Entel ağabeylerimizin vicdanlarına: Yıl 1979 Suriye Zindanlarında bunlar yaşanıyordu
Suriye'de geçmişin güllük gülistanlık olduğunun anlatadursun birileri...Yada Suriye'de yaşananları siyasi yorumlasın entel İslamcılar, yaşananlara nargile dumanlarında gözlerini kapatanlara 1979 yılında Suriye zindanlarında yaşananları ithaf ediyoruz. Bugün den bakmak istemeyenlere geçmişin rehberliğinde bir fotoğraf sunuyoruz; Yaşanmış, acı dolu, içerisinde ölüm olan bir Zulmün fotoğrafını, Suriye Zindanlarını...
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-16 12:37:31
TIMETURK / Nevzat Çiçek
'Suriye'de resmi rakamlara göre 82 bin kişi kayıp, 240 bin kişi hapishanelerde tutuluyor ve birçoğu işkence görüyor. Yaralı 130 bin Suriyelinin yanı sıra komşu ülkelerde 1 milyon 300 bin mülteci bulunuyor. Rakamlara göre ortalama her 4 dakikada bir kişi tutuklanıyor, 10 dakikada 1 kişi yaralanıyor, her 15 dakikada 1 kişi, her gün 8 çocuk ölüyor
Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatı 1979 Kasım ayında Ümmetin Ulemasına hitaben yayımladığı bildiride, Ulemanın desteği ve rehberliği tayin edilerek, Suriye hapishanelerinde Müslüman Kardeşler üyelerinin tabii tutulduğu işkenceleri şöyle sıralıyordu;
-Ayaktan, kalçadan ve çıplak bedenin her tarafından dövülme
-Kazığa oturtulma (Suçlunun idamı için kullanılan sivri uçlu ok gibi bir alet, rektumdan girer, bedenin üst kısmından çıkar)
-Elektrik şokuna tabi tutulma(Tenasül uzuvlarına, başa, kulaklara, parmaklara ya da alna)
-Yüzünden ve çıplak bedenin diğer kısımlarından tekmelenme ve muşta ile dövülme
-Kaynar su ile haşlama
-Ayaklarından havaya asılma
-Hapishane hücresinde günlerce ayakları bir birine bağlı olarak bırakılma
-Günlerce uyanık kalmaya ve ayakta durmaya zorlanma; destek için duvara yaslanma veya en küçük bir ayakta durmamam
belirtisinde başından ve gözünden kamçılanma
-Zincire vurulma ve hücrede uzun bir süre yataksız, yorgansız, eşyasız bırakılma
-Sürekli olarak küfür ve hakaretlere maruz bırakılma (Allah’a ve Müslümanların kutsal saydığı diğer şeylere küfretme)
-Tutukluların kızlarına, karılarına ve bacılarına tecavüz etme, dövme veya tecavüzle tehdit etme
-Ölünceye kadar dövme (Bildiri bu konuda, Dr.Mustafa Abid, Halepli Şeyh Ahmet Faysal, Şeyh Kahirullah, Hamlı Hasan Usfur ve Humuslu Şeyh Fazıl Zekeriya’nın isimlerini örnek olarak verir)
-Tutuklu Müslüman kadınlara tecavüz etme
-Sakal ve bıyıklarını yakma (Bu uygulamayla mümkün olduğunca fazla acı vermek niyetiyle)
-Sakal ve bıyıkların teker teker yolunması
-Kasık aralarındaki, göğsündeki ve diğer yerlerdeki kılları yakma
-Etleri kerpetenle çekme, sıkma, bükme…
-Vücudun hassa kısımlarını, özellikle cinsel organlarını sigara ateşiyle dağlama
O dönem Esed rejiminin zulümlerini ve halkın rejime gösterdiği dirençle ilgili en ayrıntılı ve tam bilgiler Suriye’deki İslami Hareketin sözcüsü Nezir Dergisi’nde ayrıntılı olarak anlatılmıştı…
Peki, Baba Esed zamanında yapılan bu işkenceler oğul Esed zamanında rafa mı kalktı. İşte Suriye’de halk ayaklanmasının 3. Yılında Suriye zindanlarında yaşanan işkenceler:
İnsan Hakları İzleme Örgütü Raporu:
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 200'ü aşkın eski mahkûmla yaptığı mülakat sonrasında New York’ta yayımladığı raporunda, Suriye’deki cezaevlerinde on binlerce kişinin tutuklu bulunduğuna ve bu tutukluların sistematik işkence gördükleri bilgisine yer verdi. 27 cezaevini konu alan ve 200'ün üzerinde kişiyle görüşülerek hazırlanan raporda, tutuklulara yapılan işkencelerin ayrıntılarına yer veriliyor. Yapılan işkenceler arasında ise tutukluları sopa ve kırbaçla dövme, tırnaklarını çekme, elektrik akımı verilmesi ve cinsel taciz de bulunuyor.
Raporda, söz konusu cezaevlerinde tutuklu bulunan çok sayıda kişinin ifadelerine yer veriliyor. Mülakat yapılan insanların neredeyse hepsinin işkenceye maruz kaldığı veya işkenceye şahit olduğu da belirtiliyor. 31 yaşındaki bir eski mahkûmun da şu açıklamalarına yer veriliyor, “Kerpetenle tırnaklarımı çektiler. Parmaklarımı, göğsümü ve kulaklarımı zımbaladılar. Bu şekilde beni konuşturmaya çalıştılar. Kulaklarım zımbalanırken korkunç bir ağrı yaşadım."
Suriye Zindanlarında kalan Adem Özköse’nin anlatımı:
"Tek kişilik hücrelerde, 5-6 kişi kalıyordu. Çıplak bir şekilde ayakta bekletiliyorlardı. Bir hafta uyku hiç yok. Duvara yaslanamıyor. Konuşmak yasak. Bir hafta uykusuz bırakıyorlar, duvara yaslananı dövüyorlardı, işkenceye alıyorlardı. Ben Mavi Marmara olayından sonra İsrail cezaevinde de bir gün kaldım. Kesinlikle İsrail Cezaevi Suriye'de gördüğüme göre 5 yıldızlı otel gibiydi."
İdlip Cezaevi'nin ele geçirilmesi sonrasında anlatılanlar
20 Ocak’ta yoğun çatışmalardan sonra Suriye rejiminin elinden alınan İdlib Cezaevine ilişkin olarak Global Post’tan Tracey Shelton’un izlenimleri:
21 yıl hapis cezasına çarptırılmış Yusuf Şeyh Muhammed “adeta bir mezardan çıktık” diyor. Üzerlerinde sade iç çamaşırlarıyla tutuldukları cezaevinde bu şekilde hizaya sokulup yürütüldüklerini, askerlerin botlarını yalamaya zorlandıklarını söylüyor ve ekliyor: “Bu rejim altında köpekten farksızdık. Ancak şimdi insan olduğumuzu hissedebiliyoruz.
45 işkence metodu sıralanmış. Dövme, elektrik şoku, uzun saatler boyunca askı, yemek vermeme, tuvalete göndermeme, cinsel taciz, hem kadınlara hem erkeklere tecavüz, başkalarına yapılan işkencenin izlettirilmesi, ölen bir kişiyle aynı mekana konularak psikolojik işkence yapılması gibi uygulamalar sıralanıyor.
Davaları yeniden görülen mahpuslardan sorumlu Sukur’uş Şam komutanı Dr. Ebu Muhammed “bazı mahpuslara bir ay boyunca tek bir ekmek verilmemiş, bazıları hafta boyunca tek bir şey yememişler. Biz onlara yemek verdikten sonra birkaç gün süresince mide problemi yaşadılar” diyor.
20 yıl Suriye zindanlarında kalan Abdullatif Şeyh Abülhay anlatıyor:
Hafız Esed ve oğul Esed'in zulmünü yaşayan, 20 yıl hapishanelerde suçsuz yere yatarak türlü işkencelere maruz kalan bir Suriyeli Abdullatif Şeyh Abdülhay anlatıyor:
Hapishaneye 18 yaşında atıldığını kaydeden Abdülhay, "İhvan-ı Müslimin cemiyetinde olmakla suçlandım. Bizim cemaatimiz şeriat rejimini getirmek istiyordu. Hafız Esed bunu istemediği için bizi tehlikeli olarak görüyordu. Esed ve etrafındakiler Müslüman değil. Ben hapishaneye girdim ama hakkımda hiçbir suç ispat edilmedi. İhvan-ı Müslimin cemiyetinde olmakla beni suçlu ilan ettiler ve bana zorla kabul ettirdiler. Tedmur hapishanesine 20 bin kişi atıldık. 15 bin kişi idam edildi. 5 bin kişi hapishaneden ancak 20 yıl sonra çıkabildi. Bize 20 yıl sonra 'siz masummuşsunuz, örgütle bir ilişkiniz yokmuş' denildi…
Hapishanenin bir odası 80 metre kareydi ve 180 kişiydik. Hiçbir ibadetimize izin vermiyorlardı. Battaniyelerin altında saklanarak ibadetlerimizi yerine getirmeye çalışıyorduk. Ben bir gün kıbleye döndüm ve sadece gözlerimle namaz kılıyordum. Asker, benim namaz kıldığımı anladı ve dışarı çıkardı. Beni saatlerce dövdüler ve öldüm zannettiler. Çünkü hapishanede namaz kılanların akıbeti ölümdür. Oradaki askerler bize hep şunu derlerdi. 'Siz Allah'a ibadet ediyorsunuz bizse Hafız Esed'e ibadet ediyoruz'."
İnsan Hakları İzleme Örgütü:
İnsan Haklarını İzleme Örgütü (HRW), Suriye lideri Beşşar Esed’e bağlı gizli güvenlik ve istihbarat birimlerinin muhaliflere işkence yaptığı 27 merkezi ortaya çıkardı.
En ağır işkencelerin askerî istihbarat servisi, siyasi güvenlik direktörlüğü, genel güvenlik direktörlüğü ve hava kuvvetleri istihbarat direktörlüğüne bağlı merkezlerde yapıldığı ifade ediliyor. HRW yetkililerinden Ole Solvang, isimlerini açıkladıkları işkencecilerin bir gün mutlaka hesap vereceğini vurguluyor:
“Biz merkezlerin yerini, orada yapılan işkence yöntemlerini ve sorumlu komutanların isimlerini veriyoruz ki korkunç suçlardan sorumlu tutulacaklarını bilsinler.” BM Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunan HRW, söz konusu durumun Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne iletilmesini istedi.
zindanlarında yaşananları daha yakından öğrenmek istiyorsanız Salyangoz kitabını okumanızı tavsiye ederim:
Kitabın adı: Salyangoz
Yazarı: Mustafa Halife
Yayınevi: Mana Yayınları
Çeviri: Hülya Afacan
Basım tarihi: Eylül 2009
İsteme Adresi: Sofular Mah. Kıztaşı Cad. No: 9/2 Fatih/ İstanbul
Tel: 0212- 533 05 35
Web adresi: www.ilimyurdu.com
e-mail: [email protected]
SON VİDEO HABER
Haber Ara