi gazeteci, siyasetçi ve iş adamları 'Kuzey Irak'ı Türkiye'ye nasıl bırakmayız' planı dâhilinde hareket ediyor. Doğu bölgelerini kaybetmiş ve küçülmüş AB üyesi bir Türkiye isteyen Avrupa, ortağı İran'ın bölgeye hâkim olmasına, dahası bütün Sünnilerin Tahran'ın etki alanına girmesine çalışıyor. Fakat Türkiye, İran ve arkasındaki Avrupa'ya rağmen, bölgeye inecek, Türklerden başka dostu olmayan Kürtleri sararak büyük Türkiye'nin temellerini güçlendirecektir. Bugün talip olduğumuz bölgeler, yüz sene önce elimizden zorla ve hileyle alınmıştır. Buralardaki halk, Osmanlı ile savaşmamış, aksine elinden geldiğince destek vermiş ve şehit düşmüş Kürt ve Arap kardeşlerimizdir. Yabancı güçlerin ve istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş BDP, Barzani ve Talabani bir kez daha anlamalılardır ki dünyanın neresinde olursa olsun, hassaten mağdur ve mazlum her Kürt, Türklerin soydaşı ve kardeşidir. Kürtlerin bir devleti vardır. O da Türkiye Cumhuriyeti'dir."
"ÇÖZÜM SÜRECİNDE PATRON YABANCILAR DEĞİL HALKTIR"
Türkiye'nin başlattığı açılım sürecinin, İsrail ve Avrupa'nın bölgeden atılma süreci olduğunu öne süren DESAM Başkanı Gürkan Avcı, "Türkiye, dedesinden, yani Osmanlı'dan kalan mirası geri alacak, adaletle ve şefkatle yönetecektir. Türk milleti sahalara ezanla, duayla, akıl, sevgi, barış ve kardeşlik duygularıyla geri dönüyor. İsrail, Moskova, Tahran, AB ve Neo-Con ABD işbirlikçileri, yabancı güçlerin dostları olduklarını, 'Büyük Türkiye'nin gizli düşmanları olduklarını söyleyemedikleri için 'Türkiye şeriat rejimine doğru kayıyor', 'Laiklik tehlikede', 'Türkiye parçalanıyor' diye bağırıyor. Çözüm sürecini yürüten H. Fidan'a, Y. Akdoğan'a saldırıyor. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in makas değiştirdiğini söylüyor. Bakan Davutoğlu'na çuvalladı diyor. Boşu boşuna yorulmasınlar, kendilerini kandırmasınlar. Ne kendilerinin ne de ağababalarının eski gücü artık yok. Artık balıklar ve karıncalar yer değiştiriyor, Avrupa'nın Türkiye'den İslam'ı, Müslümanlıktan Türkleri uzaklaştırma projesi iflas etmiştir. Artık patron, halk ve bu ülkenin yerli çocuklarıdır. Bu nedenle bölge ülke ve halkları emperyalizme karşı olmak adına Türkiye'nin etrafında birleşmelidir." dedi.
"YENİ OYUN, KÜRT SORUNUNU ÇÖZÜMSÜZLEŞTİREN TÜRK SORUNU YARATMAK"
"Bir asrı aşkın süredir yapay korkular, şırınga ile verilmiş vehim ve vesveselerle yaşatılan Türkiye'nin yalan rüzgârının afyon etkisinden biran önce kurtulması, üzerinde oynanan operasyonların farkına vararak, gerçekleri ve derin misyonunu hatırlaması gerekiyor." diye devam eden Avcı, kozmik odalarda hazırlanmış ucube eğitim sistemi yüzünden, talim ettirilmiş fasit mantık ve anlayış silsilesiyle düşündükleri için millet olarak doğru ve derin tahlillerde bulunulamadığını söyledi. Avcı, şöyle dedi:
"Büyük fotoğrafı, asimetrik yönetişim kurgulu hain pusuları göremiyor ve doğru pozisyonu alamıyoruz. Yabancı güçlerin yeni oyunu Kürt sorununu çözümsüzleştiren bir Türk sorunu yaratmaktır. İşbirlikçiler, başlarına gelecekleri bildiği için şimdi bu karta sarılmaya başladı. Dışarıdan emir alanların, kriptoların Türk'ten anladığı şey bizim anladığımız ve hissettiğimizden çok farklıdır. Onlar özünden ve inançlarından koparılmış, ruhunu kaybetmiş, bir grup azınlığı kast ediyor. Biz İslam'ın cesur ve kahraman hizmetçisi, Habil'i temsil eden kadim medeniyetin sancaktarı Türk milletini biliyor ve kendimizi de öyle hissediyoruz. Tarih boyunca bu milleti sevenler maalesef ölmüştür ama satan da kesinle ölmüş, perişan olmuştu."
"İDAM CEZASI GERİ GELMELİDİR"
AK Parti hükümetinin, küresel aksta, yabancı ülkelerin enerji güvenliklerini tehdit etmeye başladığını, öte yandan büyük plandaki eskimiş 'İran sözü' bağlamında vurulma sırasının AK Parti'ye geldiğini öne süren Avcı, "Ben şahsen içinde yaşadığımız dönemin ruhu itibariyle idam cezasının geri gelmesi gerektiğine inanıyorum. Uzun ve orta vadeli projelerini hayata geçirme sürecinde İsrail, Avrupa ve ABD'nin geleneği ani ve doğal ölümler yani 'suikastlar' modeliyle yol almaktır. Yüksek hedeflere doğru yürüyen Büyük Türkiye Projesi için ve iflah olmazları caydırmak adına idam şarttır. Halkımız darağacında hainlerin, yağmacıların ve hırsızların sallandığını görmek istiyor." dedi.
"BAŞBAKAN'IN BOYNUNUN BORCUDUR"
Türkiye'den çalınan, tefeci faizi ile hortumlanan paraları yeni dönem için yeniden borç vermeye çalışanlar ve onların yerli üleşicilerinin idam sehpasını görmesi gerektiğine işaret eden Avcı, şöyle devam etti: "Fakir ve cahil bırakılmış asil milletimin tüyü bitmedik yetimlerinin hakkını çalan eski ve yeni komisyoncuların, rüşvetçilerin, hırsız, uğursuz ve hainlerin görmesi gerekiyor. AK Parti üzerinden Türkiye'yi yağmalayanların, hazinenin içini boşaltanların, hesabını vermeden masadan sıvışma hazırlığı yapanların defterini dürmek gerekiyor. 750 milyar dolarlık yağmanın, hırsızlığın veya borcun adı her neyse hesabını sormak, başta Başbakan Tayyib Erdoğan'ın ve helal süt emmiş AK Parti yöneticilerinin olmak üzere tüm siyasi partilerimizdeki cesur ve namuslu politikacıların boynunun borcudur. Bu vebal, Osmanlı parçalanırken atılan kazığı ve verilip tutulmayan sözleri de unutmamayı ve taki hesabını sormaya kadar devam etmelidir. Siyasetçilerimizi tarihten doğru dersler çıkarmaya ve balık hafızasından silkelenip uyanmaya ve büyük düşünmeye davet ediyorum."
SON VİDEO HABER
Haber Ara