Avrupa'daki Türk çocuklarına TBMM el attı
Avrupa'da yaşayan bazı Türk çocuklarının ufak sebeplere dayandırılarak ailelerinden koparılması ve bakıcı ailelere verilmesiyle ortaya çıkan ve yoğun tartışmalara neden olan soruna TBMM el attı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-22 12:04:06
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Avrupa'da Türk çocuklarının bakıcı ailelere verilmesiyle ilgili başlattıkları çalışma kapsamında Nisan ayında Almanya ve Avusturya'da incelemelerde bulunacaklarını belirtti.
Üstün, "21. yüzyılın başında yabancı bir ülkede Türkiye kökenli çocuklara böyle bir muamele yapılmasını reva göremeyiz" dedi.
Avrupa ülkelerinde çeşitli sebeplerle ailelerinden alınan Türk çocukları ile ilgili başlattıkları çalışmalar hakkında AA muhabirine bilgi veren Üstün, Türkiye'den Avrupa'ya göç etmiş yaklaşık 5 milyon insan olduğunu, bunlardan 3 milyona yakınının Almanya'da yaşadığını hatırlattı.
Avrupa'da gençlik daireleri aracılığıyla birçok Türk çocuğun ailelerinden koparıldığına işaret eden Üstün, konuyla ilgili TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na çok sayıda dilekçe geldiğini ve dilekçeler üzerine harekete geçtiklerini anlattı.
Çocuklar, eften püften sebeplerle ailelerden koparılıyor
Ayhan Sefer Üstün, Dışişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın (YTB) da konuyla ilgili çalışma yürüttüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"Türk kökenli ailelerin çocukları eften püften sebeplerle ailelerinden koparılıyor. Çocukların velayet hakkı ailelerinden alınıyor ve çocuklar bakıcı ailelere veriliyor. Çocukların toplam sayısının 5 bin ile 9 bin arasında olduğu söyleniyor.
Ailesinden alınan çocuklar 5 bin de olsa, 9 bin de olsa bu büyük bir rakam. Geçtiğimiz hafta konuyla ilgili inceleme başlatma kararı aldık. Dosyamızı oluşturuyoruz. İlgililerle görüşme içerisindeyiz. Önümüzdeki hafta YTB ile bir toplantı yapacağız."
"Kendi dinlerini, kültürlerini ve dillerini unutuyorlar"
Velayet hakkının anne ve babadan idari kararla alınmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Üstün, bunun için mahkeme kararı gerektiğinin altını çizdi.
Üstün, şunları kaydetti:
"Gördüğümüz olaylarda daha çok gençlik dairelerinin idari kararlarıyla aldığı gözleniyor. Ülkelerin iç hukuklarını inceledik. Almanya hukukunda 'Yalnızca acil durumlarda gençlik daireleri çocukları ailelerin ellerinden alabilir. Aksi durumda mahkeme kararı olması gerekir' diyor. Ama olayların neredeyse tamamını acil olarak ele almışlar. Çok zayıf gerekçelerle alınmış kararlar var. 'Çocuğa karşı ağır bir durum var' gibi değerlendirilmiş."
Ailesinden alınan çocukların kendi kültürlerine yakın başka bir aileye verilmesi gerektiğini vurgulayan Üstün, birçok uç örnekle karşılaştıklarını anlattı. Üstün, şöyle devam etti:
"Öyle uç örnekler var ki, bir ailenin 3 çocuğu var. Çocuklar gaylere, lezbiyenlere verilmiş. Uzun mahkeme sürecinin ardından aile 2 çocuğunu geri alabilmiş. Ama hala bir çocuk, uç örnek diyebileceğimiz ailenin elinde. Çocukların asimilasyonu gündeme geliyor. Tek kelime Türkçe konuşamayan Türk kökenli çocuklar var. Kendi dinlerini, kültürlerini ve dillerini unutuyorlar."
"Bu kanayan yaraya merhem olmaya çalışacağız"
Türkiye'de konuyla ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Üstün, şunları kaydetti:
"Dersim olaylarında 20. yüzyılın başında üç bin civarında çocuk ailelerinden koparılarak asker ailelerine verilmişti. Hepimizin yüreği yandı, ağıtlar yaktık. 21. yüzyılın başında yabancı bir ülkede Türkiye kökenli çocuklara böyle bir muamele yapılmasını reva göremeyiz. Buna gönlümüz razı olmaz. Bu olayın çözümlenmesi için harekete geçtik. Komisyonda dinlemeler yapıyoruz. Dosyamızı tamamlıyoruz."
Daha önce TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Neo-Nazi cinayetleriyle ilgili bir araştırması bulunduğunu anımsatan Üstün, bu cinayetlerle ilgili ilk davanın 17 Nisan 2013'te Münih'te yapılacağını anımsattı. İlk duruşmada orada olmak istediklerini ifade eden Üstün, "Duruşmanın ardından bakıcı aile meselesini hem Almanya'da hem de Avusturya'da incelemeyi düşünüyoruz. Ailelerle, sivil toplum örgütleriyle ve karşıdaki muhataplarımızla bu meseleyi görüşeceğiz. Bir rapor hazırlayıp, raporu hem Türkiye hem de Avrupa kamuoyuyla paylaşacağız. Bu kanayan yaraya merhem olmaya çalışacağız" diye konuştu.
(AA)
Haber Ara