'Erbakan ülkeyi iç savaştan kurtardı'
Hayata veda eden duayen Gazeteci Mehmet Ali Birand son röportajlarından birini de Muharrem Coşkun'a vermişti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-20 13:37:31
17 Ocak Perşembe günü hayata veda eden duayen Gazeteci Mehmet Ali Birand son röportajlarından birini de STAR Gazetesi editörü Muharrem Coşkun'a vermişti.
İşte Birand'ın 28 Şubat, Erbakan ve Türkiye üzerine söylediği o söyleşisi..
İşte o röportaj:
Yaptığınız, 'Son Darbe 28 Şubat' belgeselinde sizi en çok şaşırtan ne oldu?
O dönemde, yaşarken ne olduğunu anlayamadığımız, 'vay anasına biz bu işin altında resmen kalmak üzereymişiz' düşüncesi çıktı. Bakıyorsunuz büyük olayların hemen tümünde devlet var. Devlet kimi zaman umursamayarak, kimi zaman bilerek var.
Belki de o kokuşmuş karanlık devletle alakası olmayan kişi Erbakan değil mi?
O dönemin en temiz ve masumlarında biri Erbakan'dır tabii. Erbakan eğer bulutlarda yıldızların arasında yaşamasaydı, Erbakan göz göre göre, açık açık 28 Şubat'a gidildiğini görmek istemedi. Çünkü Erbakan'ın bir tek isteği vardı, devlet ve askerle barışmak, iktidarda kalmak. Devleti tanımadığı da çıkıyor tabi ortaya..
Asker neden müdahale etmek istedi?
Askerler de Türkiye'nin değiştiğini okuyamadı, Erbakan Türkiye'nin değiştiğini okudu ama anlayamadı. MGK kurulundan çıkıyor, 'askerle aramızda sorun yok' diyor.. Kavga etmek istemiyor. Bir dik dursa bir parça dik dursa değişecek her şey..
Dik dursa ne değişirdi?
Dik dursa asker çok şaşırırdı ve inanmazdı ve üstüne yürürdü. Darbe yaşanır diye endişelendi Erbakan. Asker iyi blöf aptı, diğer partiler de kandı. Demirel 'darbeyi önledim' diyor ama tamamen askerin yanında durdu.
Erbakan yalnız kaldı yani?
Evet Erbakan yalnız kaldı. O dönemin siyasetçisi de medyası da iş çevreleri de sorumludur. İş çevreleri Anadolu kaplanları geliyordu, ondan memnun değildi. 28 Şubatçılar da şunu anlamadı; toplum değişiyor. 1994 seçimleri RP patlıyor, kapatıyorsun FP geliyor, yahu değişiyor toplum, asker de, kalsik laik çevreler de bu değişimi görmediler.
Erbakan, uyuşma ve uzlaşma aramak, devletle barışık olayım demek yerine kavga etmeliydi. Oysa Erbakan kavga etmek için bir Recep Tayyip Erdoğan değildi. Biz, 'Türkiye'ye din devletini getiren lider' olarak değerlendirdik ama Erbakan o da değildi.
Rize Belediye Başkanı'nın konuşmaları, Kudüs gecesi falan.. Aslında küçücük şeyler, ama orada dik duramadı ve askere höt diyemedi.
Medyanın tutumunu nasıl yorumlarsınız?
Medyanın yatacak yeri yok. Şu gazete bu gazete değil, belki 2 gazetenin dışında herkes askere biat etti. Biz de askere niye inandık..? Çünkü asker ne derse doğrudur anlayışıyla büyüdük.
2002-2012 arası Türkiye'nin kabuğunun çatır çatır çatladığı, balans ayarı yapan askerin kendi bindiği dalı kesmesidir. Asker Milli Görüş gelince bindiği dalın kesileceğine inanıyordu. Devlet o kadar aptallıklar yaptı, o kadar değişen Türkiye'nin farkına varamadı ki, balans ayarı yapacağım derken frenlerini patlattı. Ne yaptıysa AK Parti'ye yaradı. Zorla koalisyon kurdurdu olmadı, o koalisyonla kavga etti, gene olmadı, 28 Şubat askerin yenilgisiyle sonuçlandı: Son final zaten AK Parti'nin zaferi, millet kimi devirdi, askerin getirdiği koalisyonları.. Bahçeli'yi, Yılmaz'ı, Çiller'i attı götürdü.
Belgeseli çekerken başka sizi şaşırtan neler gördünüz?
Beni en çok şaşırtan doğrusu, bütün bunlar gözümüzün önünde olurken, bizim medya olarak inanmamız. Aczmendi, Müslüm Gündüz.. Nedir bunlar diye sorgulamadık. Gözümüzü kapattık inandık. Mesela o Aczmendi olayı o kadar bir senaryo ki, Gazi olayları hakeza..
Yargı, asker, polis, laik çevreler, üniversiteler, YÖK falan nasıl bir zincirin içinde oldukları çok net ortaya çıktı. Asker Milli Görüş gelince bindiği dalın kesileceğine inanıyordu. Devlet o kadar aptallıklar yaptı, o kadar değişen Türkiye'nin farkına varamadı ki, balans ayarı yapacağım derken frenlerini patlattı.
AK Parti zaferinin ardında ne var?
Eğer asker AK Parti'yi devirmeye, kapatmaya kalkmasaydı bunlar olmazdı. Askerlerle AK Parti da anlaşmak istiyordu. Ancak asker AK Parti'yi kışkırttı, delirtti.
Askere göre Erbakan'la Erdoğan aynıydı.
O dönemde en büyük korkunuz neydi?
En büyük korkum ülkede bir kargaşa çıkacak endişesiydi. Kargaşanın çıkmaması da Erbakan'ın sayesinde oldu. İsteseydi o günlerde Türkiye'yi kargaşaya sokabilirdi. Bir işaretle Ankara'ya doğru bir milyonu akıtırdı. Kitle de hazırdı, dindar olmayanlar dahi baskılara tepki için yürürdü. Haksızlığa karşı bunu yaparlardı. Ama Erbakan tarihi bir kararla buna engel oldu. Bir anlamda ülkeyi iç savaştan kurtardı. O günler hayatımın en zor dönemiydi.
Medya patronları da masum değil sanıyorum..? Bankan olursa, başka işlerin olursa, başka işlerde ilerlemek için başka işleri kullanırsa, tabiki patron boyun eğmek zorunda kalır.
Ya diğer siyasiler? Yılmaz, Ecevit, Baykal?
28 Şubat'ta sadece askeri konuşuyoruz.. 'Askerin attığı bu adım demokrasiye aykırıdır, ey Erbakan ben senle aynı düşünmüyorum ama bu konunda yanındayım' diyemediler. Orada Türk siyasetçisinin küçüklüğü ortaya çıktı.
Bugünden bakınca, haksızlık ettiğiniz kimse var mı?
Bazı yazılarıma bakıyorum, Refah'a haksızlık yapmışım diyorum. Keşke yazmasaydım dediğim yazılarım oldu ama o kadar yazı yazınca da maalesef oluyor.
Haber Ara