Dolar

34,9542

Euro

36,6146

Altın

3.021,23

Bist

10.058,63

Abant Platformu: Partiler Anayasa için sözlerini tutsunlar

Abant Platformu toplantılarının 28'incisi 'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla tamamlandı. Toplantı sonunda bir sonuç bildirgesi açıklandı. Vatandaşlık konusunda, sadece 'Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı' kavramı üzerine odaklanılması istendi

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-10 23:00:04

Abant Platformu: Partiler Anayasa için sözlerini tutsunlar
28. Abant Platformu'nun sonuç bildirgesinde hükümetin Kürt sorununun barışçıl çözümü yönündeki son girişiminin desteklenmesi, girişimin yeni anayasada eşit yurttaşlık garantisini de içermesi gerektiği belirtildi.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nca Abant'taki bir otelde düzenlenen 28. Abant Platformu, ''Katılımcı Demokrasi'' başlıklı oturumla sona erdi.

Kamuoyu ile paylaşılan sonuç bildirgesinde oturumlarda ele alınan ''Kimlikler, Talepler ve Yeni Yurttaşlık'', ''Türkiye'nin Bölgesel Aktörlüğü ve Dış Politika'', ''AB Müzakere Süreci-Gelinen Noktalar'', ''Yeni Anayasada Sorunlar-Zorunluklar'' ve ''Katılımcı Demokrasi'' konularına vurgu yapıldı.

Bildirgenin ''Kimlikler Talepler ve Yeni Yurttaşlık'' konulu bölümünde devletin inançlara ve inançsızlığa eşit mesafede olması, hiçbir resmi belgede Türk vatandaşlığının sosyolojik tanımının bulunmaması, bunun yerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramı üzerine odaklanılması gerektiği bildirildi.

Devletin herhangi bir üst kimlik tasarlama girişiminde bulunmaması gerektiği ifade edilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

''Türkiye'nin farklı mezhep, din ve etnisiteleri içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok kültürlü yapısı devlet ve toplum tarafından tanınmalıdır. Devlet, tüm inançlara ve inançsızlığa eşit mesafede olmalıdır. Yerel nüfusun talebi halinde yer isimleri orijinal haline iade edilmelidir ve olumsuz tarihi çağrışımları olan birtakım yer isimleri değiştirilmelidir. Eğitim müfredatı yukarıda sözü edilen hususları yansıtmalıdır.''



''Türkiye'nin Bölgesel Aktörlüğü ve Dış Politika''



Arap isyanının Türkiye'nin dış politikasının en büyük meselesini oluşturduğu belirtilen bildirgede, ''Türkiye-Irak-Suriye üçgenindeki bölgesel dinamik, Türkiye'deki Kürt sorununun çözümünü acil kılmaktadır. Türkiye, reel politik gerçekler ve idealist taahhütleri arasında bir ahenk kurmalıdır. Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara gösterdiği hassasiyet her türlü takdire şayandır. Türkiye, Suriye'de barışçıl bir çözüm için uluslararası toplumla işbirliğini sürdürmelidir'' ifadelerine yer verildi.

Türkiye'nin Avrasya'daki önemli bölgelerin kesişim noktasında olduğu, hızlı bir değişim ve jeopolitik yapılanma döneminde bulunduğu, ortaya çıkmakta olan çok kutuplu dünyada önemli bir rol oynadığına işaret edilen bildirgede, tutarlı bir dış politika güden istikrarlı Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliği için hayati önem taşıdığı ve İslam Dünyası ile Batı'nın barış içinde birlikte var olması için vazgeçilmez olduğu vurgulandı.



''AB Müzakere Süreci-Gelinen Noktalar''



AB'ye tam üyelik sürecinin her iki taraftaki ciddi güven kaybından dolayı sekteye uğradığına işaret eden bildirge, şöyle devam etti:

''Her iki tarafta da yönetimsel eksiklikler söz konusudur ve yeni anayasa vatandaşların genel beklentileri kadar, Türkiye'nin demokratikleşmesi, insan hakları, eşit yurttaşlık, hukukun üstünlüğü, devletin hesap verebilirliği, ordunun sivil denetimi ve merkeziyetçiliğin azaltılması gibi konularda imzaladığı uluslararası anlaşmaların gereklerini de yansıtmalıdır.

En son genel seçimlerden önce tüm siyasi partilerin söz verdiği şekilde, mevcut anayasa bir dahaki genel seçimlerden önce yeni bir anayasa ile değiştirilmelidir. Hükümetin Kürt sorununun barışçıl çözümü yönündeki son girişimi desteklenmelidir, bu, yeni anayasada eşit yurttaşlık garantisini de içermelidir. Başkanlık sistemi tartışmaları yeni bir anayasa için gerekli olan siyasi mutabakatı tehlikeye atmamalı ve geciktirmemelidir.''

'Yeni Anayasada Sorunlar-Zorunluklar''



Devletin tüm din ve mezheplere eşit mesafede olması gerektiği, bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması veya statüsünün tarafsızlık ilkesi ışığında yeniden tanımlanması gerektiği belirtilen bildirgede, siyasetçilerin AB üyeliğinin getirileri hakkında kamuoyunu bilgilendirmede ve kamuoyu oluşturmada başarılı olamadığı iddia edildi.

Avrupa'daki birtakım önyargılar, yükselen İslamofobi ve bazı Avrupalı liderlerin hasmane tavırlarının Türkiye'de ciddi öfkeye neden olduğu kaydedilen bildirgede, şunlar bildirildi:

''Mevcut ayrımcı vize politikalarını sona erdirmeye yönelik olan yol haritası, yeniden güven inşası ve tam üyelik sürecini canladırmak için önemli bir fırsattır. AB ortak değerler ve demokratik standartlar üzerine kurulu bir barış projesidir. Bu nedenle Türkiye'nin geleceği için sahip olduğu önemi korumaktadır. Türkiye'nin farklı uluslararası işbirliği seçenekleri araması normal olmakla birlikte, AB süreçteki tüm sorunlara rağmen Türkiye için hala vazgeçilmezdir.

Haziran 2010'dan bu yana hiçbir müzakere başlığı açılmamıştır ve mevcut durum bu haliyle sürdürülemez. Bazı başlıkların açılması sürece hız kazandıracaktır. Türkiye hükümeti müzakere başlıklarının açılması ve üyelik sürecinin hızlanması için Kopenhag Kriterleri'ni sağlama yönünde çaba göstermelidir.''



''Katılımcı Demokrasi''



Kadınların kamusal hayata ve siyasete katılımının teşvik edilmesi, güçlü ve bağımsız sivil toplum, muhalefet hakkı, örgütlenme ve ifade hürriyeti, basın özgürlüğü, kapsayıcı katılım, akademik özgürlük ve devleti eleştirme hakkı gibi konularla bağlantılı olması dolayısıyla demokratikleşmenin kurumsal reformlarla sınırlı olmaması gerektiği vurgulanan bildirge, şöyle sona erdi:

''Mevcut siyasi partiler ve seçim yasaları yerel siyaseti güçlendirme istikametinde demokratikleştirilmelidir. Yüzde 10 seçim barajı demokrasinin kapsayıcı karakterini yansıtacak şekilde belirgin olarak düşürülmelidir. Türkiye'de daha fazla sosyal adaletin temini ve demokrasinin güçlendirilmesi için çalışanların hakları güçlendirilmelidir. Adil olmayan gelir dağılımının demokrasi için önemli bir tehdit olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

Eğitim müfredatı yukarıda belirtilen hususları yansıtmalı ve yurttaşları eleştirel düşünce yoluyla sivil topluma aktif olarak katılmaya hazırlamalıdır.''
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara