2030'da Türkiye'yi bekleyen endişe
Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu, BETAM ve Dünya Bankası'nın ''İşler'' başlıklı ''2013 yılı Dünya Kalkınma Raporu'nda kadınların iş gücüne katılması gerektiği aksi takdirde 2030'da dışarıdan iş gücü ithal edecek duruma geleceği vurgulandı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-27 14:31:07
Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofisi Direktörü Martin Raiser, Türkiye'de 20 yıl içerisinde verimlilik sağlanmak istiyorsa kadınların mutlaka iş gücü piyasasına katılması gerektiğini belirterek, ''Aksi takdirde demografik özelliğin, demografik kuvvetin yarısından faydalanabilir'' dedi.
Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), BETAM ve Dünya Bankası'nın ''İşler'' başlıklı ''2013 yılı Dünya Kalkınma Raporu'' tanıtım toplantısında konuşan Raiser, raporun zaman zaman bahsedilen iş gücü oluşturmadan olmadan büyümenin analiz edilmesine yardımcı olduğunu belirterek Türkiye'de 2009'dan sonra durumun değiştiğini, iş oluşturma konusunda mucizelerin olduğunu dile getirdi.
Özellikle kadınların iş gücüne katılımının arttığını vurgulayan Raiser, ''Çünkü krizden önce Türkiye'de bu katılım oranı daha az temsil ediliyordu'' dedi.
Söz konusu raporla 2009'dan sonra işlerin nasıl değiştiğinin anlaşılabileceğini aktaran Raiser, sözlerine şöyle devam etti:
''Bu sadece krizle ilgili geçici bir etki mi? Daha temel bir unsur mu var? Yoksa yeni bir trendin başlangıcını mı yaşıyoruz. Türkiye aynı trendi mi takip ediyor bazı Avrupa ülkeleriyle? Çünkü ilk başta kentleşme çok hızlı başladı. Kadınlar ilk başta evde oturuyorlardı. Ama bir sonraki jenerasyonla birlikte şehre taşındığı zaman kadınlar iş gücüne katılmaya başladı. Bunların değerlendirilmesi bakımından bu rapor son derece önemli.''
Arap Baharı'ndan insanların iş ile ilgili beklentilerinin kamu sektörüne yönelik olduğunu, ama kamunun bunu karşılayamadığını vurgulayan Raiser, Türkiye'deki ekonomik büyümenin motorunun özel sektör olduğunu, o yüzden iş yapma ortamından bahsedildiği zaman en verimli işlerin bu şekilde oluşturulduğunu söyledi.
Kadınların Türkiye'de iş gücüne katılım oranının yaklaşık yüzde 30 civarında olduğu bilgisini veren Raiser, ''OECD ülkelerinin büyük bir çoğunluğundan biraz daha az. Türkiye'de aslında çok önemli bir demografik özellik var. Türkiye'de 20 yıl içerisinde eğer verimlilik sağlanmak isteniyorsa, kadınların mutlaka iş gücü piyasasına katılması gerekiyor. Aksi takdirde demografik özelliğin, demografik kuvvetin yarısından faydalanabilir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında iş gücü piyasası yönetmelikleri bakımından çok yükseklerde olmadığına işaret eden Raiser, iş gücü piyasası açısından asgari ücretin, kıdem tazminatının ve esnek çalışmanın Türkiye'nin hızlı büyümesini sağlayacağını, aynı zamanda çok fazla iş yaratılmasını sağlayacağının altını çizdi.
''Eğitimle her şey çözülemez''
BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ise krize kadar ''Türkiye'de büyüme istihdam yaratmıyor'' şeklinde bir efsane olduğunu, bunun yanlış bir saptama olduğunu söyledi.
2009 itibariyle 900 bin tane 15-19 yaş arasındaki genç kızın ne iş aradığını, ne de okulda olmadığı bilgisini veren Gürsel, 300 bin genç erkeğin de ne çalıştığını, ne de okula gittiğini ifade etti.
Bu rakamları 'vahim' olarak değerlendiren Gürsel, bu gençlerin kalkınmaya katkısının olması için en verimli dönemlerinde iş gücü piyasasında çalışmaları gerektiğini dile getirdi.
Sadece eğitimle her şeyin çözülemeyeceğini kaydeden Gürsel, ''Yani herkesi üniversite mezunu yaptığınız zaman bunları çözeceğinizi ve Türkiye'nin kalkınacağını mı sanıyorsunuz? Çok aldanırsınız'' ifadelerini kullandı.
Daha düne kadar Türkiye'de dinamik ve genç nüfusa sahip olunduğunun, Avrupa'nın Türkiye'yi AB'ye almazsa çok şey kaybedeceği denilirken, birden yaşlanan nüfusun sorunlarının tartışılmaya başlandığını vurgulayan Gürsel, sözlerine şöyle devam etti:
''Buradan da görülüyor ki, 2030'da bizim kimseye verecek iş gücümüz yok. Hepsine bizim ihtiyacımız olacak. Çok büyük olasılıkla da yurt dışından iş gücü ithal etmek zorunda kalacağız. Bu yaşlanma düzeyiyle biz daha başlangıçtayız. Ama hızla bu yaşlanma devam edecek. 65 yaş üstündeki nüfusun toplam iş gücü içindeki payı hızla artacak. Bilindiği gibi yaşlanmayla birlikte bütçe ve sosyal harcamalar üzerinde de müthiş bir baskı olacak.''
Bu arada toplantıya 2013 yılı Dünya Kalkınma Raporu Yazarı Jesko Hentschel ile TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yaman da katıldı.
Rapordan
Dünya Kalkınma Raporu 2013'te, istihdam oluşturmada özel sektör öncülüğündeki güçlü büyümenin rolü vurgulanıyor ve kalkınmada en fazla paya sahip olan istihdamın bir kısır döngüyü nasıl kırabileceği açıklanıyor.
İstihdam sayesinde insanların zorluklardan kurtulabilmesi ve kadınların çocuklarına yatırım yapmak için daha fazla yetkinleşmeleri sebebiyle yoksulluğu da azalttığı belirtilen raporda, çalışanlar yaptıkları işte daha iyi hale geldikçe, daha üretken işler ortaya çıktıkça ve daha az üretken olan işler ortadan kayboldukça, verimliliğin de arttığı vurgulandı.
Raporda temel olarak Büyüme stratejileri mi yoksa iş stratejileri mi?, Girişimcilik teşvik edilebilir mi?, Politikalar toplumsal uyuma katkıda bulunabilir mi?, Vasıf mı iş mi- hangisi öncelikli?, Hedeflenmiş bir yatırım ortamı mı?, İş için rekabet mi?, Çalışanları mı işleri mi korumalı?, İşlerin yeniden tahsisi nasıl hızlandırılabilir? gibi başlıklar ele alınıyor.
( AA )
SON VİDEO HABER
Haber Ara