Kışanak'tan Nevruz öncesi 4 kritik mesaj
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Öcalan’dan mesaj beklenen Nevruz öncesinde siyasete şu mesajları verdi:
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-16 10:27:24
TIMETURK / Haber Merkezi
1- Başkanlık sistemi tartışılmalı
2- Öcalan Nevruz’da ateşkesten daha önemli bir çağrı yapacak
3- Başkanlıkla ilgili faturayı bize kesmeyin
4- CHP’nin siyaseti problemli
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Nevruz öncesinde İstanbul’da buluştuğu köşe yazarlarına 4 kritik mesaj verdi...
Nevruz öncesi nefeslerin tutulduğu bir ortamda İstanbul’da bir grup köşe yazarıyla bir araya gelen BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Başkanlık sistemi dahil Türkiye’nin gündemindeki konularla ilgili, Kürt siyasetinin yeni pozisyonlarını da yansıtan önemli açıklamalarda bulundu.
Selahattin Demirtaş’ın anjiyo sonrası katılamadığı toplantıya, BDP’den Filiz Koçali, Milliyet yazarları Kadri Gürsel ve Mehveş Evin de katıldı.
Kışanak’ın, Başkanlık sistemi konusunda (İmralı da Öcalan’ın açıklamalarına da paralel) yumuşak ifadeler kullanması ve önümüzdeki hafta Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Öcalan’ın ”Ateşkesten de daha anlamlı bir çağrıda” bulunabileceğini açıklaması, özellikle dikkat çekiciydi.
BAŞKANLIK İLLE DE OTORİTER YÖNETİM BİÇİMİ DEĞİL: BDP’nin Başkanlık serüveni bugün başlamadı. Daha anayasa komisyonu kurulmadan yaptığımız çalıştaylarda çok tartıştık. Sonuçta parlamenter sistem de başkanlık sistemi de konuşulabilir. Biz parlamenter sistem önerdik ama başkanlık otoriter bir sistemdir diye bir itirazımız, o zaman da şimdi de yoktu.
SORUN MODELİN KENDİSİ DEĞİL, KUVVETLER AYRILIĞI: Doğru mekanizmalar olursa, her ikisi de demokratik yönetim biçimi olarak kullanılabilir. Türkiye’de yürütülen tartışma yanlış ve eksik. Başkanlık sisteminin kendisi otoriter bir yönetim bicimi değil. Eğer kuvvetler ayrılığı iyi tarif edilir, denge-denetim mekanizması kurulur ve merkez gücü yerelle paylaşırsa, Başkanlık da demokratik bir sistem olabilir. Modelin kendisi kusurlu değil.
BİZ PARLAMENTER SİSTEM DEDİK ÇÜNKÜ: Anayasa uzlaşma komisyonuna sunmuş olduğumuz teklifin parlamenter sistem olmasının, köklü sistem değişikliğinin zor olacağını düşünmemizdendi. Köklü değişim zaman isteyen bir şey. Türkiye’nin kuvvetler ayrılığı konusunda diğer ülkeler gibi tarihsel bir arka planı da yok. Siyasi kültürümüzün de yeni bir yönetim sistemi hayata geçirmek konusunda yeterince deneyim sunmadığını düşünüyoruz.
BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞALIM: Bunların tartışılması lazım. CHP komisyonda başkanlık sistemini tamamen reddeden bir tutum alınca, kamuoyu AKP’nin ne dediğini de tam öğrenemedi. Hiç tartışmayalım mantığı doğru değil. Bana göre başkanlık sistemi gerçekleşmesi zor ama...
DAHA DEMOKRATİK BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ İÇİN 3 ŞART: Daha demokratik bir başkanlık sistemi için kuvvetler ayrılığı, denge-denetim mekanizması ve merkezi yetkilerin bir bölümünün yerele devredilmesi lazım. 3’ü bir arada olursa mantıklı olur. Kürt sorunu da ancak Türkiye’de güçlü bir demokratik yönetim olursa çözülebilir. Bu işin çözümünde ya Kürtler kendi mecrasına gider ya da Türkiye’nin toplamı içerisinde demokratik bir cumhuriyet inşa edilir.
DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET İÇİN ÇALIŞIYORUZ: Türkiye’de her şey karşıtlık üzerinden gidiyor. AKP karşıtlığı üzerinden siyaset yapacaksak, en mağdur olan biziz. Ama biz çözüm üretmeye çalışıyoruz. Demokratik bir cumhuriyet nasıl inşa edilir, temel hak ve özgürlüklerin sınırları nedir, Kürtler eşit yurttaşlık haklarını nasıl kullanabilir...
FATURAYI BİZE YÜKLEMEYİN: Başkanlık sistemi tartışmalarının ana merkeze oturması problemli. Bütün muhalefetin faturası bize kesiliyor. Buna karar verecek tek faktör bizmişiz gibi bakılıyor. Kürtlere havale eden bir yaklaşım var. Oysa AKP’ye verilmiş bir %50 de var. Bu matematiksel bir hesap değildir. O en kolay hali. Geçmişte kimlerin kimlerle ittifak kurduğunu biliyoruz. Sorun, meşruiyet sorunudur.
KÜRT HAREKETİ BÖLÜNMEZ: Kürt hareketinin bütünlüklü hareket edeceğinden eminim. Ayrıksı duruş olacağını düşünmüyorum. Kendi iç tartışmaları olabilir; bu anlaşılabilir ve sağlıklı. Ama toplamında hareket bütünlüklü davranacaktır.
ÖCALAN’IN KANDİL’LE İLETİŞİMİ OLMALIDIR: Bunu kendileri de söylüyor. 2 ayda bir giden mektupla olmaz. Hükümetin ve devletin, bu ihtiyacı tespit etmesi gerekiyor. Öcalan daha stratejik koşullarda olmalı ve örgütüyle diyalog kurmalı.
BDP’NİN TEK ROLÜ MEKTUP GÖTÜRMEK DEĞİL: Öyle olsaydı, bize de mektup yollama ihtiyacı hissetmezdi. İmralı görüşmeleri paralelinde asıl yapılması gereken, bir demokratikleşme programı. Burada bir rolümüz var. Silahsızlanma mekanizması işlesin. Bizlerin asıl demokratikleşmeyi konuşmamız lazım.
DAHA ANLAMLI BİR AÇIKLAMA YAPACAK: Bizim sadece silahları değil demokratikleşmeyi konuşmamız lazım. Öcalan’ın Nevruz’da rutin bir ateşkes çağrısının daha ötesinde, daha anlamlı bir duyuru yapacağını düşünüyorum. Yeni dönemin başlangıcına dair daha genel bir duyuru olacak. Öcalan’la devlet, resmi müzakere noktasına gelmişse, bu duyurulacaksa, ateşkesten daha kıymetli. Biz barış ve çözüm yolunu denemeye başlayacağız anlamına gelecektir.
CHP’Yİ YADIRGIYORUZ: CHP siyaseti problemli. Yadırgıyoruz. AKP’nin anti-demokratik yönlerini güçlendiren bir siyaset izliyorlar. Kamuoyunda CHP ‘Kürtlerle konuşmayın’ diyor algısı var. Oysa CHP, ‘Kürt sorununu konuşarak çözmeyi deneyelim’ demeli. Anayasa uzlaşma komisyonundaki durum ortada. En geri pozisyonu savunuyorlar. Yerel yönetim reformunu ‘bölücülük’ olarak tanımlıyor. Örgütle konuşulmasına itiraz ediyor. (Sabah / Aslı Aydıntaşbaş)
SON VİDEO HABER
Haber Ara