YAZAR MUHSİN KIZILKAYA: BÖLÜNÜRÜZ ENDİŞESİ ARTIK GERİDE KALDI
İmralı’da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’nın PKK ile yürüttüğü silah bıraktırma görüşmelerinden sonuç alınacağını ve Mayıs ya da Haziran ayında PKK’nın silah bırakarak ülke dışına çekileceğini umduğunu söyleyen yazar Muhsin Kılızkaya, “Türkiye’de ‘PKK sorunu biterse, bölünürüz’ korkusu duyanlar vardı. Düşünceler ‘bölünürüz’den ‘PKK sorunu biterse güçlenirize’ döndü. PKK, Öcalan’ın çağırısını dinleyecektir. Mayıs ya da Haziran’da bu iş bitmiş olur” dedi.
Engel olan vebal altında kalır
Çözüme yönelik çalışmaların Kürt sorunundan beslenenler için umut kırıcı olduğunu; tavsiye olacakları endişesiyle konuştuklarını söyleyen Muhsin Kızılkaya, “Barışa kim engel olur ise, büyük vebal altında kalır. Bu seferki çalışma için büyük toplumsal mutabakat var. Böyle bir fırsat yakalamışken, halk kaybetmek istemiyor. Çünkü geçen seferi fırsatı ıskalamak, toplumu rahatsız etti. Burada herkes kendine bir suç payı biçti. İkinci denemeyi de ondan sahipleniyor. Toplumsal bir eşik atlandı. Herkes Kürt sorunu çözülürse Türkiye’nin bölünmeyeceğini gördü. Memleket güçlenir duygusu ortaya çıktı. Türkiye’de ‘PKK sorunu biterse, bölünürüz’ korkusu duyanlar vardı. Düşünceler bölünürüzden ‘PKK sorunu biterse güçlenirize’ döndü” diye konuştu.
Balyoz Öcalan’ı dönüştürdü
Oslo sürecinin yöntem olarak yanlış götürüldüğünü, Öcalan yerine PKK’nın iki numarası ile konuşmanın süreci baltaladığını ifade eden Muhsin Kızılkaya, “KCK sözleşmesi 11’inci maddesi Öcalan’a olağanüstü yetkiler tanıyor. Son karar verici, veto etkisi olan adam, karar almada yetkisi var. Böyle bir tek başına değildir bir önderliktir bir kurum muamelesi yapılıyor. Öyle bir durumda, siz altındaki adamla görüşürseniz Öcalan’a sadece onay kalıyor. Kendisi bu durumu içselleştiremedi. İkinci plana atılmış hissetti. Süreç yürümedi. Elini bu taşın altına koymadı. Bugüne kadar Öcalan, AK Parti’yi değil askerleri muktedir görüyordu. Ergenekon sürecinde askerler onu kullandılar. O da bunu ancak Balyoz kararı ile kavradı. Artık muktedir olan hükümettir düşüncesi oluşunca, ‘PKK’ya silah bıraktıralım’ demeye başladı. Ben Mayıs ya da Haziran gibi silahların bırakılacağını düşünüyorum. Zaten o saatten sonra bırakılmaz ise bir daha da bırakılacağını sanmıyorum” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’Yİ KUŞATMAK İSTİYORLAR
PARİS suikastı şüphelisinin PKK üyesi çıkmasını değerlendiren Muhsin Kızılkaya şunları söyledi: “Sakine Cansız’ın öldürülmesi para ya da aşk meselesi. Sürece ilişkin cinayet olması Allah korusun Zübeyr Aydar ya da Remzi Kartal’a yönelik suikast ile olurdu. Bu bir PKK iç hesaplaşması gibi duruyor. Ama provokasyon gibi kullanıyorlar. Amaç; Türkiye’yi sıkıştırmak.”
ANADİLDE SAVUNMA 90 YILLIK BİR HAYALDİ
TBMM’de anadilde savunma hakkını düzenleyen kanunun anadilde savunmayla ilgili ilk maddesinin kabul edilmesini değerlendiren Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, “Bu adım, Kürt sorunun çözümünde 90 yıldır beklenen bir adımdı. Artık sorunun çözümü konusunda daha umutla konuya yaklaşmam mümkün olabilecektir. Sadece siyasi davalar için değil normal davalarda da kendilerini ifade etmekte zorlanan kişiler ceza alıyorlardı. Bu haksız uygulamanın da önüne geçilmiş olacak”dedi. Av. Sedat Yurttaş ise: ”Yasa, sorunları çözmeye samimi katkı sunan iradeyi ortaya koyuyor. Cumhuriyetin ideolojik kalıplarından biri daha kırılıyor”dedi.