Dolar

34,9539

Euro

36,6262

Altın

3.016,99

Bist

10.028,31

Bazalt taşı, Mahmut hocanın elinde sanata dönüşüyor

Diyarbakırlı öğretmen Mahmut Tül, kendisine has yöntemiyle Karacadağ'ın sert bazalt taşını paha biçilmez sanat eserlerine dönüştürüyor. Taşları çekiçle ufaltıp elekten geçirdikten sonra tarihi ahşaplarla buluşturan Mahmut Tül, birbirinden güzel tablo

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-28 08:17:59

Bazalt taşı, Mahmut hocanın elinde sanata dönüşüyor
Diyarbakırlı öğretmen Mahmut Tül, kendisine has yöntemiyle Karacadağ'ın sert bazalt taşını paha biçilmez sanat eserlerine dönüştürüyor. Taşları çekiçle ufaltıp elekten geçirdikten sonra tarihi ahşaplarla buluşturan Mahmut Tül, birbirinden güzel tablolar yapıyor. Tablolarında hiç boya kullanmayan Tül, taşların doğal renginden yararlanıyor. Mahmut hoca, aradığı renkli taşı bulmak için saatlerce Dicle Nehri'nin kenarında taş aradığını söylüyor.

Diyarbakır ile Şanlıurfa arasındaki Karacadağ'da bulunan bazalt taşı ile Dicle Nehri'nin kenarındaki bazı renkli taşlar, eğitimci Mahmut Tül'ün elinde elinde sanata dönüşüyor. Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde yaşayan Mahmut Tül'ün sanata ilgisi görev yaptığı okulda karakalem çalışması yapmasıyla başlamış. Uzun süre bu alanda çalışma yapan Tül, yıllar içinde kendisine has yöntemi keşfetmiş ve birbirinden güzel tablolar yapmaya başlamış. Tül, yapacağı tablo için Diyarbakır ve çevre illerinden topladığı renkli taşları uzun süren aşamalardan geçirdikten sonra tablolarına nakşediyor. Öğretmenlikten arta kalan zamanını evinin altında açtığı atölyede geçiren Tül, her tabalo için 20 gün ayırıyor. Tül'ün yöntemi biraz zahmetli. İlk önce taşları çekiçle saatlerce ufaltıyor dah sonra belli iriliğe göre elekten geçiriyor, tasnif ediyor. Yapacağı tablonun rengine göre taşları bulup kırıyor. Daha sonra tuval olarak kullandığı ahşabın üzerine, bilgisayarda yaptığı çalışmanın belli boyutlarını çıktı olarak alıp, çiziyor. Çizim işlemi bittikten sonra sıra ahşap çalışmasına geliyor. Mahmut Tül, sıradan ahşap kullanmıyor. Diyarbakır'ın eskicilerinden mobilyacılarına, okullardan eski evlerine kadar gezip bulduğu ve doğal rengini koruyan ahşapları bulup şekil veriyor. Tablonun ana hatlarına, kapı ve pencerelerine önce ahşaplarını yapıştırıyor. Bunun için genelde tutkal kullanıyor. Ahşap kuruduktan sonra sıra ahşabı düzeltme işine geliyor. Bundan sonra sanatın inceliği devreye giriyor. Çünkü ahşaba iyi şekil verilmesi gerekiyor yoksa yapılacak tablo göze hoş gelmeyebiliyor. Tül, ahşap yapıştırma işleminin ardından tuvale sürdüğü tutkalın üzerine, ufalttığı taşları döküyor. Burada küçük taşların tuvale aynı kalınlıkta dökülmesine özen gösteriyor. Tuvalin bir bölümüne dökülen taşlar, bir gün kuruduktan sonra diğer bölgesine aynı işlem uygulanıyor. Son olarak taşları üzeri inşaatlarda kullanılan mozaik silme makinesi, spiralle temizlendikten sonra tablo tamamlanıyor. Ortaya göze taşların doğal rengi ile tarihi ahşabın buluştuğu eserler çıkmış oluyor.

"GÜNLERCE TAŞ KIRDIĞIM OLUYOR"

Tabloların yapmak için hammaddeyi özenle seçtiğini anlatan Tül, teknolojinin gelişmesiyle üretilen boyalı taşları kullanmaktan kaçındığını söylüyor. Bunun için günlerce taş kırdığını anlatan Tül, "Her şeyin doğal olmasına özen gösteriyorum. Büyük bir emek harcıyorum ama tablo bittiğinde mutlu oluyorum." diyor. Günde en az 5-6 saat çalıştığını dile getiren Tül, bu sayede zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmediğini dile getiriyor. "Sanat yorucu olduğu kadar keyif" diyen Tül, bir tablonun büyüklüğüne göre 5 ila 20 gününü aldığını dile getiriyor. Mahmut Tül, " Taşlarla yaptığım ilk eser Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki Artuklu eseri olan Malabadi köprüsü. Oldukça büyük bir tablo. Tabloda bulunan su rengi için yıllarca uğraştım mavi taş bulamadım. Çünkü doğada mavi taş çok az bulunuyor. Olsa da çok pahalı. Bunun için boya kullanmak zorunda kaldım. Onun dışında hiçbir eserimde boya yok. Şimdi su yerine yeşilin tonlarını kullanarak bu ihtiyacı karşılamaya çalışıyorum." diye konuşuyor. Çalışmalarında kullandığı ahşabın doğal olmasına özen gösterdiğini anlatan Tül, "Okullardaki çok eski sıralar, eskicilerdeki eski ev eşyalarından bulduğum ve biraz değeri olan ahşabı marangozda inceltip kullanıyorum. Yani doğal oluyor. Herhangi bir vernik ya da parlatıcı kullanmıyorum. En zor bulduğu malzeme ahşap oluyor." diyor.

Haber Ara