İmralı'da, Abdullah Öcalan'ın BDP'li üç milletvekiliyle yaptığı görüşmelerdeki ifadelerin kamuoyuna sızması gündemi sarstı. "İkinci Oslo sabotajı" diyen de oldu, "Habercilik başarısı" diyen de. Şimdi ise, siyaseti dalgalandıran gelişme ve süreçte gelinen noktaya halkın nasıl baktığı tartışma konusu. Vatandaş, 'İmralı zabıtlarını' ve süreci nasıl yorumluyor? AKŞAM, isabetli tahminleriyle dikkat çeken kamuoyu araştırma şirketlerinin yöneticilerine sordu, ilginç yanıtlar aldı:
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu: Kamuoyu neticeye bakar
Abdullah Öcalan'la görüşmeye olumsuz tepki verilmemişken, yayınlanan tutanakların seçmeni rahatsız edeceğini sanmıyorum. Daha çok şey konuşulacak. Her şeye "Seçmen nasıl tepki verir" diye bakmak yanlış. Kamuoyu, neticeye bakacaktır.
- ÇÖZÜM ARZUSU GÜÇLÜ: "Broker"lar, her verinin borsayı etkileyip etkilemediğine bakar. Seçmenin böyle duyarlılığı yok. Arada olup bitenle pek ilgilenmez. Burada çözüm arzusu, yöntem çekincelerinden çok daha güçlü. Toplumun yüzde 100'üne yakını çözüm istiyor.
- OSLO'DAN BAŞARILI: Notlara bakınca, yol haritası oluşturulmaya çalışılıyor ve sürecin henüz başı. Toplum sabırlı, her taraf temkinli. Bu yönüyle süreç Oslo'dan başarılı. Tutanakların sızması 'sabotaj'sa bile, etkisi olacağını sanmıyorum.
- AK PARTİ KAYBETMEZ: Seçmen, siyasetteki fırtınalardan etkilenmiyor. Öcalan'la görüşmenin açıklanmasından sonra da tercihlerde büyük oynama olmadı. 2011'deki denge sürüyor. Silahların susmadığı ortamda bile AK Parti'nin oyu yüzde 50'ye çıkmıştı. Dolayısıyla yine oy kaybetmez. Şu an AK Parti yüzde 51-53, CHP 22-24, MHP 11-12 civarında görünüyor. BDP ise yüzde 6-7 destek buluyor.
- RİSK CHP VE MHP İÇİN: Risk altında olan CHP ve MHP. Süreç başarılı olursa, destek vermedikleri için sıkıntıya düşecekler. Başarısız olursa, bu kez toplum iki partiyi "kanın akmasının sorumlusu" olarak gösterebilir.
KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem: Halkın fikri değişmez
Tutanaklara bakınca, gelinen noktanın çok olumlu olduğu kanaatindeyim. Artık BDP, Kandil ve Avrupa kanadıyla anlaşma yapıyor bir anlamda. Bu da görüşmelerde çok mesafe alındığını gösteriyor.
- OSLO'DAN FARKLI: Süreç, Oslo'dakinden çok farklı. Oslo'da çözüme dair bir durumun ötesinde görüşüp görüşmeme iletişimi vardı. Şimdi, çözüm var. Tutanaklar da bunun işareti. Artık silah bırakıp bırakmamak değil, sonrasında neler yapılacağı aşamasına gelinmiş. Bu önemli.
- BİR BELGEYLE KAMUOYU FİKRİ DEĞİŞMEZ: Belgeleri kimin verdiği değil, Doğru olup olmadığı önemli. Kamuoyu fikirlerini bir belge ortaya çıktı diye hemen değiştirmez. AK Parti'de de kırılma yaratmaz. Sonuçta millet çözüm istiyor. TRT Şeş yayına başladı, köy isimleri değişti, Kürtçe seçmeli ders geldi ne oldu? Öcalan'la görüşüldüğü ortaya çıktı ne oldu? Tutanaklar yansıdığı için de görüş değişmeyecektir.
- YERİNDEN YÖNETİM: 2014 seçimlerinde artık halkın seçtiği belediye başkanları, o kentlerin tüm coğrafyasına hakim olacaklar. İl özel idareleri kalktı ve belediye meclisleri etkin hale geldi. Türkiye yavaş yavaş yerinden yönetime doğru gidiyor. Bu olmadan başkanlık rejimi de tam olarak uygulamaya konulamaz.
- MUHALEFETİN EZBERİ DEĞİŞMELİ: Artık Anayasa görüşmeleri de farklı bir boyut kazandı. CHP ve MHP de mevcut söylemlerini yeniden ele almak ve ezberlerini değiştirmek zorunda. Çünkü siz ne derseniz deyin, yeni bir süreç ortaya çıkmıştır.
A&G'nin Sahibi Adil Gür: 'Öcalan yönetiyor' algısı olumsuz
A&G Araştırma Şirketinin sahibi Adil Gür ise İbrahim Uslu ve Tarhan Erdem'den biraz farklı düşünüyor. "Abdullah Öcalan'la müzakere" dendiğinde insanların "Türkiye'de milli beraberlik zedelenir mi" fikrine kapıldığını söyleyen Gür, bu endişe giderilmesi halinde 'çözüm'ün daha kolay olacağını belirtiyor: Seçmenlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye'nin bu sorunu çözmesi gerektiğine inanıyor, akan kanın durmasını istiyor.
SAYIN Başbakan kuvvetle muhtemel ki yaptırdığı araştırmalarda İmralı sürecinde "Öcalan'la görüşme" gibi sözlerin algı yönetimine zarar verdiğini düşünerek başlığı "çözüm süreci" olarak değiştirdi. Her iki tarafın da süreci iyi yönetmesi gerekiyor.
SON ŞANS
DAHA 1,5 ay önce "idam cezasını yeniden getirelim", hatta "BDP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldıralım" deniyordu. Şimdi ise İmralı süreci başladı. Vatandaşın kafasında soru işaretleri oluştu ister istemez. Önümüzde üç seçim var. Bu ortamda iktidarın radikal kararlarla adım atabileceğine yönelik tereddütlerim var. Bunun Türkiye için son şans olduğuna inananlardanım. Ama pek fazla da umutlu değilim.
ORKESTRA şefinin Abdullah Öcalan olduğu, süreci onun yönettiği algısı kamuoyunda olumsuz etki yaratıyor. Süreç İmralı'yla değil, BDP'yle yürütülüyor olsaydı işler daha kolay olurdu.
PROVOKASYONA açık bir süreç. Acaba bunu, sürece zarar vermek isteyenler mi sızdırdı yoksa "halk doğru bilgilendirilsin" diyenler mi? Bunu bilmem mümkün değil.
NASIL ki CHP'yi ikna etmeden türban meselesini çözmek mümkün değilse Kürt sorununun çözümü de MHP'yi dışlayarak çok mümkün değil. AK Parti'nin önümüzdeki üç seçimi de düşünerek radikal adımlar atmaktan kaçınacağını zannediyorum. Ama bu olmadan sorun çözülmez HAKKI KURBAN