Dolar

34,9533

Euro

36,7005

Altın

2.997,96

Bist

10.009,59

İshak Alaton: Baykal altını oyuyorum zannetti

'Son 10 yıldaki değişim, Güneydoğu'daki bir türlü bitmeyen savaşı bitirme yolundaki açık tartışma, tavır alma ve özgürlük muhteşem bir şey. Ama yine de gerektiği kadar özgür değiliz...'

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-22 12:21:53

İshak Alaton: Baykal altını oyuyorum zannetti

TIMETURK / Haber Merkezi


Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, son 10 yıldaki değişimin, Güneydoğu’daki bir türlü bitmeyen savaşı bitirme yolundaki açık tartışma, tavır alma ve özgürlüğün muhteşem bir şey olduğunu belirterek, “Yine de gerektiği kadar özgür değiliz” dedi.

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği’nin (GYİAD) düzenlediği konferansta birçok konuda açıklamalarda bulunan Alaton, “askeriyenin şeffaflığı konusunda ne düşündüğü” sorusuna karşılık şöyle konuştu: “Ordunun bugünkü harcamalarının toplumdan gizlendiğine çok üzülüyorum. Çünkü bu konu hala devam eden, kanayan bir yara. Sizin bizim ödediğimiz vergiler çok gereksiz bir şekilde harcanıyor diye bir önyargım var. Ordumuz 720 bin kişiyken, İngiltere ki bizden daha önde bir ülke. 102 bin kişilik bir ordusu var, onu 82 bine indirmek için karar aldı ve bir taraftan da Afganistan’da savaşta olan bir ordu bu. Biz de 720 bin kişilik orduyla hala 20 yaşındaki çocukları zorla oralara götürüyoruz.”

Askeri harcamaların büyüklüğüne dikkati çeken Alaton, “7 tane denizaltı alıyoruz 4 milyar 200 milyon dolara. Bunlar sorulması gereken şeyler. Yıllardır TESEV’de (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) askeri harcamaların raporlarını yayınlıyoruz. Resmen yayınlıyoruz ve her yayınlamamızda bir zılgıt yiyoruz Genelkurmay’dan. Önce Yaşar Büyükanıt’tan yedik, sonra İlker Başbuğ’dan yedik. En sonuncudan yemedik, o sessiz kaldı. Demek ki bir ileriye gidiş var. Bir anlayış var artık” dedi.



‘BAYKAL ZANNETTİ Kİ ALTINI OYUYORUM’


Sosyal demokrasi inancını koruyup korumadığı sorulan Alaton, şu karşılığı verdi: “Bu sorunun bir sebebi var. (Bir gazeteci) Son bir demecimin başlığına ‘bugünkü solcular’ dedi. Halbuki ben orada ‘solcular’ı kullanmadım. Bugünkü solcu geçinenler olarak anladım. Yani bugünkü CHP’nin, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partinin, aslında sosyal demokrat olmadığını dile getirmek istedim. Ben hep sosyal demokrasiye inandım. Çünkü İsveç’de bunu özümsedim. Başarısızlıklarım arasında aslında, sosyal demokrat felsefeyi Türkiye’de anlatamamış olmam... Ben çok anlatmak istedim, çok konferanslar verdim. Hatta hatırlıyorum Baykal’ın böyle uçtuğu zamanlardı. O da yeni toplantılar yaptırıyordu. Bir toplantıda özel sektörün sosyal demokrasiye destek vermesi gerektiğini savunduğum zaman bir bayan profesör hışımla gelerek ‘iş dünyasıyla bizim sosyalistler yan yana gelmeyecek’ dedi. Ben de şaşırdım, ama anladım kadının ne demek istediğini. Çünkü ben daha önceki bir konferansımda ‘sermaye-emek el ele’ demiştim. Çünkü İsveç’te ben böyle gördüm.”

Sosyal demokrasi inancına hala bağlı olduğunu aktaran Alaton, “Ben sosyal demokrat doğdum ve inşallah öyle devam edeceğim. Herhangi bir değişiklik yok. Türkiye sosyal demokrasiyi özümseyemedi ve hala o potansiyel bence var” diye konuştu. Sosyal demokratlarda çok sayıda lider adayı bulunduğuna dikkati çeken Alaton, şirketinde çalışan ve Deniz Baykal’ın partisine mensup bir çalışanının Baykal’ın kendisine ilettiği ricasıyla 2 toplantılık ve 32 kişilik bir yemek organize ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti: “Toplantıdan önce Baykal’a bir şart koştum ama. Dedim ki ‘bütün bu insanlar konuşacak, siz dinleyeceksiniz’. Çünkü biliyorum hastalığını aldı mı eline (mikrofonu) dalıp gidiyor. Güç bela onu yönlendirebildik, susturabildik. İnsanlar konuştular ve iki toplantının sonunda ben kapanış konuşması olarak dedim ki, ‘Sayın başkan ben İsveç’te bunu gördüm, yöneticiler zamanı gelince yerini hazırlıyor genç insana. Sizin de heykeliniz dikilir’ dedim, ‘eğer parti başkanı olarak devam edip bundan sonraki Başbakan olarak bir genç adamı ön plana çıkarabilir ve sunabilirseniz’ dedim. ‘Mesela Ali Nail Kubalı veya Hurşit Güneş’. O zaman yeni tanımıştım Hurşit Güneş’i... Ve bekledim ki adamın hoşuna gidecek. Ama tam tersi oldu. Adamın yüzü uzadı, uzadı ve sessiz kaldı. Ben anladım ki felaket bir pot kırdım. Aradan bir ay geçti bir gün Hurşit Güneş telefon etti bana ‘yahu ben size ne kötülük ettim İshak Bey? Siz beni partiden attırdınız’ dedi. Deniz Baykal zannetti ki ben altını oyuyorum ve Hurşit Güneş’i onun yerine hazırlıyorum.”


‘MENDERES ASILIRKEN İTİRAZ ETMEDİK’

Bugünün Türkiye’sini değerlendiren Alaton, 50 yıl önceye nazaran daha açık bir toplum olunmaya başlandığını belirterek, şunları kaydetti: “Menderes asılırken hiçbirimiz sokağa çıkıp da itiraz etmedik yahu. Karar alındı, hepimiz biliyoruz ki ertesi gün asılacak. Hiç kimse sokağa çıkıp da en ufak bir patırtı, gürültü, pankart, itiraz yapmadı. Böyle bir rezillik yok. Karar alınmış ertesi gün asılacağı belli, hiç kimse bir şey yapmadı. Bugün böyle değil. Benzer bir şey olsa herkes yürür. Tepkisini ortaya koyar. 2002 yılına kadar biz bu baskı altında yaşadık. Farkında bile değiliz. Çünkü küçük görüyoruz veya hakir gören çok fazla insan var ama bu son 10 yılın değişimini hele hele Güneydoğu’daki bu bir türlü bitmeyen savaşı bitirme yolundaki açık tartışmalar, açık tavır almalar, menfi de olsa olur, müspet de olursa... Bütün bu açıklık, şeffaflık, özgürlük... Bu muhteşem bir şey. Biz bunu yeni yeni yaşıyoruz. Yine de gerektiği kadar özgür değiliz.

Bana soruyorlar ‘Türkiye AB’ye üye olsun mu?’ Ben diyorum ki ‘Türkiye’nin AB’ye üye olarak katılması önemli olmaktan çıktı’. Ama Türkiye’nin üye olacakmış gibi Avrupa standartlarında bir toplumsal gelişimi ortaya koyması ve zihinsel olarak onlara yaklaşması çok önemli.”

(AA)

Haber Ara