Canı ve malıyla cihad eden lider: Erbakan
Prof. Dr. Necmettin Erbakan; aynen istediği gibi de anılıyor…
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-27 08:43:07
Canı ve malıyla cihad eden bir Müslüman olarak anılmak isterdi Prof. Dr. Necmettin Erbakan; aynen istediği gibi de anılıyor…
Aynı görüşten olsun veya olmasın, çok geniş bir kitlenin saygınlığını kazanmış, milyonların kalbinde müstesna bir yere sahip “Dava Adamı”…
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, dilinden hiç düşürmediği Sultan Fatih’in kabri başında çıktı ‘Rab’bine olan yolculuğuna; İstanbul, Mevlana’nın tabiriyle Şeb-i Arus’u yaşadı o gün. O kutlu yolculuğun üzerinden iki sene geçti ve tüm İslam alemi Hoca’sını anıyor şimdi. Erbakan Haftası münasebetiyle sadece Türkiye’de değil, tabiri caizse dünyanın dört bir yanında etkinlikler düzenleniyor. Hocasını unutmayan İslam alemi, hayırla yad ettiği Erbakan Hocası için hatimler indiriyor, paneller düzenliyor. Erbakan’ın ölümüyle bir devrin kapandığını düşünenler, görünen o ki büyük yanılgı içerisinde. Beden ölse de, fikirler ölmüyor. Zamanla olgunlaşan fikirler ölmek yerine, çok daha sağlam bir zeminde hayat buluyor.
Siyaset O’na göre dinin zirvesi ‘cihad’dı...
Siyaset kimlerine göre makam sahibi olmak için bir basamak olarak gözükse de, kimileri için de en büyük cihad. Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca için de siyaset en büyük ‘cihad’dı. Erbakan Hoca’nın cihad ve siyaset anlayışını en güzel şu sözleriyle anlayabiliriz;
“Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil, cihad yapıyoruz.”
Erbakan Hoca’nın ilerleyen yaşına rağmen(hastane odasındaki son gününde bile” niye ısrarlar siyasi çalışmaları bırakmadığı, bu sözlerden ve bakış açısından net bir şekilde anlaşılmaktadır. Nasıl ki yaşlanınca bir Müslümanın ibadetlerini bırakması mümkün değilse, Erbakan Hoca’nın da siyaseti bırakması mümkün değildi ve aynen de öyle oldu. Son nefesine kadar, cihad olarak gördüğü siyasi çalışmalarını sürdürdü.
Bir günü nasıl geçerdi…
Muhterem Necmettin Erbakan’ın bir günü, 35 YIL en yakın hizmetinde bulunan Özel Kalem Müdürü İbrahim Titiz tarafından şu şekilde aktarılmaktadır;
“Sabah namazından bir saat önce kalkar, namaz için hazırlık yapar, sabah namazını eda ettikten sonra yatmaz, kuşluk vaktine kadar Kur-an’ı Kerim okur, zikirle meşgul olur, ardından da kuşluk namazını kılardı. Sabah namazına ayırdığı üç saatlik bir zaman diliminden sonra, programı çok yoğun değilse biraz istirahata çekilirdi. Günün diğer saatlerinde, çalışma bürosunda bazen gece yarılarına kadar süren bir yoğunlukta teşkilatın tüm işleriyle meşgul olur ve teşkilat mensuplarıyla görüşmeler yapardı. Bütün gününü en verimli şekilde ve yoğun olarak kullanırdı. Zamanın kıymetini çok iyi bilir ve zamanı da hiç israf etmezdi. Cemaat ile namaz kılmak konusunda çok hassastı. Sağlığı elverdiğince sabah ve yatsı namazlarına mutlaka camiye giderdi.
Mecbur olmadığı müddetçe namazını yalnız kılmaz, her zaman cemaatle namaz kılmaya çok büyük özen gösterirdi. En önemli toplantılarda bile ezan okununca toplantıya ara verilir, namazlar cemaat halinde kılınır, tekrar toplantıya dönülürdü. Bu istisnasız böyleydi. Dünya hayatının son anlarında, su ile abdest alamayacak kadar takatten düştüğü anda bile bizden teyemmüm için bir tane tuğla getirmemizi istedi ve teyemmüm abdesti alarak namazlarını eda etti. İsrafı hiç sevmezdi. Yemek yiyeceği zaman, tabağa bitiremeyeceğini düşündüğü yiyeceği koydurmaz, yiyebileceği kadar yemek alırdı. Gereksiz yanan bir lamba var ise kapatılmasını rica eder ya da kalkar kendisi kapatırdı. Yarısı kullanılmış bir müsvedde kağıdı dahi kullanılan yerin haricinde kalan boş yeri makasla keser onu daha sonra kullanmak üzere bir yere koyardı.
Sabah kalktığı zaman ilk sözü önce “Selamün aleyküm” olurdu. Her işine besmele ve Fatiha ile başlar, işlerini ve toplantılarını yine Fatiha ile bitirirdi.
Cuma, kandil ve bayram günlerinde büyük küçük demeden akrabalarını ve yakın dostlarını arar, hal hatır sorardı. Eğer kendisini ondan önce aramışlarsa ‘Bizden önce siz aradınız, sevabı siz aldınız.’ derdi.”
Davaya adanmış bir hayat..
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 24 Ocak 1970 yılında kurulan Milli Nizam Partisi, daha ilk yılında antidemokratik biçimde kapatıldı. 11 Ekim 1972’de kurulan Milli Selamet Partisi, 1973 seçimlerinde % 12 oy alarak 51 parlmenterle meclise girmeyi başardı ve kurulan hükümetlerde önemli görevler üstlendi. Bu hükümetler tarafından gerçekleştirilen ağır sanayi hamlesinden Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar daha birçok önemli adımın atılmasında en büyük pay sahibi Necmettin Erbakan’dı. 12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen askeri darbe ile halkın iradesine müdahale edilmiş, Erbakan ve daha birçok siyasetçi 1987 yılına kadar politikadan uzak tutulmuştur. Eylül 1987’deki referandumla siyasi haklarını yeniden elde eden Erbakan, 19 temmuz 1983 yılında kurulan Refah Partisi’ne oybirliği ile Genel Başkan oldu. 1991 yılında yapılan seçimler Konya’dan milletvekili seçildi. 1995 yılında tekrar Konya’dan milletvekili seçilen Erbakan milletten büyük destek almış, Refah Partisi %21.7 oyla birinci parti olarak Meclis’te temsil hakkı kazanmıştır.
7 Temmuz’da güvenoyu alarak Başbakanlık görevini alan Necmettin Erbakan, daha önce hükümet ortağı olarak gerçekleştirdiği önemli hizmetlere Başbakan olarak devam etmiştir. Daha önce olduğu gibi yine antidemokratik uygulamalarla Erbakan Hükümeti düşürülmüş, Refah Partisi de kapatılmıştır. Ardından açılan Fazilet Partisi’nin de ömrü pek fazla olmamış, ardından Saadet Partisi ile yola devam edilmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa denk bütçe oluşturan Başbakan Erbakan, kısa süre içersinde kurduğu D-8 ile de dünyaya yön vermiştir. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olan Devrim de yine Erbakan tarafından hayata geçirilen bir diğer projedir. Kıbrıs Barış Harekatı’nın da talimatı bizzat Erbakan tarafından verilmiş, ancak görünen kısımda “Kıbrıs Fatihi” Bülent Ecevit olmuştur. Hayatı mücadele ile geçen Necmettin Erbakan’ın tek gayesi, sömürülen değil üreten bir ülke olup bu milletin şanlı tarihindeki yeri tekrar alması olmuştur.
Surda bir gedik açtı mukaddes mi mukaddes..
“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes. Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es..” der Üstad Necip Fazıl Kısakürek. Aynen Üstad’ın dediği gibi, surda bir gedik açtı Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan; rüzgarın ne taraftan estiğinin artık hiçbir hükmü yok. (Haber5)
Haber Ara