TİMETÜRK/Halit İkbal
Kabil’de Afganistan İstihbarat Servisi başkanının bir intihar saldırısıyla yaralanmasından ardından birkaç gün içerisinde Türkiye, bakanları ve generalleriyle birlikte Afganistan ve Pakistan liderleri arasında bir toplantıya ön ayak oldu. Bu saldırı sene Afgan Yüksek Barış Konseyi Başkanı Profesör Burhanettin Rabbani’ye yapılan suikastın hemen hemen kopyasıydı. Her iki saldırıda da Afganistan, Pakistan’ı işaret etmişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bombalamanın iki ülke arasındaki diyalogu raydan çıkarma çabası olarak nitelendirdi. Her yoldan çıkarma çabasından sonra Türkiye’nin sürekli süreci yeniden rayına sokmak için inisiyatif alması bir rahmettir.
Afganistan ya da Pakistan’da barış istemeyenler, her türden bölünmeyi güçlendirmek, idame etmek ve bunları yaratmak için ortak çaba gösteriyorlar. Herhangi bir barış girişimi hız kazandığında, çabaları baltalayan yüksek bir terörist faaliyet ya da üst düzey bir suikast olması kesinlikle Allah’ın bir takdiri olmasa gerek.
Mevcut gerilimleri azaltılmasını ve Kabil ile İslamabad hükümetleri arasında işbirliğinin artırılmasını amaçlayan Ankara’daki toplantının sonunda Cumhurbaşkanı Gül, her iki tarafın da “güven tazelediğini ve birlikte çalışmaya kararlı” olduklarını söyledi. Başkan Karzai, “çok iyi görüşmeler yaptıklarını” belirterek, “Umut ediyorum ki aşırılık ve terörizme karşı savaş, her iki ülkenin halkının da bu saldırılarla tehdit edilmediği bir sonuca götürecektir. Diyalog ortamı öncekinden daha iyiydi. Afganistan ve Pakistan’da istenmeyen terörist olaylar görüyoruz” dedi. Başkan Zerdari de şunları kaydetti: “Onlar (teröristler), bizlerin, hükümetlerin bir araya gelmemizi ve uluslarımızı barışa taşımamızı istemiyorlar. Afganistan’ın refaha ulaşması Pakistan’ın faydasınadır. Afganistan ve Pakistan’a barışın geri gelmesini temenni ediyorum”. Afganistan ve Pakistan, Afganistan Milli Güvenlik Direktörüne yapılan suikast girişimini birlikte araştırmada mutabık kaldılar.
Bu zor şartlar altında Türkiye, Pakistan ve Afganistan’ın ayrılmasını engellemede sessiz sedasız hayati bir rol üstleniyor. Bu iki ülke arasındaki ilişkiler hayati olması yanında çok nazik. Kaygan olmasına rağmen korunması tek seçenektir. Pakistan’da barış, Afganistan’da sürdürülebilir barıştan ayrılamazdır. Tersi de doğrudur. Yani her iki ülkedeki barış ortak bir girişimdir ve ortak çaba gerektirmektedir.
Üçlü Zirve, Afganistan ve Pakistan arasındaki algı uçurumlarını kapatmada her zaman yararlı olmuştur. Ateşi söndürmenin yanında bu zirve Pakistan ve Afganistan arasındaki ikili düzeyde sürdürülebilir ve verimli ilişkilerin oluşturulmasında sessice büyük mesafe almıştır. Bu toplantı, üç ülkeyi de etkileyecek diğer toplantıların koordinasyonu için bir merkez görevi ifa etmiştir. Üçlü Zirve süreci, 2007’den bu yana 7 toplantısında bu üç ülke arasında diyalog ve işbirliğine çok değerli katkılar yapmıştır. Ekonomik işbirliği, bağlantı, sınır yönetimi, uyuşturucu-insan trafiği ve afet yönetimi dahil birçok alanda uzun vadeli beklentilere dair kapsayıcı bir bakıştır. Yedinci zirvede kurulan Üçlü Ticaret Konseyi üç ülkenin ekonomik ve ticari kurumlarını daha yakınlaştıracaktır. Bu da ticari ve ekonomik ortaklığın tüm potansiyelini ortaya çıkarabilecektir. Özellikle bu Afganistan’ın savaş ve uyuşturucu ekonomisinden konvansiyonel mali sisteme geçişine yardımcı olacaktır.
Yedinci zirve aynı zamanda, altıncı Üçlü Zirve’den bu yana Afganistan’ın geleceğiyle ilgili uluslararası toplum tarafından düzenlenen Bonn, Chicago ve Tokyo Konferansları sonuçlarını da değerlendirdi. Üç devlet başkanı, Afgan barışı ve bölgeyi etkileyen güvenlik meseleleriyle ilgili üç ülke arasındaki işbirliğini yoğunlaştırma kararlılıklarını dile getirdiler. Üç kardeş ülke kurumları arasındaki işbirliğini geliştirme azimlerini ifade ettiler. Başkanlıklar arasında kurulan kırmızı hat, bunun en somut örneğiydi.
Ortak basın toplantısında konuşan Başkan Zerdari, Pakistan ve Afganistan’ın aşırılıktan zarar gördüğünü ve Afgan İstihbarat Başkanı’na yapılan son saldırının terörizmin ortadan kaldırılmasına yönelik ortak çabaların altını oyma planlarının bir parçası olduğunu söyledi. Aşırıların hezimete uğradığını ve bu nedenle bireyler ile sivillere saldırılar düzenlediklerini söyledi. Afganistan’ın gelişmesi ve İpek Yolu’nun açılmasının Pakistan’ın da çıkarına olacağını kaydetti. Ayrıca Pakistan’ın uzun zamandır Afgan mültecileri konuk ettiğini ve Afganistan’da barış sağlanırsa bunların geri dönebileceğini de belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ortak basın toplantısında üç tarafın da ticaretin artırılmasında mutabık kaldıklarını söyledi. Terörizm ve aşırılığının yok edilmesi için bölge ülkelerinin ortak çaba göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Abdullah Gül, terörizmin tek bir ülkenin meselesi olmadığını belirtti. Pakistan, Türkiye ve Afganistan’ın, Afganistan’daki barış sürecinde azimli olduğunu ifade etti. Başkan Karzai, üç tarafından karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi için önemli girişimler yaptığını söyledi. Üçlü anlaşmanın, üç ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için rüştünü ispatladığını belirtti. Başkan Karzai, barış, istikrar ve bölgenin ekonomik kalkınması için verilen sözlerin yerine getirileceğini ve bu şekilde aşırılık ile terörizmin bölge ülkelerini tehdit etmeyeceğini ifade etti.
Geçen birkaç hafta, yoğun Afganistan’daki barış süreciyle ilişkili danışma toplantıları ve farklı görüşmelere şahit oldu. Bunların birçoğunda gözden düşmüş aktörler, meşgul görünmek dışında hiçbir şey yapmadılar. Birleşik Devletler ve Afganistan’da birlikleri bulunan Batı ulusları uzun zaman önce Taliban’ı askeri olarak yenme fikrini bıraktılar ve gönülsüzce de olsa seçtikleri direnişçilerle çatışmayı sonlandırmak için görüşmelere ağrılık verdiler. Direnişçilerin Kabil’in kalbinde ve diğer şehir merkezlerinde istedikleri yerde ve istedikleri zaman saldırı yapabilme kabiliyetleri mevcut durumu zaten ortaya koyuyor. İşgal kuvvetleri ile Taliban yetkilileri arasında farklı seviyelerde gizli toplantılar, Kaçış Töreni’nden (Tarihi Zafer diye adlandırılacak) önce Afganistan’da barışın sağlanması için tam gaz devam ediyor. Birleşik Devletler, İngiltere, NATO, Afganistan barışı için hummalı çabalar sarf ediyor. Bu çabaların çoğu anlamsız, saçma ve amaç yoksunudur.
Pakistan, Afganistan’la birlikte en kısa zamanda siyasi direniş gruplarıyla anlaşmaya çalışmaktadır. Yakınlarda Brüksel’e yaptığı ziyarette Pakistan Genel Kurmay Başkanı Kayani, Afgan meselesiyle ilgili Pakistan’ın bakış açısını yansıttı. Yabancı güçlerin Afganistan’dan çekilmesi esnasında karmaşadan kaçınmak için tüm oyuncuların Taliban’la barış anlaşması yapması gerektiğinin altını çizdi. Pakistan, Afgan hükümetinin Taliban gruplarını görüşmelere çekmek için yapacağı çabalara destek vereceğine dair güçlü sinyaller gönderiyor.
İspatladığı dürüstlükle Türk liderliği Afgan ve Pakistan hükümetleri ve halkı arasında özgün bir inanılırlığa sahiptir. NATO’nun bir üyesi olarak Türkiye, yabancı güçler ve Afgan siyasi direniş grupları arasında etkin bir bağ oluşturabilir. Türkiye, Taliban’ın siyasi ofisi için en iyi uygun konuma sahiptir. Böylece uzlaşı ve Afganistan’ın bütünleşmesine olanak tanınabilir. Üçlü zirve süreci diğer Afgan konulu girişimler arasında eşsiz bir yere sahiptir. Boyundan büyük iddialar ve kendinden-mefhum galalardan uzak durarak, bu süreç Afganistan barışına sürekli katkı yapmaktadır.
Emekli Pakistan Hava Kuvvetleri Tuğgenerali
OpinionMaker’daki “Türkiye’nin Afganistan’daki Rolü” başlıklı bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.